Habertürk yazarları arasında aşı polemiği: Köşelerinden atıştılar
Habertürk yazarları Fatih Altaylı ve Muharrem Sarıkaya arasındaki aşı atışması dikkat çekti. Altaylı, Sarıkaya'ya hitaben "Günde 1 milyon 300 bin kapasitesi olan bir sistem, sağlık personeli gibi, el altında olan, zaten hastanelerde, kliniklerde bulunan 1 milyon 150 bin kişiyi 4 günde aşılayamıyorsa bu günlük 1 milyon 300 bin kapasite neyin kapasitesi" diye sordu. Sarıkaya da "Fatih'e mektup" başlık bugünkü yazısında "Sağlık çalışanlarından bazılarının aşı olmayı ağırdan aldığını, ileri tarihte randevu talebinde bulunduğunun bildirildiğini" aktardı.
cumhuriyet.com.trHabertürk yazarları Fatih Altaylı ve Muharrem Sarıkaya arasında köşeleri üzerinden aşı polemiği yaşandı. Aynı gazetede köşe yazan iki isim arasındaki tartışma, Fatih Altaylı'nın Sarıkaya'ya yönelik, "Bakanlıktan bir yanıt beklemiyorum ama Sağlık Bakanlığı’nın müthiş sistemini anlata anlata bitiremeyen sevgili Muharrem Sarıkaya belki beni yanıtlar” sözleriyle başladı.
Altaylı söz konusu köşe yazısında, "Muharrem de Bakan Koca gibi günde 1 milyon 300 bin aşılama kapasitemiz olduğunu söylüyor.
Günde 1 milyon 300 bin kapasitesi olan bir sistem, sağlık personeli gibi, el altında olan, zaten hastanelerde, kliniklerde bulunan 1 milyon 150 bin kişiyi 4 günde aşılayamıyorsa bu günlük 1 milyon 300 bin kapasite neyin kapasitesi.Sağlıkçılarımızın aşılaması 4 günde 800 bine ulaşıyor ve orada duruyorsa.Kimse bana “Bakın İngiltere 20 günde 3,5 milyon yaptı” falan demesin.“Bizim günde 1,3 milyon aşı yapma kapasitemiz var” diye böbürlenen İngiltere Sağlık Bakanı değil. Gerçekten merak ediyorum, niye durduk?" ifadelerini kullandı.
Sarıkaya'dan yanıt ise gecikmedi. Bugünkü köşesinde "Fatih’e mektup" başlığıyla Altaylı'ya yanıt veren Kaya, "Otuz yıllı aşkın kadim ve can dostluğu bulunanların bir telefon uzağındaki arkadaşına ulaşıp yanıtını alması kolaydır..." sitemleriyle başladığı açıklamasını, "Sevgili Fatih, takıldığın bir yer veya konu olursa yine yazabilirsin… Sevgiyle kal" ifadeleriyle noktaladı.
İşte o satırlar:
"FATİH'E MEKTUP"
Sevgili Fatih
Sana bu satırları yazmamın nedeni, dün benden istediğin yanıtlar…
Otuz yıllı aşkın kadim ve can dostluğu bulunanların bir telefon uzağındaki arkadaşına ulaşıp yanıtını alması kolaydır... Anlıyorum ki edindiğimiz bilgi ve tecrübe birikimini birbirimize aktarmakla kalmayıp, okurla da paylaşılmasını istiyorsun. Ben de Prof. Dr. Celal Şengör Hoca gibi sana mektupla yanıtımı yollamak istedim ki okuyucular da bilgi sahibi olsun…
Bu kapsamda, “Söyle de öğrenelim…” diye yüklediğin görevi seve seve yerine getirmek için sabah Sağlık Bakanlığı’nın etkin ve yetkin isimlerine ulaştım…
Yönelttiğin şu soruyu olduğu gibi aktardım:
“Günde 1 milyon 300 bin kapasitesi olan bir sistem, sağlık personeli gibi, el altında olan, zaten hastanelerde, kliniklerde bulunan 1 milyon 150 bin kişiyi 4 günde aşılayamıyorsa bu günlük 1 milyon 300 bin kapasite neyin kapasitesi?”
Dediler ki:
“Aşıla Programımız randevu sistemi ile çalışan bir uygulama ve 35 bin merkezimizde günlük 1.3 milyon aşı yapabiliriz. Ancak bazı sağlık çalışanlarımız ileri tarihe randevu almış. Bazıları da yakın geçmişte Covid-19 virüsü kaptığı ve antikoru yüksek olduğu için aşı yaptırmak istememiş olabilir. Bizim için önemli olan her talep edenin aşıya ulaşmış olması. Bir tek kişi dahi yok ki bulamadığı veya randevu almakta zorlandığı için aşısı yapılamamış olsun. Sistemden talepte bulunan her kişiye talep ettiği tarih, yer ve saatte aşısı yapıldı. Eğer sonradan başka yerde aşı yapılmak istediyse, gittiği yerde randevusu tekrar düzenlendi ve aşısı yapıldı…”
Tabii ki bütün bunlar aşının gelmesi halinde olacak…
Ben bunu söyleyince, elde olan 3 milyon aşının 800 bin kadarının kullanıldığı anımsatıldı. Toplam 1.3 milyon sağlık çalışanının ikinci kol aşılanmasına da yetecek miktarda doz bulunduğuna da dikkat çekildi. Sağlık çalışanlarından bazılarının aşı olmayı ağırdan aldığını, ileri tarihte randevu talebinde bulunduğunu bildirdi…
Gelelim diğer soruna…
Hani diyorsun ya, “Bakanlıktan bir yanıt beklemiyorum ama Sağlık Bakanlığı’nın müthiş sistemini anlata anlata bitiremeyen sevgili Muharrem Sarıkaya belki beni yanıtlar...” Bilirsin ki Bakanlık adına sözcülük yapmak, haddim de üslubum da değil…Ama yerinde gördüğüm ve nasıl çalıştığına tanık olduğum sistemi elimden geldiğince sana aktarayım…İyi bir yazılım geliştirilmiş, olası problemler gözetilerek programlanmış. Aradan gireyim, ‘bir tane afırıp kola çaktırayım’ cingözlüğüne sistem kesinlikle izin vermiyor.
