Erdoğan'dan Suriye itirafı: Türkiye ve Katar olmasaydı...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada Katar krizi ile ilgili konuştu. Katar'a abluka uygulayan Körfez ülkelerini eleştiren Erdoğan "Katar ve Türkiye olmasaydı Suriye'de muhalefet zalim rejime karşı direnemezdi" diyerek Suriye iç savaşında Katar ile birlikte üstlendikleri rolü itiraf etti.

cumhuriyet.com.tr

<video:759945>

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

AK Parti olarak, eğitimi önceliklerimizin en ön planına aldık. Sağlık üniversitelerinin ilk adımlarını biz attık. Son olarak Şehir Hastaneleri projesini hayata geçirdik. Şehir hastanelerimizin tamamını inşallah 1.5 yıl içinde açıyoruz. AK Parti insana odaklı bir Türkiye'yi hedeflemiştir.

2023 yılına kadar hızlı tren hattı uzunluğunu 12 bin kilometreye çıkarmayı hedefliyoruz. Tren ağını da 25 bin kilometreye ulaştırmak amacındayız. İstanbul Boğazı'nı denizin altından ilk defa, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile boğazın üzerinde 3. defa birleştirdik. Acaba, asırlarca boğazın altından böyle bir hat geçecek denilseydi buna inanır mıydınız? Ecdadımız inanmış. Hatta ecdadımız proje de yapmış. Bunu gerçekleştirmek bize nasip oldu.

1915 Çanakkale Köprüsü'nün temelini attık, oranın yapımı gerçekleşecek. Bunlar bir yerlere cevap. Sadece ülke içi değil, aynı zamanda dünyaya cevap. Uyuyan bir Türkiye yok. Çalışan, gayret eden bir Türkiye var. Gençler bu dinlediklerinizi, şehirlerinize döndüğünüz zaman oralarda da anlatın. Olur ya, her şey güzel ama bilmek, anlamak, onu adeta dalga dalga kenara doğru ötelemek gerekiyor. İnsanoğlu unutur, devamlı hatırlatmak lazım. Cumhurbaşkanı, başbakan neden hep konuşuyor demeyin, anlatacağız ki unutulmasın.

"ANA MUHALEFETİN LİDERİ KONUŞUYOR"

"Ana muhalefetin lideri konuşuyor. 7 milyon işsiz varmış, senin kılavuzun bir kere karga. Kargaya da hakaret olmasın ama... Türkiye eğer böyle bir konumda olsa, şu anda yakaladığı ivmeye bak. Hükümet çalışıyor, gayret var, koşturuyoruz. 195 olan baraj sayımıza 423 yeni tesis ilave ettik. Teröre rağmen baraj çalışmaları devam ediyor. Ilısu Barajı'nın hayata geçirilmesi ve o şehrin (Şırnak) bir yerden bir yere taşınması ile tarih bugüne, bir diğer taraftan yarına taşınıyor. 

Ana muhalefet savunma sanayiinde kendi silahımızı üretmemizden ve ihracatından rahatsız. Son 14 yılda ülkemize, bulunduğumuz yeri borçlu olduğumuz aziz milletimize hizmetten başka hiçbir hedefimiz olmadı, olmayacak. Her gece yastığa başımızı koyduğumuzda, "bugün milletimiz için ne yaptık?" sorusunu sorarak bugünlere geldik. Karşımızda ciddi bir muhalefet olmadığı için hep kendimizle yarıştık. 

AK Parti'nin, milletin ve geleceğin partisi olarak Türkiye'ye edeceği daha çok hizmet, kazandıracağı daha çok yatırım var. Güzel gelişmelerin haberlerini ardı ardına almaya devam ediyoruz. Son olarak dün açıklana büyüme rakamları ile taçlandırmış olduk. Yüzde 5 olarak gerçekleşti, bu yılın ilk çeyreğinde büyüme oranımız. Bu vatansever halkımız için bir mutluluk vesilesi, aksi olanlar için de tam aksi. Bu oran yüzde 2.4 olan AB ortalamasının 2 katından bile fazladır. İlk verilere göre, yüzde 5'lik büyüme oranı ile G-20 ülkeleri arasında Çin ve Hindistan'ın ardından 3. sırada bulunuyoruz. Aramızda da çok fark yok, onları da yakalayacağız. İlk 5 aylık ihracatımız da yüzde 8.9'luk artış gerçekleştirmiştir. Uluslararası yatırımlar da bir önceki yılın aynı dönemine göre az da olsa bir artış yakaladık. 

