Fatih Terim Volkan'ı neden kadroya almadı?
A Milli Futbol Takımımız'ın, hafta içinde hazırlık maçında Danimarka ile ve ardından Euro 2016 Elemeleri A Grubu'nda İzlanda ile yapacağı karşılaşmalar öncesi Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Lig TV'ye konuk oldu.
cumhuriyet.com.trİşte Terim'in açıklamalarından satırbaşları...
"Ben hazırlık maçlarının hakikaten hazırlık maçı kıvamında olmasından yanayım. Danimarka çok ciddi bir rakip. Neredeyse en az İzlanda kadar önemli bir hazırlık maçı oynayacağız. Malesef az lig maçı oynayarak gidiyoruz. Bizim için önemli bir hazırlık maçı olacak."
"Milli oyuncu havuzumuzun her mevki için gerekli alternatifleri barındırdığını düşünüyorum. Bir tek şansımız bizim Eylül ayında İzlanda'ya düşmemiz. Hava çok soğuk olmayacaktır. Aleyhimize olan faktör ise rakibimizin 20-25 lig maçı oynamış olması. Hem iklim olarak sert, hem de seyahat olarak uzak olan rakipler çektik."
"Son zamanlarda değişik huylarımızdan bir tanesi de hangi grubu çekersek her takımın çantada keklik olduğu ve her takımı rahat rahat yenebileceğimiz düşüncesi var... İzlanda sert bir rakip, her an her şeyi yapabilecek bir takım. Futbol ciddi bir oyundur. Biz o ciddiyette olacağız. Belki bu tip takımları 'baş' olarak ifade etmeyebiliriz ama 'baş altı' olarak ifade edebiliriz. Ümit ederim iyi bir başlangıç yapacağız"
"Dünya Kupası takım hazırlıyoruz. Ben böyle bir 4 sene düşünüyorum. Geçmişteki başarılarımız da böyle bir zamana yayılan başarılardır. Avrupa Şampiyonası'nda katılmayı çok istiyoruz. Niyetimiz her maçtan alabileceğimiz en iyi sonucu almak. Hiç bir zaman sıralamanın bizi ümitsizliğe götürecek bir duruma düşmemek için uğraşacağız. Dünya Kupası'na çok ciddi hazırlanan bir takım var bir grup var."
VOLKAN DEMİREL KONUSU
"Açıkçası, Volkan hatırladığım kadarıyla 62 defa milli olmuş. Çoğunda da Milli Takıma ben çağırmışım. Ve her zaman çağırmışım. Diğer futbolculardan Volkan'ın benim için hiç bir farkı yok. Bu karar onunda lehine olacak olan bir iştir. Bugün yok yarın burada olabilir. Bu konuyu polemik yapmaya gerek yok. Yarın da formda olduğu zaman kadroya alacağım. Bu sefer olmamasına karar verdim."
"Süleyman Seba Sezonu dememizin bir sebebi var. Kaybederken de kazanırken de dostluğu hiç bir şeye değişmeyen bir tavrı var. İsmin sebebi bu. Ama daha başlarken buna uyulmadığı açık. Hep birlikte samimi şekilde davranacağız. Futbolla ilgili herkes hepimiz hata yaptık. Ama futbolu da öldürüyoruz. Bunu kurtarmak için hepimizin çok ciddi şekilde hep beraber çalışması lazım. Bakıyorum bu unsurun içinde en masumu futbolcular. Herkesin empati yapması lazım. Çok ağır küfürler altında mutlak kazanmaya endesklenmiş bir futbolcu olmak kolay değil. Düşünün ki 50-60 bin kişinin önüne çıkıyorsunuz ve mutlak kazanmak zorundasınız. Kaybetmek de bunun bir parçası ama biz de bu yok; kazanmalısınız. Burada 20-30 yaş arasındaki gençlerden bahsediyoruz. Tribünlerde küfürler edilirken biz futbolculardan en iyisini bekliyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Maçın 10. dakikasında şeref tribününden biri hocaya bağırıyor "şunu oyundan alsana" diye. Herkesin bir birine saygı göstermediği yani futbolumuz için bir baha iklimi yok malesef bir kara iklimi var. Mümkünse bu kara iklimini bahar havasına çevirmek zorundayız. Yoksa seyirci bulamıyoruz. Tabii ki bulamayız. Statlar boş kalacaktır. Dünyanın her tarafından yöneticilerin asli görevi sahayı doldurmaktır. Üsütümüze düşen görevler samimi olmaktır. Yazılı ve görsel basının da bu işten etkilendiğini görüyoruz. Bazı arkadaşların korktukları için istedikleri yorumu yapamadıklarını görüyoruz."
