Gerçek heykel 'kafa' yapar

Bindallı Sanatevi’ndeki ‘Yaşasın Vatan, Yaşasın Cumhuriyet’ karma sergisinde, daha önce Akatlar’daki Sanatçılar Parkı’na yerleştirilen ‘İki kıtaya Nâzım Hikmet Köprüsü’ heykelinin küçük versiyonu sergilenen heykeltıraş Aksoy, ‘Karpuz, kaşar heykeli değildir sanat’ diyor

Ezgi Atabilen

- Sizin bir sözünüz vardı “Türkiye’de heykel Atatürk heykellerinden ibarettir” diye. Bu düşüncede misiniz hâlâ? Yoksa meseleye başka açıdan bakılan, farklı tartışmaların yapıldığı bir dönemde miyiz?

Heykel sanatı konusunda 14 senedir darbe yiyoruz. Heykele de özel bir sempati var, biliyorsunuz. Eskiden Atatürk’le karıştırılıyordu şimdiyse putla karıştırılıyor. Eskiden “heykel eşittir Atatürk”tü. Aslında bununla maalesef en çok Atatürk’e zarar verildi. Çünkü sanat değeri, hiçbir duygu, yorum, anlam taşımayan Atatürk heykelleri ortaya çıktı. Böylece Atatürk’ün imajı sarsılmış oluyor. Halbuki en iyisi, en sanatsalı yapılmalı.

‘Atatürk milli iradedir’

- Siz, yaptığınız Atatürk heykellerinde ise bizzat Atatürk’ü göstermekten kaçındınız hep. Niyeydi bu tercih?

Çünkü o bir Malkoçoğlu değil, bir silahşor değil. Atatürk’e bir milli irade olarak bakıyorum ben. Tek vücutta birleşmiş bir milletin özgürlük iradesi olarak görüyorum onu. Bu anlamlar forma da yansıyor tabii ki. Boşlukta görünen bir Atatürk var o heykelde, onu çevreleyen kütlenin içinde insanlar, askerler var. O zaman herkesin yanında, önünde, arkasında, onlarla kol kola oluyor. Ama kendisi görünmüyor, çünkü herkesin içinde var, herkesle aynı yöne bakıyor, aynı amaca yönelmiş. Selçuk’ta yaptığım “Kurtuluş Yolu Anıtı” da yine Kurtuluş Savaşı’nı anlatan bir heykel. Atatürk tabii başını çekiyor yine. Ama bir kitle yapıp en öne de Atatürk’ü koymak gibi aptalca bir şey yapmadım. Ama 26 Ağustos saat 12.30’da Atatürk’ün gölgesi platforma düşüyor. O saatte işte artık 26 Ağustos büyük taaruzu başlamış ve olay artık zafere doğru eğilmiş...

Heykellerimin konusu da hep 12’den vurmuş gibi oluyor. Onun için hâkim güçlerin, hükümetlerin, idare edenlerin zoruna gidiyor. Karpuz, kaşar heykeli değildir sanat, yenilir içilir bir şey değildir. Gerçek heykel daha çok ‘kafa’ yapar.

‘Bugün camiler puta çevrilmiş’

- Atatürk heykellerinin yorumları üzerine konuşuyoruz ama bir yandan da bugün artık Atatürk heykelleri de eskisi gibi yapılmıyor...

Hatta basbayağı kaldırılıyor. Yalnız Atatürk heykelleri değil, 250’ye yakın heykel kaldırıldı bu 14 sene içinde. Başta benim Kars’ta yıkılan “İnsanlık Anıtı” heykelim var. O olaydan cesaret alan kraldan çok kralcılar da başka heykelleri kaldırdılar. Biz bunu sorduk ettik, dinde heykel yasağı diye bir şey yok. Heykele, puta tapınma yasağı diye bir şey var. Ama bugün bir bakıyorsun camiler puta çevrilmiş. Bir bakıyorsun, Allah camiden başka yerde yokmuş gibi. Aslında putlaştırma budur.

- Bugün heykeli put gibi gören zihniyet iktidarda. Ülkede ne zaman mühim bir olay olsa sosyal medya kapatılıyorken Erdoğan’ın gerektiğinde halka Facetime’dan çağrı yapması gibi, heykelleri yıkan iktidar gün gelir kendi heykellerinin yapılmasını arzu eder, teşvik eder mi dersiniz?

Böyle bir şey tabii ki olabilir. Muhtaç olunca daha önce yasakladığı şeyden kendisi faydalanıyor. Heykel yasaklanamaz, sanat yasaklanamaz. Müzik, tiyatro, komedi, fıkralar yasaklanabilir mi? Bugün Türkiye kara mizah fıkralarından moral buluyor yahu. En güç şeye gülmeye başladık. Alaya alıyoruz. O kadar komik şeyler var ki... Fethullahçılar mesela “Beni aslında CHP beslemiştir” diyor. Bu artık kara mizah yahu!

- Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Sağ olsun Cumhuriyet!

‘Şimdi bekleyişte, kalkıp yürüyecek’

- Sizin yaşadığınız ‘Böcekev’in bahçesinde bir “İşsiz” heykeliniz var. Önünde bir bariyer durur heykelin. O bariyerin üzerinde duran emekçi elleri de kendisi gibi takatsizdir, bekler. Cumhuriyeti de o “İşsiz” heykeli gibi cisimleştirecek olsanız nasıl bir formda ifade ederdiniz?

Aslında tam da o. O “İşsiz” heykeli iyi bir benzetme. Eli kolu yerinde, güçlü kuvvetli, bütün uzuvları yerinde, üretebilecek bir insan ama atıl durumda bekliyor. Önünde bir bariyer var. Bu, ayağa kalkıp yürüdüğünde çok tehlikeli olabilecek, güçlü bir adam. O atıl bırakılmış bir güç, bekliyor... Kafası embriyonunki gibi zaten, durumunun bilincinde değil. Halkımızın şu anki hali gibi. Bayrağımızı seviyoruz, sınırlarımıza düşkünüz diyoruz ama oy tercihleri Cumhuriyet yönünde değil. O bilinç olsaydı o adam kalkıp yürürdü zaten. Önündeki o bariyer de olmazdı. O adam ki, Cumhuriyet gibi okuyabiliriz onu, şimdi bekleyişte. Kalkıp yürüyecek...