"KREDİ KURULUŞLARININ NE YAPACAĞINI ÇOK MERAK EDİYORUM" 

Türk ekonomisinin artık ufak tefek sarsıntılarla yıkılmayacak kadar büyük olduğunu özellikle geçtiğimiz yıl gördük. Eğer büyüme oranı beklentilerin altında çıksaydı, hemen kredi notunu düşürmek için harekete geçecek olan kredi derecelendirme kuruluşlarının, ben ne yapacağını merak ediyorum. Büyüme eğilimimizi daha da yukarılara taşımak için gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz.

"EN BÜYÜK SALDIRILAR, AYRICALIKLARINI KAYBEDEN KESİMLERDEN GELDİ" 

Bu millete en büyük zulmü, dilinden halk ve halkçılık kelimesini eksik etmeyen müstebitler yapmıştır. Ülkenin imkanları bir avuç seçkine peşkeş çekilirken, halk fakirleşmiştir. Milletin temsilcisi olması gereken siyaset de aynı çarpık düzenin bir parçası haline dönüşmüştür. Kurulduğumuz günden beri milletimizle öyle bir bütünleştik ki karşımızda hiçbir güç duramıyor. Bu dönemde en büyük saldırılar, ayrıcalıklarını kaybeden kesimlerden geldi. 

"BUNLAR ÖYLE GEZİCİ, 40. YILINI DA KUTLASALAR YİNE BUNA ALIŞACAKLAR 

Zahirde elit, hakikatta lümpen olan bu çevreler, ellerindeki tüm imkanları bizi karalamak için seferber ettiler. Yol, hastane, okul, hangi hizmeti yapmaya kalktıysak hemen karşımıza dikildiler. Birdenbire çevre hassasiyetleri kabardı. Zannedersiniz ki çevreci. Biz milyonlarca ağaç dikiyoruz. Bunlar çevre karşıtı. Bu geziciler değil mi 10-12 tane ağacı bir yerden başka bir yere taşırken isyan eden. Bunlarda ağaç taşıma kültürü de yok. Bunlar beceriksiz. Batı'da bakıyorsun devasa ağaçları bir yerden bir yere nakledebiliyorlar. Hatta bu işin ihracatını yapanlar böyle yapıyor. Hem besliyor, hem yetiştiriyor sonra ihracatını yapıyor. İşte bunlar anlamaz, bunlar başka yerde geziyor. Bunlar böyle Gezici. Dördüncü yılı da kutlasalar, kırkıncı yılı da kutlasalar alışacaklar. Bunlar İstiklal Caddesi'nde istikbalimiz için yürümüyorlar, bölücü terör örgütünün temsilcileriyle el ele, kol kola yürüyorlar. Darbe döneminin yol açtığı haksızlıkları eğitimde düzeltmeye çalıştığımızda "Laiklik elden gidiyor" diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Gidip yurt dışında bizi şikayet ediyorlar. Söylemedikleri hiçbir şey kalmadı. Kendileri dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımamak için her türlü çirkefliği yaptılar.

"BUGÜNE KADAR NE ALDANAN OLDUK, NE ALDATAN" 

Dün Tarabya'da sanatçı ve sporcularla bir araya geldik. AKM'den konu açıldı, bugüne kadar bitirecektik. Biz şimdi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne çok güzel bir opera binası yaptık ama aslolan İstanbul'a böyle bir yapı kazandırmak. Dedik ki, "AKM depremden zarar gördü, yıkalım yenisini yapalım". Vay efendim ortalığı ayağa kaldırdılar. Aynısını Muhsin Ertuğrul'da da yaptılar. Gösteri üstüne gösteriler. Ne oldu? Eski Muhsin Ertuğrul'un iki kat büyüklüğünde bir yapı kazandırdık İstanbul'a, kötü mü oldu? Biz sözümüzde duran bir kadroyuz. Bugüne kadar ne aldanan olduk, ne aldatan. Şimdi proje bitti. Yanlarındaki boşlukları da halletmek üzere Taksim'de inşa edeceğiz. 3 dev proje ile Taksim'e zenginlik kazandıracağız. Önümüzü kesemezler. Biz bu millete hizmet ettikten sonra ne yapsalar yetmez. Bunlar terör örgütleriyle kol kola yürüyorlar. Bunlar terör örgütlerine gösterdikleri sempatinin 10'da birini kendi insanlarına göstermiyorlar. 

