Erdoğan: Kof kabadayılık örnekleri

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP için "Fransa'ya soru soracak cesareti olmayanların kendi efendilerine, örgütlerine soru soracak cesareti olmayanların kof kabadayılık örnekleridir'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Mısır'daki kazada hayatını kaybedenler için taziyelerini iletti. Pakistan ve Mali'deki gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, Pakistan ve Mali'de huzur ve istikrarı kalıcı olarak temin edecek ve demokrasiyi güçlendirecek bir sürecin başlatılmasını canı gönülden arzu ettiklerini ifade etti.

Hükümet olarak 2013 hedefleri başta olmak üzere programlarında yer alan konular üzerinde çalışmaya devam ettiklerini bildiren Erdoğan, bu çalışmalarını milletvekili seçimlerinin yenileneceği 2015 yılında azim ve istikrarla sürdüreceklerini dile getirdi. Yerel seçimlerin 2014 yılı Mart ayında yapılacağını hatırlatan Erdoğan, seçim heyecanının çok daha canlı biçimde hissedildiği bir döneme girildiğini söyledi.

Erdoğan, şöyle devam etti: ''Biz, her an sandıkta hesaba çekilecekmişiz gibi milletle kesintisiz irtibat halinde olan bir parti olarak çalışmalarımızı yürüttük, yürütüyoruz. 2012 yılında her kademede tamamladığımız kongrelerimizle birlikte artık teşkilat olarak tüm mesaimizi 2014'te yapılacak seçimlere hazırmış gibi yapıyoruz. 2014 yılı Mart ayına kadar, yani mahalli seçimlere kadar teşkilat olarak gerçekten çok yoğun, çok gayretli, azimli ve kararlı bir çalışma programını uygulamak durumundayız. Bakınız muhalefet, 10 yıl boyunca yaptığı gibi, önümüzdeki seçimde de bizimle hizmet siyaseti, eser siyaseti, insan merkezli bir siyaset üzerinden yarışa girmeyecek, giremeyecektir. 10 yıl boyunca yaptıkları gibi bütün mesailerini iftiraya, karalamaya, hakarete ayıracaklardır. Onlar bizimle hizmette yarışamazlar. Biz de onlarla bir kara siyaset yarışına, mücadelesine asla girmeyiz. Biz yine yaptıklarımızla milletin huzuruna çıkacağız, ülkeye, millete kazandırdıklarımızla eserlerimizle halkın karşısında bulunacağız. Bunlardan ziyade biz devam eden projelerimizle başladığımız ve başlayacağımız ne varsa projelerle milletimizden yetki isteyeceğiz. Biz, onları bize atmaya çalıştıkları ama kendilerine bulaşan çamurla baş başa bırakacak, 2023 hedeflerine, 2071 hedeflerinin çatısını oluşturmaya odaklanacağız. Allah'ın izniyle 81 vilayetin 81'ine elimizde projelerle gideceğiz. Sorunları tek tek tespit edecek, potansiyelleri gözden geçirecek, her bir şehrimiz için ufuk çizen, vizyon ortaya koyan hayal ve hedeflerimizi milletle paylaşacağız. Elbette bu süreçte muhalefetin kasıtlı olarak yaydığı yalan, iftira, karalama kampanyaları ile karşı karşıya bulunacağız ama biz bunları bu gayretlerimiz ile etkisiz hale getireceğiz. Milletimizin yalanlara, iftiralara itibar etmemesi için anında delilleriyle, belgeleriyle bu yalan ve iftiraları müfterilerin suratına çarpacağız. Bunun için milletle irtibatımız her zamankinden çok daha sağlam ve sıkı olacaktır.''

Makamlara bir makam ve paye sahibi olmak için gelmediklerini belirten Erdoğan, makamlara ağır sorumluluklar yüklenmek ve sorumlulukları hakkaniyetle ifa etmek için görevlendirildiklerini söyledi. Herkesin bu şuur içinde olduğuna inandığını dile getiren Erdoğan, hangi kademede olursa olsun herkesin üzerilerindeki emanetin bilinci, vakarı ve ağırlığıyla hareket edip, her anlarını millete hizmetle geçirmek zorunda olduğunu kaydetti.

