Gülen'e el attı tutuklandı
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in İsmailağa cemaatine ilişkin yürüttüğü soruşturmanın Ankara’nın "baskısıyla" elinden alınmasının ardından Fethullah Gülen grubuna yönelik operasyon ve soruşturma için düğmeye basmasının hemen ardından tutuklanması dikkat çekti.
cumhuriyet.com.trErzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in Adalet Bakanlığı’na gönderdiği “gizli” bir yazıda, dün kendisini tutuklatan Osman Şanal hakkında soruşturma yaptığı bilgisi yer aldı. Cihaner yazıda, “Eğer gereği yapılmaz ise kurumlar arasında çok sert tartışmaların yaşanacağı açıktır” uyarısında bulunmuştu. Cihaner’in avukatı Turgut Kazan, gözaltı öncesinde savcı Osman Şanal’ın “o savcıyı da (İlhan Cihaner) buraya çekeceğim/çektireceğim diye tehditler” savurduğunu savundu.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başsavcının makam odasının basılması ve ardından tutuklanmasına sahne olan gelişmelerin perde arkasında cemaatlere dokunulması ve cemaat soruşturmasının kapsamındakilerin karşı atağı yer aldı. Erzincan Başsavcısı Cihaner, Kasım 2007 tarihinde başladığı İsmailağa cemaati soruşturmasının ilk operasyonlarını 2009 yılında gerçekleştirmesiyle bir anda Ankara’nın hedef tahtası haline gelmişti. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin 18 Haziran 2009 tarihinde Cihaner’e “MİT, Emniyet ve Jandarma kayıtlarına göre İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatinin Hizbullah ve İBDA-C ile şimdiye kadar tespit edilmiş bir bağlantısı olmamasına rağmen” neden böyle bir soruşturmaya başladığını sormaları dikkat çekmiş, bu soruların ardından da Cihaner hakkında art arda soruşturmalar başlatılmıştı.
Cihaner, Erzurum Özel Yetkili Başsavcılığı’nın yoğun ve ısrarlı girişimi üzerine İsmailağa cemaati soruşturmasında görevsizlik kararı vererek dosyayı Erzurum’a gönderdi. Hakkında 26 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Başsavcı Cihaner, bu kez de Fethullah Gülen cemaatine yönelik soruşturma için düğmeye bastı. Ancak başlattığı bu soruşturmada da İsmailağa cemaatinde olduğu gibi “sıkıntılar” yaşamaya başladı. Cihaner, 14 Ocak 2010 tarihinde Adalet Bakanlığı ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) “Gizli/Acele” kaşesiyle bir yazı gönderdi. Yazıda, 2010/112 sayılı soruşturmaya başlandığı belirtilip bu dosyanın muhbirlerinin Erzurum Özel Yetkili Savcılığı’nca gözaltına alındığını ve deşifre edilmesinden kaygı duyduğunu belirten Başsavcı, “Etkin ve işbirliği içerisinde bir soruşturma yapılması gerekirken ve bu konuda sonrasında herhangi bir tartışma yaşanmaması için Jandarma ve Emniyet’ten ortak bir ekip oluşturulmuş iken önceki bazı soruşturmalarda olduğu gibi jandarma mensuplarına adeta işgal ordusu gibi bana ise bir suç örgütü başı gibi davranılması iyi niyetle açıklanacak bir husus değildir” dedi.
Şanal’ı soruşturuyormuş!
