Hedef Batı Hukuku, Laik Hukuk mu? -I-

cumhuriyet.com.tr

Son dönemde YÖK bünyesinde Hukuk Fakültelerinin ders programlarının tekrar ele alınma aşamasında Neden Roma Hukuku? sorusuna cevap olarak bu yazıyı yazma gereği ortaya çıkmıştır.

Bir anabilim dalının geleceği ile ilgili kararlar alınırken o anabilim dalında çalışan bilim insanlarının görüşünün alınmaması, masa başında konuyu yeterince bilmeyenler tarafından gerekli-gereksizşeklinde karar verilmesi akademik etik olarak doğru değildir. İşin daha ilginç tarafı her değişiklik düşüncesinde sadece Roma hukukunun akla gelmesidir. Ayrıca devamlı surette yürütülen strateji ne yazık ki bunun ardında başka ne gibi etkenler olabilir? sorusunu da düşündürüyor.

Bilinmesine rağmen özellikle belli bir kesim tarafından çarpıtılan konu, ülkemizde hukuk reformu çalışmalarının Tanzimat Döneminden itibaren başlamış ve dönemin aydınları tarafından Batı ülkelerinin kanunlarının tercüme edilmiş, bazılarının da kanunlaştırılmış olduğudur. Ancak laik hukuk sistemine geçilmesi ve hukuk alanında ikiliğin ortadan kalkması 1926 yılında Atatürk tarafından gerçekleştirilen hukuk devriminin sonucudur. Yapılan hukuk devrimi ile bir yandan temel kanunlar benimsenmiş, diğer yandan modern dünya ile uyumlu yeni hukukçuların yetişmesi için hukuk fakülteleri açılmış ve hukuk fakültelerinin ders programları hazırlanmıştır. Bu dönemde yetişen hukukçular, iktibas edilen yeni hukukumuzun kök salması ve içselleştirilmesi amacıyla özveriyle çalışmışlar ve Batı ülkelerini bile şaşırtan kısa süre içinde uygulamanın toplum tarafından benimsenmesini sağlamışlardır.

Modern Türkiyede açılan hukuk fakültelerinin ders programlarında Roma hukuku önemli yer tutmuştur. Aslında Roma hukukunun öğretilmesi çok daha öncesine, Galatasaray Lisesinin kuruluşundaki (1868) ders programına ve Darülfünun programına kadar geriye gider. Daha sonra açılan Ankara Hukuk Mektebi ve İstanbul Üniversitesi hukuk fakültelerinin ilk ders programında da Roma hukukuna yer verilmiş ve bu ders Avrupada yaşanan 2. Dünya Savaşı sürecinde ülkelerini terk etmek zorunda kalan dönemin ünlü hukukçuları tarafından öğretilmiştir.

Roma Hukuku çeşitli devletlerin hukuk düzenlerini birbirine bağlayan bir bağ olup, bu suretle uluslararası düzeyde yetişmenin ve hukuki olgunluğun bir aracı da olmaktadır. Roma hukuku, hukuk fakültelerinde birinci sınıfta okutulan bir ders olup, bu dersin amacı öğrenciye hukuki düşünce tarzını, uyuşmazlığı çözüm şeklini, kavramların kökenini ve toplumun ihtiyaçlarına göre nasıl gelişerek şekillendirildiğini ve kodifikasyonlara nasıl varıldığını izah etmek; böylelikle öğrencinin özel hukuk alanında göreceği medeni hukuktan miras hukukuna, borçlar hukukundan yargılama hukukuna, bütün diğer derslerin temelini atmaktır. Henüz hukuk eğitimine yeni başlamış bir öğrenci için ilk yıl temel kavramların yerleşmesi bakımından son derece önemlidir.

Ders programlarında diğer yeni gelişen alanlara yer açılması zorunluluğundan Roma hukukunun saatlerinin azaltılması ya da dönemlik ve/veya seçimlik ders haline getirilmesi ya da hukuk tarihi içinde eritilmesi savunmaları gerçekçi değildir. Henüz temel bilgileri bile almamış olan birinci sınıf öğrencisine hangi dersin anlatılabilmesi mümkündür. Kaldı ki değişik üniversitelerin hukuk fakültelerinin birinci sınıf ders programına bakıldığında Roma hukukundan çok daha önce kaldırılabilecek dersler bulunduğu görülür.