 

'Ortaya koyduğunuz anlayış çerçevesi dışında atfedilen her niyet iftiradır'

Erdoğan, terör meselesine kalıcı bir çözüm üretmek için çalışmaları yoğun şekilde kararlı ve umutlu olarak devam ettirdiklerine işaret etti. Son derece hassas bir süreçten geçtiklerini bildiren Erdoğan, herkesin bu sürecin hassasiyetini tam olarak anlamasını ve bu sürece uygun olarak hareket etmesini rica etti. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Türkiye'de terör sorununun sona ermesiyle her türlü rantını kaybedecek olan kesimler var. Bunlar, bu hassas sürecin ilerlememesi için ellerinden geleni yapacaklardır ve yapıyorlar. Bu çevreler iftiralar, ithamlar, aslı olmayan dedikodularla milletin zihnini bulandırmak için her yola tevessül edeceklerdir ve ediyorlar. Milletimizin bunlara itibar etmemesi için, gerçekleri öğrenebilmesi için teşkilatımız son derece donanımlı şekilde bu söylentilerin üzerine gitmeli. Bir kere de burada, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantımızda ifade ediyorum: Biz AK Parti olarak, AK Parti Hükümeti olarak yasaların dışında meşruiyeti olmayan, milletimizin değerleriyle uyuşmayan hiçbir işin, hiçbir çabanın, hiçbir gayretin içinde olmadık ve olmayız. Biz, Türkiye'nin partisiyiz. Biz, 75 milyonun iktidarıyız. Bizim siyasetimiz, bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmak anlayışı ile asla ilerlemedi, ilerlemeyecek. 75 milyonu kucaklayan, 75 milyonu bir ve beraber gören bir anlayışla bu günlere geldik ve böyle de devam edeceğiz. Acıyı dindirmek için Türkiye'nin ayağına bağ olan bu sorunu artık sonlandırmak için Türkiye'de kardeşliği daha da pekiştirmek için ne gerekiyorsa meşru daire içerisinde onu yapıyoruz ve yapacağız. Bize işte bu ortaya koyduğunuz anlayış çerçevesi dışında atfedilen her niyet iftiradır, yalandır, asılsızdır. Milletimizin hassasiyetlerini istismar ederek onları yanıltmak isteyenlere hep birlikte fırsat vermeyeceğiz.''

'

Bahçeli, 'Başbakan şimdi de bu süreci nihayete erdirirse yüzde 70 oy alır' diyor'

Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM'deki Grup Toplantısı'nda ''MHP Genel Başkanı'nın aslı astarı bulunmayan, mesneti olmayan, iftira ve hakaretten öteye geçmeyen söylemlerine itibar etmeyeceklerini'' ifade ettiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ancak dün MHP Genel Başkanı, bilinçsizce öyle bir pas attı ki bunu taca atmak da mümkün değil. Söylediklerini onun çirkin üslubuyla aktarmam zaten mümkün değil ama ben mealen aktarıyorum: 'Başbakan şunları söyledi, yüzde 34 oy aldı, Başbakan şunları şunları yaptı yüzde 47 oy aldı, Başbakan şöyle şöyle konuştu yüzde 50 oy aldı. Başbakan şimdi de bu süreci nihayete erdirirse yüzde 70 oy alır' diyor. Bu muhteşem matematik yeteneğinden, muhteşem siyasi çözümlemesinden, özellikle de AK Parti ile ilgili bu siyasi öngörüsü ve iyi niyet temennilerinden dolayı Sayın Bahçeli'yi tebrik ediyorum. Sayın Bahçeli, demek ki sorun Başbakan'da ya da millette değil, sorun demek ki sizde. Demek ki milletle başbakanın irtibatı çok iyi. Demek ki millet Başbakanı, Başbakan da milleti anlıyor. AK Parti milleti, millet de AK Parti'yi anlıyor ama siz hiçbir şey anlamıyorsunuz. Bakın Cumhuriyet Halk partisi bu tavrı on yıllardır sergiliyor. CHP on yıllardır milletin dilini anlamıyor. Milletle aynı dili konuşamıyor ve sürekli milletin tercihlerini aşağılıyor. İşte şimdi MHP'de CHP ile aynı safa girmiştir. Millete 'bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' demek neyse MHP liderinin bu söylemi de işte aynen odur. Biz, çok şükür bu güne kadar milletimiz ile aynı yolda yürüdük. MHP Genel Başkanı'nın ifade ettiği gibi bundan sonra da bu yolda milletimiz ile yürümeye devam edeceğiz.''


