Erdoğan, Obama ile füze kalkanı sistemini konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesinde füze kalkanı sistemi ile ilgili olarak hassas olduklarını altını çizdiğini açıkladı.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, G-20 Liderler Zirvesi çerçevesinde basına kapalı gerçekleştirilen bazı oturumlarda değişik başlıklarda konuşmalar yaptı.
''Küresel ekonomi ve güçlü sürdürülebilir ve dengeli büyüme için çerçeve'' konulu oturumda yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan, Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak'a misafirperverliklerinden dolayı teşekkür etti. Uygulanan politikalarla birçok ülkenin büyüme sürecine tekrar girdiğini, işsizliğin daha da artmasının önlendiğini ve küresel finansal sistemin çalışmaya başladığını anlatan Başbakan Erdoğan, ancak hala önemli riskler bulunduğunu ifade etti. Özellikle bazı gelişmiş ülkelerde, mali sürdürülebilirlik endişelerini ortadan kaldıracak orta vadeli planların henüz tam anlamıyla ortaya konulamadığına işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Birçok ülkede işsizlik yüksek seyrediyor. Avrupa başta olmak üzere finansal sektör kaynaklı sorunlar önemini koruyor ve küresel dengesizlikler yeniden artış eğilimine giriyor'' dedi.
Daha da önemlisi, son dönemde gözlenen döviz kurlarındaki istikrarsızlığın, finansal ve ticari korumacılık riskini ortaya çıkardığını dile getiren Erdoğan, bu zirvede söz konusu risklere yönelik endişeleri bertaraf edecek politikalar ve taahhütlerin güçlü bir şekilde ortaya koyulması gerektiğini kaydetti. Bugüne kadar sergilenen işbirliği tablosunun, ''son dönemde ortaya çıkan tartışmalarla zayıfladığı algısının'', grup olarak üzerine önemle eğilmesi gereken önemli bir unsur olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Uluslararası kamuoyunun G-20 platformuna olan inancının devam etmesini sağlamalıyız'' diye konuştu.
Bu çerçevede, G-20 üyeleri olarak para, maliye ve kur politikalarının yayılma etkilerini de dikkate alarak koordineli bir şekilde uygulamalarının büyük önem taşıdığını anlatan Erdoğan, küresel ekonomiye ilişkin olarak önemli gördüğü bazı hususları da sıraladı. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Öncelikle, gelişmiş ülkelerin mali uyum planlarının büyümeyi destekleyici tedbirlere odaklanmasını sağlamalıyız. Mali alanı olan ülkeler küresel büyümeyi daha fazla desteklemelidir. Aynı zamanda, işsizliği azaltacak ve özel sektör öncülüğünde büyümeye destek olacak yapısal reformları daha da somutlaştırmalı ve bunları bir takvime bağlamalıyız. Diğer taraftan, sermaye akımlarında son dönemde gözlenen artışın, yükselen piyasa ekonomilerine yönelik olumsuz etkilerini azaltmaya çalışmalıyız. Bu çerçevede, gelişmiş ülkeler uygulayacakları politikalarda, yayılma etkilerini dikkate almalıdır. Döviz kurlarını piyasa koşullarından ve ekonomik temellerden uzaklaştıran müdahalelerden kaçınılması gerektiğini de vurgulamak isterim. Son olarak, çok daha derin kökleri olan küresel dengesizlikleri gidermek amacıyla orta ve uzun vadeli politikalar belirleyip harekete geçmeliyiz. Bu çerçevede Seul Eylem Planı'nda yer alan politika önerilerini destekliyoruz. Bunların hayata geçmesi için hep birlikte çaba sarf etmeli ve karşılıklı değerlendirme sürecini etkin bir araç olarak kullanmalıyız.''
Türkiye
Türkiye olarak Orta Vadeli Program vasıtasıyla çıkış stratejilerinin 2009 Eylül ayında tüm ülkelerden önce açıkladıklarını dile getiren Erdoğan, bu programın olumlu sonuçlarının 2010 yılında görüldüğünü söyledi. 2010 yılının ilk yarısında Türkiye ekonomisinin yüzde 11;lik bir büyüme performansı sergilediğine değinen Erdoğan, bu yıl orta vadeli programını, 2013 yılını da içerecek şekilde yenilediklerini ve Ekim ayında kamuoyu ile paylaştıklarını anımsattı.
