Erdoğan gündemi değerlendirdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''24'' televizyonunun ''Açık Görüş'' programında gündemle ilgili çeşitli soruları yanıtladı. Kral FM'in Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akbay'ın sorularını yanıtlayan Erdoğan, 'Padişah' pankartından, Baykal'a açılan davaya; Doğan Grubu'na kesilen vergi cezasında, Ergenekon soruşturmasına kadar pek çok konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

cumhuriyet.com.tr

AKP Genel Merkezi'nden gerçekleştirilen canlı yayında Kral FM'in Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akbay'ın programına katılarak soruları yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan, ''Halk nezdinde kaybeden, kazanan 29 Mart akşamı belli olacak'' dedi. Erdoğan'ın gündemle ilgili değerlendirmeleri şöyle:

 

'Padişah' pankartı

Erdoğan, İstanbul'da yapılan bir açılışta bazı yurttaşların açtığı ''Son Osmanlı padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan'' pankartıyla ilgili bir soru üzerine ''Pankartı ben görmedim. Açılış töreninden sonra bana söylediler. Maalesef yanlış yapmışlar. Terbiye dışı bir şey. Bizim benimsemediğimiz, kabullenmediğimiz bir şey. Kaldı ki bu ne belediyenin böyle bir pankartıdır. Sonradan öğrendim ki bir de üstelik de Rizeliymişler. Adeta provokatif bir şey. Yani bir insan provokasyon yapsa böyle yapar. Böyle yanlışlık olur mu?'' dedi.



Baykal'a açılan hakaret davası


Başbakan Erdoğan, Sinop mitinginde kendisine yönelik olarak kullandığı bazı ifadelerden dolayı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı mahkemeye vermesine ilişkin bir soru üzerine, ''Tabii bizim bu şeylerimiz Beyefendiyi çok rahatsız etti. O kadar ileri laflar burada kullanıyor ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir insanın kalkıp böyle bir ifadeyi kullanması doğru değil'' dedi.

Deniz Baykal'ın, Sinop mitinginde söylediği sözleri elindeki metinden okuyan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şimdi bu ifadeleri ben arkadaşlarıma ciddi manada incelettim. Arkadaşlarımın ortak kanaati; kesinlikle burada suç oluşmuştur noktasındalar. Bundan dolayı gittiler konuyla ilgili olarak müracaatı yaptılar. Çünkü burada gerçek dışı, tahkir ve tezyif edici isnat ve ithamlar, fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü kabul edilemez hakaretler var."

Erdoğan, ''Sayın Baykal hakkında dava açtınız ama kamuoyundaki yaygın kanaat de sizin bu davayı kazanma ihtimalinizin çok zayıf olduğu yönünde. Baykal kendisi de söylüyor. Diyor ki 'Ben Başbakan'a sahtekar dedim. Mahkeme reddetti' diyor. Şimdi bir ülkenin başbakanına bu kadar ağır ifadeler kullanıldığı halde bunun bir sert eleştiri şeklinde mütalaa edilip yargıda cezasız bırakılması acaba yargının da en azından belli organlarının politize olduğu iddiasını ister istemez kamuoyunda tartışılır hale getiriyor'' yönündeki değerlendirme üzerine de şunları kaydetti:
''Bu yarın başkalarının da başını yakar. Halbuki biz biliyorsunuz 301 ile ilgili bir değişiklik yaptık değil mi? 301 ile ilgili bu değişiklik içerisinde Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı ve Başbakana hakaret olayları biliyorsunuz cezayı gerektiriyor. Şimdi bir defa burada Başbakanlık makamına hakaret var, ama Türkiye'de tabii yeni yeni şeyler icat oluyor. Mesela hakareti ağır eleştiriye sokanlar var. Peki yarın aynısı farklı bir şekilde kullanılırsa, yani ben değil de bir başkası? Benim aldığım terbiye buna müsaade etmez. Bu ayrı mesele. Ben bunları söylemem, ama bir başkası Sayın Baykal için böyle bir şeyi kullandığı zaman acaba o bunun karşısında ne diyecek? Veyahutta bu kararı veren yargı mensupları için bu tür şeyler kullanılırsa onlar ne diyecek? Mesela, 'Sahtekar ifadesini kullandım. Ceza almadım' diyor. Bir başka genel başkan kullandı ceza aldı. Ben kazandım. Bunu yaşadık. tutarsızlıklar var. Şimdi, 'Ben böyle dedim, ama yargıda kaybetti' demekle beni bir defa halk nezdinde kaybetti gösteremez. Halk nezdinde kaybeden, kazanan 29 Mart akşamı belli olacak. Orada göreceğiz. Bu ifadelerin kendisine ne kazandırdığını orada göreceğiz. Ben onların daha ağırını kullanabilirim, ama benim terbiyem, edebim buna müsaade etmez. Bulunduğum makam da buna müsaade etmez.''

 

Doğan Grubu'na kesilen vergi cezası

Başbakan Erdoğan, Doğan Grubu'na kesilen vergi cezası ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, ''Bunun aslında muhatabı bile değilim'' dedi. Erdoğan, devletin kurumlarının görevini bildiğini ve görevleri kapsamında gerekenleri ne gerekiyorsa yaptığını belirterek ''Bunu zaten benim yönlendirmeme gerek yok'' diye konuştu.