'Sağduyulu ve hassas olmak gerek'

Erdoğan, bu süreçte herkesin sorumluluklarının farkında, sağduyulu ve hassas olması gerektiğini belirtti. Bu sürecin en başta bir samimiyet testi olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Bu süreç bir kez daha kimin çözümden yana olduğunu, kimin de acıdan, kandan ve gözyaşından yana olduğunu tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde netleştirecek bir süreçtir. Kendi kitlelerine, kendi yandaşlarına şirin görünmek adına sürecin hassasiyetini zedeleyenler hem kendileri kaybeder hem ülkeye millete kaybettirirler'' diye konuştu.

Kendilerinin bu süreçte her türlü sözlü ve fiili kışkırtma karşısında 10 yıldır yaptıkları gibi sabrın tarafında durmaya devam edeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Biz her türlü kışkırtma, tahrik, provokasyon karşısında soğukkanlılığımızı ve sağduyumuzu muhafaza edeceğiz. Çözümü bütün kalbimizle arzu ediyoruz ve bunun gerçekleşmesi için biz vakarımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Birileri buradan farklı anlamlar çıkarmasın. Terörle mücadeleden vazgeçecek, terörle mücadeleyi asla askıya alacak değiliz. Terör örgütü silahlarını bırakıncaya kadar, terör örgütü saldırılarına son verinceye kadar bizim güvenlik güçlerimiz operasyonlarına devam edecektir. Şunu da ifade etmeliyim ki şu anda güvenlik güçlerimiz her zaman yaptıkları gibi kahramanca ülkenin huzuru için çalışırken aynı zamanda provokasyonların, kışkırtmaların, sabotajların yaşanmasının da önüne geçiyorlar. Yarın ve cuma günü Diyarbakır, Tunceli, Mersin ve Kahramanmaraş'ta yapılacak gösterilerde de güvenlik güçlerimiz tahriklerin ve sabotajların önüne geçmek için yine son derece hassas ve müteyakkız olacaklardır.''

Siyasetçilerin, sorumluluk makamında olanların da aynı hassasiyeti göstermelerini beklediklerini dile getiren Erdoğan, ''Tekrar ediyorum, bu süreç bir turnusol kağıdıdır. Bu süreç aynı zamanda bir samimiyet sınavıdır. 75 milyon, kimin nerede durduğunu bu süreçte çok daha net olarak görecek ve eminim ki en güzel şekilde de takdir edecektir'' dedi.

 

'Bizim üzerimizden prim yapma gayreti içinde'

Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: ''Bakın BDP, dün bir kez daha Paris'te yaşanan olaylardan Hükümeti sorumlu tutmak gibi kışkırtıcı bir tavrın içine girdi. Bunlar ucuz siyaset örnekleridir, çirkin siyaset örnekleridir. Bunlar Fransa'ya soru soracak cesareti olmayanların, kendi efendilerine, kendi örgütlerine soru soracak cesareti bulunmayanların kof kabadayılık gösterileridir. Biz bunları yutmayız. Milletimiz de bunları yutmaz. Dün bir başka kof kabadayılık örneğini de CHP'nin o malum teröristlere çiçek çocuk muamelesi yapan, teröristlerin evine taziyeye giden milletvekili sergiledi. Onun da kendi Genel Başkanı'na söz söyleyecek cesareti yok, kendi partisindeki milletvekili arkadaşlarına söz söyleyecek cesareti yok, bizim üzerimizden prim yapma gayreti içinde. Şimdi ben çok merak ediyorum. Hani bu Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk'ün partisiydi, hani bu Cumhuriyet Halk Partisi Cumhuriyet'ten bile eski bir partiydi, hani bu CHP Cumhuriyet'i kuran partiydi? Her fırsatta 'Atatürkçüyüm' diyen 'Kemalistim' diyen Kuvayımilliye ruhunu sürekli istismar eden Cumhuriyet Halk Partisi'nin bugün artık 'Ege'de Rumlara etnik temizlik yapıldı' diyen bir parti haline geldiğini görüyoruz. Düşünebiliyor musunuz? CHP'nin bir milletvekili çıkıyor hem de Genel Başkan'ın hemşehrisi bir milletvekili çıkıyor, 'Ege'de Rumlara etnik temizlik yapıldı' deme cüretini gösteriyor. Yazık. Gerçekten çok yazık.''

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, hemşehrisi olan bu milletvekilinden daha farklı bir zihniyete sahip olmadığını belirten Erdoğan, ''Çünkü gizli ajandası var. O gizli ajandasını asla açamaz. İsrail'e sözcülük yapan, Fransa'ya avukatlık yapan, daha dün Suriye'de üniversite bombalayıp 49 genci alçakça katleden BAAS Partisi'ne, Beşşar Esed'e muhabbet sergileyen bir CHP Genel Başkanı, işte o malum milletvekilinden farklı bir yerde değildir'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi'nin 2011 yılındaki raporunda Türkiye'de sadece 8 gazetecinin tutuklu ya da hükümlü olduğunu yazdığını anımsatarak, Komite'nin 2012 yılı raporunda ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gayretleriyle bu rakamı 76'ya yükselttiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu'nun şu anda Çin'de olduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Kendisi o koltuğa oturduğu andan itibaren Türkiye'yi, kendi ülkesini, yani bizleri, 'gazetecileri hapse atan bir ülke' olarak dünyaya lanse etti ve ediyor. Nereye gittiyse 'Türkiye'de gazeteciler hapiste' diye kampanya yaptı, veryansın etti. Nereye gittiyse 'Çin'den daha fazla tutuklu gazeteci Türkiye'de var' dedi. Şimdi kendisi Çin'de. Şimdi buradan hatırlatıyorum ki araştırsın. Gerçeği defalarca yüzüne çarptık ama pişkinlikle kendi ülkesini karalamaya devam etti'' dedi.

Kılıçdaroğlu'nun gazeteci diye açıkladığı bazı mahkumları açıklamak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Sadece mahkumlar, o malum milletvekiline tepki gösteren CHP milletvekillerinin genel başkanlarının neyi savunduğunu görmelerini istiyorum ve CHP'ye gönül veren vatandaşlarımın da neyin, kimin peşinden gittiklerini bilmesini istiyorum. H.D. isimli şahıs güya gazeteci. Mahkum olduğu suçlar ne biliyor musunuz? MLKP terör örgütüne üye olmak, kaldığı hücre evinde değişik çapta ateşli silahlar bulundurmak, resmi belgede sahtecilik, Kadıköy'de marinaya patlayıcı koymak, silahlı banka soygunu. Suçlar bunlar, bu gazeteci. Böyle gazeteci olur mu? Bir başka şahıs; M.G, mahkum olduğu suçlar; DHKP-C üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik, bir polis memurunu, bir bekçiyi katletmek, şehit etmek, polise silahlı saldırı, polislerle silahlı çatışmaya girmek, yaralamak ve öldürmek, işte size bir gazeteci daha arkadaşlar böyle gazeteci olur mu? Bunlar CHP Genel Başkanı ve yanındakilere göre gazeteci ve o örgüte göre de gazeteci. E.S, mahkum olduğu suçlar; TKPML, TİKKO ve PKK örgüt üyesi olmak, emniyet müdürlüğü ekiplerine silahlı saldırı, silahla yaralamak, örgüt adına haraç toplamak. İşte bunlar CHP Genel Başkanının gazetecileri, yanındakilerinin sunduğu gazeteciler, bu örgütün ifade ettiği gazeteciler. Herhalde benim buradaki gazeteci kardeşlerim de böyle gazetecileri tanımamışlardır, tanımazlar, bilmezler.''