Erdoğan, ''İhtiyatlı kamu maliyesi duruşu; fiyat istikrarıyla finansal istikrara odaklanmış para politikası çerçevesi ve büyümeyi destekleyecek yapısal reformlar orta vadeli programımızın ana unsurlarını oluşturuyor'' ifadesini kullandı. Son dönemde Türkiye'nin uyguladığı serbest kur rejiminin de programın temellerinden birini teşkil ettiğini dile getiren Erdoğan, orta vadeli programda yer alan politikaların Seul Eylem Planı ile uyumlu olduğunu hatırlattı. Washington Zirvesi'nin üzerinden tam iki yıl geçtiğini belirten Erdoğan, gelecek dönemde de, küresel ekonomik sorunların ele alınmasında ve finansal sistemin şekillendirilmesinde aynı işbirliğinin korumasının küresel ekonominin bütünü açısından da büyük önem taşıdığını kaydetti.
Uluslararası finansal kuruluşları
Uluslararası finans kuruluşlarıyla ilgili oturumdaki konuşmasında da Başbakan Erdoğan, IMF reformunda önemli bir aşama kaydedildiğini belirterek, bundan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Reformların bir an önce hayata geçmesi için çaba gösterilmezse, çalışmaların anlamsız hale gelebileceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, bunun için tüm tarafların üzerine düşeni yapmasının büyük önem taşıdığını kaydetti. Gelişmekte olan ülkelerin IMF yönetimindeki temsillerinin güçlendirilmesinin önemine işaret eden Erdoğan, bu kapsamda, ülkelerin kota paylarının yeniden düzenlenmesine ve yükselen piyasa ekonomilerinin İcra Direktörleri Kurulu'ndaki sandalye sayılarının artırılmasına yönelik reform kararınını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
Bu reformun 2012 yılı sonbaharına kadar hayata geçirilmesi için G-20'nin takipçisi olması gerektiğini ve yaşanabilecek gecikmeleri önlemek için elden gelen gayreti gösterilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, ''Bu kapsamda,önümüzdeki yıl G-20 dönem başkanlığını üstlenecek olan Fransa;nın bu hususu yakından takip edeceğine ve reformun zamanında gerçekleştirilmesi için üye ülkeleri teşvik edeceğine inanıyorum'' diye konuştu. Gösterilen çabalara rağmen reform paketinin yürürlüğe girmesinde herhangi bir gecikme yaşansa bile, 2012 yılındaki İcra Direktörleri seçiminde Kurul;da öngörülen değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, ''Çünkü 2012 yılındaki seçimleri kaçırdığımız takdirde süreç 2014 yılına sarkacaktır'' dedi. Bugün alınan ve acil olduğuna inanılan bir reform kararının iki yıl daha gecikmeli olarak uygulamaya girmesinin, reformların ruhuna tümüyle aykırı olacağını ifade eden Erdoğan, diğer taraftan, İcra Direktörleri Kurulu'ndaki değişikliğin 2012 yılında yerine getirmenin önünde herhangi bir engel olmadığını söyledi.
IMF reformu
Bu reformun, Fon;daki temsil adaletsizliğinin tam olarak gidermediğini ifade eden Erdoğan, reform sonrasında Türkiye'nin de içinde yer aldığı birçok yükselen piyasa ekonomisinin Fon;da düşük temsil edilmeye devam edeceğini kaydetti. Bu ülkelerin yüksek büyüme performansları da dikkate alındığında, söz konusu adaletsizliğin, zaman ilerledikçe daha da artacağına işaret eden Erdoğan, ''Dolayısıyla Fon;daki temsil adaletinin iyileştirilmesi için kota paylarının gözden geçirilmesine önümüzdeki süreçte de devam edilmelidir'' dedi. Erdoğan, bu çerçevede, ülke kotalarını belirleyen kota formülüne ilişkin çalışmaların bir an önce başlaması ve öngörüldüğü şekilde 2013 yılı başına kadar tamamlanması gerektiğini kaydetti.