"BAKIYORSUNUZ BARIŞ, SEVGİ..."

Sembolleştirdikleri tarihi şahsiyetlerde gördüğünüz tek şey var kuru kafa ve ölüm ... Yaşamak yerine ölüm mesajları verdiler. Bakıyorsunuz barış, sevgi.. Lafla barış olur mu? Bal bal diyerek ağız tatlanır mı? Bugün de nerede ve nasıl öldüğü meçhul kadın terörist üzerinden aynı oyunu oynuyorlar. Bunların şehit edilen Aybüke öğretmenle ilgili bir tepkisine, bir tavrına şahit oldunuz mu? Aybüke öğretmenimiz için, terör örgütünün katlettikleri masum için kıllarını kıpırdattılar mı?Bunların tek gayesi teröristleri ve onların kanlı eylemlerini toplum nezdinde aklamaya çalışmak, kalemşörlüklerini yapmaktır. Aybüke kızımız genç yaşında çıktı oralara hizmet için gitti. Yavrularımıza ilim, irfan öğretmek için gitti. Bu yavrumuz aldığı maaşıyla orada laboratuvarı da hazırladı. O aşkla oraya geldi. Ama bu yavrumuzu orada katlettiler. Kim? İşte bu terör örgütü. Ben inanıyorum ki doğuda ve güneydoğudaki kardeşlerim bundan sonraki siyasi tercihlerini bu terör örgütlerine karşı bu ülkeye hizmet eden hizmet ehli AK Parti'ye verecektir.

<video:760008>

'KART DEVRİMCİLER'

Senin hastana hizmet edecek doktoru ölesiye dövmeler, bu ne cehalettir. Bu ne büyük cehalet. Doktorumuzun hizmet aşkı kalır mı? Milletçe biz bu noktada hizmet ehli olan öğretmenlerimiz, sağlık görevlilerimiz hepsi ile el ele vereceğiz. Şimdi de FETÖ'den, bölücü terör örgütüne kadar bütün çevrelere bunların hizmetkarlık yapmalarının sebebi işte budur. Tüm bu kart devrimcilerin sorumluluğu var. AK Parti'nin en büyük başarılarından biri de bu maskeli baloyu sona erdirmektir. Şu istasyonda takılalım yok. Üzerine üzerine gideceğiz. Bu milletin huzuruna kastedenlere bu işin hesabını soracağız, ara vermek yok devam. İnşallah, bundan sonra da sıfatı ve konumu ne olursa olsun, ihanet içine girenlerin maskelerini düşürmeye devam edeceğiz."

 

KUZEY IRAK'IN REFERANDUM KARARI: BİZİ DERİNDEN ÜZMÜŞTÜR

Ülkemizde de PKK'nın tam iftar saatlerinde saldırıları ile verdiğimiz şehitler yüreğimizi dağlıyor. Kuzey Irak'la ilgili yapılan açıklama bizi derinden üzmüştür. Irak'ın toprak bütünlüğüne bir tehdittir ve yanlış bir adımdır. Temenni ederdik ki, istişare yolu ile yapılsın. Bu bölgede Kuzey Irak yalnız değildir. Musul'da Araplar, Kerkük'te Türkmenler birlikte yaşıyorlar. Biz barış içerisinde bu adımların atılmasını ve Irak'ın bütünlüğünü hep savunduk. Zaman zaman orada ipin ucunun da kaçtığını gördük. Bu bizi üzmüştür, Dışişlerimiz açıklamaları da yapmıştır. Kimsenin yararına değildir.

KATAR TEPKİSİ: İNSANİ DEĞİLDİR, İSLAMİ DEĞİLDİR

Ayrıca Katar'daki gelişmeler, Katar'a ve Katar vatandaşlarına yönelik yaptırımların uzandığı yerlere de baktığımızda yanlışa düşüldüğünü görüyoruz. Bir ülkenin halkını her anlamda tecrit etmeye kalkmak insani değildir, İslami hiç değildir.

