Erdoğan'dan birlik vurgusu
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin üniter devlet yapısının ortadan kaldırılmasına yönelik niyet ve girişimlere asla izin vermeyeceklerini belirterek "Kim bu kardeşlik projesinden bir ihanet planı çıkarmaya çalışıyorsa Türkiye'ye büyük kötülük ediyor" dedi.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Tayyip Erdoğan, ulusa sesleniş konuşmasında "Bu ülkenin yalnız doğusunda değil, batısında da, kuzeyinde de, güneyinde de mahrumiyet bölgeleri oluşmasına göz yuman, buralara götürülmesi gereken hizmetlerin parasını hırsıza, arsıza peşkeş çekenlerdir" dedi.
AKP iktidarı olarak hep "tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet" dediklerini belirten Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İktidarımız hep şunu işledi: Tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet. Bildiğiniz üzere son haftalarda, terör sorunu, demokratik açılım çalışmaları, ülkemizin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Şunu herkesin çok iyi bilmesi gerekiyor: Bizim bu açılımdan muradımız, bu ülkede yaşayan herkesin; ama herkesin, kendini özgürce ifade edebileceği demokratik ortamı tesis edebilmektir.
Önceliğimiz yediden yetmişe bütün insanlarımıza ve bir uçtan bir uca ülkemizin her bir köşesine esenlik getirebilmektir. Biz 'demokratik bir açılım gerçekleştirelim' derken, sadece doğu demiyoruz, sadece batı demiyoruz, sadece kuzey veya güney demiyoruz, bu ülkeyi topyekûn ele alıyor, nerede bir insani sıkıntı varsa devlet orada olsun, o sıkıntıyı gidersin diyoruz.
Nerede adaletsizliğe uğramış bir insanımız varsa hukukun sapmaz terazisi orada kurulsun diyoruz. Bu ülkenin nimetleri de, külfetleri de hakça paylaşılsın diyoruz.
Hakkaniyetin ölçüsü nerede şaşıyorsa hep birlikte bunu düzeltelim diyoruz. Her vatandaşımızın devletinden insanca bir hayatın asgari şartlarım oluşturmasını beklemek gibi bir hakkı vardır diyoruz. Devletin görevi, kim olduğuna, nerede yaşadığına bakmadan vatandaşına hizmettir diyoruz. Biz milletimize efendi olmaya değil, milletimizin hizmetkârı olmaya geldik. Bizim demokratik açılımdan kastımız, bu genişlik ve bu bütünlük içindedir.
Ekmeğe uzanması gerekn eller silaha uzandı
Türkiye yine çok uzun yıllardır terörle mücadele halindedir. Bu ağır tecrübe canımızdan binlerce gencecik can koparıp almıştır. Evlerin önlerine ayyıldızlı bayraklara sarılı şehit cenazeleri getirildikçe, Türkiye her ölüm haberiyle sarsıldıkça, yediğimiz lokmalar boğazımıza dizilir olmuştur.
Türkiye bu yıllan acıyla, gözyaşıyla geçirmiştir. Ekmeğe uzanması gereken eller silaha uzanmıştır. Refaha doğru atılması gereken adımlar maalesef yoksulluğa, yoksunluğa, işsizliğe, çaresizliğe doğru atılmıştır.
Ülke olarak bu süreçte refaha doğru yürüyeceğimiz, büyüyeceğimiz, kalkınacağımız altın yıllarımızı kaybettik. Millet olarak bu ülkeye güç verecek, kalkınmamıza omuz verecek, hayallerimizi gerçeğe dönüştürecek nice nesillerimizi kaybettik. Anaların gözbebeği, milletimizin umudu, ülkemizin geleceği olan gencecik, pırıl pırıl canlarımızı kaybettik.
Çözümü aklıselimle tartışmayı başaramadık
Geleceğimizi karartmak, umutlarımızı köreltmek isteyenlerin de bir ucundan körükledikleri bu fitne ateşini milletçe, elbirliğiyle söndürmeliyiz. Nesiller boyudur kanayan bu yarayı artık iyileştirmeliyiz. Bunun için fert fert, insan insan, ev ev bu meseleyi yeniden düşünmeli, tarih boyunca olduğu gibi bu badirenin üstüne kararlı bir millet gibi girmeyi bilmeliyiz.
Üzülerek ifade edeyim ki, toplum olarak bugüne kadar bu konuyu bütün boyutlarıyla değerlendirmeyi; çözümü soğukkanlılıkla, aklıselimle tartışmayı pek başaramadık. Bize dayatılan önyargıları; bizi birbirimize düşürmek için tezgâhlanmış korku ve fesat tuzaklarını hakkıyla aşamadık. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bugün, bu sorunlarımızı bir güvenlik sorunu olarak değil, topyekûn demokrasi sorunumuzun bir parçası olarak konuşabilme noktasına gelmişsek, bunda, güvenlik güçlerimizin on yıllardır büyük fedakârlıklarla ve dirayetle verdikleri mücadelenin payını asla unutamayız.