Yere düşürülüp kırılan şişe için dahi yazılım geliştirilmiş; yerden çekip kola zerk edeyim desen olmaz...Bu arada belirteyim, Bakanlık yetkilileri ile konuştuğum saatlerde 35 bin merkezde 800 bin civarında yapılan aşılama içinde 10’lu rakamlarla ifade edilecek fire vardı… Almanya’nın 9, İngiltere’nin 20 günde geldiği sayıya Türkiye’de 3 günde ulaşılmış olması, büyük olasılık ki aşılama konusunda geçmiş birikimden kaynaklı… Ne de olsa ben, sen ve çağdaşlarımız 14 kadar aşı olduk; sol omzu üç aşı şehreli olan nesildeniz…"
POLEMİK SÜRÜYOR... ALTAYLI'DAN YENİ YANIT
Fatih Altaylı, Sarıkaya'nın ifadeleri üzerine köşesinden yanıt verdi.
Altaylı şu ifadeleri kullandı:
Muharrem Sarıkaya dostum, nazik bir yanıt vermiş.
30 yılı aşan dostluğumuza işaret ederek. Benim “Madem günlük 1 milyon 300 bin aşılama kapasitemiz var, sağlık personeli gibi zaten hastanede, poliklinikte, sistemin içinde olan sağlıkçıları niye bir türlü aşılayamıyoruz. 5 günde 750 bin aşılamada kaldık” diye sordum. O de Bakanlıktan aldığı bilgi ile yanıt vermiş.
Anladıklarım şunlar:
- Aşılar randevu ile yapılıyor, sağlıkçılar randevu aldıkça aşılanıyorlar. Bazı sağlık çalışanları ileri tarihe randevu almış. Randevular geciktikçe aşılama da yavaşlıyor.
- Sağlık çalışanlarının önemli bir bölümü zaten Covid-19 geçirdikleri için aşılanmalarına gerek yok.
- Aşı olmak isteyip de yaptıramayan sağlıkçı yok.
- Aradan sisteme girip, hakkı olmadığı halde aşı yaptırmak mümkün değil.
Bakanlıktan senin aracılığın ile verilen yanıtların tümünün doğru olduğunu varsayıyorum Sevgili Muharrem.
Bu da beni geçmişte yaptığım uyarılara götürüyor ve sistemin hiç de iyi çalışmadığı gerçeğine. Haftalardır yazıyorum, söylüyorum. Aşı programını açıklayın, oluşturun diye. Şimdi sana diyorlar ki, “Doktorlar randevu aldıkça ona göre yapıyoruz.” Program öncesinden açıklanıp, sistem kurulsaydı bu randevular haftalar öncesinden halledilebilirdi. Şimdi sana diyorlar ki, “Bazı sağlık personeli Covid-19 geçirdiği için aşı olmayacak.”
Peki zaten kaç sağlık personelinin Covid-19 geçirdiği HES denilen ve şahane olduğu söylenen sisteme göre belli değil miydi? En başından 1 milyon 150 bin sağlık personelinin 200 bini hastalığı geçirdiği için bunların aşılamaları daha sonra yapılacak diye bilinmesi mümkün değil miydi? Yoksa HES söylediğiniz kadar da iyi çalışmıyor mu?
Aşı yaptırmak isteyip de yaptıramayan sağlıkçı var mı yok mu bilmiyorum, hepsi ile konuşma şansım olmadı ama aşı olmaya gidip dönen ve ertesi gün olabilen sağlıkçılar tanıyorum. Çok da mühim değil, bu kadar aksama elbette olabilir.
Araya kaynak yapıp torpille aşı olmanın güç olduğu konusunda haklısın. Olsan bile bunu e-nabız’a işletemeyeceğini biliyorum. Sevgili dostum Muharrem, sağlık sistemi berbat falan demiyorum. Çok şükür işliyor. Ama halkı kandırmaya gerek yok. Yeterince iyi olan doğruyu söylemek lazım. Günde 1 milyon 300 bin yaparız yerine “Günde 400 bin yaparız” deseniz kimse sizi kınamaz.
“Aşı tedariğinde sorun yok” demek yerine “Bütün dünya tedarikte sorun yaşıyor, biz de olabildiğince aşı teminine çalışıyoruz” derseniz Almanya’nın bile tedarikte sorun yaşadığı bir ortamda kimse size kızmaz. Benim dediğim şudur Muharremcim: “Doğruyu söyleyin, şeffaf olun. Gereksiz böbürlenmeyi bırakın, bilgiyi halkla paylaşın." Kısaca “Medeni olun” demek istiyorum. Sayın Bakan’a selamlarımı söyle Muharremcim. Ha bir de demişsin ki, “Bu sistemin açığı yok, çünkü Türkler yaptı.”
Doğru. Ama sen de unutma ki, kullanan da Türkler. Hasretle gözlerinden öpüyorum Muharrem...