Gizli tanık unutuldu

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 5'i tutuklu 20 sanık hakkında açılan davanın 12'nci duruşması başladı. Faili meçhul cinayetlere kurban giden kişilerin yakınları duruşma öncesinde bir araya gelerek adalet istediklerini bir kez daha tekrarladı.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklardan

Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu katıldı. Aralarında Osman Hayal ve Mustafa Öztürk 'ün bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar da duruşmada hazır bulundu.

Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ve ailesinin yanı sıra, BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Brüksel ve Paris Barosu başkanlıklarını temsilen avukatlar da duruşmayı izlemek üzere Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine geldi.

Ayrıca öldürülen gazeteci Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi, öldürülen savcı Doğan Öz'ün eşi Sezen Öz ile yazar Adalet Ağaoğlu'nun da izleyici olarak katıldığı duruşma nedeniyle çevrede geniş güvenliklik önlemleri alındı.
 

Cinayetleri protesto

Bu arada, Beşiktaş İskelesi önünde toplanan bir grup, cinayetleri protesto etti.
Yazar Sabahattin Ali, savcı Doğan Öz, gazeteciler Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Metin Göktepe, Uğur Mumcu ile DİSK eski Genel Başkanlarından sendika başkanı Kemal Türkler'in de aralarında bulunduğu öldürülen kişilerin aileleri ve yakınları ''Hrant için, adalet için'' pankartı açtı.

Çeşitli sloganlar atan grup adına Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali yaptığı açıklamada, ''Biz Hrant Dink'in 'derin' ailesiyiz. Hrant'ın arkadaşları, bugün bize izin verdiler. Onların yerine biz konuşacağız. Biz buraya Arat, Delal ve Sera'nın kardeşleri olarak geldik. Yıllardır yaşadığımız ortak adaletsizliği paylaşmaya, bunun tanıklığını yapmaya geldik'' dedi.

Filiz Ali, Sabahattin Ali cinayetinden beri örgütlü ve siyasi cinayetlerin örtbas edildiğini, dosyaların çoğunun kapatılıp, zaman aşımına uğratıldığını belirtti.

Hrant Dink cinayeti davasına bakan mahkemenin, bütün sırları alaşağı edebilecek kudrette olmasına dair dileklerini iletmek için toplandıklarını ve görevdeki sorumlulara seslerini duyurmaya geldiklerini anlatan Ali, ''Biz bu davanın müdahiliyiz ve bugün avukatların mahkemeye yöneltecekleri talep listesinin dikkate alınması için takipçi olacağız'' diye konuştu.

Rakel Dink ise ''İkrar, tövbe ve özür olmadıkça bu ülkeye kurtuluş gelmez'' şeklinde konuştu. Hrant Dink'in adının bir okula verileceği haberlerine ilişkin soru üzerine de Rakel Dink, ''Yapsınlar görelim'' dedi. Öldürülen Savcı Doğan Öz'ün eşi Sezen Öz de şunları söyledi:

''1978 yılından itibaren bu olayların yaşanmasına sebep olanlar vicdani muhasebe yaparak, gerçekleri ortaya çıkarsınlar, anlatsınlar. İtiraflar olunca biz rahatlayacağız. Umudumuz, ulaşılamaz dedikleri noktaya ulaşılması. O zaman ülkenin tarihinin yeniden temiz bir görünüşle çıkması, devletin ayıklanması söz konusu olacak. Bu cinayetlerle yüzleşilmezse kara bir leke olarak devam eder gider. Cinayetler de devam eder. Biz bunun için mücadele ediyoruz. Siyasi ve adli erkler, elinden ne geliyorsa yapmalı.''

Açıklama yapılırken Rakel Dink ile Nükhet İpekçi birbirlerine sarıldı.

 

Gizli tanık unutuldu

Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili davada bugün gizli bir tanık dinlenecekti. Ancak polisin gizli tanığı almayı unuttuğu ortaya çıktı.

Ses ve görüntüsünün değiştirilerek mahkeme salonuna verilecek olan gizli tanığın korunması için ifade vereceği odanın kapısına mühür vuruldu.

Ancak duruşmada sıra gizli tanığa gelince, tanığın polis ekibini beklediği ortaya çıktı.

 

Tuncel'den savunma

Duruşmada söz hakkı isteyen tutuklu sanık Erhan Tuncel, ''8. celsede geçen birçok konuşmasının tutanaklara eksik ve yanlış geçirildiğini'' savunarak, savunmasından oluşan 22 sayfalık dilekçe, çeşitli krokiler, bazı gazetecilerin cinayetle ilgili köşe yazılarının örneği, başkan Erkan Canak'ın yazdığı bir kitapta geçen ''etkin pişmanlık'' konulu bazı bölümlerin fotokopisi ve etkin pişmanlıkla ilgili çeşitli hukukçuların görüşlerinin yer aldığı bir kitabın 60 sayfalık fotokopisini mahkemeye sundu.

