Genç, dinamik, interaktif

Direktörlüğünü Denizhan Özer'in üstlendiği "Art Bosphorus Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı", bu yıl genç sanatçılarla performans sanatını merkezine alıyor. Bu yıl ilki gerçekleştirilen 'heykel bahçesi' ise Türkiye'de kamusal alanda görmeye alışık olmadığımız türden, devasa çalışmalara odaklanıyor.

cumhuriyet.com.tr

Bu yıl beşincisi düzenlenen “Art Bosphorus Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı”, bugünden başlayarak kapılarını açıyor. Haliç Kongre Merkezi’nde 18 Mart’a kadar sürecek fuar, ulusal ve uluslararası 35 sanat galerisi, çeşitli ülkelerden 300 sanatçı, eleştirmen, koleksiyoner ve küratörü bir araya getiriyor.

Fuarın direktörü Denizhan Özer, öncelikle Art Bosphorus’un yapısından söz ediyor: “Türkiye’deki sanat fuarları her şeyden önce çok statik yapılıyor. Duvarlara 2 boyutlu eserlerin asıldığı, 3 boyutlu heykellerin konulduğu fuarlar bunlar... Ben de yurtdışındaki fuarları izlemem nedeniyle, değişen anlayışı Türkiye’ye taşımaya karar verdim. Art Bosphorus bu yıl dinamik yapısıyla öne çıkıyor.”

Özer, bu yapıyı sağlamak için iç mekândaki sergi alanlarının dışında çeşitli performanslar, dans gösterileri, heykel bahçesi, video art çalışmaları, eğitim projesiyle kâr amacı gütmeyen organizasyonlara ev sahipliği yaptıklarını açıklıyor. Yurtdışından gelen küratörlerin seçtiği video-art çalışmalarına değinerek, “Magda Gruli, Shalva Khakhanashvili, Park Byong’un seçtiği çalışmalar, gün boyu izlenebilecek. Güney Koreli sanatçı Yong Gu Shin’in gelenek ve gelecek arasında bulunduğumuz durumu büyük bir kürenin etrafında dönerek anlattığı performansın da bir hayli ilgi çekici olacağını düşünüyorum” diyor.

Bu kadarla da sınırlı değil. Japon sanatçı Esizo Sokata, “Kiss Collection” adlı çalışmasında, ziyaretçilerin dudak izini alarak fuar alanında sergiliyor. Avustralyalı sanatçı Jane Dyer, “Butterfly Effect”inde, özel bir kesim üzerine yaptığı 20 bin adet siyah kelebeği, tüm fuar alanına yerleştiriyor.

ABD’li Gabriel Edward Adams, “Ice Cream Project”inde, gezdiği her ülkede, o ülkenin damak tadına uygun olarak dondurma yapıyor, böylece insanlar arasında giderek azalan iletişimin yemek kültürüyle yeniden artabileceğini vurguluyor. Buradan da anlaşılacağı gibi fuarda genç sanatçılarla performans sanatı öne çıkıyor ve bunların büyük bir çoğunluğu da interaktif; Denizhan Özer, “Art Bosphorus yalnızca alınır satılır sanatı değil, çağdaş sanat mantığını da içinde barındırıyor” diyor.

Fuarda bu yıl ilki gerçekleştirilen “heykel bahçesi” ise heykel sanatına farklı bir bakış getirmeyi amaçlıyor. Açık alana yerleştirilen heykeller, Türkiye’de kamusal alanda görmeye alışık olmadığımız türden, devasa çalışmalara odaklanıyor. “Yanı sıra”, diyor Denizhan Özer, “Türkiye’de artık ‘affordable-art’ kavramının da uygulanabilmesini istiyoruz. Bu nedenle çok uygun fiyattan başlayıp yüksek fiyatlara kadar uzanan sanat eserlerini ağırlıyoruz” dedi.

Fuarda ayrıca, drama eğitmeni Sevinç Çiftçi, farklı bir eğitim modeli uygulayarak çocukların üretmesini, ardından da sanatçılarla birebir görüşmelerini sağlayacak. Denizhan Özer, “Sanatı sevdirmek en büyük derdimiz” diyor.

Bu yıl ilki düzenlenen Art Bosphorus Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı Ödülü Devrim Erbil’e verilecek.