Ergenekon'da tahliye çıkmadı

Ergenekon davasına bakan mahkeme heyeti, CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da bulunduğu 65 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitiğişindeki küçük salonda görülen davanın 262. duruşması yapıldı. Duruşmaya , CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan’ın da aralarında bulunduğu  31 tutuklu sanık katıldı.

Başkan Hasan Hüseyin Özese, tanık olarak ifade vermek için başvuran Emre Çalıkoğlu’nu salona çağırdı. Tanık Emre Çalıkoğlu, Kasım 1999’a askerlik görevini yaparken Bilim Araştırma Vakfı’na düzenlenen operasyonda 100’den fazla kişiyle birlikte gözaltına alındığını söyledi. Çalıkoğlu, dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın ve yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu’nun kendisine işkence yaptığını anlattı. Tanık Emre Çalıkoğlu şöyle konuştu: “6 gün boyunca bana işkence yapıldı. Bana işkence yapan Adil Serdar Saçan, bazen beni bir odaya alıp diyalog kurdu. Bu diyaloglarda kendisinin de derin devlete çalışmaktan gurur duyduğunu anlattı.  Ergenekon soruşturmaları sırasında   Saçan’ın  sözünü ettiği derin devletin ‘Ergenekon’ yapılanması olduğunu anladım. Bunun üzerine ‘Ergenekon’ soruşturmasını yürüten savcılığa dilekçe verdim.” Çalıkoğlu “Ağır işkenceler oldu. Asker olduğunu benim hakkında soruşturma yapamayacaklarını söylediğimde Adil Serdar Saçan ‘Zaten seni askerler aldırdı’ dedi. Adil Serdar Saçan beni odasına alıp iyi polis havasında ikna yoluna gitti. O sırada gelen telefonlara ‘emredin komutanım’ şeklinde çok itaatkar ifadeler kullanıyordu” diye konuştu. Çalıkoğlu, “Nezarethanede gözlerimiz bağlı, ellerimiz kelepçeli şekilde yerde yatarken konuştuğum arkadaşlarım da derin devlet konusunu duyduğunu anlattı” dedi. Çalıkoğlu, 2003 yılında Adil Serdar Saçan hakkında işkenceden dava açtıklarını belirterek “İşkenee yapıldığına karar verildi. Ancak failler belli olmadığı için ceza almadı” şeklinde açıklama yaptı.
 

Tuncay Özkan’ın soruları

Tuncay Özkan’ın hangi suçlama ile gözaltına alındığını sorması üzerine  Emre çalıkoğlu, “Organize suç çetesi” diye yanıt verdi. Özkan’ın “Hangi konuda anlayamadım” sözleri üzerine Çalıkoğlu “Biz de anlayamadık” dedi. Özkan’ın soruları üzerine Emre Çalıkoğlu, bu konuda açılan davadan beraat ettiklerini söyledi. Tuncay Özkan’ın “Serbest kaldıktan sonra bir sağlık kontrolünden geçip, rapor alıp almadığı” sorusu üzerine Çalıkoğlu GATA Haydarpaşa Hastanesi’nden “Derin anksiyeti bozukluğu”na ilişkin rapor aldığını söyledi. Tuncay Özkan’ın “1999’da gözaltına alınmışsınız, işkence gördüğünüzü söylüyorsunuz. 2003’e kadar işkence gördüğünüze ilişkin herhangi bir yere başvuruda bulundunuz mu?” diye sordu Emre Çalıkoğlu “Zaten tehdit ediyorlardı, başvurmadık” dedi. Tuncay Özkan, Bilim Araştırma Vakfı’na yapılan operasyona ilişkin kendisinin haberler yaptığına ilişkin sözlerine dikkat çekerek Tanık Çalıkoğlu’na “Benim imzamla haber gördünüz mü” diye sordu. Çalıkoğlu, “Sizin imzanızı görmedim. Sizin yöneticisi olduğunuz Doğan Medya Grubu’nun yayın organlarında haberler yayınlandı. Adil Serdar Saçan’dan elde ettiğiniz bilgileri Doğan Medya Grubu’nun kanallarına servis ettiniz” dedi. Tuncay Özkan’ın “Benimle Adil Serdar Saçan ile bağlantılı olduğuma ilişkin bir belgeniz var mı” diye sordu. Çalıkoğlu “Öyle olduğunu düşünüyorum” dedi. İzleyici sıralarında gülüşmeler üzerine Başkan Özese “İzleyiciler sessiz bir şekilde dinlesin” uyasısında bulundu. Tuncay Özkan ise “Ben 28 yıl gazetecilik yaptım. Bu sürede iddianamesi hazırlanmamış bir soruşturmaya ilişkin yayın yapmadım” diye konuştu. Daha sonra emekli istihbarat binbaşı Zahit Engin tanık olarak ifade verdi. 