Formül, ülkelerin küresel ekonomideki izafi ağırlıklarını doğru bir şekilde yansıtacak biçimde tasarlanması gerektiğini belirten Erdoğan, kota formülüne ilişkin tartışmalarda bu hedeften sapmamaya ve bu amaca aykırı unsurları formüle dahil etmemeye özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Küresel finansal güvenlik ağlarının geliştirilmesine de değinen Erdoğan, IMF'nin borçlanma araçlarında son dönemde yapılan iyileştirmeleri olumlu bulduğunu söyledi. Sistemik şokların etkilerini azaltmak üzere IMF bünyesinde yürütülmekte olan çoklu finansman imkanlarına ilişkin çalışmaların başarı ile sonuçlandırılmasının önemli bir adım olacağını düşündüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan, bu çerçevede, bu çalışmaların 2011 yılında da sürdürülmesinin yararlı olacağına olan inancını dile getirdi.
Erdoğan, Obama ile başbaşa görüştü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, G-20 Liderler zirvesi çerçevesinde ABD Başkanı Barack Obama ile başbaşa bir görüşme yaptı. Alınan bilgiye göre, Erdoğan, G-20 liderler Zirvesi'nin yapıldığı COEX Kongre Merkezi'nde ABD Başkanı Obama ile başbaşa yaklaşık yarım saat süren bir görüşme gerçekleştirdi.
Liderlerle görüşmeleri çerçevesinde Başbakan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Dimitry Medvedev ile de 30 dakika süren bir görüşme yaptı. Görüşmenin sonunda iki lider, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'yi de alarak görüşmelerine bir süre daha devam etti.
Nükleer santral yapımı ile ilgili nihai karar yarın verilecek
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, nükleer enerji santrali yapımı konusunda Güney Kore ile yürütülen görüşmelerde nihai kararın yarın verileceğini bildirildi. G-20 liderler zirvesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a eşlik eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye ile Güney Kore arasında nükleer enerji santralleri yapımı konusunda yapılan görüşmelere ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Yıldız, Başbakan Erdoğan'ın yarın Kore Cumhurbaşkanı Lee Myung Bak ile kahvaltıda biraraya geleceğini, kendisinin de katılacağı görüşmede nükleer santral yapımı konusunun ele alınacağını geleceğini bildirdi. Türkiye'nin nükleer güç santral yapımıyla ilgili kararlılığında herhangi bir ''çözülmenin'' olmadığını belirten Yıldız, mutlaka 2023 yılına kadar 2 tane nükleer güç santralinin yapılması gerektiğini söyledi.
Yıldız, şöyle konuştu: ''Nihai bir sonucun alınacağı bir görüşme olacak. Bizler özellikle uluslararası siyaset ve nezakete de dikkat ederek şunu yaptık. Güney Kore ile görüşmelerimiz bitmeden herhangi bir görüşme yapmadık, herhangi bir ülke ile. Bunu Güney Kore bizden istemişti ve haklı bir istek olarak gördük. Bizim, görüşme nihayete ulaşmadan diğer bir ülke ile herhangi bir görüşmemiz olmadı. Gelen teklifleri kabul ettik ama bu manada resmi bir görüşmemiz olmadı. Bu açıdan yarın sabah ki kahvaltıyı, son görüşmeyi ben de bekliyorum ve ümit ediyorum ki bir anlaşma olsun. Ama anlaşma olmadığı taktirde bizim planlarımızın tıkanmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.''
Erdoğan, liderlerle görüşmeler yapıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong ile ayrı ayrı görüştü. G-20 liderler Zirvesi için Güney Kore'nin başkenti Seul'de bulunan Başbakan Erdoğan, temasları çerçevesinde COEX Kongre Merkezi'nde Ban ve Loong ile bir süre görüştü. Görüşmeler basına kapalı gerçekleşti.
'Kapsamlı ve Irak halkının iradesini yansıtan bir hükümet olacak'
ABD Başkanı Barack Obama, yeni Irak hükümetinin, kapsamlı ve Irak halkının iradesi yansıtan bir hükümet olacağını söyledi. G-20 zirvesi için Güney Kore'nin başkenti Seul'de bulunan Obama, düzenlediği basın toplantısında, hükümetin oluşturulmasının, modern Irak için bir kilometre taşı olduğunu belirtti. Irak'ta 7 Martta yapılan genel seçimlerden sonra, 8 ay süren anlaşmazlığın ardından Iraklı liderler, yeni hükümetin Şii Başbakan Nuri El Maliki başkanlığında kurulması konusunda anlaşmıştı.