''Terör örgütü yöneticisi'' olarak yargılandığını hatırlatan Tuncel, BBP ile Alperen Ocakları'nın ''Hrant Dink'in öldürülmesi olayını tasvip etmesinin mümkün olmadığını'' ifade etti.

Duruşma salonunda bulunan ve BBP yöneticileri olduklarını söylediği Yaşar Cihan ve Halis Egemen'e soru sormayı talep eden Tuncel, talebin kabulü üzerine, sırayla heyet önüne çıkarılan Cihan ve Egemen'e, ''BBP'de üst düzey yöneticisiniz. Böyle bir cinayeti tasvip ediyor musunuz?'' dedi.

Soruyu yanıtlayan Cihan, ''Bu cinayeti herhangi bir siyasi partinin tasvip etmesi mümkün değildir'' ifadesini kullanırken, ''Egemen de, ''BBP olarak kesinlikle ve kesinlikle insan hayatına kast edecek bir oluşumun içinde olamayız. Peygamberimizin dediği gibi, 'Yaratılanı sev, yaratandan ötürü'. İnsan hayatına kasıtla ülke yönetilmez'' diye konuştu.

 

2 tanığın tutuklanması talep edildi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 5'i tutuklu 20 sanık hakkında açılan davanın 12. duruşmasında, Dink ailesinin avukatları, dinlenen 3 tanıkla ilgili suç duyurusunda bulunulması ve 2 tanığın da tutuklanmasını talep etti.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, ara verilmesinin ardından tekrar başlayan duruşmada, müdahil avukatlardan Hakan Karadağ'ın talebi üzerine, Dink cinayetinin meydana geldiği Agos Gazetesi'nin bulunduğu sokaktaki bir banka ve mağazanın güvenlik kameralarına yansıyan olay günündeki görüntüler, projektörle heyete izlettirildi.

Avukat Karadağ, görüntülerde görünen beyaz gömlekli ve siyah ceketli şüpheli bir şahsa dikkat çekerek, telefonla konuşan ve şüpheli hareketleri olan şahsın, Hrant Dink'in öldürülmeden önce bankaya girdiği sırada oradan uzaklaştığını, Samast'ın kaçtığı tarafı işaret ettikten sonra inşaata girerek kaybolduğunu söyledi.

Karadağ, bu kişinin kimliğinin tespit edilerek, baz istasyonu kayıtlarının mahkemeye gönderilmesini talep etti.

Duruşmada, tanıklar Turan Meral, Kaan Gerçek ve Orhan Özbaş, tek tek duruşma salonuna çağrılarak ifade verdi.

Tanıklardan Turan Meral, ''Bayrampaşa'daki Adapark'a giderek, Samast ile tanıştıklarını ve birlikte arabayla gezdiklerini'' söyleyerek, daha sonra birlikte Eyüp'te sahilde oturduklarını, Gazi Mahallesi'ne gittiklerini ve akşam olunca da Ogün Samast'ı dayısına bırakıp eve döndüklerini aktardı.

Tanık Meral, müdahil avukatlarının sorusu üzerine, Ogün Samast'ın herhangi birini öldüreceğini kendisine söylemediğini ve onun silah da göstermediğini ifade etti.

Mahkeme Başkanı Erkan Canak'ın, ''Daha önce savcılığa verdiğin ifadede tam tersini söylemişsin'' diye uyarması üzerine de Meral, ''İnsan içinde bir korku olur. Onu anlatamazsın. Ben hala tedirginlik içindeyim. Eski beyanlarımı kabul etmiyorum'' dedi.


Tanıkların yerleri tartışması

Tanık Meral'in, ifadesi alındıktan sonra yerine oturması sırasında, Hrant Dink ailesinin avukatlarından Kezban Hatemi, mahkemeye gelen tanıkların duruşma başlarken sanıkların arasında oturtulduklarını ve sanıklarla tanıkların birbirleriyle ''güzel güzel'' konuştuklarını iddia etti.

Mahkeme Başkanı Canak da duruşma başında tanıkların sanıkların yanında oturmasına izin veren jandarma görevlilerine kızdı.