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Diyarbakır’da Jandarma İstihabarat komutanı olarak görev yapan ve faili meçhul cinayetlere ilişkin hakkında birçok iddia ortaya atılan emekli jandarma istihbarat binbaşı Zahit Engin tanık olarak dinlendi. 1999’da Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde 10 tutuklunun öldürüldüğü operasyondan da yargılanan tanık Zahit Engin, Ergenekon adını ilk kez 1999 ya da 2000 tarihinde içki masasında duyduğunu söyledi.
 

33 şehit olayı

Bingöl’de 33 askerin şehit edildiği olayda yol güvenliğinden sorumlu komutan olması nedeniyle “Görevi ihmal” suçundan da yargılanıp ceza alan ve Yargıtay’a beraat eden tanık Zahit Engin, bu konuda şunları anlattı: “Ben ölümü yaşamış insanım. Şemdin Sakık ‘Ben yapmadım’ diyor. Genelkurmay’ın arşivi olsa da telsiz konuşmalarını açıklasalar. Apo, 33 askerin şehit edilmesinden sonra Şemdin Sakık’a telsizde teşekkür etti.”
“Yeşil” kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım’ı da tanıdığını söyleyen Zahit Engin “Yeşil, telefon ile konuşmalarımızda Cem Ersever’i öldürdüğünü ima etti. ‘Beni deşifre edecekti’ dedi” şeklinde açıklamalar yaptı. Tanık Zahit Engin, Ankara’da TSK’deki görevlerinden tanıdığı bir arkadaşıyla yolda karşılaştığında “Silahsız dolaşıyorsun, sana bir şey olursa üzülürüm” diyerek tehdit ettiğini anlattı. Zahit Engin, başka bir arkadaşının da “Çok konuşuyorsun, Cem Ersever’in başına gelenleri bilmiyor musun” şeklinde tehdit ettiğini belirterek “Ben de ‘Karıma çocuklarıma bir şey olursa Genel komutanı, kurmay başkanını vurmazsam şerefsizim’ dedim.”
 

Ergenekon duruyor

Tanık Zahit Engin şöyle konuştu: “Ergenekon duruyor, dimdik değil, ama duruyor, sindi. Soruşturma sırasında Zekeriya Öz’e anlattım, ‘Encümeni Daniş’in üzerine gidin, Ergenekon’un beyni Encümeni Daniş’tir’ dedim. Savcı Öz’e yol gösterdim. Üzerine gidildi mi? Amaç Ergenekon’u bitirmek miydi yoksa korkutup sindirmek miydi? Ben ölümü göze almış söylüyorum. Ergenekon soruşturmaları maalesef yolundan çıktı. Kurunun yanında yaşı da yakmaya başladı. Balyoz davasında bazı listelerde adları olduğu için cezaevlerinde yatan askler var. Vicdanım bunlar sızlıyor. Beni suçlayanlara değil. Ben kimseye iftira atmadım.”

