"Gülüp geçiyorum"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, YARSAV'ın HSYK üyeliği için yapılan seçimin iptalini istediğinin anımsatılması üzerine "Böyle bir yaklaşım tarzına sadece gülüp geçiyorum" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya'ya gidişi öncesinde düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

YARSAV'ın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği için yapılan seçimin iptalini istediğinin anımsatılması üzerine de Erdoğan, şunları kaydetti:
''Böyle bir yaklaşım tarzına sadece gülüp geçiyorum. Türkiye'de 12 bine yakın hakim ve savcı bir seçime giriyor, oy kullanıyorlar ve oy kullandıkları insanlar Türkiye'nin değişik yerlerinde birinci derece hakim, savcı. Edirne'den tutun Rize'ye kadar birinci derece hakimler, savcılar var. Gerek adli, gerek idari 200'e yakın aday vardı seçimde. Bu adayların içerisinden böyle bir seçim yapılıyor, neticede 7 asıl adli, 3 asıl idari yargıdan olmak üzere 10 isim seçiliyor, bu seçim bu şekilde bittikten sonra yeni bir yakıştırma esasına giriyorlar. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı bizzat seçim neticelerini açıkladı, ilan etti. Adalet Bakanlığının seçimlere farklı bir şekilde dahli olması söz konusu değil. YARSAV kendisinin böyle bir gayret içerisinde olduğunu, meşru olarak aday göstererek, açıkladı, üyeleri arasından adayları vardı. Adalet Bakanlığının böyle bir çalışma yapması söz konusu olamaz. Adalet Bakanlığının içinden 1-2 tane birinci sınıf hakim aday olmuştur, seçilmişlerdir. Bu onların yasal hakkıdır, yasal olarak buna mani bir hal yoktur. Adalet Bakanlığında olan her görevlinin Yargıtay'a da Danıştay'a da zaten seçilme hakları var ayrıca ve bugüne kadar Yargıtay'da, Danıştay'da bulunan birçok üyenin Adalet Bakanlığından gelip geçtiğini görürsünüz.''

 

Türban konusu

Başbakan Erdoğan, türban konusuyla ilgili yarın grup başkanvekilleri arasında görüşmeler olacağını anımsatarak, ''Siz ne düşünüyorsunuz, Türkiye bu sorunu çözmeye yakın mı?'' sorusu üzerine de, ''Önce tabii 'başörtüsü' diyelim şuna, 'türban demeyelim'' dedi.

''Başörtüsü konusuyla ilgili olarak biliyorsunuz, halk oylaması sürecinde ana muhalefet lideri, sürekli bu konuyu gündeme getirdi'' diyen Erdoğan, kendisinin de ''bugünden tezi yok, hemen TBMM Başkanlığına müracaatı yapalım'' önerisini getirdiğini hatırlattı. Konuyla ilgili olarak da 13 Eylülde bunun adımının atılabileceğini söylediklerini, TESK'in kongresi öncesinde de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya gelme durumlarının olduğunu, orada da bunu müzakere ettiklerini dile getirdi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ve hiç zaman kaybetmeyelim, ben talimatımı veriyorum, siz de talimatınızı verin, hemen arkadaşlarımız çalışmaya başlasınlar ve birinci derecede de Cumhuriyetin bu konuda en önemli kurumu biliyorsunuz Diyanet İşleri Başkanlığımızdır. Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda geçmişte çalışmaları vardır, yeni çalışmalar yapar ve işin bir defa inanç boyutunu ortaya çıkarmak lazım. İnanç boyutu bunun ortaya çıktığı zaman yani bu başörtüsünü örtenler inancı nedeniyle mi örtüyor, siyaseten mi örtüyor, başka nedenlerle mi örtüyor, bunlar ortaya çıkacaktır.
Bunun yanında ayrıca sizler kimlere inanıyor, kimlere güveniyorsanız, onlardan da olabilir yani, bilgiler alabilirsiniz. Aynı şekilde biz de başka çalışmalar yaptırabiliriz. Çünkü işin özgürlükler boyutu var. İnanç özgürlüğü boyutu var, eğitim özgürlüğü boyutu var, bütün bu özgürlükler nokta-i nazarından da bu değerlendirilebilir. Batı'yı inceleyelim, Amerika'dan, tüm Avrupa ülkelerine varıncaya kadar bunların da incelemesi yapılabilir. Nasıl bakıyorlar bu işe, oraları da görelim ve kendi değer yargılarımız açısından olayı değerlendirelim, hiç vakit geçirmeden bu sorunu artık masadan kaldırıp atalım.''

 

"Kimse birbirini suçlamasın"

''Baktık ki hala oyalama devam ediyor, en son Kızılcahamam'da artık arkadaşlarımıza gerekli talimatı verdik'' diyen Erdoğan, grup başkanvekilleri olarak ana muhalefet başta olmak üzere MHP ve BDP'den de randevu talep edilmesini istediğini söyledi.

Bu bağlamda müşterek bir çalışma yapılması ve bu çalışmanın olgunlaştırılmasından sonra da hemen adımın atılarak sorunun ortadan kaldırılması isteğinde olduklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ve bu görüşmeler neticesinde ortaya hangi tablo çakacaksa bunu da kamuoyuyla paylaşacağız. Yani kimse, 'Bu, AK Partinin bir projesidir' diyemez, dememeli. Biz istiyoruz ki, TBMM'de grubu bulunan 4 parti bir araya gelerek bu adımı atalım. Ve kimse de birbirini suçlamasın.
Şunu da söylüyorum, bizim AK Parti olarak bağcı ile işimiz yok. Biz üzümü yiyelim istiyoruz. Bağcı dövmek gibi bir derdimiz asla olmayacaktır. Bağcı, gerekirse CHP olsun, biz ne gerekiyorsa ona hizmette her şeyi verelim. Her türlü desteği verelim ve bu sorunu da ortadan kaldıralım.''

 

"Kamusal alan"

Başbakan Erdoğan, bir başka gazetecinin, ''Dün CHP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, 'başörtüsünün kamusal alana taşınıp taşınmaması konusunda bir sorumuz var ve hala bir açıklık getirilmedi' diye bir soru yöneltti. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' şeklindeki sorusuna ''Şimdi bunların hepsi, o söylediğimiz zeminde konuşulacak, tartışılacak mevzulardır'' yanıtını verdi.

Kamusal alanın Türkiye'nin gündemine ne zaman girdiğine bakıldığında 7 yıl öncesinin görüleceğini ifade eden Erdoğan, şöyle dedi:
''7 yıldan önce Türkiye'de bu konuyla ilgili 'kamusal alan' diye bir ifade hiçbir zaman kullanılmamıştır. Daha sonra gündeme girmiş ve bu konu tartışılmaya başlanmıştır. Kamusal alan neresidir, neresi değildir, bunların hepsinin bu görüşmelerde müzakeresi yapılır, gerekli adım atılır. Özgürlükler nereye kadar var, bunun sınırı nedir, bunların hepsi tartışılır. Özgürlükler açısından kamusal alan, özgürlükleri kısıtladığı alanlar nereleridir, bunları da bir öğrenmemizde fayda var, görmemizde fayda var diye düşünüyorum.''