Pek çok terör örgütüyle aynı anda mücadele eden, bu sebeple sadece 35 yılda 40 bin vatandaşını kaybeden bir ülke olan Türkiye, terör konusunda çok daha hassasiyete sahiptir. Bizim bile tasvip etmediğimiz yaptırımların, Katar'a uygulanması kabul edilemez. Katar DEAŞ'a karşı Türkiye ile birlikte en kararlı duruşu gösteren ülkedir. Lütfen birbirimizi aldatmayalım. Ve iftira kampanyalarıyla Katar'ı adeta bir suçlu gibi göstermenin bölgeye hiçbir faydası yoktur.

Türkiye olarak biz neyin ne olduğunu biliyoruz. Ama PKK'nın yavruları olan PYD'ye ve YPG'ye sahip çıkanlar, bu verdikleri kararlarla bedeli ödenmeyecek yanlış adımlar atıyorlar. PYD ve YPG PKK'nın düşük çocuklarıdır, bu da böyle biline. Bunlarla beraber olunması hele hele ABD'ye hiç yakışmaz. Biz Rakka operasyonunu beraber yapardık, niçin bizimle yapmıyorsunuz? Terör örgütlerine maddi yardımda bulunmakla suçlayacaksınız bir ülkeyi, öbür taraftan YPG'ye, PYD'ye silah yardımı yapacaksınız. Bunlar bilinmiyor mu? Şu an YPG'ye, PYD'ye verilen silahların benim ülkeme tehdit oluşturmadığını kim garanti edecek? Dost acı söyler ama gerçeği söyler.  

Eğer darbelere karşıysanız biz 15 Temmuz'da kimlerin darbelere karşı olduğunu çok iyi biliyoruz. Şu anda Körfez'de oynanan oyunların içerisinde bu darbe girişiminin aktörlerinin yer almadığını kimse iddia edemez. Ayrıca Mursi'nin tahttan indirilmesinde darbecinin kim olduğu belliydi. Savunma Bakanı'ydı. El bebek, gül bebek eller üzerinde taşınıyor. Darbeci bu. Demokrasi eğer darbeler sistemiyse bunu bize tanımlayın da bilelim. Türkiye ve Katar'ın desteği olmasaydı Suriyeli muhaliflerin DEAŞ ve rejime direnmesi mümkün değildi. Her şeyden önce Katar, İslam dünyasının yaşadığı sıkıntılar karşısında bağımsız duruş sergileyebilen, kendi politikalarını oluşturabilen bir ülkedir. Katar, yüz ölçümünden ve nüfusundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Öz önemli. Bu meselenin mümkün olan en kısa sürede çözüme kavuşturulması, bölgedeki tüm ülkelerin ve halkların yararına olacaktır. Bunun için de çok ciddi bir telefon diplomasisi sürdürüyoruz. Bugün de Fransa Cumhurbaşkanı ve Katar Emiri ile üçlü görüşme yapacağız. Yani böyle bir ayın içerisinde Körfez'de bu olayların patlak vermesini izah etmek mümkün değil. Fakat ben buradan tüm siyaset dünyasına sesleniyorum, efendim şu kadar küçük nüfus ile yüz milyonlara kafa tutuyorlarmış.

Hakkında adeta idam kararı verilen bir ülke söz konusu. Gıdası, ilacı ne varsa kesmek suretiyle, böyle bir sıkıştırmayla karşı karşıya kalan bir ülke var. Bunlar düne kadar bu kadar samimiydi, hatta akraba olanlar bile var aralarında, sonra kalkıp bunu yapacaksın. 

"İÇTÜZÜK ÇIKANA KADAR TATİL OLMAMALI"

Ben burada da yine sayın Başbakan'a ve diğer arkadaşlarımıza özellikle söylüyorum. İçtüzükle ilgili girişimlerimizi sürdürmekte fayda var. Ana muhalefet katılmamış. Onda da hayır var, katılmasın. AK Parti ve MHP el ele verip bu işi halledebilir. Mevcut içtüzük bitmiştir. Bununla parlamento çalışmaz, bunu görüyoruz. Hiç bu işi geciktirmeyelim, içtüzüğü halledelim ve parlamentomuzu daha aktif hale getirmiş olalım. Çünkü bizim üretime ihtiyacımız var. Bu hafta sonuna kadar nasıl ki tatil yok diyorlarsa, içtüzük çıkana kadar tatil olmamalı. Bu konuda emin miyiz. İsterseniz burada "kabul edenler,etmeyenler" deriz. Kabul edilmiştir.