Suçsuz günahsız yatıyorlar

Tanık Engin “TÜSİAD’dan bir kişi bile geldi mi buraya. Ergenekon korktu, sindi ama duruyor. Bir sürü suçsuz günahsız adam da burada yatıyor” diye konuştu
 

Somut delil var mı

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ise “Ergenekon adını ne zaman duydunuz? Encümeni Daniş ile nasıl bağlantı kurdunuz” diye sordu. Tanık Zahit Engin, “Ergenekon yapılanmasını 1999-2000 yıllarında içkili bir yemekte sohbet ortamında duydum. Kimin konuştuğunu bilmiyorum. 2002’den sonra Rahip Santoro cinayetinden sonra bir koro vardı. Santoro cinayetiyle başlayan ve devam eden olayların arkasında Ergenekon’un olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel “2006’daki Danıştay olayından sonra gazeteci Uğur Dündar ile telefonda konuştuğunuzu Ergenekon’a bakılması gerektiğini söylemişsiniz. Bu bağlantıyı nasıl kurdunuz, somut delil var mı” diye sordu.
 

Hislerim, değerlendirmelerim

Zahit Erdem, emekli olduktan sonra internette dolaştığını, çok okuyup değerlendirmeler yaptığını ifade ederek “Okudum, araştırdım, bunlar benim hislerimdir” diye konuştu.
 

Cumhuriyet’te borçları

Zahit Engin, Genelkurmay İstihbarat Şubesi’nde görevli olan Hidayet Vahapoğlu’nun bazı konuları aktardığını belirterek “Bana iki projeden bahsetti. Biri zor durumdaki Cumhuriyet Gazetesi’nin borçlarının ödenmesiydi. Vahapoğlu, MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın bu konuda bir proje hazırladığını söyledi. MGK'nin Cumhuriyet'i ya zengin bir iş adamına aldıracağından ya da kendi aralarında para toplayarak gazeteye vereceğinden bahsetti.”
 

Hablemitoğlu cinayeti

Engin, Hablemitoğlu cinayetine ilişkin şunları söyledi: “Necip Hablemitoğlu cinayetinin de tarikatlar, cemaatler tarafından işlenmediğini düşünüyorum. Harekete dayalı saat ayarlı bombaydı. Çift düzenekli bombayı ilk defa orada duydum. Yakalanan adamların yapacağı bir iş değildi. 1 hafta İran'da bomba eğitimi gördük diyorlardı.”

JİTEM iddiası

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, “Görev yaptığınız dönemlerde JİTEM'i duydunuz mu ve böyle bir oluşumun varlığına şahit oldunuz mu?” diye sordu. Tanık Zahit Engin Güneydoğu’da görev yaptığı yıllarda Jandarma İstihbarat Komutanlıkları ile Grup Komutanlıkları olduğunu belirterek “Bazı jandarma, polis, korucu, itirafçı ve jandarmanın sivil unsurları tarafından bu ismi kullanılıyordu. Ancak bizim kullanmamız kesinlikle yasaktı” diye konuştu.

 

Tahliye yok

Ergenekon davasında bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da bulunduğu 65 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, sanıkların isnat edilen suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesi, adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı gerekçeleriyle 65 tutuklu sanığın tahliye taleplerin reddetti. Mahkeme ayrıca Abdullah Öcalan’ın eski avukatlarından İrfan Dündar’ın 19 Kasım pazartesi günkü duruşmada hazır edilmesine karar verdi. KCK soruşturmaları sırasında gözaltına alınan ve pişmanlık yasasından yararlanmak isteyen Avukat İrfan Dündar, mahkemeye “Açık kimliğiyle tanıklık yapması durumunda can güvenliğinin tehliye gireceğine” ilişkin dilekçe vermişti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, emekli tuğgeneral Levent Ersöz’ün sağlık durumuna ilişkin mahkemeye gönderilen raporda Ersöz’ün hastanede yatarak tedavi edilmesi gerektiğinin kaydedildiğini açıkladı.