Müdahil avukatlardan Şiar Rişvanoğlu söz alarak, davanın hassasiyetinin göz önüne alınarak, tanıkları sanıkların yanında oturtan güvenlik görevlileri hakkında, dikkatsizlikleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

Mahkeme başkanı Canak ile avukat Rişvanoğlu arasında, ses kaydı nedeniyle kısa süreli bir tartışma yaşandığı sırada, yeniden söz alan avukat Kezban Hatemi, duruşma salonundaki yetersizlikle ilgili, ''İnsanlık dışı bir ortamdayız'' dedi. Başkan Canak da duruşma salonun da kendilerinin de aynı sıkıntıları yaşadıklarını belirterek, ''Bu duruşma için çok çalışmama rağmen sağlıklı bir yer bulamadım. Duruşma salonunda görüntülü ve sesli tesisatın kurulmasında da en çok ben uğraştım'' diye konuştu.


Tanık Orhan Özbaş

Duruşmada ikinci olarak dinlenen tanıklardan Orhan Özbaş, Ogün Samast ile olaydan 9 ay önce internetteki bir okey sitesinde tanıştıklarını, İstanbul'a geldiğini, Adapark'a gidip onu aldıklarını ve ilk kez orada tanıştıklarını belirterek, Samast'ın arabada Hrant Dink'in resmini gösterdiğini ve ''Onu vuracağım'' dediğini söyledi.

Samast'ı bu sözlerinden dolayı önemsemediğini ve şaka zannettiğini söyleyen Özbaş, ertesi gün Hrant Dink'in vurulduğunu öğrendiğinde vuranın Ogün Samast olduğunu anladığını ve babasının telkiniyle kimseye bu durumu anlatmadığını kaydetti. Özbaş, Samast'ın cinayetten sonra kendisini arayarak ''o adamı vurdum'' dediğini de söyledi.

Cinayetten 1 gün önce Adapark'ta buluşmak için arkadaşı Turan Meral'i de kendisinin çağırdığını belirten Özbaş, Mahkeme Başkanı Canak'ın, ''Cinayetten sonra seni neden arıyor'' sorusuna da, ''Arkadaşız diye aradı. Benden bir şey istemedi'' şeklinde cevap verdi.

Diğer tanık Kaan Gerçek ile de görüşüp cinayetin olduğunu ona söylediğini ifade eden Özbaş, soru üzerine, Samast'ı otogarda karşılamadığını ve Samast'ı korktuğu için ihbar etmediğini söyledi. Mahkeme Başkanı Canak'ın, duruşma salonunda bulunan ve cinayette kullanılan silahı göstererek, ''Gördüğün silah bu muydu?'' sorusu üzerine de Özbaş, ''Ogün'ün silahı bu silahtı'' dedi.
 

Tanık Kaan Gerçek

Tanıklardan Kaan Gerçek de Orhan Özbaş ile Turan'ın kendisini arayıp, ''Trabzon'dan gelen biriyle görüşmeye gideceklerini'' söylediklerini ve Adapark'a gidip aldıkları Samast'ı gezdirip Gaziosmanpaşa, Eyüp ve Gazi Mahallesi'ne gittiklerini söyleyerek, daha sonra Samast'ı aldıkları yere bırakıp eve gittiklerini anlattı.

Ogün Samast'ın özellikle Orhan ile konuştuğunu ve ona ''Ben buraya adam vurmaya geldim'' dediğini kaydeden Gerçek, Samast'ın şivesinin komik olduğunu ve onun tabancasını da arabadan inerken belinde gördüğünü dile getirdi.

Samast'ın Dink'i öldürdüğünü, Orhan Özbaş'ın eve gelip televizyonu açmasıyla evde öğrendiğini ve bu olaya şaşırdığını aktaran Gerçek, Özbaş'ın kendisine, ''Dün yanımızdaki çocuk vurdu'' dediğini de ifade etti. Gerçek, korktuğu için polise gitmediğini anlattı.

Soru üzerine, ''Adapark'ta Ogün'ü ararlarken, arkadaşları Orhan'ın Ogün ile birlikte arabayla yanlarına geldiğini'' söyleyen Gerçek, onların yakın arkadaş gibi göründüklerini de sözlerine ekledi.


Gizli tanık muamması

Tanık anlatımlarından sonra duruşmada söz alan müdahil avukatları, bugünkü duruşmaya çağrılan gizli tanık ile ilgili süreci Mahkeme Başkanı'na sordular. Başkan Canak da ''Gizli tanığın adliyede olduğuna dair elinde bir not bulunmasına rağmen, gizli tanığın evde olduğu bilgisini aldığını'' söyledi.

Müdahil avukatları, gizli tanığın çağrılarak dinlenmesini talep etti.