 

'Üzüm üzüme bakarak kararırmış, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş'

Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun suçlarını saydığı kişilere gazeteci diyerek sahip çıkmasını eleştirerek, ''CHP Genel Başkanı bunlara sahip çıkıyor, bunların avukatlığını, propagandasını yapıyor. Türkiye'deki durumu biz kendisine defalarca izah ettik, Adalet Bakanım izah etti ama anlamıyor. Şimdi kendisi Çin'de bir zahmet oradaki durumu da Çinli yetkililere sorsun, onlardan o çok merak ettiği bilgiyi alsın'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu'nun teröristin evine taziyeye giden kendi milletvekiline ''güya ayar vermeye'' çalıştığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Hiç kusura bakmasın, üzüm üzüme bakarak kararırmış, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş'' dedi.

Muhalefetin ''zihin iltihabı'' yaşadığı dönemde AKP'nin sorumluluğunun kat kat arttığını, muhalefet kendi hezeyanı ile meşgul olurken AKP'lilerin daha fazla çalışması gerektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Muhalefet kendi dertleriyle, kendi şahsi ikballeriyle meşgulken bizim milletin elinden çok daha sıkı tutmamız gerekiyor. Biz birleştirici olacağız, biz kucaklayıcı olacağız, onlar ayrım yapacak ama biz ırk, dil, din, mezhep ayrımını kapımızdan içeriye asla almayacağız. Büyük düşünecek, büyük adımlar atacak, büyük eserler ortaya koyacağız. Sizlerden özellikle soğuk kış günlerinde milletimizle olan irtibatınızı daha da artırmanızı rica ediyorum. Başbakan olarak valilerimize, kaymakamlarımıza ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız için gereken talimatlarımızı veriyoruz. AK Parti Kadın Kollarımızın bu konuda kampanyası var, bu kampanya vesilesiyle kadın kollarımıza ulaşan desteklerimiz var, bu desteklerin ihtiyaç sahiplerine süratle ulaştırılmasını istiyorum. Bizler, özellikle AK Parti teşkilatının kavramları arasında 'uzak, ücra, sapa' gibi kavramlar olmadı, olmayacak. Her mahalleye gitmek, her sokağa ulaşmak, her haneyle dertleşmek bizi biz eden, bugünlere getiren en önemli hasletimizdir. Bunu kararlılıkla sürdüreceğiz.''

Başbakan Erdoğan, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yurt içi parti teşkilatlarını, yurt dışında da sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etmeye devam edeceğini söyledi. Önceki hafta Şanlıurfa'ya gittiğini, burada ve ilçelerinde halkla bütünleşerek farklı heyecanlar yaşadıklarını belirten Başbakan Erdoğan, ''Şu anda AK Parti iktidarına, AK Parti'ye gönül verenler evelallah arazide çok diri, çok canlı vaziyette duruyor ama çalışacağız, hanelere gireceğiz. Ruberu çalışacağız, sadece uzaktan olmaz'' diye konuştu.

Bu hafta sonu da Cuma günü akşam Gaziantep'e gideceğini, Cumartesi günü AKP teşkilatıyla görüştükten sonra toplu açılış törenine katılacağını anlatan Başbakan Erdoğan, Pazar günü de İslahiye ve Nizip ilçelerini gideceğini, Suriyeli vatandaşların kaldığı kampları ziyaret edeceğini söyledi. Erdoğan, ''Arzumuz, gayretimiz teşkilatımızın çok daha canlı, gayretli olarak geleceğe yürümesidir'' dedi.