Haşim Kılıç'tan
zehir zemberek mesajlar
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yüksek Mahkeme'nin 52. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende merakla beklenen konuşmasını yaptı. Erdoğan'ın önünde konuşan Kılıç, pek çok konuda çok sert mesajlar verdi. Erdoğan ve kabine üyelerinin Kılıç'ın konuşmasını alkışlamaması ise dikkatlerden kaçmadı.
Alican Uludağ/CumhuriyetAnayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar yetkililerinin 17 Aralık operasyonu sonrası yargıya yönelik “paralel yapı/çete” suçlaması ile Twitter kararına karşı yaptıkları eleştirilere ağır yanıt verdi. Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılıp izlediği Yüksek Mahkeme’nin 52. kuruluş yıldönümü töreninde konuşan Kılıç, 2010’daki anayasa değişikliği referandumundan sonra yargıda “farklı renkte yeni bir vesayet sisteminin” oluştuğunu vurgularken, “Kimse bu yeni oluşumun günahından kendini soyutlamaya çalışmasın” diyerek iktidarın sorumluluğuna işaret etti. Yargıya yönelik “paralel yapı”, “çete” eleştirilerinin “çok vahim, çok ciddi ve çok ağır bir suçlama” olduğunu belirten Kılıç, “Görevi, maddi gerçekleri ortaya çıkarmak olan yargının karşı karşıya kaldığı bu iddianın adı ‘vicdan yolsuzluğu’dur”dedi. Anayasa Mahkemesi’nin Twitter kararına yönelik Erdoğan’ın “milli bulmuyorum” suçlamasını “içeriği ve derinliği olmayan sığ eleştiriler” olarak niteleyen Kılıç, Başbakan’ın “Siyaset yapacaksanız cüppenizi çıkarın”sözüne ise “Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız” ifadelerini kullandı. Kılıç, mahkemenin verdiği kararların arkasında olduklarını da vurguladı.
HAŞİM KILIÇ KONUŞURKEN ERDOĞAN'IN ZOR ANLARI: İŞTE KARE KARE O ANLAR...
Anayasa Mahkemesi’nin 52. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Yüksek Mahkeme’nin Yüce Divan Salonu’nda tören düzenlendi. Son dönemde verdiği kararlar nedeniyle iktidarın hedefinde olan Kılıç, uzun süren sessizliğini Yüce Divan salonunda bozdu. Konuşma metnini Kılıç’ın kaleme aldığı, diğer mahkeme üyeleriyle dahi paylaşılmadığı öğrenildi. Konuşmasının büyük bölümünde Başbakan’ın açıklamalarına yanıt veren Kılıç, “Hukuk devletinin odağında esas itibarıyla iktidar gücünün keyfi davranışlarının sınırlandırılması vardır” dedi. Kamu gücünü etkili bir şekilde kullanan yargının, siyasi ve ideolojik yapılanmaların hedefinde her zaman “ele geçirilmesi gereken bir kale” olarak görüldüğünü, ele geçirenlerin de kendi vesayet sistemini dayatmanın çabasına düştüklerine işaret eden Kılıç, “Kaleyi işgal edenler yargıyı, siyasi düşüncelerine ve ideolojilerine lojistik destek sağlamak için ya da rakiplerinden intikam alma aracı olarak kullanmışlardır. Bu anlayış ve işgalden kurtulmadıkça bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşması hayaldir” mesajını verdi.
TÖRENDEN FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
Dink’in ‘Güvercin tedirginliği’
Kılıç, vesayet altındaki bir yargıdan hukuk güvenliğini sağlamasının beklenemeyeceğini söyledi. Böyle bir sistemin yönetenlerin güvenliğini sağlarken, ötekilere de ancak korku, endişe ve umutsuzluk verdiğini ifade eden Kılıç, “Korkunun ve endişenin hâkim olduğu iklimlerde de özgür vicdanlar üretilemez. Herkese bildik gelen bir sözle yeniden tekrarlamak gerekirse, hukuk güvenliği insanların güvercin ürkekliği içinde yaşamadığı korkusuz bir ortamın varlığı olarak da tanımlanabilir” dedi. Kılıç’ın ifade ettiği “güvercin tedirginliği” sözünü Hrant Dink, öldürülmeden önceki son yazısında kullanmıştı. “Ruh halimin güvercin tedirginliği” başlıklı bir yazı kaleme alan Dink, hakkında açılan Türklüğe hakaret yazısını anımsatırken, “Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz” demişti.