Geçmiş değil, bugün

Roma hukuku, salt hukuk tarihi olmayıp, prensipleri Kara Avrupası hukuk sisteminin modern kanunlarında yer almaktadır. Roma hukukunun, modern hukuk düzenleri tarafından benimsenen kural ve prensiplerin temelini oluşturması; bilhassa özel hukuk alanında kurum ve kavramların paralelliği ve bunların incelenmesinin önemi hukuk eğitimi açısından son derece büyüktür.

Özel hukuka ait bilgiler Roma hukuku olmadan inşa edilemez. Roma hukuku geçmiş değil, bugündür. Roma hukukunun kuralları ve prensipleri, çözüm yolları modern kanunlarda yaşamaya ve modern dünyanın uyuşmazlıklarına çözüm olmaya devam etmektedir. Aynı şekilde, Roma hukukunun doğrudan doğruya veya dolayısıyla etkisi altına giren özel hukuk sistemlerinin geçerli olduğu ülkelerde Roma hukuku eğitimi, yürürlükteki hukuk sisteminin özelliklerinin anlaşılması amacını gütmekte ve özellikle özel hukuk kurumlarının anlaşılmasını sağlayacak bir mantığın oluşturulmasına hizmet etmektedir. Çünkü hukuk formasyonu sadece hukuk kurallarının ve bunların yorumlarının, bunlara ilişkin doktrinlerin ezberlenmesinden ibaret bir eğitimle elde edilemez. İyi bir hukukçunun hukuk biliminde yetkin olabilmesi için son derece donanımlı olması gerekir; bu donanım toplumsal bilimlere ilişkin bilgi birikimi, sağlam bir hukuk mantığı, muhakeme gücü ve önyargılardan uzak bir felsefe ile sorguladığı bakış açısını da zorunlu kılar. Bu donanımın altından, çok erken dönemden itibaren din ve hukuk kurallarını ayırarak gelişen Roma hukukunun eğitimi çekildiği takdirde hukuk köksüz bir üst yapı olarak kalacak ve spekülasyonlara açık hale gelecektir.

Ortak kültür

Bugün bile hiçbir hukuk, var olanı elinin tersiyle iterek Roma hukukunun eksiksiz hukuki düşünce ve mantık sistemini oluşturamamıştır. Nitekim günümüzde de, müşterek Avrupa Birliği hukuku büyük bölümüyle yeni baştan oluşturulan bir hukuk olmayıp yeniden Roma hukukunun etrafında şekillenen hukuktur; ortak yapıştırıcı unsur Roma hukuku, Roma hukukçusunun düşünce ve çözüm şeklidir. Çünkü birleşik Avrupayı oluşturan ülkelerin üzerinde kolaylıkla anlaşabilecekleri ortak kültür, ortak mantık ve ortak kurallar buradadır.

Türkiyede sosyal, siyasal, dinsel sebeplerle Roma hukukunu eleştiren ve bu eleştirilerinde aklın ve bilimin sınırlarını zorlayan kesimler vardır. Aslında hedef alınan Batı hukukudur, laik hukuktur. Bu kişiler sistematik bir şekilde Roma hukukunun mümkünse okutulmamasını veya yeterli olmayacak düzeyde okutulmasını empoze etmektedir. Bunlar Türkiyenin, Türk hukukunun Batılı olmasını istemeyenlerdir.

Tarihte bu anlayışın başka örneklerine de rastlamak mümkündür: Nitekim Hitler Almanyasında genel politika gereği Alman milli hukukunu vurgulamak isteyen nasyonal sosyalist kesim Roma hukukunu Hukuk fakültelerinin ders programından çıkartmıştır. Ancak temelinde Pandekt hukuku yatan Alman Medeni Kanunu, Roma hukuku eğitimini tekrar zorunlu kılmıştır.

Hukukta Batı Roma hukukudur; bu Batının kendisi için de böyledir. Bu nedenle sanıldığı veya kasten gösterilmek istendiği gibi, Roma hukukunun Avrupadaki hukuk fakültelerinde bile okutulmadığı iddiası bilgisizliğe dayalı bir iddiadan öteye geçemez. Avrupada Roma hukukunun Hukuk Tarihi başlığı altında okutulduğu ve ülkemizde de bu şekilde okutulması önerileri de gerçek durumu yansıtmaktan uzaktır; zira Avrupa için “Hukuk Tarihi” zaten Roma hukukudur. Bilerek veya bilmeyerek yapılan yanlışlar taraftar bulmaktadır.


Doç. Dr. Pervin SOMER Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üye.

Yrd. Doç. Dr. Nurcan İPEK Marmara Üniversitesi Hukuk Fak. Öğr. Üye.

(Devam edecek)