Gönüllüler kaldı, gönülsüzler tüydü

Genel Yayın Yönetmenimiz Aykut Küçükkaya’nın son dakika golüyle kendimizi Yenikapı’da buluverdik.

Miyase İlknur

Saat 12.00’den itibaren belediye otobüsleri, belediyeye servis hizmeti veren midibüsler ve özel yolcu otobüsleri birbiri arkasına Kazlıçeşme’deki Belediye Garajı’na park etmeye başladılar. Otobüslerden inenlerin ellerinde AKP İl Başkanlığı logosu bulunan bez çantalar vardı. İçinde ne olduğunu merak edip yolda dinlenmek için mola vermiş bir teyzeye soruverdik.
- Teyzeciğim, bana otobüste bundan vermediler. Ne var torbanın içinde?
- Aa sen uyumuşsundur. Herkese çifter çifter dağıttılar. Ben ve torunlar ikişer tane aldık. Sandviç var, ayran var, su var.

Belediye otobüsleri ve vapurlar elbetteki bugüne özel ücretsizdi. Tabii Yenikapı yönüne giden ulaşım araçları. İBB’nin mitinge katkısı bu kadarla sınırlı değildi elbette. Ayyıldızlı binlerce şapka dağıtıldı alanda. Yan tarafında ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi amblemi olan. Bu kadar otobüs, bu kadar belediyenin servis minibüsü ve bu kadar şapkanın bize maliyeti ne ola ki diye düşündüm ama işin içinden çıkamadım.

Miting kalabalık mıydı? Evet hem de çok. AKP’nin her İstanbul mitinginde olduğu gibi. Ama kendiliğinden “hadi metroya ya da otobüse atlayıp mitinge gidip reisi izleyeyim” diyenler var mıydı derseniz, çok nadir. Organize bir miting olduğu malum.
Genç kızlar güvenlik noktasında arama yapılırken parfüm, deodarant ve çakmaklarına el konulmasından dertlilerdi. Bizim oturduğumuz beton çiçekliği kiraya versek hayli para kırardık. Neden mi? Mitinge zorla, daha doğrusu bedeli mukabilinde getirilenler “Abla be bir müsaade eden şu çiçekliğe çıkıp bir selfi yapayım ya” dedikten sonra selfi fotoğrafı alıp yallah metroya yönelip tüyüyorlardı. Üç tane genç kendi aralarında ne zaman tüyeceklerini tartışırken, bir tanesi “Oğlum bu kadar erken tüymeyelim, kontrol ediyorlar bak” dediğinde belli ki daha deneyimli olan biri “Yav geçen sefer de öyle yaptık. Meydanı arkana alacak şekilde bir selfi çek, koy Facebook’a tamam. Sorduklarında gösterirsin” dedi.

Bir süre Erdoğan’ı dinledikten sonra biz de tüymeye karar verdik. Zira miting dağılırsa metroya ulaş ulaşabilirsen. Metro girişine doğru tüyen zevattan birileri önümde yürürken yine aynı kaygıyı dile getiriyordu. “Yav iyi de ya bunlar bizi ararlarsa neredesiniz diye?” Öteki, “En öndeyiz deriz. Nasılsa milleti yarıp öne gelecek değil ya” derken en akıllısı üçüncü olanı çıktı. “Ya ona ne gerek var oğlum. Telefonu açmayız sonra da kalabalıktan duymadık deriz.”

Mitinge çok sayıda Suriyeli, Nijeryalı, Özbek ya da Türkmenistanlı olduğunu sandığımız gruplar da gelmişti. Belli ki onların da “beka sorunu” var. Suriyeliler’in beka sorunu AKP’ye bağlı da diğerlerinin ne sorunu var da mitinge gelmişler pek anlamadık. Erdoğan’ın konuşmasında dikkatimizi en çok çeken cümle İstanbul’daki Harbiye Kongre Merkezi’ne sahip çıkması oldu. Oysa Harbiye Kongre Merkezi’nin yapımını Nurettin Sözen başlatmış ve spor camiası hele de Basketbol Federasyonu ile papaz olmuştu. Erdoğan’ın, bu kongre merkezi ile tek ilgisi açılış kurdelesini kesmekten ibaretti. Aman sanki o kalabalıktan kim hatırlayacaktı ki, salla gitsin.
Mitinge Eski Başbakan Tansu Çiller ile eski Adalet Bakanı Mehmet Ağar da katıldı.