Ersun Yanal'dan şampiyonluk sorusuna politik yanıt
Trabzonspor Teknik Direktörü Ersun Yanal, ilk kez basın mensuplarının karşısına çıktı.
cumhuriyet.com.trTrabzonspor Teknik Direktörü Ersun Yanal, Trabzonspor'un oynayacağı futbolla fark yaratacağını belirterek, takımın ligin içinde bir renk olacağını söyledi.
Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde görevde bulunduğu 8'inci günde ilk kez basın toplantısı düzenleyen Yanal, bu süreç içerisinde kendisine destek olan ve Trabzonspor'a gelmesinde katkısı bulunan Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu ve yönetim kuruluna teşekkür etti.
Kendisinin daha önce bordo-mavili kulüpte görev aldığını hatırlatan Yanal, şunları kaydetti:
"Bildiğiniz gibi yabancı değilim, içinizden biriyim. Sizinle yaklaşık 19 aylık süreçte beraber oldum. Beni iyi tanıyorsunuz, futbol olarak yapabileceklerimi, nasıl oyun tarzı belirlediğimi biliyorsunuz. Trabzonspor takımı, oynayacağı futbolla fark yaratacaktır. Ligin içinde bir renk olacaktır bu kesin. Futbolu 90 dakika bırakmayan, sonucu almak için rakibe ve kendisine saygı duyan, sonuna kadar mücadele eden tempolu oynayan, keyif veren, keyif alan her şeyiyle maç kazanma arzusunu taraftara hissettiren bir takım olacak. Bunun için de çalışmalara başladık."
Yanal, imza töreninde sadece basına fotoğraf verilmesi ve açıklama yapmamasına da değinerek, o gün Trabzon'a yeni geldiğini ve sağlık açısından biraz rahatsız olduğunu söyledi.
Trabzonspor'un anlaştığı bir teknik adamla imza töreni yapmasının önemli olduğunu anlatan Yanal, "O gün basın toplantısı beklentiniz oldu ama biz o gün imza için birlikteydik" dedi.
- "Hep beraber yürüyeceğiz"
Yanal, törenin ardından göreve başladığını, taraflı ve tarafsız kendisiyle ilgili bir çok yorum yapıldığına dikkati çekerek, bunlara saygı duyduğunu anlattı.
"Görmeden, işitmeden birtakım yorumları yapmamaya özen gösterin" diyen Yanal, Trabzonspor taraftarına izlettirecekleri takımla ilgili çalışmaları çok kısa sürede paylaşacaklarını söyledi.
Yanal, Trabzonspor'un başarısı için teknik heyet, basın, oyuncular, taraftarlar ve yönetimin hep beraber yürüyeceğini dile getirerek, "Çünkü başarı birlikte yürüyüşle gerçekleşir. Tek başımıza benim veya oyuncularım yürüyeceği yol değil. Bugünden itibaren hep beraber yürüyeceğimiz, başarı için sonuç alacağımız bu yolculukta birlikte omuz omuza yürümemiz gerektiğini düşünüyorum. Bugünden itibaren bu yürüyüşe hep beraber başlayacağız" diye konuştu.
Elindeki kadronun genç ve yetenekli bir ekip olduğunu belirten Yanal, Trabzonspor'un mücadelesini üst düzey tutacak bir takım olduğunu kaydetti.
Yanal, Trabzonspor seyircisinin istediği coşkuda takımın sahada olacağını dile getirerek, 14 puanlık kaybı telafi etmeyi hep beraber çalışacaklarını söyledi.
Yanal, gazetecilerin, Trabzonspor'da 1,5 yılda 5 teknik adamın görev yapmasının kendisinde bir soru işareti oluşturup oluşturmadığı şeklindeki soru üzerine şunları kaydetti:
"Türkiye'de yaşıyorum. Bu yapıyı çok iyi biliyorum. Bunu değiştirmek hepimizin işi. Size de çok ciddi görevler düşüyor. Bu konuda istikrarlı bir katkının, tutumun, tutarlılığının oluşması. Ben Trabzonspor camiasını iyi tanıdığımı, ihtiyacı olan beklentisinin, bu duruşun artık zamanı geldiğinin farkındayım. Büyük bir uğraş vereceğiz."
Yanal, kadro dışı bırakılan Mustafa Yumlu ve Zeki Yavru'nun affedilmesi konusunun gündemlerinde olmadığını belirterek, "Bu idari bir karar. Bu kararın kararlılığını bana ilettiklerinde görüşmelerin henüz ilk başındaydık. Buna saygı duyuyorum, Takım yapısını az çok bilen biri olarak şu anda bunu düşünmediğimi size aktarmak istiyorum. gündemimizde bir zaman dilimi yok" diye konuştu.
-"Trabzonspor için her yer Trabzon olacak"
Galatasaray maçıyla yeni bir döneme başlayacaklarını ifade eden Yanal, bu maçta sahaya kazanmak için çıkacaklarını belirtti.
