'Gazze'de olanlara sessiz kalamayız'
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İsrail ile "Anadolu Kartalı" tatbikatı ve "Ayrılık" dizisi nedeniyle İsrail ile yaşanan gerginliklere ilişkin olarak, "Maalesef Gazze'ye saldırılar Ortadoğu barış çabalarına büyük bir darbe vurmuştu, Türkiye'nin yürüttüğü Suriye-İsrail görüşmeleri başta olmak üzere" dedi.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte gittiği Irak'tan gece geç saatlerinde dönen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bosna Hersek'e hareketinden once Esenboğa Havaalanında düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin soruları üzerine İsrail ile "Anadolu Kartalı" tatbikatının uluslurarası kısmının ertelenmesi ve TRT1'de yayınlanan "Ayrılık" dizi ile ilgili olarak İsrail ile yaşanan gerginliklere ilişkin uzun bir değerlendirmede bulundu.
Davutoğlu, herhangi bir ilişkiye bakıldığında yaşanan konjontürün dikkate alınması gerektiğine işaret ederek geçen yılda Türkiye'nin, İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yapacak kadar iki tarafın güvenine sahip, İsrail ile yoğun ilişkileri olan bir politika yürüttüğünü anımsattı. Davutoğlu, o politikalar ne kadar doğru ve ilkeli ise, İsrail'in politikalarının tenkit edildiği dönemlerdeki politikaların da barış istikametinde ilkeli politikalar olduğunu vurguladı.
"Barış istikametinde her adımı Türkiye destekleyecektir ama barışı riske eden adımlar karşısında da Türkiye bu bölgenin en güçlü en önemli aktörü olarak tutumunu net olarak belirleyecektir, gösterecektir" diyen Davutoğlu "Maalesef Gazze'ye saldırılar Ortadoğu barış çabalarına büyük bir darbe vurmuştu, başta Türkiye'nin yürüttüğü Suriye-İsrail görüşmeleri olmak üzere" dedi.
'Güven ilişkisi yine nasıl kurulur?'
Ahmet Davutoğlu, Türkiye ile İsrail arasında güven ilişkinin yeniden nasıl tesis edileceğini anlatırken de "Barış istikametine tekrar dönüldüğünde bu güven ilişkisi aynı ölçüde kurulur ve Türkiye kaldığı yerden Suriye ile İsrail arasındaki görüşmeleri sürdürür ve başka her türlü barış çabası içinde yer alır, ama bunun işaretleri tarafamızca ve bölgede hissedilir olmasıdır" şeklinde konuştu.
'Gazze trajedisi sürerken askeri görüntü vermemiz beklenemez'
Türkiye'nin gerginlik politikalarına Türkiye hiç bir zaman prim vermediğini de vurgulayan Davutoğlu, "Gereksiz bir gerginlik içine de girmemişti. Bunu çok açık ifade ediyorum. Hiç bir ülkeye karşı Türkiye gereksiz bir gerginlik içine girmemişti" dedi. Davutoğlu şunları söyledi: "Ama bu kadar hassas bir dönemden geçerken Türkiye'nin askeri bir görüntü içinde, saf askeri amaç olarak, - daha once arama kurtarma faaliyetlerinde bazı ortak çalışmalar yapıldı Türkiye, İsrail ve Ürdün'ün katıldığı Akdeniz'de, bu insani boyutlu - ama Türkiye, böyle bölgede barış çabaları yokken barış çabaları istediğimiz ölçüde ivme kazanmamışken askeri görüntü şeyler içinde olmamaya özen gösterir. Gazze'deki insani trajedi bu şekilde sürerken bizim askeri bir görüntü vermemizi kimse bekleyemez bizden. Gazze'teki insani trajedi duracak, barış çabaları tekrar hayata geçirilecek. Hem Filistin ayağında, hem de Suriye-İsrail ayağında, ve herşeyden once en önemlisi barış psikolojisi bölgeye hakim olacak. Bizim istediğimiz bu."