HAŞİM KILIÇ'IN KONUŞMASININ TAM METNİ İÇİN TIKLAYIN
2010 referandumu itirafı
Konuşmasında 2010 referandumu sonrasında yargıda yeni bir vesayet kurulduğunu, bunda iktidarın da sorumlu olduğunu ima eden Kılıç, şunları kaydetti:
“2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile yargı organları üzerinde oluşan vesayetçi anlayışların ortadan kaldırılması için cesaretli adımlar atıldı. Bu adımlar toplumda büyük karşılık da gördü. Söz konusu vesayetçi yönetimlerin görevlerinin sona ermesi ile büyük bir boşluk doğdu. Bu boşluğun, toplumun her kesimini kucaklayan, hoşgörülü, özgürlükçü, çoğulcu, adil ve evrensel değerleri yansıtan tercihlerle doldurulması gerekirken, ne yazık ki bunu gerçekleştiremedik. Bu kez, farklı renkte yeni bir vesayet sisteminin oluşmasına tanık olduk. Kimse bu yeni oluşumun günahından kendini soyutlamaya çalışmasın. Tarih olanları kaydediyor. Bunları konuşmak, gerçekleri itiraf etmek ve cesaretle çözüm yolları bulmak zorundayız.”
‘Paralel yapı iddiası ağır suçlama, ispatlanmalı’
17 Aralık operasyonunun ardından Erdoğan’ın yargıya yönelik “yargıdaki paralel yapıyı temizleyeceğiz” suçlamalarına atıf yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, “Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir ve olmamalıdır. Son dönemde yargı, bu konuyla ilgili olarak ‘paralel devlet’ ya da ‘çete’ diye nitelendirilen çok vahim, çok ciddi ve çok ağır bir suçlamayla karşı karşıyadır. Bu suçlama üzerinde yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalması mümkün değildir. Bugün itibarıyla bırakınız ceza davalarını, en basit alacak davasına ilişkin kararlar bile tartışmaya açılmış ve yargıya olan güven ağır yara almıştır. Başta yargı ve yürütme organları olmak üzere herkes bu iddialarla ilgili bilgi, belge ve delilleri zaman geçirmeden ortaya koymak zorundadır. Gerek yargıda, gerekse yürütme organı içinde var olduğu iddia edilen bu kişilerin başka illere tayin edilerek ya da yerlerini değiştirerek sorunu çözmenin anlamsızlığı açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Ayrışma adaletin sonunu getirir
Bu suçlamaların hâkim ve savcılar arasında önemli ayrışma ve bölünmelere sebep olduğuna, yargı kurumlarında psikolojik travma yarattığına işaret eden Kılıç, “Bu ayrışma ve bölünmenin hukuk devletinin, hukuk güvenliğinin ve adaletin sonunu getireceğini yargıda yaşadığımız olaylar açıkça göstermektedir. Tekrar etmek gerekirse, yargının bu iç ağrısı ile yaşaması asla mümkün değildir. İddia edilen kayıt dışı yapılanma yargı mensupları arasında korku, endişe ve gelecekle ilgili belirsizliklerin doğmasına, aralarında olması gereken mesleki ilişkinin çok olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘İddialar vicdan yolsuzluğudur’
Kılıç, Erdoğan’ın yargıya yönelik paralel yapı suçlamasını vicdan yolsuzluğu olarak nitelendirirken şöyle konuştu:
“Görevi, maddi gerçekleri ortaya çıkarmak olan yargının karşı karşıya kaldığı bu iddianın adı ‘vicdan yolsuzluğu’dur. Bunun için yapılması gereken açıktır. Hukuk devletine yakışan yöntemler uygulanmak suretiyle gerçekliğinin ispat edilmesi halinde, faillerine bir saniye bile beklenmeden gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının vazgeçilmez unsuru olan ‘özgür vicdanlı’ hâkim ve savcılarımızın ayakta kalması için buna mecburuz. Demokratik hukuk devletlerinde, tehdit ederek, korkutarak sorunların çözüldüğüne ilişkin örnekler bulamazsınız.”