Yanal, her maçı kazanmak için sahada olacaklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Trabzonspor için her yer Trabzon olacak çünkü biz her yeri Trabzon yapmak için mücadele ediyoruz ve hep birlikte mücadele ediyoruz. Bu inancı ortaya koyacağız. Galatasaray maçı bizim kazanmak için oynayacağımız bir maçtır. Sonuçta bir takım var, sezon başından beri birlikteler. Onlar da bana katkı yapacaklar. Fazla çalışma imkanı bulamadığımız ortaya çıkaracağımız kadroda düşünce boşluğu var ama o boşluğu dolduracağımıza inanıyorum. Kısa süre ama böyle maçların motivasyonu çok iyidir. Oyuncularımın sahada motivasyonla oyun şeklinin farklı olduğunu gösterecektir. Handikapları olduğu gibi avantajları da var. Biz bunu avantaja çevirmek istiyoruz."
Yenel, Onur Recep Kıvrak'ın sakatlığı nedeniyle kaleyi devralan Fatih'in de iyi performans gösterdiğini anlatarak, herhangi bir kaleci alınmasının gündemlerinde olmadığını ifade etti.
- 2010-2011 sezonu şampiyonluğu
Yanal, bir gazetecinin, "futbolda şike sürecinin yaşandığı 2010-2011 sezonun şampiyonu kim?" şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:
"Biz teknik adamlar, futbolcular saha içinde kalıp saha dışını yönetmeye kalkmayalım. Bu iş üzerinden politika üretmeyelim. Bu bizim için oldukça zararlı şeyler. Bizler saha içinde görevliyiz, saha içindeki performanstan sorumluyuz. Saha içindeki performansı oluşturacak tüm odaklanmamızı gerçekleştirmek durumundayız. Onun dışındakiler bizi hiç ilgilendirmiyor. Trabzonspor'u çalıştırırken benim saha içinde organize ettiğim, kurmaya çalıştığım bir takım vardı. Bu takımı kurdum. Bu takımı kurarken de birçok arkadaşımla beraber çalıştım ve şampiyon olabilecek bir takım bıraktım. Ondan sonrası beni hiç ilgilendirmiyor."
Trabzonspor Teknik Direktörü Ersun Yanal, çalıştığı kulüplerde sorun değil çözümün bir parçası içinde olmaya çalıştığını belirterek Trabzonspor'da da bunun aynı şekilde olacağını söyledi.
Yanal, Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde düzenlediği basın toplantısında, 3 kulvarda mücadele edecek Trabzonspor'un UEFA Avrupa Ligi'nde avantajlı bir konumda olduğunu söyledi.
Büyük bir farkın olmadığı ligde de rekabeti yapabilecek oyuncu kadrolarına sahip olduklarını anlatan Yanal, futbolda Trabzon ruhunun eksik olmaması gerektiğini ifade etti.
Yanal, "Trabzon" ve "Trabzonsporluluk ruhu"nun, Türk futbolu açısından çok önemli kavram olduğunu vurgulayarak, "Trabzon ruhunu ortaya koyduğunuzda futbol tutkusunu, sevgisinin ilgisinin çok dorukta olduğunu futbolla yaşanan kentin kokusunu çok net hissedersiniz. Türk futbolunda Trabzonluluk ruhu önemli kavram ve yeri vardır" diye konuştu.
Türk futbolunda sistemsel sorunların olduğuna işaret eden Yanal, şunları kaydetti:
"Futbolun sevgisi dünyada bitmiyor. Bazı ülkelerde futbol yeniden organize edilip büyüyor. Bunun örneği İngiltere, seyircisiz tribünlerden ilgisiz kavgalı olaylardan bir bakıyorsunuz 2-3 yıllık rezervasyonu yapılmış tribünler var. İspanya yaşıyordu, birtakım sorunlarını çözdü. Kore, Japonya yüksek seyirci kapasitesiyle oynuyor. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok, bu ülke futbolu sporu çok seviyor."
Yanal, futbolun keyifli sosyal, toplumsal olarak izlenmesini sağlayacak birtakım organizasyonlar yapmak gerektiğini dile getirerek, rakibin kaybettiğinde elini sıkacak kültürün olması gerektiğini anlattı.
Felsefesinde; "Önce iyi insan olmak, yensen de yenilsen de rakibe saygılı olunması gerektiği"nin olduğunu belirten Yanal, "Sahada olanlar, tribünden daha çok kazanmayı istiyor. Sağduyulu sisteme ihtiyaç var, bu dönemin bir geçiş dönemi olduğu inancındayız. Uygulamaların çok daha iyi olup toparlanılacağını, artık yükselme dönemine girmek durumuna geçeceğiz. Herkes şapkayı önüne koyup düşünmeli. Bu, bir fırsattır, bu düşüşün ardından yeniden bir yükseliş başlayacaktır" diye konuştu.
