"Gül'ün yerine göz dikti"
Başbakan'ın sürekli gündem değiştirdiğini söyleyen MHP Başkanı Bahçeli partiyi 'aldatma ve kandırma partisi' olarak adlandırdı. Bahçeli ''Sayın başbakan 2011 yılında milletvekili olmaktan vazgeçiyorsan, başka bir gündemin var demektir. O da can arkadaşın Abdullah Gül'ün yerine gözünü dikmen demektir'' dedi.
cumhuriyet.com.trMHP Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Mersin İl 9. Olağan Kongresindeki bir konuşma yaptı. Bahçeli konuşmasında, ''ülkenin çok büyük sosyal ve ekonomik sıkıntılar içinde olduğunu, Türkiye'nin gündeminin çok sık değiştiğini, derinleştiği ve her değişmede sosyal ve ekonomik sorunların da yoğunlaştığını, bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılı lider ülke olarak kucaklama fırsatını kaçırdığını'' söyledi.
''Sayın Başbakan sürekli gündem değiştiriyor'' diyen Bahçeli, şunları söyledi:
''Diyor ki '20011 yılında 3 dönem milletvekilliği yapanlar artık milletvekilliği yapmayacak. Ben de milletvekili olmayacağım' diyor. İçinizden 'helal olsun şu başbakana, üç dönem milletvekilliğinden başkasını yapmayacakmış, demek ki bu adam milletini düşünüyor, bu adam milletinin içinde yeni siyasetçilere fırsat doğuran kişi' diyesiniz geliyor. Acaba gerçek öyle midir? Sayın Başbakan 2011 yılında milletvekili olmaktan vazgeçiyorsan, başka bir gündemin var demektir. O da çok can arkadaşın olan Abdullah Gül'ün yerine gözünü dikmen demektir. Eğer demokratik kültürde yeni bir gelenek oluşturacaksan, çık bir il kongresinde millete seslen, 'Vallahi de billahi de Cumhurbaşkanı olmak istemiyorum' de. İşte bunların hepsi gündem değiştirmedir. Ekonomideki sıkıntının üzerini örtmedir. İşsizliği gölgelemedir. Kamu açıklarını yok kabul etmektir. Sadece ve sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşulması demektir. O sebepten dolayı bunlara dikkat edeceğiz. İşte bu yolla mücadele ederken, kendimizi geleceğe hazırlamak durumda olmalıyız.''
Türkiye'de ayrıştırma, arkasından çatışma, arkasından bölme faaliyetleri sürdürüldüğünü dile getiren MHP Başkanı, şöyle devam etti:
''Etnik temelde ayrışmaya, bölünmeye, inanç temelinde ayrışmaya ve mezhep temelinde dışlanmaya yönelik faaliyetler de hızla artmaktadır. Bunların hesabı bu ülkeyi yok etmektir, şark meselesi diye batının rüyası halinde bulunan batının hedeflerini gerçekleştirmek için Türkiye'nin sosyal dokusunu tahrip etmek, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü parçalamak, devletini milli ve üniter yapıdan koparmak için yapılan faaliyetler olarak görülmelidir. Onun için Türkiye'deki cepheleşme, kamplaşma, kargaşa, kaos hafife alınacak konular değildir.''
İktidarın başarısızlığının üzerini gerilim stratejisi ile Türkiye'yi kamplara ayırarak ve onları çatıştırarak örtmeye çalıştığını ifade eden Bahçeli, ''Bu sebeple Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletimizi aldatıyor, milletimizi kandırıyor. Onun için biz diyoruz ki AKP, yani açılımıyla Adalet ve Kalkınma Partisi hattı zatında Aldatma ve Kandırma Partisi olarak Türk siyasetinde yer alıyor. Bu sebepten dolayı artık söylediğinin inandırıcılığı kalmamıştır'' diye konuştu.
İşsizlik
Her ekonomik sıkıntıda mutlaka bir gündem yaratıldığını söyleyen Bahçeli, şunları söyledi:
''Bu gündeme aldanmamalıyız, bu suni gündemlere kapılmamalıyız. Şu an Türk ekonomisini birinci meselesi ekonomik büyümenin küçülme haline dönüşmesidir. 2009 yılının ilk üç ayında yüzde 13.8 ekonomik küçülmüştür. Ekonominin küçülmesi, üretimin düşmesi demektir. Üretimin düşmesi ile küçülen ekonomi bir araya gelirse o zaman Türkiye'nin iç ve dış talebinin daralması demektir. İç ve dış talebin daralması hali yeni yeni sorunları çıkarmak veya mevcut sorunları artırmak demektir. Bu sebepten dolayı küçülen ekonomi, düşen üretim, daralan piyasa bir araya geldiği vakit var olan işsizlik sürekli artmaktadır. Şu an Türkiye'de iş aramak için başvuruda bulunanlar 3 milyon 600 bin. İş aramaktan umudunu kesenlerle bir arada düşünüldüğü vakit 6.5 milyon işsiz var demektir.''
İşsizliğin yanı sıra bütçe açığının artmasının da ülkenin önemli problemlerinden biri olduğunu ifade eden Devlet Bahçeli, bu açığın kapatılmasının, zam, vergi anlamına geldiğini kaydetti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu, fakirden fukaradan sabit gelirliden vergi alarak dolaylı olarak zamlar yoluyla bir başka vergi alarak fukarayı daha fukaralaştırmak demektir. Yoksullaşmanın artması demektir. Bugün yoksullaşmanın sınırı 2 bin 363 TL'li bulmuştur. Açlık sınırı 633 bin TL'dir ama asgari ücret 594 TL'Dir yani şu an memuru küçük esnafı bütün diğer dar ve sabit gelirlileri bir arada düşündüğünüzde büyük bir kesimi yoksulluk sınırının altında düşmüş demektir.''