Eyjafjallajokull patladı: Yeraltı yeryüzü ile buluştu

Yerkabuğunun hareketliliği açısından 2010 yılı oldukça hızlı başladı. Haiti, Şili ve Çin'de büyük can kayıplarına yol açan deprem kervanına en son 14 Nisan tarihinde İzlanda'daki Eyjafjallajokull'un patlaması ile yanardağlar da katıldı.

cumhuriyet.com.tr

Başta Vezüv olmak üzere dünya üzerindeki bin 500 yanardağ da çevrelerinde yaşayan insanlar için çok büyük tehlike arz ediyor. Cincinnati Üniversitesi Jeokimya ve Petroloji Fakültesi’nden Prof. Dr. Attila Kılınç, Eyjafjallajokull’ün yarattığı tehlikenin devam edip etmeyeceği ve diğer yanardağların yakın gelecekte faaliyete geçip geçmeyeceği konusunda dergimizin sorularını yanıtladı. Ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve İTÜ Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr.Mikdat Kadıoğlu da, atmosferdeki jet akımlarından hem kıtalararası uçuşlarda pilotların, hem de yanardağ küllerinin aynı anda yararlanmasının yol açtığı tehlikelere değiniyor.

 

İzlanda'nın jeolojisi

İzlanda jeolojik olarak Orta-Atlantik Sırtı’nın bir parçasıdır. Okyanus kabuğu bu sırt boyunca uzanır ve yeni bir okyanus kabuğu oluşturur. Ayrıca, orta-okyanus sırtının bu parçası, bir manto sorgucunun (sıcak nokta) tam üzerindedir.. İzlanda Avrasya Levhası ile Kuzey Amerika Levhası arasındaki sınırı belirler. İzlanda’da nüfus çok sayıda fiyordun dantel gibi işlediği 4.970 km uzunluğundaki kıyı bölgesini tercih ediyor, zira adanın iç kısımları dağlık ve çok soğuktur. Kısaca yerleşime uygun değildir. Deniz kıyısındaki en önemli yerleşim bölgesi ise başkent Reykjavik’tir.

 

Jeolojik faaliyetleri

Jeolojik olarak genç bir kara parçası olan İzlanda, Orta-Atlantik Sırtı’nın üzerinde yer aldığı için son derece aktif bir kara parçasıdır. Dolayısıyla adada çok sayıda yanardağ bulunur. Bunların başında Hekla, Eldgja, Heroubreid ve Eldfell gelir. İzlanda’da ortalama her beş yılda bir yanardağ patlaması yaşanır, Laki Yanardağı’nın 1783-1784 yıllarındaki patlamasının yol açtığı kıtlık, ada nüfusunun dörtte birinin ölümüne yol açmış ve ayrıca toz bulutları ve sis Avrupa’nın büyük bir kısmını, Asya ve Afrika’nın bazı bölgelerini etkisi altına almış.

İzlanda’da ayrıca çok sayıda gayzer bulunur. Bunların arasında gayzer sözcüğünün türetildiği Geysir ve Strokkur önemlidir. Uzun yıllar faaliyetine son vermiş olan Geysir bir dizi depremin ardından 2000 yılında yeniden faaliyete geçmiş durumda.

Jeotermal enerjinin bolluğuna ve çok sayıdaki akarsuların üzerinde kurulan hidroelektrik santrallerine bağlı olarak yerli halk ısınma ve sıcak su ihtiyacını son derece ucuza sağlıyor. Adanın temel yapıtaşı bazalttır. Bazalt siyah renkte ve kesif yığınlar halindedir.

Başlıca özelliklerinden birisi, altıgen prizmalar biçiminde, büyük sütunlar meydana getirmesidir. Bu sütunlar, mağma akıntılarının soğuyup büzülmesinden ileri gelir. Sert ve dayanıklı bir taş olduğundan kaldırım, yapı taşı, demiryolu, köprü malzemesi olarak kullanılır.

Dünyanın en genç adası olan Surtsey, İzlanda’ya bağlıdır. Bu ada 8 Kasım 1963 ile 5 Haziran 1968 arasındaki bir dizi volkanik patlama sonucu denizin üzerinde yükselmiş. Ada bu arada turizme kapalı; ancak yeni yaşam şekillerini araştıran bilim insanlarının ziyaretine açık.