Gökçek'in Çölaşan'a açtığı dava reddedildi

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, bir panelde, ''Anayasa referandumunda ''evet'' oyu kullananların gaflet, dalalet ve ihanet içinde olduğunu söyleyerek, kendisine hakaret ettiği'' iddiasıyla Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan aleyhine açtığı dava, Yargıtayın bozma kararının ardından reddedildi.

cumhuriyet.com.tr

Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Gökçek'in avukatı Bengü Didem Özüyılmaz ile Çölaşan'ın avukatı Mutluhan Karagözoğlu katıldı.
Duruşmada, Yargıtayın bozma kararının okunmasının ardından taraf avukatlarına bozma kararına karşı görüşleri soruldu.

Gökçek'in avukatı Özüyılmaz, mahkemenin, 5 bin lira manevi tazminata hükmettiği eski kararında direnmesini isterken, Avukat Karagözoğlu bozma ilamına uyulmasını talep etti.
Yargıç Bülent Katar, bozma kararına uyulmasını kararlaştırarak, duruşmaya devam etti.
Avukatların son beyanlarını dinleyen Yargıç Katar, daha sonra davanın reddine karar verildiğini açıkladı.

Davanın geçmişi

Davanın dilekçesinde, Çölaşan'ın, Hatay'da düzenlenen ''Türkiye Nereye Gidiyor?'' başlıklı panelde, ''12 Eylül 2010'daki referandumda ''evet'' oyu kullananların gaflet, dalalet ve ihanet içinde olduğunu söylediği'' kaydedilmişti. Gökçek'in, ''evet'' oyu kullandığı ve Çölaşan'ın sözlerinin ilk etaptaki muhataplarından biri olduğu ifade edilen dilekçede, Çölaşan'ın, bu sözleriyle Gökçek'in kişilik haklarını ihlal ettiği savunulmuş ve 5 bin lira manevi tazminat istenmişti. Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi Yargıcı Eyüp Sarıcalar, yargılama sonucunda davanın kabulüne karar vererek, Çölaşan'ın, Gökçek'e 5 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetmişti.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi ise ''davacının (Gökçek) referandumda ''evet'' oyu kullandığının ''gizli oy'' ilkesi nedeniyle belirsiz ve kanıtlanamaz olduğu, bu nedenlerle matufiyet ve aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı'', ''davalının (Çölaşan) ''evet'' oylarına karşı eleştiri niteliğindeki sözlerinin ifade özgürlüğü kapsamında düşünce açıklaması niteliği taşıdığı, kişilik hakkına saldırı oluşturmadığı'' gerekçeleriyle kararın bozulmasına hükmetmişti.