Haremden sürgüne bir Osmanlı prensi
Bir Osmanlı prensesinin anıları ilk defa okurlarla buluşuyor…
cumhuriyet.com.trII. Abdülhamit’in gelini İstibdat döneminin bilinmeyenlerini anlatıyor. Mislimelek Hanımın anıları İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlandı.
Mislimelek Hanım, yakın tarihimizin en çok tartışılan padişahlarından biri olan Sultan II. Abdülhamit’in oğlu Şehzade Abdülkadir Efendi ile bizzat padişahın emri ile evlendirilmiştir. Mislimelek Hanım’ın anıları harem hayatı, toplumsal ve siyasi olayların saray ve çevresindeki yansımaları gibi yaşadığı dönemin pek çok gerçeğini yalın bir şekilde ortaya koyarken, yakın tarihimize ve saray hayatına ilişkin konuları da tartışmalı hale getiriyor. Kendisinin saraya ilk girişinden saltanatın kaldırılmasıyla sürgün yıllarına, Nazi kamplarına, en sonunda da ölümüne kadar olan süreyi kaleme alan Mislimelek Hanım, anılarıyla kendi hayatının yanı sıra dönemin hayatını da anlatırken pek çok soruyu da ortaya atıyor.
Saray çevresinde Sultan Abdülaziz’in V. Murat tarafından öldürüldüğünün düşünülmesi; geçici nikâhın (mut’a) sarayda uygulandığına dair bilgiler; aksi belirtilmesine rağmen kendisinin şehzadeden kesinlikle boşanmadığı; Abdülhamit’in sarayda gösterilen tiyatro oyunlarına nasıl müdahale ettiği; Osmanlı’nın ilk sosyalist şehzadesi olarak bilinen Abdülkadir Efendi’nin babası Sultan II Abdülhamit, kardeşi Burhanettin Efendi ve İttihatçılar ile ilişkileri, siyasi konulardaki tavrı; gözden düşen cariyeler; hamile olduğu halde saraydan atılan bir cariye; hanedan mensuplarının Nazi kamplarına düşmeleri gibi pek çok konu, son Osmanlılar ile ilgili bildiklerimizi yeniden sorgulamamıza yol açacak türden çarpıcı konular…
“…Şimdi aradan seneler geçmiş ve devir değişmesine rağmen bütün hadiseleri daha dün gibi hatırlıyorum. Ömrümde pek çok tuhaf hadiselere şahit oldum ve büyük inişler ve çıkışlar yaşadım. Debdebeli saraylarda ve konaklarda yaşadıktan sonra, kader beni ufak bir Apartman dairesine kadar sürükleyip getirdi. Vaktiyle şaşaalı tuvaletler içinde ve başımda şehzade zevcesi tacını taşırken, bir gün bütün bu saltanatın hitam bulacağını tahmin edemezdim. Evet, bir gün alelade bir vatandaş haline geleceğimi hakikaten bilemezdim. Şimdi etrafıma bakındığım vakit fotoğraflarımdan başka hiçbir şey o muhteşem devri hatırlatmıyor. Hiçbir şeyin bâki olmadığı bu cihanda elbet saltanatında bir gün nihayete ermesi, herhalde pek tabii bir haldir. Vaktiyle kupalı saray arabaları içinde bu memleketin bir hanımefendisi olarak seyahat ettiğimi zihnimde ihya ettikçe, bütün yaşadıklarım bana hayal gibi geliyor ve gerçekten de hepsi bir hayalden ibaret artık…”
Haremden Sürgüne Bir Osmanlı Prensesi, Haz. Nemika Deryal Marşanoğlu,İstanbul 2011, İnkılâp Kitabevi, 267 sayfa.