“Eğer gereği yapılmaz ise kurumlar arasında çok sert tartışmaların yaşanacağı açıktır” uyarısında bulunan İlhan Cihaner’in yürüttüğü bir soruşturma kapsamında Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın da yer aldığı anlaşıldı. Başsavcı Cihaner’in gizli kaşeli yazısının dikkat çeken bölümü şöyle:
“Başsavcılığımızın yürüttüğü soruşturmada kendi adı da geçtiği halde (kişisel olarak muhbirin anlattığı konumda olduğuna da inanmamaktayım) etik olarak çekilmesi gerektiği halde bunu yapmayarak, bilgi paylaşma ve eşgüdüm taleplerimizi yerine getirmeyerek tam tersi anlamsız gözaltı ve müdahalerle ordu mensuplarına/tarafıma yönelik olduğu anlaşılan bir komployu açığa çıkaracak soruşturmayı bu hale getirmeleri acemilik, kişisel uyuşmazlık gibi gerekçelerle dahi açıklanamayacak hususlardır.”
Şanal, Cihaner’i ‘Çektireceğim’ demişti
İlhan Cihaner’in avukatı Turgut Kazan, Adalet Bakanı’na dün ulaştırdığı mektupta çok ilginç bir iddiada bulundu. Kazan, Cihaner’in makamında arama yapan ve tutuklama istemiyle mahkemeye sevk eden Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın “Sorgusunu yaptığı şüphelilere parmağını sallayarak, o savcıyı da buraya çekeceğim/çektireceğim diye tehditler” savurduğunu savundu. Kazan, kıdemi çok düşük olmasına karşın İlhan Cihaner ile ilgili soruşturmayı üstlenen Şanal hakkında Adalet Bakanı’nın soruşturma izni vermesini istedi. Kazan, Erzincan Başsavcısı’nın tutuklanmasına ilişkin kararın da kanun yararına bozulması önerisinde bulundu. Turgut Kazan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e “12 Eylül zulmünün, Nejdet Üruğ sıkıyönetimindeki astığı astık / kestiği kestik İstanbul Savcısı Süleyman Takkeci bile, böyle bir uygulamaya başvurmamıştı. Lütfen, o günleri yaşayanlara sorun, öğrenin. Bir başsavcının (vicdanları yaralayacak bir suçla ilgili suçüstü durumu hariç) böyle gözaltına alınması (ve tutuklanması) yargı uygulamamızda unutulmaz ve akıl almaz bir örnek olarak kalacaktır” dedi.
‘Büyük çark’ başsavcıyı yedi
Erzincan Başsavcısı Cihaner, hakkında başlatılan soruşturmalar üzerine aralık ayında Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, belli çevrelerin cemaat soruşturması nedeniyle iftira kampanyası yürütmesinin nedenini, “Demek ki bu sefer, tabiri caiz ise daha büyük bir çarka çomak sokmuşuz. Cemaat soruşturmasını başlatan ben olduğum için bunun yapıldığını düşünüyorum” sözleriyle değerlendirmişti. Soruşturmaların devamının geleceğini düşünenlerin kendisine saldırdığını anlatan Cihaner, şunları söylemişti:
“Şu karşılaştırma yapılırsa her şey daha iyi anlaşılır. Düşünün, benim Erzurum Başsavcılığı ile olan yetki tartışması ve Adalet Bakanlığı’nın soruşturmalarına maruz kalmamın nedenlerinden birisi ‘ben yetkili değilim, Erzurum Başsavcılığı yetkili’. Erzurum’a soruşturmayı bağlayan unsur ya silah ya da şiddet kullanılacak. Ben baştan beri diyorum ki, ‘bu cemaat silahlı değil, şiddet kullanmıyor, bunların da delili yok’. Daha az ceza gerektiren TCY’nin 220. maddesi (6 yıla kadar hapis) ile yargılanmalılar. Erzurum Başsavcılığı ise tam tersi... Anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalıştıkları savında. Bu suçun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis. Cemaat daha ağır bir nitelendirmeyi yapan savcılığa, oradaki yargılamaya hukuki hiçbir eleştiri getirmiyor. ‘Bizim cemaatimiz silahlı değildir, şiddet kullanmıyoruz’ demiyorlar. Lehlerine olabilecek şeyleri hukuki temellendirmelerle ileri süren bana saldırıyorlar. Zaten bu nokta da çelişkilerini ortaya koyuyor.”