''Halkı tehdit etmek yakışıyor mu?"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''İşler sıkıntıya girince eskiden halkın ağzının içine bakanlar sonra halka tehdit etmeye, pazarlık yapmaya kalkarlar. Seni oraya bu millet getirdi. Yakışıyor mu Bakan olarak Başbakan olarak tehdit etmek? 'Adayıma oy vermezsen ben sana gösteririm' demek'' diye konuştu.
cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisince Hükümet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Malatyalının boynunun bükük olduğunu söyledi. Baykal, şöyle konuştu: ''Malatyalı şikayetçi. Bunun ülkenin yönetimi ile ilintisini hepimizin görmesi lazım. Malatya'nın hükümetlerden beklentileri var. 'Önce topraklarımı sula' diyor. Allah Malatya'ya su vermiş. Suyunuz var. Ama o suyu çiftçinin tarımına destek olacak hale getirmek lazım. Çiftçi kendisi baraj yapamıyor. Sulama projesini devlet yapacak. Malatya'nın 15 yıldır başlamış projeleri var. Yıllardan beri göstermelik ödeneklerle durum idare ediliyor. 7 yıldır doğru düzgün bir destek verilmedi.''
Çiftçinin görülmemesi, sorununu çözecek yatırım yapılmaması halinde, onun durumunu düzeltmesinin mümkün olamayacağına dikkati çeken Baykal, ''Devletin yapacağı ilk iş bu. Malatya'da su var. Ama suyu çiftçinin emrine, toprağın bereketine, çiftçinin kazancına dönüştürecek iktidar icraatına ihtiyaç var'' dedi. Malatya'nın, Doğu Anadolu'nun kilidi olduğunu, dolayısıyla ayağa kaldırmak gerektiğini ifade eden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Büyükşehir belediyesi yapıyorsun. 16 tane büyükşehir belediyen var. İnsafın yok mu? Şu Malatya'ya büyükşehir belediyeliği versen. Nüfusu ondan az yerlere veriyorsun, Malatya'ya niye vermiyorsun? Geçenlerde bu hükümetin çıkardığı kanunla Malatya'da 20 tane belediyelik iptal edildi. CHP olarak uğraştık. Gerekli hukuk mücadelesini verdik. Allah'a şükür, yüzümüzün akı ile kararı aldırdık. O belediyelerimizin şimdi seçime girme hakkını, belediye olma hakkını teslim ettik.'' Malatya'daki Konak Belediyesinin, zamanında davayı açamadığı için belediyeliği kaybettiğini ifade eden Baykal, iktidar olmaları halinde Konak'a bu hakkı yeniden vereceklerini belirtti.
Şanlıurfa'da AKP milletvekillerinin ''Biz ceketi koysak seçtiririz'' dediklerini söyleyen Baykal, şöyle konuştu: ''Malatya'da da ceketi koysalar seçtirirler mi? Göreceğiz. Halkın görevi doğruyu tutup kaldırmak. Siz bunu yaparsanız Türkiye'nin önü açılır. Bunlar artık işi halka hizmet, halkın gönlüne girme, halkın rızasını alma noktasının ötesine taşıdılar. Bunlar halkı baskı altına almaya, zorlamaya, tehdit etmeye, halka şantaj yapmaya başladılar. Yani bu noktaya iktidarlar yenilmeye yöneldikleri zaman gelir. İşler sıkıntıya girince eskiden halkın ağzının içine bakanlar sonra halka tehdit etmeye, pazarlık yapmaya kalkarlar. Seni oraya bu millet getirdi. Yakışıyor mu Bakan olarak Başbakan olarak tehdit etmek? 'Adayıma oy vermezsen ben sana gösteririm' demek. Halkın oyu ile geldiler, halkın sayesinde. 'Dediğimi yapmazsan ben sana gösteririm.' Bunun şimdi bir derse ihtiyacı var.''
''Al sana buzdolabı, çamaşır makinesi, ver oyunu''
Baykal, Tunceli'deki yardımlara da değinerek, şöyle devam etti: ''Al sana buzdolabı, çamaşır makinesi, kanepe, koltuk. Uzatma; al kanepeni ver oyunu. Şu Tunceli'de olanlara ne diyorsunuz? Demokraside var mı böyle bir şey. Nereden geliyor değirmenin suyu? Milletin parası, halkın parası değil mi o?. Halkın parası ile halkın oyunu alacaksın. Tarlanın taşı ile tarlanın kuşunu vuracaksın. Valiye 'görevlisin dağıt bunları' diyor. Vali de dağıtıyor. Yüksek Seçim Kurulu olmaz böyle bir şey diyor. 'Beni kimse ırgalamaz' diyor Başbakan. Demokraside kimse kimseye güvenmemelidir. Sadece hukuka güveneceğiz. 'Arkamda Bakan var Başbakan var' güvenme. Onlar gider hesabını sen verirsin. Buradan ilgili görevlilere söylüyorum. Valilere, görevlilere söylüyorum. AKP ile gelen APS ile gider, acele posta servisi ile gidersin. Bu dünya baki değil. Sen de gelir geçersin. Herkesin kulağına küpe olsun. Kimse kanundan kaçmasın hukuktan kaçmasın.''