En ağır şartlarda, binlerce şehit vermek pahasına yürütülen bu zorlu mücadelede güvenlik güçlerimiz üstüne düşeni yapmaktadır. Ancak yıllardır söylenegeldiği üzere, bu mesele sadece askeri tedbirlerle çözülebilecek bir mesele değildir. Bu mesele çok boyutlu bir meseledir, toplumsal bir meseledir, sosyal bir meseledir ekonomik bir meseledir, kültürel bir meseledir.
İşin psikolojik boyutu vardır. Hepsinin ötesinde bunun siyasi, diplomatik boyutu vardır, bu bir insanlık meselesidir, bir demokrasi meselesidir. Bu noktada meseleyi yeniden düşünerek, milletimizin acılarına son verecek ve kardeşleri birbirine düşüren bu fitneyi bitirecek aklıselimi yine birlik ve beraberlik içinde tesis etmeyi umut ediyoruz ve diyoruz ki, hep birlikte ama hep birlikte kim olursa olsun gelin taşın altına elimizi sokalım.
Kimse kardeşlik projesinden ihanet planı çıkarmasın
Bugün geldiğimiz nokta, bu tarihi aklıselim noktası, devletimizin ve milletimizin ortak iradesinin ve beklentilerinin bir neticesidir.
Şundan hiçbir insanımız şüpheye düşmesin:
Bu silkiniş, aşırlar boyunca bir ve beraber yaşamış olan milletimizin yeniden tarihe yön verecek bir haşmet ve azamete ulaşmak üzere birbirine kenetlenmesi, milli birlik-bütünlük projesini, sürecini hayata geçirmesidir. Kim bu kardeşlik projesinden bir ihanet planı çıkarmaya çalışıyorsa Türkiye'ye büyük kötülük ediyor.
Anayasamızın belirlediği ölçüler ortadadır. Türkiye'yi bölmeye, bütünlüğümüzü bozmaya, üniter devlet yapımızı ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir niyet ve girişime asla ve asla izin vermeyiz. Türkiye'nin menfaatlerine halel getirecek en küçük bir adımı bile asla ve asla atmayız.
Ne yapıyorsak Türkiye'nin menfaatleri içindir, 71 buçıık milyon vatandaşımızın tamamının ortak menfaati içindir. Bizim gözden çıkarılacak bir tek evladımız yoktur, biz bütün çocuklarımızın bu topraklarda tarih boyunca olduğu gibi kardeşçe yaşamalarını istiyoruz.
Bu açılım demokratik bir açılımdır, bu açılını sevgi ve kardeşlik açılımıdır, bu açılım ortak bir duyguda buluşma açılımıdır. Bu açılım ortak aklın tecellisidir. Atılan bu adım anaların gözyaşları daha fazla akmasın, acılar daha fazla yüreklere çökmesin, gönüller mahzun olmasın, kardeş kardeşe düşman olmasın diye atılıyor, bu amaçlara nasıl karşı çıkılabilir?
Millete asıl kötülüğü bu acıya seyirci kalanlar yaptı
Bu millete asıl kötülüğü, bu acıya seyirci kalanlar, bu yarayı bir an önce iyileştirmek için gününü gecesine katmayanlar yapmıştır. Asıl büyük yanlışı, yetki ve sorumluluğu elinde bulundurduğu halde, yıllar yılı hamasette idare edip, sorunu görmezlikten gelen makam sahipleri yapmıştır.
Bu ülkeye en büyük koruluğu milletin kardeşlik duygularını zayıflatmak için türlü türlü fesat oyunları tezgâhlayanlar, bu milletin beraberliğini zayıflatmaya çalışanlar yapmıştır.
Asıl sorgulamamız gerekenler, vatandaşına en temel hakları fazla gören, bu ülkeye tarih boyunca bağlı kalmış gönülleri kıran, küstüren zihniyetlerdir.
Bu ülkenin yalnız doğusunda değil, batısında da, kuzeyinde de, güneyinde de mahrumiyet bölgeleri oluşmasına göz yuman, buralara götürülmesi gereken hizmetlerin parasını hırsıza, arsıza peşkeş çekenlerdir.
Asıl sorgulamamız gerekenler, insanlarımızın birlik ve beraberliğine kasteden kirli çeteleşmeler, karanlık örgütlenmeler, iftira tezgâhlarıdır; adalete güveni zedeleyen, otoritesini saygıyla değil korkuyla kabul ettirmeye çalışan yönetim anlayışlarıdır. Gelin bunları sorgulayalım, bu hatalara, bu yanlışlara bir daha düşmeyelim diyoruz, bunda ne kötülük var?
