Ergenekon kargaşası
86 sanığın yargılandığı Ergenekon davası Silivri Cezaevi içindeki duruşma salonunda başladı. Salonun küçük olması nedeniyle tam bir kargaşa yaşandı. Avukatlar yoğunluk nedeniyle güçlükle içeri girebildi. Duruşma, taleplerin incelenmesi için ertelendi.
cumhuriyet.com.trÇok sanıklı ve dolayısıyla çok sayıda avukatın görev aldığı dava için hazırlanan salonun yetersizliğinin yanı sıra cezaevinde olması da adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirildi. Avukatlar böyle uygulamaları sıkıyönetim mahkemelerinde bile görmediklerini söylediler. Eski İÜ Rektörü Prof. Alemdaroğlu, salona girerken kalabalık arasında sıkışınca güvenlik görevlilerine “Bir numaralı sanık içeri giremiyor” diye espri yaptı. Gazeteciler de zor anlar yaşadı.
Müdahil olma istemi
Başyazarımız İlhan Selçuk’un avukatı Prof. Uğur Alacakaptan “Yargılamanın sağlıklı yapılması için tüm sanıkları bir arada olmalı” diye konuştu. Gazetemiz avukatlarının yanı sıra çok sayıda kurum ve kişi davaya müdahil olma talebinde bulundu. Perinçek ve İşçi Partisi yöneticilerinin avukatı, parti ile ilgili suçlamaların SPY’ye göre Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmesi gerektiğini belirttiler.
Ergenekon davası, sanıkların ve avukatlarının sığmadığı, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi içindeki duruşma salonunda olaylı bir şekilde başladı. Sanık avukatları, mahkeme heyetini, adil yargılama yapılmayacağı şüphelerini gerekçe göstererek reddetti. Duruşma, avukatların bu taleplerinin incelenmesi amacıyla 23 Ekim Perşembe gününe ertelendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklanan, emekli tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) lideri Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu, 86 sanık, dün ilk kez yargıç karşısına çıktı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın ilk oturumuna Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, tutuklu sanıkların tamamı ile Kemal Alemdaroğlu, Ayşe Asuman Özdemir ve Güler Kömürcü’nün de aralarında bulunduğu 28 tutuksuz sanık alındı.
Avukatlardan sert tepki
Avukatlar ise kapıda yaşanan yoğunluk nedeniyle güçlükle içeri girebildi. Salondaki kargaşaya tepki gösteren avukatlar, “Böyle yargılama yapılamaz, cezaevi içinde yapılan yargılama adil olamaz” diye bağırdılar. Tutuksuz yargılanan gazetemiz İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk’un avukatı Prof. Dr. Uğur Alacakaptan söz alarak “Bu koşullar altında sağlıklı duruşma yapma olanağı bulunmuyor. Ne siz layıkıyla yargılama yapabilirsiniz ne de biz savunmamızı yapabiliriz. Bu miting havası içinde adil yargılanma hakkı en büyük yarayı almış olur” diye konuştu. Alacakaptan, duruşmanın uygun şartlarda yapılabileceği bir salon bulunana dek ertelenmesini talep etti.
‘Canımla uğraşıyorum’
Mahkeme başkanı, bu şartlara uygun İstanbul’da başka duruşma salonu bulamadıklarını, yeni bir salonun teminin 2-3 ay süreceğini söyledi. Avukatların tepkilerini sürdürmesine sinirlenen tutuklu sanık Aydın Yüksek, “Ben canımla uğraşıyorum. Aylardır tutukluyum” diye bağırdı. Tepkiler ve kargaşa sürerken mahkeme başkanı da saat 10.40 sıralarında, salonun değiştirilmesi yönündeki talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi. Duruşma saat 13.30’da yeniden başladı. Mahkeme heyeti, güvenlik ve nakil zorluğu gerekçesiyle yargılamanın bundan sonra da Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda yapılmasına karar verdi.