İktidarın ''Türkiye refah ülkesi oldu'' dediğini anlatan Baykal, şunları kaydetti: ''Ekonomik kalkınma diyorlardı, kalkınma buralara gelmedi mi? 'Türkiye ekonomisi hızla kalkındı, refah ülkesi oldu' diyorlardı. Malatya refah ülkesi olmadı mı? Bu iş nasıl oluyor? Türkiye kalkınıyor, büyüyor, zenginleşiyor. Malatya zenginleşmiyor. Çiftçi zenginleşmiyor. Esnaf zenginleşmiyor. Gençler iş bulamıyor. İşsizlik en büyük sorun. O zenginlik hikayelerini anlata anlata Türkiye'yi buraya getirdiler. Başbakan, 'Türkiye'de ihracatı patlattık, ihracat müthiş arttı' diyor. İthalatın artışından bahsetmiyor. Dış açığın artışından bahsetmiyor. İhracat arttı bunların döneminde 3,2 kat ihracat arttı. Ama buna karşılık dış ticaret açığı 11 kat arttı. Yani delik büyüdü. Eskiden de küçük bir delik vardı idare ediyorduk. Şimdi 11 kat büyüdü.''
''Hükümet, fabrika yapan değil. satan bir uygulama içinde''
Cari açığın da arttığını ifade eden Baykal, konuşmasına şöyle devam etti: ''Cari açık, bunlar iktidara geldikleri zaman 500 küsur milyon dolardı. 2008 yılında bu açık 69 kat artarak 41,4 milyar dolara çıktı. Yani 70 kat Türkiye'nin açığını artırdılar. Şimdi bu işsizlik, sıkıntılar nereden kaynaklanıyor? Bol bulamaç yaşandı. Bol döküm yaşandı. Har vuruldu, harman savruldu. Bu açıkların getirdiği noktadır bu sıkıntı. AKP döneminde ilk kez cumhuriyet tarihinde 7 kez devlet cari açık verdi. Açığın kapandığı bir yıl bile yaşanamaz oldu. Açık sürekli hale geldi. AKP iktidarında 6 yılda verilen cari açık 155 milyar dolardır. Bu açık cumhuriyet döneminde 79 yılda verilen 42,8 milyar dolar açığın 3,6 katıdır.''
Hükümetin ''Fabrika yapan değil, satan bir uygulama'' içinde olduğunu belirten Baykal, ''Eldeki avuçtakini ucuz pahalı demediler ona buna peş keş çektiler. Sonunda Türkiye, iklim değişince, hava değişince, dünyada sıkıntı artmaya başlayınca, ekonomik bunalımlar başlayınca. Daha zemheri geldi mi gelmedi mi belli değil. Ama kara kışa doğru gidiyoruz. Kara kışa girerken patır patır dökülmeye başladı'' dedi.
''Kasım ayında 445 bin kişi işsiz kaldı''
2008 yılının kasım ayında 445 bin kişinin işini kaybettiğini söyleyen Baykal, ''445 bin aileye, 2 milyonun üstünde insana artık ekmek gidemiyor demektir. Elindeki kaynağı zamanında doğru yere yatırmaz da ona buna sataşır, onu bunu suçlar, caka yapacağım diye ortalıkta dolaşırsan, sonunda ülke sıkıntıya girdiğinde işte böyle tablo çıkar'' diye konuştu. Türkiye'deki 10 makineden 4'ünün çalışmadığını savunan Baykal, şunları kaşdetti: ''Fabrika açılmış, çalışacak üretecek. Zenginlik yaratacak memlekete 10 makine. Dünyada 32 ülkenin arasında işsiz sayısı en çok artan 2. ülke Türkiye. Birincisi İzlanda. Hani iflas etti de satılığa çıkarıldı. Başbakan bu manzara karşısında ne yapıyor. 'Bize bir şey olmaz, hamdolsun kriz bize dokunmadı' diyor. Kriz dokunmamış. Teğet geçti. Kriz teğet mi geçti geçmedi mi, sen git de sor bakalım çiftçiye. O kriz, o çiftçinin böğrüne saplandı. Türkiye'de sanayinin çarkları durdu. Ekonomi tıkandı. İşsizlik patladı. Başbakan meydan meydan nutuk atmakla onu bunu suçlamakla meşgul. Sen onu bunu suçlayacağına gel meydana işsizliğin hesabını ver. Yoksullaşmanın hesabını ver. Olmadık tartışmaların içinde Başbakan. Ekonomiyi tamamen sahipsiz bir duruma bırakmış gözüküyor.''
AKP iktidara geldiğinde Türkiye'nin dış borcunun 220 milyar dolar olduğunu ifade eden Baykal, şöyle konuştu: ''Bunlar geldi, '7 yılda Türkiye'nin borcunu indirdik, zenginleştik' dediler. Ne oldu borç? 500 milyar dolar oldu. 'Ben sizi zenginleştirdim' lafı bu laf. Elde avuçta ne varsa sattın. Sonra 'zenginleştim' dedin. Zenginlikten ne kaldı? İşsizlik, yoksulluk kaldı elimizde. Tamamlanmamış yatırımlar kaldı. 2007 seçimlerinden önce yeşil kartları dağıttılar. Seçimden sonra 100 bin yeşil kart iptal edildi.''