'Anlaşmaya varılabilmesi için G-20 ülkeleri ödün vermeli'
Güney Kore'nin başkenti Seul'de sanayileşmiş ve gelişmekte olan 20 büyük ülkeyi bir araya getiren G-20 Zirvesi'ne katılan liderlerle tek tek görüşen Güney Kore Devlet Başkanı Lee Myung-Bak, liderleri, zirve sonunda bir anlaşmaya varılabilmesi için ödün vermeye çağırdı. Sözleri, G-20 zirvesinin sözcüsü Kim Yoon-Kyung tarafından aktarılan Güney Kore Devlet Başkanı, dünyadaki ekonomik dengesizliklerin giderilebilmesi için, G-20'ye üye ülkerinin ödün vermesi gerektiğini ifade ederek, ekonomik, finansal ve ticari zorlukların üstesinden ancak uluslararası koordinasyon yoluyla gelinebileceğinin altını çizdi. Zirvede, küresel ekonomiye yeni bir çerçeve kazandırılması, finansal sistem reformları, kalkınma, ticaret, enerji ve iklim değişimi gibi konular ele alınıyor.
Öte yandan, G-20'nin Dönem Başkanlığını bir yılığına üstlenecek olan Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bugün Seul'e geldi. Lee Myung-Bak'la da görüşeceği bildirilen Sarkozy'nin, bir basın toplantısı düzenledikten sonra Fransa'ya dönmesi bekleniyor.
'Şu anda verilmiş olan nihai bir karar söz konusu değil'
Başbakan Erdoğan, İnter Continental Otel'de G-20 zirvesine ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Başbakan, ''ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmeniz oldu, NATO Füze Kalkanı Sistemi gündeme geldi mi?'' sorusunu yanıtlarken şunları kaydetti: ''Bu görüşmemiz esnasında, balistik füze savunması ile alakalı konu aramızda ayrıca gündeme geldi ve hassasiyetimizi kendilerine aktardık. Gördüğüm kadarıyla hassasiyetlerimiz noktasında herhangi bir farklı düşünceleri yok. Tabi hepsinden önemlisi bir NATO üyesi ülke olmamız hasebiyle her şeyin NATO çerçevesi içerisinde olması ve bu çerçeve içerisinde eğer bir adım atılırsa, bu adımı atabileceğimiz ki, bunun başında bir defa öyle bir anlaşma içerisinde herhangi bir ülkenin isminin kaydedilemeyeceği, bunun yanında böyle bir balistik füze savunması nereye yerleştirilecek? Bu Türkiye'de böyle bir şey olduğu zaman Türkiye'nin genelini kapsaması lazım. Yani belli bir noktayı değil. Ve tabi bunu kimin komuta edeceği hususları, ondan sonra bunun tabi teknik olarak bazı izahları var ki bu teknik izahlar konusunda da yine taleplerimiz oldu. Bu taleplere de ben doğrusu olumlu baktıklarını gördüm. Lizbon görüşmelerine ki ben katılamayacağım, sayın Cumhurbaşkanımız, Dışişleri ve Savunma Bakanlarımız katılacaklar, onlar o görüşmeleri yapacaklar. Ama şu anda ilk etaptaki yaklaşımlarımız bu bu yaklaşımlar çerçevesinde nasıl adım atılacağını artık NATO yetkililerinden göreceğiz. Ona göre de nihai kararı verilecek. Yani şu anda verilmiş olan nihai bir karar söz konusu değildir.''
'G-20 ülkeleri görüş ayrılıklarını gidermek için daha fazla çalışmalı'
ABD Başkanı Barack Obama, G-20 liderler zirvesinden sonra düzenlenen basın toplantısında, ''G-20 ülkeleri ticaret ve dövizle ilgili görüş ayrılıklarını gidermek için daha fazla çalışmalı'' dedi. Ekonomik krizlere yol açan eski dengesizliklere dönme riski bulunduğu uyarısında bulunan Obama, G-20'nin ileri doğru gitme konusunda geniş bir anlaşma için bir araya geldiğini, bunun küresel çapta ''dengeli ve sürdürülebilir büyümeye'' odaklanma anlamına geldiğini belirtti. ''Büyük ticari fazlalıklara sahip ülkeler ihracata sağlıksızca bel bağlamaktan yönünü çevirmeli. Döviz kurları ekonomideki gerçekleri yansıtmalı'' diyen Obama, küresel ekonomide bazı alanlarda düzelme olmasına rağmen, kendisi ve diğer liderlerin, özellikle istihdam yaratma konusu olmak üzere ''ilerlemenin yeteri kadar hızlı olmadığının'' farkında olduklarını kaydetti.