"Futbol bir reaksiyon oyunudur. Ancak kurgulanmış küfürlerle beraber insanların ailelerine böyle hakaretlerle nereye varılabilir ki. Ben hepimizin el birliğiyle bir önceye bakmadan doğru neyse geç kalmadan harekete geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biz şu an da maçlar hakkında konuşmamız gerekirken, konuşmamamız gerekenler hakkında konuşuyoruz. Asıl konuşmamız gereken projelerimiz neler, planlamalarımız neler bunları konuşmamız gerekirken biz 'O orda iki puan kaybetti, bu buna şunu dedi'yi konuşuyoruz. El birliğiyle futbolu öldürüyoruz."
"Grupta kimseyi küçük göremeyiz kimseye de teslim olur diyemeyiz. Allah'a şükür 58'den geldik 32'ye FIFA sıralamasında. Bu 4 sene zarfında Dünya Kupası'na doğru tek haneli rakamları hedefliyoruz. Rakiplerimizin hepsini ciddi rakip olarak görüyoruz. Hollanda'ya da teslim olmayacağız. Bunlar önemli ama bir konu daha önemli. Seyirci özlemimiz milli takım maçlarında da en üst seviyede. Rica ediyorum seyircilerimizden maçlarımıza gelirken kırmızıyı, Ay-Yıldızı veya beyazı giysinler. Bizim buna çok ihtiyacımız var. Bizim yanımızda olmalılar her yerde."
"Çek Cumhuriyeti ile İstanbul'da Fenerbahçe Şükür Saracoğlu Stadı'nda oynayacağız"
"Biz de bi gittiğimiz yerde kırmızı-beyazı görmek istiyoruz. O gün bir defa kendi takımının formasını giymesinler. En çok sevmemiz gereken forma milli takım formasıdır. Gözümüz sadece Kırmızı-beyazı görmeli. Ay-Yıldız bizi birleştirmelidir. Bizi birleştirecek tek unsur Ay-Yıldızımızdır. Ben dün mesela ABD-Türkiye maçını izliyorum. Voleybol takımımızın maçlarını izliyorum gurur duyuyorum."
"Biz beraber maç izleyebilmeliyiz. Bugün biri yoksa diğeri de olmaz. Varlığımızı birbirimize borçluyuz. Ben olmasam top oynanır. Hakem olmasa getirirsiniz. Ama futbolcu olmazsa futbol olmaz oyun olmaz"
"Bu hafta Balıkesirspor-Akhisar maçındaydım bir tek küfür duymadım. Farklı takım tutmamız dost olmamıza engel olmamalı"
"Bu konuşmalarımız esnasında işini güzel yapan tüm yöneticilerimizi tenzih ediyoruz. Genel olarak birleşmeye ihtiyacımız var. Dün bildiğiniz gibi Milli Eğitim Bakanımız ile TFF başkanımız çok güzel bir imza koydular Spor Lisesi'ne. Bu önemli bir olay. Mükemmel bir işe imza attık. Onları buradan tebrik ediyoruz. Bu konu ülkemizdeki 30 milyon gencimizi ilgilendiriyor. Bu sene alacağımız randıman ne olursa olsun bunun yayılacağını düşünüyorum"