'Evi satın, memlekete yerleşin'

Susurluk hükümlüsü, eski özel harekatçı Ayhan Çarkın'ın savcılık ifadesinde, 1990'lı yıllarda işlenen 4 faili meçhul cinayetten sorumlu olarak gösterdiği 10 "dava arkadaşı"ndan Sait Yıldırım'ın intiharı üzerindeki kuşkuları da beraberinde getirdi.

cumhuriyet.com.tr

Sait Yıldırım'ın intiharı polis kayıtlarına “intihar” olarak geçerken, ailesi ise Yıldırım’ın “öldürülmüş olabileceği” şüphesini dile getirdi. Çarkın soruşturmasını yürüten özel yetkili savcılık da dosyaya el koydu. Yıldırım’nın ölümünün ardından 10 özel harekatçıdan geriye 6 kişi kaldı.

“Telefonlarım dinleniyor”

Özel yetkili Savcı Hakan Yüksel tarafından sorgulanan ve mahkemece 5 Haziran’da tutuklanan Ayhan Çarkın’in ifadeleri faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması beklenti yaratmıştı. İfadeleri basına yansıyan Çarkın’ın tutuklanmasından 19 gün sonra Susurluk hükümlüsü, eski özel hareket polisi Sait Yıldırım, 26 Haziran’da Eryaman Şelale Konutları’daki evinde ölü bulundu. Eski Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin’in şoförlüğünü de yapmış olan Yıldırım’ın olaydan önce ailesini memleketi Samsun Havza’ya gönderdiği öğrenildi. Evin koridorunda, ruhsatlı silahı ile başına “bitişik atışla” vurulmuş halde bulunan Yıldırım’ın ailesine “23 Haziran” tarihli bir mektup bıraktığı ve Çarkın’ın açıklamalarından duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği, ayrıca eşine “Evi satın, memlekete yerleşin” önerisinde bulunduğu öğrenildi. Yıldırım’ın olaydan önce de eşini arayarak, “Beni aramayın. Telefonlarım dinleniyor. Gerekirse ben sizi ararım” dediği belirlendi. Aile bireyleri, Yıldırım’ı tekrar aradıklarında ise ulaşamadı. Diğer yandan Çarkın’ın ifadelerini ise Yıldırım’ın ailesine, “Bunun psikolojisi bozuk, para için her şeyi yapar, çok kişinin başını yakacak bu adam. Yakında beni de götürecekler. Artık ifademi alırlar” şeklinde yorumladığı öğrenildi.

“İntihar için bir sebep yok”

Emniyet yetkililerine göre, olay şuanda “ihtihar” gibi görünüyor. Ancak Yıldırım’ın ailelesi olayın ihtihar olmadığını ileri sürdü. Sait Yıldırım’ın ağabeyi H. Yıldırım, Ayhan Çarkın’ın bazı cinayetlerle ilgili suçladığı kardeşinin intihar etmesi için herhangi bir sebep olmadığını kaydetti. Ayhan Çarkın’ın psikolojik sorunları olduğunu söyleyen ağabey Yıldırım, “Harçlığı bittikçe birilerine yanaşıyor, birilerini suçluyor, saçmalıyor” dedi. Kardeşimin ailevi ya da maddi herhangi bir sorunu olmadığını dile getiren Yıldırım, “yaşam dolu bir insandı. Kimseyle bir sorunu yoktu. Kardeşim 20 yıl bu vatana hizmet etti. Kardeşimin Ayhan Çarkın’ın listesinde adı geçtiği için intihar ettiği iddia ediliyor. Biz buna inanmıyoruz. Olayın soruşturulması için başvuruda bulunacağız” diye konuştu.

Öte yandan soruşturmayı sürdüren cinayet büro dedektifleri, Yıldırım’ın evinin bulunduğu Eryaman Şelale Konutları’ndaki yetkililerle görüştüler. Site sakinleri herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadıklarını dile getirirken, “Silah sesi de duymadık. O gün zaten bahçede çim biçiliyordu. Oğlu gelince camdan içeri girdi. Oğlunun feryadından sonra öldüğünden haberimiz oldu” dediler.

Bu arada Ayhan Çarkın’ın ifadaleriyle ilgili soruşturmayı yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel’in dosyayı istediği öğrenildi. Yüksel’in intiharla ilgili soruşturmayı bizzat yürüteceği kaydedildi. İntihar olayının ardından Özel Harekat Daire Başkanlığı’ndan bazı yetkililer, soruşturmayı yürüten emniyet yetkililerinden bilgi aldı. Başkanlık yetkililerinin, faili meçhul cinayetleri ima ederek, “Bu işi yapacak en son oydu” dediği kaydedildi.

Ayhan Çarkın, başkentte işlenen 4 cinayet konusunda savcıya bilgiler vermişti. Çarkın mahkeme ifadesinde, cinayetlerde, İbrahim Şahin, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Seyfettin Lap, Ahmet Sakarya, Oğuz Yorulmaz, Ercan Ersoy Ayhan Özkan, Sait Yıldırım ile Şahin adlı bir kişinin isimlerini sayarken, “Fakat sonra arkadaşlarımızdan Oğuz Yorulmaz vuruldu, Ahmet Sakarya’ya da kanser dediler. Buna inanmıyorum, Sami Gece’nin ölümüne de kanser dediler” sözleriyle şüphelerini dile getirmişti.

Eski Meclis Susurluk Komisyonu Üyesi, eski bakanlardan Fikri Sağlar ise Yıldırım’ın ölümü konusunda “ilahi adalet” yorumu yaptı. Sağlar, “Bu tip karmaşık olaylarda, olayın failleri bir şekilde ölüyor” denilmesi üzerine ise “Bütün mesele, devletin içeresindeki nokta kendi yurttaşlarını öldürme kararı vermiş. Bu bir politika haline getirilmiş. Bu kararı verenler hem kendilerini hem de kullandıkları tetikçileri korumak zorundalar. Böylece kendilerine ulaşılmasını engelleyecekler” diye yanıtladı.