Hayalet kasabada sanat

Hayalet kasabada sanat - ERDİNÇ UTKU/BELÇİKA

Erdinç Utku /Belçika

Bir tarafta Avrupa’nın ikinci büyük limanı olan Anvers Limanı, diğer tarafta bir nükleer santralın devasa soğutma kuleleri. Sokaklar bomboş. Bizim gibi birkaç meraklı göz dışında kuş uçmaz kervan geçmez bir yer Doel. Kasabada, içindeki mobilyaların bile çürümeye başladığı evlerin pencereleri yetkililer tarafından demir plaka ile kaplanmış, bahçelerde yükselen yabani otlar evleri sarmış. Bazıları yıkılmış, bazıları hâlâ ayakta. Dünyanın sonunun geldiği bilim kurgu felaket filmlerinin hayalet kent setinde gezintiye çıkmış gibiyiz. Ancak burası gerçekten terk edilmiş bir kasaba!

Yok tahmin ettiğiniz gibi değil. Hükümet kasabada bulunan nükleer santralın zararlarından ve risklerden dolayı kasabayı boşaltmaya çalışmıyor. Çevrecilerin tüm itirazlarına rağmen yaşlı nükleer santral 2025 yılına kadar faaliyete devam edecek.

‘Tekrar yaşanabilir kılma’ direnişi

Anvers Limanı’nı genişletip Doel’ü haritadan silme fikri ilk kez 1963 yılında dillendirilmeye başlandığında kasabada 1400 kişi yaşıyormuş. Şimdi ise nüfus 20-25 kişiye düşmüş. 1998 yılında ilk plan onaylanmış ve 1999’da yıkımlar başlamış. Kamulaştırılması halinde ellerine daha az para geçeceğini bilen Doel sakinlerinin çoğu 2000’den hemen önce mülklerini gönüllü olarak öldü fiyatına satarak kasabayı boşaltmış. Daha sonra boş evleri işgal edip oturmaya başlamış bir kısım “işgalciler”. Bu, kasabada direnerek kalanların direncini ve kalplerindeki “Doel’u tekrar yaşanılabilir kılma” ateşini körüklemiş. Hükümetlerin limanın genişletilme ve Doel’un boşatılma kararlarını Danıştay’da ya da AİHM’de defalarca iptal ettiren direniş oluşumu “Doel 2020” de bu zamanlarda kurulmuş. Danıştay, devletin yıkımlarını durdursa da, bölgeyi zaten terk eden halkın çoğu geri dönmemiş bir daha.

Sokaklarının çarpıcı ızgara düzeni, nükleer santral, yanında bulunan Belçika’nın ilk taş yel değirmeni karşıtlığı gibi çelişkiler ve kendine özgü sanatsal karakteriyle çekiciliği olan bir polder kasabası Doel... Zengin ve tarihi bir mimarisi var. Peter Paul Rubens ailesine ait 17. yüzyıldan kalma Yüksek Ev, neo-barok kilise, bahçeli eski papaz evi ve birçok ilginç yapı dikkat çekiyor kasabada.

2009 yılında zamanın sosyalist Flaman Kültür Bakanı Bert Anciaux, desteklediği Kunst-Doel projesi ile Doel’un geçici bir sanat köyü haline getirilmesini düşünmüş. Geçici demesinin nedeni ise kasabanın ölüm fermanı olan Anvers Limanı’nın Saeftinghe doku ile genişleme planına imza atması.

Grafitilerle çevrili

Doel’un sokak sanatçıları ve grafiti ile buluşmanın ilk adımı olmuş bu proje. Sonunu bekleyen 400 yıllık kasaba, dünyanın en ünlü sokak sanatçılarının grafitileriyle ikinci baharını, ikinci hayatını yaşıyor. Sprey boyalarla yeni bir kimlik kazanan hayalet kasaba, sokak sanatçılarının hayal gücüyle bir güzel sanatlar eserine dönüşmüş. Doel’u süsleyen grafitiler turistlerin görmek istedikleri yerler arasına girmiş. Meraklı insanlar fotoğraf makineleri ya da cep telefonlarıyla bu tehlikeli ama baştan çıkarıcı kasabaya gelip “kıyamet sonrası terk edilmişliğe hayat veren yaratıcı duvar resimleri”nin fotoğrafını çekmeye devam ediyor. Grafitilerin bazıları birer sokak sanatı abidesi... Bir duvarda küçük bir “Atatürk” yazısı dikkatimizden kaçmıyor.

Grafitiler Doel’u, Belçika’nın kasvetli havasına karşın, neşeli olmasa da renkli bir kasaba haline çeviriyor. Sokak sanatı kasabaya büyülü bir hava veriyor. Issız sokaklarda oturup, her köşesinde yeni bir şeyler keşfetmek güzel.

İçine kedilere yiyecek-içecek bırakılan bir kulübe umutlandırıyor insanı. Kasabanın ortasına yapılan ve resimlerle bezenen çok bölmeli kuş evi, insanların terk etmek zorunda bırakıldığı kasabada en azından hayvanların unutulmadığı izlenimi yaratıyor.

Bir duvarda “Üzüntümün yerini birçok güzel anı aldığında, şimdi sadece gözyaşlarımla anlatabildiklerimi sözcüklere dökebileceğim” yazısına takılıyor gözlerim. Grafitiler, kasabanın hüznünü göstermemek için evlere takılmış birer maske sanki. Can çekişen kasabada bir canlılık belirtisi. Bizler buruk bir neşeyle fotoğrafını çekerken Doel yavaş yavaş hayata veda ediyor.

Yıllardır süren tartışmalarla Doel’u haritadan silmek için uğraşanlar ve onlara karşı direnenlerin mücadelesini direnenler kazanmış gibi görünse, şimdiki Flaman hükümeti nihayet Doel’u yutacak olan dış genişlemeden vazgeçmeye karar verse bile, bir süre sonra terk edilmiş binalarla birlikte yok olacak olan dünya harikası grafitileri fotoğraflamak lazım!

erdincutku@binfikir.be