Türkiye'nin acıları sona ersin, geleceğimiz, aydınlık olsun ve bu aydınlık, bu ülkenin bütün insanlarının yüzlerini ve gönüllerini aydınlatsın istiyoruz, bunda ne gariplik var?
Meseleyi türlü asabiyetten uzak biçimde tartışalım
Bu meseleyi her türlü önyargıdan, her türlü polemikten, her türlü asabiyetten, her türlü istismarlardan uzak biçimde gelin milletin huzuruna getirelim diyoruz. Üniversitelerimiz konuyu tartışsın, aydınlarımız, sanatçılarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, medyamız, yediden yetmişe bütün insanlarımız bu konuyu hakkını vererek bir daha düşünsün diyoruz. Vatan toprağının bir köşesindeki bir yara gün gelir bütün vücudu sarar, kangrene çevirir, gelin daha fazla geç kalmadan o yarayı hep birlikte soralım diyoruz.
Gelin yanlış neyse, hata neyse, kusur neyse, çok geç olmadan bütün bu yanlışlıkları düzeltelim diyoruz. Gelin bu ülkeyi demokrasisiyle, adaletiyle, özgürlüğüyle, refah ve istikrarıyla, barış ve kardeşliğiyle dünyaya örnek bir ülke haline getirelim diyoruz.
Terörü her zaman telin ettik
Terörü bir yol olarak seçenleri her zaman telin ettik, şimdi de ediyoruz. Terör örgütünü bir düşman ilan ettik, şimdi de ilan ediyoruz.
Türkiye'nin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü her şeyin üstünde tuttuk, bugün de bu hassasiyetimizi aynı kararlılıkla koruyoruz. Bu demokratik arayışlarımız da aslında bu hassasiyetimizin esendir.
İnanıyorum ki bu demokratik açılımlar sonuç verdikçe, fesat odaklan zeminini kaybedecek, terörün bir yol, bir yöntem gibi gösterilmesine de imkân kalmayacaktır.
Türkiye kelimelerden korkulan ülke olmanın utancını taşıyamaz
Demokrasi içinde her derdin bir çaresi vardır. Yeter ki başta demokrasi olmak üzere her konuda samimiyeti elden bırakmayalım. Demokrasiyi bütün unsurlarıyla birlikte işler hale getirirsek, diğer bütün sıkıntıların da peş peşe çözüm yoluna gireceğini rahatlıkla görebiliriz.
Bu ülkenin doğusuyla batısını birbirine yaklaştırdıkça, terörün ayaklarının altındaki zeminin ortadan kalkacağım da göreceğiz, insanların fikirlerini, İnançlarını, kültürlerini yaşamakta alabildiğine özgür oldukları bir ülke haline gelebilirsek, bütün bu farklılıkların bu ülke için bir zenginlik olduğunu fark edeceğiz.
Türkiye, kelimelerden, kavramlardan, fikirlerden korkulan bir ülke olmanın utancını daha fazla taşıyamaz. Bu ülkede hepimizin, Türkmen'in de, Tatar'ın da, Kürt'ün de, Çerkez'in de, Laz'ın da kendini özgür hissederek, kendi kültürüne, geleneğine-göreneğine sahip çıkarak, komşusunun farklılıklarına saygı göstererek geleceğe umutla bakarak yaşamaya hakkı var.
Nitekim binlerce yıllık tarihi medeniyet tecrübemiz de, bu milli ahengi en güzel biçimde yaşayan ve yaşatan bir millet olduğumuzu görmüyor muyuz, bunu göstermiyor mu? Ancak böyle bir Türkiye güçlü bir Türkiye olarak yoluna devam edebilir.
Bizim hedefimiz herkesin devlet ve kanunlar karşısında eşit olduğu, külfetin ve nimetin adaletle paylaşıldığı, tek bir vatandaşımızın bile mahzun olmadığı bir Türkiye'dir.
Türkiye ağırlığını hissettiren ülke konumuna geliyor
Türkiye'yi daha güzel yarınlara taşımak üzere bu tespit ettiğimiz ekonomik hedeflere de büyük bir kararlılıkla yürümeye devam ediyoruz. Dünyada yaşanan olumsuz şartlara rağmen başlattığımız sosyoekonomik değişimi her alanda aynı hız ve yoğunlukta sürdürme gayreti içindeyiz.
Bu çalışmalar neticesinde Türkiye hem bölgesinde, hem dünyada ağırlığı giderek daha fazla hissettiren bir ülke konumuna geliyor.
Huzur ve istikrarını koruyan, sorunlarının üstüne kararlılıkla giden, hedeflerini kaybetmeyen ve adımlarını her gün biraz daha ileriye atan bir Türkiye'nin önü açıktır.
Yeter ki ülkemize ve birbirimize inancımızı kaybetmeden yürümeye devam edelim. Ben o mutlu ve müreffeh Türkiye idealine bütün kalbimle inanıyorum."