Tutuklu-tutuksuz ayrıldı
Tutuksuz sanıklar da salonun fiziki koşullarının olumsuzluğu nedeniyle, başka oturumda çağrılmak üzere dışarı çıkarıldı. Tutuksuz sanıkların avukatlarından da salonu boşaltmalarını isteyen mahkeme başkanı, bekleme bölümünün de duruşma salonu olarak kabul edilmesine hükmetti. Bu karara da tepki gösterilmesi üzerine başkan, “Hiçbir hakkınız zayi olmayacak” dedi.
Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz’in avukatı Kadir Kartal, üye yargıç Sedat Sami Haşıloğlu’nun tarafsızlığına dair şüpheleri bulunduğunu gerekçe göstererek yargıcın mahkeme heyetinden çekilmesini istedi. İddianamenin kâğıt parçası olduğunu söyleyen Kartal, müdahil olmak isteyenlerin davayı başka yöne çekme amacı taşıdığını öne sürdü. Müdahillik taleplerinin reddini talep eden Kartal, davanın emperyalizmin adacığı olarak açıldığını savundu.
‘Yargı AB’nin etkisinde’
Tutuklu sanık Oktay Yıldırım’ın avukatı Ahmet Ülger Türk yargısının Avrupa Birliği (AB) etkisinde olduğunu savundu. Mahkeme heyetinin tamamını reddettiklerini açıklayan Ülger, iddianamenin kabul edilmesinin mahkemeye yönelik kuşku yarattığını söyledi. Abdullah Öcalan’ın arkasında AB’nin olduğunu, AB baskısı üzerine ölüm cezasının kaldırıldığını ifade eden Ülger, terör örgütüne yardım etmekten cezaevinde olan kişilerin AB baskısı ile milletvekili yapıldığını ileri sürdü. Elif Şafak’ın yargılanmadan beraat ettiğini söyleyen Ülger, Türk milletinin şeref ve haysiyetine sahip çıkanların örgüt üyeliği ile suçlandığını söyledi.
Perinçek: Yargıtay’a yollayın
Perinçek ve İP yöneticilerinin avukatı Mehmet Cengiz, iddianamede yer alan suçlamaların, siyasi parti faaliyetlerine ilişkin olduğunu belirterek İP yöneticileri hakkındaki dosyanın ayrılarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini istedi. Cengiz, davanın cezaevinde görülmesinin Hitler Almanya’sında görülecek bir uygulama olduğunu ifade ederek “Cezaevi duvarları arkasında yargılama yapılması adil yargılanma ilkesiyle bağdaşmaz” dedi. Burada yapılan yargılamanın sanıklar üzerindeki psikolojik savaşın göstergesi olduğunu savundu.
Söz alan tutuklu sanıklardan İP lideri Perinçek, partisinin iddianamede suç örgütü olarak nitelendiğini belirterek “İddiaların hepsi parti kapatma nedeni olarak tanımlandı. Parti kapatma sizin yetkinizde değil. Anayasa Mahkemesi’ne emir veremezsiniz. Bizimle ilgili belgeleri Yargıtay’a yollayacaksınız. Hukuka aykırı telefon dinlemelerini de yollayın. Biz hepsinin hesabını veririz” diye konuştu. İP hakkında kapatma davası açılmadığına dikkat çeken Perinçek, “Yargıtay başsavcısı umursamıyor. Çünkü suç yok” dedi. Burada yapılacak yargılamanın hukuku çiğnemek olacağını savunan Perinçek’in sert bir ses tonuyla konuşması dikkat çekti.
Kerinçsiz’den itiraz
Kemal Kerinçsiz de mesleki çalışmaları nedeniyle tutuklu olduğunu savunarak hem sanık hem de müdafi sıfatını taşıdığını belirtti. Kerinçsiz, mahkemeden, sanık müdafilerinin oturduğu bölüme geçerek avukatlık görevini yapmasına izin verilmesini istedi. Müdahale taleplerinin reddini isteyen Kerinçsiz, “Son derece üzgünüz ama Cumhuriyet müdafileri, bombaların failini burada aramasınlar. Bulamazlar” dedi. Hakkında tutuklama kararı veren üye yargıç Haşıloğlu’na ilişkin tereddütlerinin olduğunu söyleyen Kerinçsiz, yargıcın sorgulamadan, savunmasını almadan tutuklama kararı verdiğini iddia etti.