'TRT özerk bir kurum Dışişleri danışmanlık yapmadı'
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Ayrılık" dizisine ilişkin olarak da TRT'nin özerk bir kurum olduğuna işaret ederek "Belli konulara geldiğinde TRT özerk bir kurum olarak görülüyor, belli konulara geldiğinde devletin yayın organı olarak değerlendiriliyor. Bu doğru bir şey değil" dedi. Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "TRT özerk bir kurumdur. Bu dizi yapanlar da benim anladığım kadarıyla özel bir şirkettir. TRT bu özel şirketi ile temas kurmuş vu dizi yapmıştı, bu tamamıyle yayın politikaları içerisinde değerlendirilecek bir husustur. Bakanlığımızın ise, resmi danışmanlık teması söz konusu değil. Ben bugün sabahı hemen bunu arkadaşlarımıza araştırmalarını söyledim. Böyle bir şey söz konusu değil ancak yapımcının bilgilendirmelerinden anlıyoruz ki İsrail yetkililerinden izin alınmış İsrail yetkilileriyle temaslar kurulmuştu. Ama bizim Dışişleri Bakanlığımızın bu anlamla bir danışmanlığı söz konusu değil. Herhangi başka bir tv dizisi için de böyle yapılması söz konusu değil."
Dışişleri Bakanlığı resmi politikaları yürüttüğünü, özerk kurumların ise kendi yayınlarını gerçekleştirdiklerini kaydeden Davutoğlu, "Biz bunlara mücadele etmeyiz. Bunu da açık bir şekilde söyleyim" dedi ve Türkiye'nin "sansür" uygulayan bir ülke olmadığını sözlerine ekledi.
İsrail Büyükelçisi'nin diplomatik girişimleri
Ahmet Davutoğlu, İsrail Büyükelçisi'nin kendisiyle görüşememesine ilişkin bir soru üzerine de "Ankara'daki büyükelçiler hangi ülkeden olursa olsun bizim misafirimiz İstedikleri anda Dışişleri Bakanlığımızda bırakın gün hesabı ile saat ve dakika hesabı ile görüşebilirler. Zaten buradaki mevcutlerinin o sebepler. Neden Ankara'dadılar bütün bu konuları istişare etmek için, o konuda kimseye kapımız kapalı değil" dedi. Buna karşın Davutoğlu, "Ancak Bakan olarak benimle görüşmek ayrı bir şey, benim programın yoğunluğunu görüyorsunuz. Gece 02.30-03 nerdeyse Irak'tan döndük. Belli bir yoğunluk var, ben bu yoğunluk içinde her şey ile ilgilenmek zorundayım" şeklinde konuştu
'Balkanlar çok önemli bir bölge'
Gerek Bosna Hersek gerekse ardından gideceği Arnavutluk ile tarihi bağların ve akrabalık ilişkilerinin çok derin olduğunu hatırlatan Davutoğlu, her iki ülkeyle de önemli siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler bulunduğunu kaydetti. Davutoğlu, Balkanlara seri ziyaretlerde bulunduğunu, bu ziyaretlerine daha sonra Hırvatistan, Bulgaristan ve Makedonya ile devam edeceğini belirterek, "Bizim için Balkanlar tarihi bakımdan da stratejik bakımdan da son derece önemli bir bölge" dedi.
Davutoğlu, Bosna Hersek'in 90'lı yıllarda çok büyük acılar yaşadığını anımsatarak, Türkiye'nin her zaman bu ülkenin yanında yer aldığını, şimdi de çok önemli bir süreçten geçtiğini, bu çerçevede Dayton anlaşmasının revize edilmesi, ülke içindeki etnik kimlikler arası ilişkiler, AB ve ABD planı çerçevesindeki çalışmaların söz konusu olduğunu bildirdi. Son dönemlerde Bosna Hersek ile temasların arttığını söyleyerek, yapılan görüşmeleri özetleyen Davutoğlu, Türkiye'nin Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Süreci dönem başkanlığını yaptığı dönemde bu bölgeye yönelik çabalarını artıracağını ve her alanda barışa katkı yapmaya devam edeceğini belirtti.