Twitter eleştirilerine sert yanıt
Kılıç, Twitter kararına yönelik Erdoğan’ın “saygı duymuyorum, mahkeme kararını düzeltmeli” açıklamasına yanıt verirken, “Ana
yasa Mahkemesi’nin son günlerde verdiği bireysel başvuru kararlarına yapılan ölçülü eleştirileri saygı ile karşılarken belirtilen zorunluluk nedeniyle verilen kararlarımızın arkasında olduğumuzu da ifade etmek istiyorum” dedi. Twitter kararının siyasal kaygılarla ölçüsüz şekilde eleştirilmesinin dikkat çekici olduğunu belirten Kılıç, “Hukuk devletinde mahkemeler, emir ve talimatlarla çalışmadığı gibi dostluk ve düşmanlık duyguları ile de yönlendirilemez. Verilen kararlardan hukuk dışı sonuçlar çıkararak, mahkeme mensuplarını itibarsızlaştırma gayretleri iyi niyetle izah edilemez” eleştirisinde bulundu.
Erdoğan’a ‘sığ eleştiri’ yanıtı
Erdoğan’ın “Twitter kararını milli bulmuyorum” açıklamasına karşılık veren Kılıç, “Anayasa Mahkemesi’nin siyasi amaçlarla hareket ettiğini söylemek ya da milli olmamakla suçlamak içeriği ve derinliği olmayan sığ eleştirilerdir. Mahkeme mensuplarımız, verdiği kararlarından siyasi ya da sosyal bir rant elde etme iddialarını onurlarına yapılmış bir saldırı olarak kabul ederler. Anayasa Mahkemesi, 2010 yılında yapılan anayasa değişikl
iği öncesinde, yargı ile yürütme organı arasında yaşanan gerilimlerin, ülkemize verdiği ekonomik,
siyasi ve sosyal zararların bilincindedir. Bu sebeple yeni gerilimler yaşatacak meydan okuma çağrılarını cevapsız bırakmaya kararlıyız” dedi.
Gül, gülümsedi
Konuşmayı dağıtılan kitapçıktan takip eden Gül’ün Kılıç’ın “sığ” ifadesini kullandığı sırada gülümsemesi dikkat çekti.
‘Gömlek değiştiren karakter değiliz’
Erdoğan’ın AYM üyelerine, “Siyaset yapmak isteyen koltuğundan kalkar cüppesini çıkarır siyaset yapar” eleştirisine de göndermede bulunan Başkan Haşim Kılıç, şunları söyledi:
“2010 yılındaki anayasa değişikliğine kadar, Anayasa Mahkemesi’nin özgürlük, demokrasi, laiklik ve sosyal hukuk devleti konularındaki sınırlayıcı ve daraltıcı anlayışından mağdur olanların bugün, bireylerin hak ve özgürlük alanını genişleten, önündeki engelleri kaldıran, evrensel standartları hayata geçiren bir anlayışa dönüşmüş olan mahkeme kararlarından rahatsızlık duymalarını yaşadıkları garip bir çelişki olarak görüyoruz. Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız. Dün hak ihlaline uğrayanların nasıl yanında yer alınmışsa, bugün de kimliği, kişiliği, gücü ve rütbesi ne olursa olsun, hak ihlaline sebep olan herkesin karşısına, aynı adalet gömleğiyle çıkmaya devam edeceğiz. Mahalle baskısı ile yargı m
ensuplarının görüş, düşünce ve kararlarının etki altına alınma çabaları, adaletin kutsallığına inanmış olanlar için geçerli değildir.”
Kılıç, son yıllarda yargı alanında yaşananların toplumda yarattığı güvensizlik ve olumsuzlukların, Anayasa Mahkemesi’nin adeta bir temyiz makamı gibi algılanmasına yol açtığına dikkat çekerken, “Umut haline gelen bireysel başvuru yolunu kullananların sayısı çok büyük rakamlara ulaşmıştır” diye konuştu. Tutuklu milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye edildiğini anımsatan Kılıç, hükümete, “Siyaset kurumlarını çok yakından ilgilendiren ve onların çözmesi gereken böyle bir sorunun, öncelikle yasal düzenlemelerle çözülmesini yürekten arzu ederdik” dedi. Kılıç, konuşmasının sonuna doğru “... Anlayışla karşıladığımız tüm eleştirilere rağmen, hak ve özgürlük yollarının açılması süreci mahkememizce kararlı bir şekilde sürdürülecektir” mesajını verdi.