- "Bu sürecin içinde yer almadım"
Yanal, bir gazetecinin "2010-2011 sezonu sonrası çok hadise var. Trabzonspor ile adınız anıldığı andan itibaren de kaosa çekilmeye çalışıldınız" demesi üzerine, şunları söyledi:
"Ben Fenerbahçe'de aynı söylemlerle başladım. Futbolcuların ve teknik adamların, çalışanların, bu süreç içinde saha içinde kalacağımızı söyledim ve mümkün olduğunca saha dışına çıktığımı hatırlamıyorum. Saha içinde kalıp saha için yorumlamaya çalışmaya gayret ettim. Oyuncularımı da saha içinde tutmaya ve saha içindeki yapacağımız işe odaklandırmayı düşünüyorum. Saha içinde kaldığımı düşünüyorum. Ben bu sürecin hiçbir yerinde yer almadım. Fiziksel olarak da yer almadım. O dönemde ne çalışıyordum ne de federasyonda görevliydim ama bu beni içinde veya dışında tutmaz. "
Yanal, 2008 yılında Trabzon'a gelen Ersun Yanal olarak kendisine bu sorunun sorulmasını çok anlamlı ve dikkat çekici bulduğunu belirtti.
Trabzonspor takımının kendisiyle ilişkisinin hiçbir zaman kötü olmadığını anlatan Yanal, "Trabzonspor ile ben, her zaman sıcak ilişkiler içinde olmuşum ve devam emiştir. Trabzon kentinde mutlu ve düzgün süreçte yaşadığımı düşünüyorum. Benim bildiğim bir şey var, ben şampiyon olabilecek bir takım bıraktım."
- "Kimseyle sorun yaşamadım, bir kişi hariç"
Fenerbahçe tribünlerinde kısa süre önce kendisine yönelik tezahüratlarla ilgili görüşü sorulan Yanal, "Ben çalıştığım kulüplerde sorun değil çözümün bir parçası içinde olmaya çalıştım. Burada da aynı şekilde olacak. Hiçbir başkan, yönetici ile bu konuda sorun yaşamadığımı düşünmüyorum. Bir kişi hariç, bunu siz biliyorsunuz, süreci siz yaşadınız. Açıklamalarımı yaptım ve onun dışında konuşmak istemedim, konuşmanın da anlamı yok" ifadesini kullandı.
"Benim için mutluluk, mutlu olacağımı düşündüğüm yerde olmaktır" diyen Yanal, hayat biçimi yaptığı bir işi sürdürdüğünü söyledi.
Yanal, hayatını şekillendirdiği işte mutlu olduğu yerde bulunmak istediğini belirterek, "Mutlu olmayacağım hiçbir yerde olmadım. Futbolu çok seviyorum ve içinde olma gayreti içindeyim. O dönemde çalıştığım kulübe hizmet etmekle görevliydim, bunu en iyi şekilde yapmaya çalıştım ve başardım. Başaramadığım şeyler de mutlaka vardır, eleştirildiğim yer de var. Burada da aynı şeyleri yapacağım" şeklinde konuştu.
Burada mutlu olacağını ve bunun için sapaya çıktığını ifade eden Yanal, "Mutluluğu size aktarmaya gayret edeceğim. Olumsuz şeyler de pozitif etkiliyor ki motive olabiliyorum. Çalıştığım o dönemde mutlu oldum. Bu dönemde de burada mutlu olmak için varım" dedi.
-"Provokasyon içinde olmadım"
Yanal, geçen sezon Hüseyin Avni Aker Stadı'ndaki olaylı maçta koşarak soyunma odasına gitmesine ilişkin bir soru üzerine, şunları kaydetti:
"O gün gerçekten çok gergin bir ortam vardı. Biz oyuncularımızla sonucun alındığında galip geldiğimizde hiçbir şekilde provokasyon yapmadan çok çabuk içeriye girmeyi de konuşmuştuk. Ne olursa olsun aman dikkat edelim ve bir an önce sahayı terk edelim. Saha içinde kalarak, orada provokasyon yaratmak ve öyleymiş gibi bir dil oluşturmak niyetinde hiç değildik. Hemen ordan uzaklaşıp provokasyona neden olmama adına yaptık. Cesaret, güç, kuvvet böyle şeylerle ölçülmez. Onlar farklı şeyler. Bunun altını çizerek söylüyorum. Benim de yeri geldi mi kavgayı yapabilecek, yüreğim cesaretim var. Ama ben futbolun içinde hiçbir zaman kavgayla anılmadım, içinde olmadım, tartışmayla anılmadım, tartışmanın içinde olmadım. Benim futbol anlayışım ve kültürümde yok. O gün provokasyon içinde olmadım."