İP Genel Başkan Yardımcısı avukat Ceyhan Mumcu da yetki gaspı olduğunu savunarak dosyanın Yargıtay’a gönderilmesini istedi. Talepler hakkında görüşü sorulan Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sanık avukatlarının taleplerinin reddedilmesini istedi. Savcı, Cumhuriyet’in müdahale isteminin kabulüne karar verilmesini isteyerek Kerinçsiz’in müdafilikten yasaklanmasını talep etti.
Duruşma 23 Ekim’de
Mahkeme başkanı, heyetin ve bir üye yargıcın reddedilmesine ilişkin taleplerin değerlendirilmesi için duruşmayı 23 Ekim’e erteledi. Diğer isteklerin ise daha sonra karara bağlanmasına hükmetti.
Gazetemizin müdahil olma talebi
Gazetemiz avukatlarının, Ergenekon davasına müdahil olarak katılma talebi 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından perşembe günü karar verileceği belirtildi. Gazetemiz imtiyaz sahibi Cumhuriyet Vakfı ve Yeni Gün Haber AŞ adına avukatlar Bülent Utku ve Akın Atalay davaya müdahil olma talebinde bulundu. Utku, sanıkların Cumhuriyet’e üç kez el bombası atılması eyleminden de sorumlu tutulduklarına dikkat çekti. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, Ergenekon davası savcıları hakkında davayla ilgisi olmayan bilgilere iddianamede yer verdikleri, kişilik haklarına saldırıda bulundukları gerekçesiyle dava açmıştı. Cumhuriyet Vakfı ve gazetemizi yayımlayan Yeni Gün Haber Ajansı da, “haksız itham” ve “mesleki itibara saldırı” gerekçeleriyle, soruşturmayı yürüten savcılara açtıkları davada 100 bin YTL’lik tazminat talebinde bulunmuştu.
Soruşturma kapsamında sabaha karşı gözaltına alındıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan gazetemiz başyazarı Selçuk ile Cumhuriyet Vakfı, Ergenekon davasıyla ilgili iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın aleyhine ayrı ayrı dava açtılar. Selçuk’un avukatlarının İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdikleri dava dilekçesinde, savcıların davayla ilgili olmayan bilgilere iddianamede yer vererek “Selçuk’u karalama ve küçük düşürme”nin amaçlandığı ileri sürülmüştü. Polis memurlarının Selçuk’a “İlhan abi” diye hitap etmesinin bile savcılar tarafından “suç kanıtı” olarak gösterildiğinin vurgulandığı dilekçede, davayla ilgisi olmayan, özel yaşamı ilgilendiren birçok konunun dosyaya konulduğunun altı çizilmişti. Selçuk, maddi tazminat yerine kararın gazetelerde ilanen yayımlanmasını talep etmişti.
Cumhuriyet Vakfı ile gazetemizi yayımlayan Yeni Gün Haber Ajansı AŞ’nin tüzelkişiliği adına avukatlarımız Akın Atalay, Bülent Utku ve Tora Pekin de savcılar aleyhine toplam 100 bin YTL’lik manevi tazminat istemiyle İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açmıştı. Tazminat davasının dilekçesinde, savcıların sanki Ergenekon Davası’nda Cumhuriyet gazetesinin tüzelkişiliği yargılanıyormuşçasına, gazeteye yönelik haksız, hkuka aykırı, ticari ve mesleki itibarına saldırı oluşturan ithamlarda bulunulduğu belirtilmişti. Avukatlar, ayrıca davaya müdahil olmak için 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne de başvurmuşlardı.
