Fikri Sağlar’dan Kılıçdaroğlu’na: Bu vesileyle benden kurtulmak istiyor

‘Türbanlı hakim’ sözleri tartışma yaratan ve hakkında soruşturma başlatılan CHP’li Fikri Sağlar, iktidara yakınlığıyla bilinen Nagehan Alçıya’ya konuştu. Sağlar, kendisine sert eleştirilerde bulunan Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilişkin, “Kemal Bey bu olayı vesile ederek benden tamamen kurtulmak istiyor ama kurtulamaz” dedi. Öte yandan Sağlar, sözlerinin arkasında durduğunu ve CHP tabanının da kendisi gibi düşündüğünü belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Katıldığı bir televizyon programında ‘Türbanlı hakim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var’ sözleri tartışma yaratan ve hakkında soruşturma başlatılan CHP’li Fikri Sağlar Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı’ya konuştu. 

Alçı’nın yazısının ilgili bölümü şu şekilde: 

‘İSLAMİ KESİMİN ÖZGÜRLÜKLERİNE KARŞI OLMADIM’

“Ben hiçbir zaman İslami kesimin özgürlüklerine karşı olmadım Nagehan Hanım. Yasakçı ve baskıcı bir insan değilim. Özgürlükçü bir sosyal demokratım. Kültür Bakanı iken İstiklal Mahkemelerinde yaşananları kendi İslami perspektifinden anlatan ‘Bize Nasıl Kıydınız’ adlı film vardı. Bizim bakanlığımız tarafından yasaklanması ve sinemalarda oynatılmaması isteniyordu. Asker bu konuda çok hassastı. Filmin yasağını ben kaldırdım. Özgürlük ortamı olacak. Her türlü film oynayacak dedim. Tek bu film değil İslamcı kesimin birçok sinema filminin sansürünü ben Kültür Bakanı iken kaldırdım Nagehan Hanım. Yoksa sinemalarda gösterilemeyecekti bu İslami filmler. Çünkü ben özgürlükçüyüm. Zıt olduğum fikirlerin de ifade hürriyetini sonuna kadar savunurum. Bakanlığımda her türlü sansüre karşı oldum.

Bakanlığımın kütüphanelerine İslamcı yazarların ve şairlerin kitapları irtica sebebiyle sokulmuyordu. Solcu yazarlar ve şairler komünizm sebebiyle, Kürt yazarlar da bölücülük sebebiyle sokulmuyordu. Hepsinin kütüphanelere alınması talimatını verdim. Benim Bakanlığımda kütüphaneler özgürleşti. Tüm fikirlerin özgür olduğu bir ortama dönüştü. Böyle bir insan nasıl yasakçı ve baskıcı olabilir?  Benim dönemime kadar kültür alanında hep çok net bir sağ-sol ayrımı vardı Nagehan Hanım. Herkes kendi görüşüne yakın olana iş verirdi, bu kültür alanı iktidara gelen bakana göre tamamen bölünmüştü. Ben bunu ortadan kaldırdım. Mesela bakanlığımızın kimi filmlerini İslamcı kesimin yönetmeni İsmail Güneş’e verdim. Sadece sola açık ama sağa kapalı bir Bakanlık yapmadım. Tam bir toplumsal uzlaşma sağladım.

Sağlar açıklamalarında şunları kaydetti:

‘YA BENİ HİÇ TANIMIYOR YA DA ÖZELLİKLE ÇARPITIYORLAR’

Bana bugün askerci ya da darbeci diyenler ya beni hiç tanımıyor ya da özellikle çarpıtıyorlar. Ben SHP Genel Sekreteri iken ‘Genelkurmay Başkanı ile Meteoroloji Genel Müdürü farksızdır, ikisi de Başbakanlığa bağlıdır’, demiş insanım. O zaman kimse buna cesaret edemezdi. Her zaman devlet içindeki çetelerle, mafyalarla ve darbecilerle en önde ben mücadele ettim. Susurluk dönemini yaşamış tüm gazeteciler bunu bilir. Malum medya beni darbeci göstermeye çalışıyor ama bunlar boş propaganda.

ÜNİVERSİTELERDE BAŞÖRTÜSÜ

Hiçbir zaman başörtülü öğrencilerin üniversitelere alınmamasını savunmadım. Hep üniversitelerde özgürlükten yana oldum. Nitekim bizim 1991-95 döneminde üniversitelerde böyle bir yasak yoktu.

‘TÜRBANLI ÖĞRENCİ OLABİLİR AMA TÜRBANLI HÂKİM OLMASI LAİKLİĞE AYKIRI

Fakat hizmet alan-hizmet veren ayrımını demokratik laiklik ilkesinin bir gereği olarak görüyorum. Türbanlı bir öğrenci olabilir ama türbanlı hakim olmasını laikliğe aykırı buluyorum. Kamusal alan ve hele ki tarafsız ve bağımsız mahkemeler tüm siyasi simgelerden nötralize olmalı. Demokratik laiklik budur. Şimdi benim hakkımda çok sert yazı yazan kimi aydınlar da 'Hizmet alan-Hizmet veren' teorisini en çok savunanlardı. Hele ki üniversite öğrencilerinin bile türban takmasına karşı çıkan kimi yasakçılar da şimdi bana saldırıyor, buna gülüyorum.

‘CHP TABANI BENİM GİBİ DÜŞÜNÜYOR’

Söylediklerimin tamamen arkasındayım, 3 gündür telefonlarım susmuyor Nagehan Hanım. CHP tabanı benim gibi düşünüyor, örgütlerin yüzde 90’ı da bana inanılmaz destek veriyor. Kemal Kılıçdaroğlu gibi düşünmüyorlar. Yüzde 90 siyasi sembollerin adaletin önünde engel olduğuna inanıyor.

‘KEMAL BEY BU OLAYI VESİLE EDEREK BENDEN KURTULMAK İSTİYOR’

Kemal Bey bu olayı vesile ederek benden tamamen kurtulmak istiyor ama kurtulamaz. Benim gibi eleştirel değil, kendi yakın çevresinden biri aynı şeyi söylese bu kadar sert tepki göstermezdi Nagehan Hanım. Beni trollerin lincinin ortasına attı. Asla vefa göstermedi. Demirel’in Özal’la ilgili 'Benim müsteşarımdı' dediği gibi demek istemiyorum ama ben Bakanken Kemal Bey bizim hükümetimizin genel müdürüydü.

Vefa ve güven duygusu önemlidir. Kemal Bey örgütlerine bu güveni vermiyor. Ben iktidar olacağım demeyen biri örgüte nasıl heyecan aşılayabilir? Tam 10 kere seçim kaybetti. Biz kendi koltuklarımızı bırakamazken iktidarı nasıl eleştirebiliriz?"