Etlik piliç üretiminde yerli aşı

Ankara Üniversitesi (AÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer ve ekibi, etlik piliç üretiminde hayvanın hastalanmasına karşı kullanılan, ancak ''insan ve çevre sağlığına zararları nedeniyle AB'de yasaklanan'' antibiyotikler yerine yerli aşı üretti.

cumhuriyet.com.tr

Ankara Üniversitesi (AÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer Türkiye'de üretilen etlik piliçlerin 42 günde kesime hazır hale geldiğini, bu süre içerisinde yaklaşık 4 kilogram yem tükettiğini söyledi. Kanlı ishal olarak bilinen ''Coccidiosis'' hastalığının bu piliçleri verimden düşürdüğünü, hatta öldürdüğünü anlatan Karaer, buna karşı Türkiye'de uygulanan en önemli yöntemin yemlere belirli oranlarda antibiyotik katılması olduğunu belirtti. ''Türkiye'de yılda 1 milyar civarında etlik piliç üretildiğini, bunların da yaklaşık 3-4 milyon ton yem tükettiğini'' ifade eden Karaer, tüketilen yeme, kanlı ishal hastalığına karşı antibiyotikler katıldığını vurguladı. Bu antibiyotiklerin piliç etini kirletebileceğini, bu yolla da insan sağlığını etkileyebileceğini dile getiren Karaer, hayvanın dışkısıyla doğaya karışarak çevreyi de olumsuz etkileyebileceğini söyledi. Karaer, ''Bunun ekonomik etkisini düşündüğünüzde çok büyük maliyeti var. Bunlar yurtdışından geliyor. Ülkede hem insan, hem çevre sağlığı konusunda, hem de ekonomik anlamda büyük kayıplara neden olacağı unutulmamalıdır'' dedi.

Konu üzerinde uzun süredir çalıştıklarını anlatan Karaer, ''Öncelikle Türkiye'deki durumu değerlendirdik. Türkiye'de genel olarak hastalığın konumu, risk faktörlerini tespit ettik. Bunun için Türkiye'de her bölgeyi temsil edecek şekilde bin 200 kümes gezdik. Türkiye'de hastalığı meydana getiren etkenleri tespit ettik. Bunların 6 tane olduğunu genetik olarak da saptadık. Sonuç olarak Türkiye'de gerçek anlamda hastalıkla ilgili antibiyotiğin neyi hallettiği, neyi etmediği bilinmeden, ilaçla bir hastalıktan korunmanın ne derecede bilimsel ve gerçekçi olacağı üzerinde durduk ve ilaçsız nasıl bu hastalıktan korunabiliriz diye düşündük'' şeklinde konuştu. Elde edilen veriler ışığında Türkiye'den toplanmış ve bir araya getirilerek, bazı yöntemlerle aktivitesi azaltılmış hastalık etkenlerinden canlı aşı ürettiklerini belirten Karaer, aşıyı civcivlerde kullandıklarını ve yüzde yüze yakın başarılı sonuç alındığını bildirdi.
 

Seri üretim için son aşama

Son olarak aşının pilicin kilo artışıyla ilgili sorun yaratıp yaratmadığını araştırdıklarını, daha sonra seri şekilde üretime hazır olacağını ifade eden Karaer, şöyle devam etti: ''Yurt dışından gelen aşılar da var ama Türkiye'deki etkenlerle yurt dışındaki etkenler arasında farklılık bulunduğundan bunların kullanılmasının doğru olup, olmadığı bilinmiyor. Daha çok kendi ulusal değerlerimize sahip çıkıp, kendi problemlerimizi kendimiz çözmemiz gerektiğine inanıyorum. Başkalarının yöntemleriyle sorunları çözmeye çalışmak bana ağır geliyor. Önemli olan kendi etkenlerimizi belirleyip ona göre kendi aşımızı üretmemiz. Ben bunun amacındayım, tek hedefim bu. Niye dışarıda üretip de bize satsınlar? AB, burada kullanılan bütün antibiyotikleri yasaklamıştır ama bizde hala kullanılıyor. Niye yasaklıyorlar... Bu aşı her şeyden önce üreticileri antibiyotik bağımlılığından kurtaracak, ayrıca insan ve çevre sağlığını da kurtaracak. Maliyet hesabını çok yapmadım ama kesinlikle antibiyotiğe göre çok daha ucuza mal olacak, antibiyotikten 10 belki 20'de bir daha ucuza mal olacak diye düşünüyorum. Antibiyotikler zaten dışarıdan geliyor. Bunu kendimiz üreteceğiz.''

Üreticinin öncelikli hedefinin olabildiğince fazla et üretimi olduğunu ifade eden AÜ Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Karaer, piliç üretiminde bir dönem içinde farklı antibiyotikler kullanıldığını, kesimden 1 hafta önce antibiyotik kullanılmasının yasak olmasına karşın buna uyulmadığı kanaatini taşıdığını söyledi. Türkiye'de bir firmanın 10 bin piliçlik bir kümeste aşıyı denemek istediğini de belirten Karaer, üniversitelerin görevinin yapılan çalışmaların ülkeye katma değer olarak dönmesini sağlamak olduğunu kaydetti. Bu hastalıkla ilgili Türkiye'de bu boyutlarda bir çalışmanın ilk defa yapıldığını dile getiren AÜ Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer, aşının üretimine karşı çıkanlar olduğuna işaret ederek, ''Zaten Türkiye'de hep iyi şeylere karşı çıkanlar olur ama mücadeleye devam ediyoruz, ayrıca bu çalışmada desteklerinden dolayı TÜBİTAK ve BESD-BİR'e teşekkür ediyoruz'' diye konuştu.