‘1 numaralı giremiyor’
Avukatlar evraklarını koyacak masa bile bulamadı. Prof. Kemal Alemdaroğlu, kalabalık arasında sıkışınca “Bir numaralı sanık içeri giremiyor” diye espri yaptı
Ümraniye’de 12 Haziran 2007’de çok sayıda patlayıcı madde bulunmasının ardından yapılan operasyonlara ilişkin açılan Ergenekon davasının Silivri Cezaevi yerleşkesinde yapılması adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle tepkilere neden oldu. Dava usule ilişkin talepler nedeniyle kimlik tespiti dahi yapılamadan ertelendi. Mahkeme heyeti uzun süredir tutuklu bulunmaların nedeniyle tahliye talep eden sanıkların talebini reddetti. Duruşmaya katılamayan gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk ve İP Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever sağlık sorunlarını gerekçe göstererek duruşmaya katılmadı. Çok sanıklı ve dolayısıyla çok sayıda avukatın görev aldığı dava için hazırlanan salonun yetersizliğinin yanı sıra cezaevinde olması da ayrı bir tartışma konusu oldu. Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Kemal Alemdaroğlu, salona girerken kalabalık arasında sıkışınca güvenlik görevlilerine “Bir numaralı sanık içeri giremiyor. Bir numara dediğiniz benim. Hadi hemen alın da yargılayın” diye espri yaptı. Arama noktasından içeri alınırken güvenlik önlemleri uzun kuyruklara ve izdihama neden oldu. Bazı gazeteciler ayakkabıları çıkarılarak alındı.
Basın mensupları ve avukatlar, kimlik kartlarını bırakarak duruşma için hazırlanan kartları aldılar. Duruşma sırasında söz alan avukat “Bu kartlar baro kartlarımızın yerine aldı” diye konuştu. Duruşma salonuna giriş sırasında büyük kargaşa yaşanırken avukatlar, böyle uygulamaları sıkıyönetim mahkemelerinde bile görmediklerini söylediler. Avukatlar savunma hakkının kısıtlanma amacıyla böyle bir salonun uygun görüldüğünü ifade ederek “Evrakımızı koyacak masamız bile yok” dediler.
‘CD bitti 1 dakika ara’
Kameralı sistemle kaydı yapılan duruşmada bir avukat beyanda bulunurken mahkeme başkanı “Duruşma uzun sürdüğü için CD bitti. CD’yi değiştirmek için bir dakikanızı rica ediyorum” dedi.
Ergenekon davası tutuksuz sanık ve avukatları duruşma salonu ve dışında sık sık DTP’li milletvekillerine satıştılar. Drej Ali diye bilinen tutuksuz sanık Ali Yasak, DTP’lilere “Sizin ne işiniz var burada” diye laf attı. DTP Milletvekili Sırrı Sakık ise “Asrın davası bu, izlemeye geldik” dedi.
Başsavcılığın sanık yakınları ve basın mensuplarının bir kısmının duruşmayı bekleme salonundaki ekrandan izleyeceğini duyurmasına karşın sistemin kurulmaması da salondaki yoğunluğu arttırdı.
Gazetecilerin zorlu anları
Gazeteciler de duruşmayı izlerken zor anlar yaşadılar. Salonda görevlilerle tartışan bir basın mensubuna müdahale eden Mahkeme Başkanı, “Kırmızı bayan bağırma” diye uyardı. Basın odasına dizüstü bilgisayar, cep telefonu alınmaması nedeniyle ankesörlü telefonlar önünde kuyruk oluştu.
Duruşmayı Danıştay saldırısında yaşamını yitiren Mustafa Özbilgin’in oğlu avukat Gökhan Özbilgin ile Serkan Özbilgin de izledi. Başyazarımız İlhan Selçuk’un avukatı Prof. Dr. Uğur Alacakaptan tutuksuz sanıkların ayrı bir oturumda yargılanmaları kararını eleştirerek “Bu hukuken mümkün ama birbirleriyle ilişkili iddialar var. Yargılamanın sağlıklı yapılması için tüm sanıklar bir arada olmalı. İddianame de özensiz hazırlanmış” dedi.
Duruşmada söz alan bir avukat “Agarta’dan Ergenekon’a” adlı kitabı Mahkeme Başkanı’na sunarak “İddianame de tamamen bu kitaptan yazılmıştır. Bu iddianame mitolojiktir” yorumunda bulundu.