Davutoğlu, Sırbistan ile ilişkilerin düzelmesine de çok önem verdiklerini kaydederek, bu çerçevede Bosna Hersek, Sırbistan ve Türkiye arasında oluşturulan üçlü mekanizmanın tarihi bir adım olduğunu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de gelecek hafta Sırbistan ziyaretinin söz konusu olacağını söyledi. "Balkanlarda yoğun bir trafiğin içindeyiz" diyen Davutoğlu, Bosna Hersek'in etkin ve sınır bütünlüğünü garanti etmiş, etkin yapıya sahip bir ülke olarak varlığını sürdürmesine önem verdiklerini kaydetti. Davutoğlu, Bosna Hersek'in refah ve güvenliğinin Türkiye'nin refah ve güvenliği olduğunu bildirdi. "Türkiye Bosna Hersek konusunda herhangi bir üçüncü taraf değildir" diyen Davutoğlu, bu ziyaretiyle verilen desteği ifade ederek, ülkedeki bütün taraflarla bir araya geleceğini söyledi.
Bakan Davutoğlu, gelecek hafta başında AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Rehn'in Bosna Hersek ile ilgili olarak Ankara'ya gelmesinin söz konusu olduğunu da belirterek, Amerikalı yetkililerle de temas kurduğunu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile de Zürih'te yaptığı görüşmede bu konuyu ele aldığını kaydetti. Davutoğlu, "Bosna Hersek Balkanların güvenliği için en kilit ülkedir" diye konuştu. Bosna'nın ardından Arnavutluk'a gideceğini söyleyen Davutoğlu, bu ülkede yeni oluşan hükümet ve diğer yetkililerle ikili ilişkileri ve bölgesel konuları görüşeceğini belirtti.
Olli Rehn'in ziyareti
Rehn'in ziyaret amacının detaylarının sorulması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin Bosna Hersek'in hem iç bütünlüğünü sağlaması hem de trans-atlantik kurumlarına intibakına büyük önem verdiğini ifade ederek, Bosna'nın iç istikrarının sağlanmasında NATO üyeliği ve AB perspektifinin büyük kolaylaştırıcı etki yapacağını düşündüklerini kaydetti.
"Bosna Hersek'e bu perspektifin verilmesi lazım" diyen Davutoğlu, son vize politikasının Bosna'da ciddi bir hayal kırıklığına yol açtığını, AB'nin bu kararından sonra Bosna Hersek'in de vize sistemine dahil olması için çabalarını yoğunlaştırdığını bildirdi. Davutoğlu, bu çabaların başarıya ulaşacağını umduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: "AB'nin genişleme perspektifi içinde Bosna Hersek'i de içine alacak bir yaklaşım bizim teşvik edeceğimiz bir konudur. AB'nin genişleme stratejisini Balkanlarda Bosna Hersek'i de içine alacak şekilde gözden geçirmesi ve Bosna'nın bu anlamda devlet yapısının güçlenmesine katkıda bulunmasını her zaman destekledik, destekleyeceğiz. Ancak bu katkının Bosna Hersek devletinin bir devlet olarak işlevselliğini olumlu yönde etkilemesi lazım. Bosna Hersek devleti bu anayasal dönüşüm içinde kendi devlet yapısını güçlü bir şekilde inşa edebilmeli, yerinden edilmiş başta Boşnaklar olmak üzere bütün topluluklar kendi şehirlerine dönebilmeli, 90'lı yıllarda yaşanan o büyük sürgünlerin etkileri yok edilmeli ve Bosna Hersek kendi içinde entegre bir yapıya tekrar kavuşturulmalı."
Bakan Davutoğlu, Rehn ile bunları ele alacaklarını, bunun yanı sıra Rehn gelmişken Komisyon'un Türkiye İlerleme Raporu ve diğer konuları da görüşeceklerini kaydetti.