Tanıklar Meral ve Gerçek ile ilgili tutuklama talebi

Söz alan Hrant Dink ailesinin avukatlarından Ergin Cinmen, mahkemede dinlenen 3 tanığın bazı hususları ortaya çıkardığını ve Ramazan Akyürek'in mahkemeye gönderdiği yazıdan, söz konusu 3 tanığın Ogün Samast'ı cinayetten önce otogarda karşıladıklarının anlaşılması gerektiğini belirtti.

Akyürek'in beyanının doğru olması durumunda beyanda bulunan 3 tanığın, cinayet organizasyonuyla bağlantısının ortaya çıkabileceğini, bunun tespiti için Akyürek'e ait yazının sağlıklı anlaşılmasının şart olduğunu ve söz konusu istihbaratın nereden alındığının bilinmesi için Ramazan Akyürek'in mahkeme huzurunda dinlenmesi gerektiğini belirten Cinmen, daha önce de talep ettiği gibi Akyürek'in mahkemeye çağrılarak huzurda dinlenmesini talep etti.
Avukat Cinmen, 3 tanığın da ''Ogün Samast'ın İstanbul'a Hrant Dink'i öldürmek için geldiğini bildirdiklerini'' aktardıklarını belirterek, bu fiilin TCK'nin 278. maddeye tekabül ettiğini ve ihbarda bulunmaları halinde suçun önlenebileceğini iddia etti. Cinmen, TCK 278. madde gereği tanıklarla ilgili suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

Duruşmada söz alan, Dink ailesi avukatlarından Bahri Belen de tanıklardan Orhan Özbaş'ın, Ogün'ün karşılanması ve silahını görmek ile ilgili beyanlarının, savcılık soruşturması sırasındaki beyanlarıyla uyuştuğunu belirterek, diğer tanıklar Turan Meral ve Kaan Gerçek'in, ''soruşturmada alınan ifadelerini hatırlamadıklarını'' beyanlarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Avukat Belen, ciddi suçla ilgili yalan beyanda bulunan tanıklar Turan Meral ve Kaan Gerçek'in tutuklanmalarını talep etti.

 

Samast ile müdahil avukat arasında 'tehdit' tartışması

Duruşmada, tutuklu sanıklardan Ogün Samast'ın avukatı Levent Yıldırım ile Dink ailesinin müdahil avukatlarından Hakan Karadağ arasında sözlü tartışma yaşandı. Avukatların ''söz alma sırası'' tartışmalarını sürdürmeleri nedeniyle mahkeme başkanı, iki avukatı da sakinleştirmeye çalıştı.

Söz alan avukat Levent Yıldırım, müdahil avukatlardan Arzu Becerik'in önceki duruşmada beyan ettiği gibi, mahkemede gösterilen silahın Ogün Samast'ın silahı olmadığını ve Samast'ın cinayet işlemediğini savunarak, tahliye edilmesini istedi. Yıldırım, tanıkları hakkında soruşturma talep eden avukat Becerik'in, tanıkları sanık konumuna sokmaya çalıştığını da ifade etti.

Bu sırada sanıklar arasında oturan Ogün Samast ile müdahil avukatlardan Hakan Karadağ arasından, tehdit tartışması yaşandı. Avukat Karadağ, mahkeme başkanı Canak'a, Ogün Samast'ın başını sallayarak kendisini tehdit edip, ''sen bir cezaevine gel'' dediğini ve elindeki kağıda bir şeyler yazarak cebine koyduğunu söyledi.

Bu beyana itiraz eden Samast da, öyle bir kastının bulunmadığını ve ''3 yıldır cezaevindeyim'' diye konuştuğunu belirtti.

Samast, Karadağ'a, ''Bana hakaret etme'' diyerek, cebindeki kağıdı başkan Canak'a uzattı. Canak'ın okuduğu kağıtta, Samast'ın Hakan Karadağ'ın ismini yazdığı tespit edildi.

Yeniden söz alan Samast'ın avukatı Levent Yıldırım, sanıklar ile müdahil avukatların tartışma durumunun her duruşmada yaşandığını belirterek, sanık avukatları ile müdahil avukatlarının yerlerinin değiştirilmesini talep etti.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 5'i tutuklu 20 sanık hakkında açılan davanın 12. duruşmasında, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.

Gizli tanık beyanı nedeniyle Ermenice lisanına vakıf tercüman bir bilirkişinin gelecek duruşmada mahkemede hazır bulundurulması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına da hükmeden heyet, duruşmayı 10 Mayıs 2010'a erteledi.