Esin periliğinden yaratıcılığa
İstanbul Müzik Festivali'nin önceki günkü konukları "Müziğin Kadın Kahramanları"ydı.
cumhuriyet.com.trİstanbul Müzik Festivali’nin 8 Haziran akşamı Süreyya Operası’ndaki konserinin adının
(“Müziğin Kadın Kahramanları”) ne kadar yerinde olduğunu müzik tarihine baktığımızda
görüyoruz. Konseri tasarlayan Cihat Aşkın ile Aydın Büke’nin “Konsere Doğru” başlıklı,
konserde yapıtlarına yer verilen kadın bestecilerden söz ettikleri söyleşinin özü de zaten
kadınların müzikle uğraşmasının, özellikle de beste yapmasının gerçekten kahramanlık
olduğuydu. Cihat Aşkın’ın “Müzik tarihi boyunca kadınlar sürekli engellenmiş, her alanda olduğu gibi. Oysa müzik adının kökeninde kadın var. Eski Yunan mitologyasındaki, sanatların esin perileri, Zeus’un kızları ‘Musa’ların adından türemiş müzik sözcüğü” dedikten sonraki şu sözleri, şakayla karışık da olsa, gerçeği on ikiden vuruyor bence:
“Anlaşılan erkekler, kadınların ‘esin perisi’ olmakla yetinmelerinı istemişler hep. Aslında günümüzde de durumun çok değişik olmadığını görüyoruz, özellikle ülkemizde.”
İstanbul Oda Orkestrası, sanırım bu konsere özgü, tümüyle kadınlardan oluşuyordu. Bazı
yapıtlarda orkestraya piyano, kanun, çeng, kemençe, ney, tambur ve sesleriyle katılanlar da
kadındı. (Piyano Cana Gürmen, çeng ve kanun Şehvar Beşiroğlu, kemençe Neva Özgen, ney Sühendan Çetin, tambur Elif Tuğçe Korkmaz, sopranolar Pervin Çakar ve Yaprak Sayar.) Sahneye çıkan iki erkekten biri orkestranın şefi Hakan Şensoy, ikincisi ise konseri tasarlayan ve kemanıyla da katılan Cihat Aşkın’dı.
Konserde bizden ve Batı’dan on bir kadın bestecinin yapıtlarıyla bir halk türküsü
seslendirildi. Yapıtı çalınan Batılı kadın besteciler ünlü Mendelsshon’un kızkardeşi Fanny,
Schumann’ın eşi Clara, İngiliz Dame Ethel Smyth ve Amerikalı Amy Beach’ti. Yapıtların
hepsi nitelikli, ama Fanny Mendelsshon’un lied’i ile Clara Schumann’ın romasları daha
üst düzeydeydi, bence. Türk bestecilerinin yapıtları arasındansa, 18. yüzyılda yaşamış olan
Dilhayat Kalfa’nın Evcara Saz Semaisi’ni (orkestraya uyarlanmış çoksesli biçimiyle) çok
sevdim. Seslendirilen diğer Türk yapıtlarını (Fehime Sultan’ın Ulusal Birlik, Leyla Saz’ın
Neşide-i Zafer marşları; Neveser Kökdeş’in Canandan Uzak Kaldı Gönül, Faize Ergin’in
Gönül Ne İçin Ateşlere Yansın şarkıları; Kevser Hanım’ın çok çalınan Nihavent Longa’sı,
kendisi de salonda bulunan, çağdaş bestecilerimizden Ayşegül Kostak Toksoy’un genç yaşta yitirdiği arkadaşı için yazdığı Özlem adlı yapıtı ve halk türküsü Sarı Gelin) dinlemek de, özellikle kendi bestecilerimizi tanımak ve değerlendirmek açısından, önemliydi benim için. Bu anlamlı konsere emeği geçen herkese teşekkürler…