ABD'de işsizlik konusunda bir toparlanma sağladıklarını söyleyen Obama, ''Bunun hız kazanmaya ihtiyacı var. Hükümet işini kaybeden 8 milyon kişiye tekrar iş veremez. Bunun özel sektör tarafından yapılması gerekiyor'' diye konuştu. Küresel ekonominin istikrarı ve ülkeler arasındaki gerilimin azaltılmasına yardımcı olacak güçlü uluslararası mekanizmalar ve kurumlar kurmak için adım adım gittiklerini söyleyen Obama, G-20 liderler zirvesinde ''muazzam ilerleme kaydettiklerini'' ifade etti. Obama, Güney Kore ile yeni bir serbest ticaret anlaşmasına ulaşmak için ''ek zamana'' ihtiyaç olduğunu söyledi.
Çin para birimi ve FED'in tahvil alım kararı
Basın toplantısında Çin para birimi yuanın değerine de değinen ABD Başkanı Obama, ''Çin para birimi yuanın değeri düşük ve bu, ABD ve diğer ticari ortakları için rahatsız edici bir durum'' diye konuştu. Bu konuyu Çin Devlet Başkanı Hu Cintao ile görüştüğünü ve ilerleme beklediğini belirten Obama, yuanın değerini düşük tutmak için ciddi miktarda para harcayan Çin'in, yuanın değerini piyasanın belirlemesine izin vermesinin önemli olduğunu vurguladı. ''Bu cephede ilerleme göreceğimizi umuyor ve bekliyorum. Bu Çin için bazı düzeltmeler anlamına geliyor, bunun bir gecede çözülmeyeceğini anlıyoruz, ancak bu konuyla ilgilenmek gerekiyor'' diyen Obama, Hu ile ocak ayında Washington ziyaretinde bir araya geleceklerini ifade etti.
Obama, ABD Merkez Bankasının (FED) 600 milyar dolarlık tahvil alım programının doların değerini düşürmek için değil, ABD ekonomisinin yavaş toparlanmasına destek vermek için hazırlandığını da söyledi. ABD'de enflasyonun düşük olduğu, deflasyon tehlikesi bulunduğuna ilişkin kaygılar olduğuna işaret eden Obama, FED'in programının deflasyon tehlikesi kaygılarını gidermeyi amaçladığını da belirtti.
Diğer liderler
İngiltere Başbakanı David Cameron, zirvede dünya liderlerinin, ticareti desteklemek, bütçe açıklarını halletmek, ülkeler arasındaki ekonomik dengesizliklere çözüm bulmak ve Çin'in yavaş yavaş iç talebi artırma pozisyonu alması konularında önemli ilerleme kaydettiğini söyledi. Cameron, dünyanın ekonomik sorunlarının bir gecede çözülmeyeceğini, ancak G-20 liderlerinin sadece kendi ekonomileri değil, dünyaya yardım için toplandıklarını kaydetti.
Japonya Başbakanı Naoto Kan, finansal krizin zirveyi geçtiğini ve liderlerin, G-20'nin kriz sonrası toparlanması sürecinde kendi rolünü oynaması gerektiği görüşünü paylaştığını ifade etti.
Kanada Başbakanı Stephen Harper, G-20'nin güvenilirliğinin, alınan kararların sonuç vermesine bağlı olduğunu belirterek, ''Komşuyu zarara verme politikalarıyla sorun çözemeyiz. Bunun yerine ilerleme sağlamak için çalışmalarımızı eşgüdüm halinde sürdürmeye ihtiyacımız var. Toparlanma kırılgan, bu konularda ilerleme kaydetmeye devam ediyoruz'' diye konuştu.
Güney Kore Devlet Başkanı Lee Myung-Bak da, para birimleri rezerv para birimi olan ülkelerin para basabileceğini, ancak diğer ülkelerin sermaye girişleri arttığında bundan zarar görebileceğine işaret etti. Lee, ''Bu yüzden G-20 ülkeleri şimdi zararı azaltmak için ihtiyatlı önlemleri uygulamaya izin veriyor'' dedi.