Maliye Bakanlığının grubu kaç kişiyle denetlediğini ve hangi neticeler aldığını da bilmediğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Netice ortaya çıkar ondan sonra Bakanım benim önüme getirir. Bu da böyle olmuş olaylardan birisidir. Ortaya bugün pek çok şey çıktı. Biliyorsunuz teknik takipe takılmalar, bunlar gazetelerde internet sitelerinde yayınlandı. Bunlar bizi rahatsız eden konular. Kimlerle kimler ne bağlantısı kuruyor, bakın bunlar ortaya çıkıyor. Bunlar ortaya çıktıca... Demek ki geçmişten bugüne kim bilir neler oldu neler. Bugüne kadar tabii imtiyazlı bir hava vardı. Bu imtiyazlar ortadan kaldırılınca rahatsızlıklar başladı. Eğer siz hesabınıza kitabınıza güveniyorsanız neden rahatsız oluyorsunuz? Gece demeden gündüz demeden 'Benim servetim bire 5 katladı' diye övünen bu zatlar, olay bu noktaya geldiği zaman neden rahatsız oluyorlar? Bir taraftan 'Bire beş katladı benim servetim' bunu diyeceksin açık açık her yerde... Bana bizzat mektubunda bile bunu söyledi. Ama gel görelim ki bu tür olaylar da olunca 'E kalkıp bana kendilerinin aleyhine yazdık diye saldırdılar şu bu' Bakın şimdi bana yeni bir mektup daha yazdı. Yazdığı mektubunda yine bu tür şeylerden de bahsediyor. Ben o mektuba cevap bile yazmayı düşünmüyorum. Burada önemli olan şey şu; dürüst olmak lazım, samimi olmak lazım. Eğer olay hakarete varırsa, eğer olay aile boyutuna varırsa ki bundan çok rahatsız olduğunu da söyleyen bir insan. Böyle olduğuna göre bu alanların içerisine girmenin anlamı yok. Hiç bir zaman da Tayyip Erdoğan'ın kitabında hissilik, duygusallık yok.''

''Ergenekon soruşturması"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ergenekon'' soruşturması ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, yürütme olarak yargının kararını yerine getirdiklerini bildirdi. Erdoğan, ''Ergenekon operasyonu, tamamıyla yargının tespitleri doğrultusunda almış olduğu kararlarla yürütmeye verdiği talimatın yerine getirilmesidir'' dedi.

Türkiye'de kuvvetler ayrılığı bulunduğunu anımsatan Erdoğan, yargının, teknik takip gibi çalışamalar yaptığını, bazı şeyleri tespit ettiğini ve yürütmeye talimat verdiğini, güvenlik güçleri vasıtasıyla da yürütmenin bunun gereğini yaptığını, sümen altı etmediğini söyledi.
Erdoğan, ''Yargının üzerine gitmek çok yanlış, yürütmeye farklı yaklaşımlarda bulunmak çok yanlış. Yürütme olarak yargının talimatını yerine getiriyoruz. Yargının üzerine de fütursuzca, kanunları çiğneyerek gitmek de çok yanlış diye düşünüyorum. Bırakalım, ne yargısız infaz yapalım, ne de yargıya müdahale edelim neticesini bekleyelim'' görüşünü dile getirdi.



1 Mayıs ve Nevruz kutlamaları

CHP'nin Nevruz ve 1 Mayıs ile ilgili girişimleri hatırlatılarak ''bu konuda bir yasal düzenleme yapılacak mı?'' sorusuna Erdoğan, ''Doğrusu işin bayram boyutu üzerinde bunların hep tartışmaları olmuştur. Ama bizim böyle karar altına aldığımız bir konu yok. Bunuda bizim üst kurullarda görüşmeden benim böyle bir televizyon programında olur veya olmaz şeklinde açıklamam, benim parti teşkilatındaki üst kurullarla olan yönetim anlayışıma ters düşer. Arkadaşlarıma karşı da saygısızlık olur. Onlarla böyle işi müzakere etmeden böyle bir açıklamada bulunmam'' karşılığını verdi.

 

Ekonomik kriz

Başbakan Erdoğan, ekonomik kriz haberleri ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin kim ne derse desin dünyadaki krizin diğer ülkeleri etkilediği gibi etkilemediğini bildirdi. ''Şu anda 'etkilendim' diyenler, böyle bir hava estirenler, psikolojik, sanal bir hava estiriyorlar ve ülkemde kendileri bir kriz meydana getirmenin gayreti içindeler'' dedi.

Erdoğan, yapılan yardımların muhalefet tarafından ''seçim rüşveti'' olarak nitelendirmesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, ''Muhalefetin yeni icat ettiği bir yaklaşım tarzı değil'' dedi.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'nu kendilerinin kurmadığını, Turgut Özal zamanında kurulduğunu ve ''şöyle ya da böyle'' fonun çalıştığını, iktidara gelmelerinin ardından aralıksız olarak Türkiye'deki fakirler için çalıştırdıklarını bildirdi.
Fonun başbakan yardımcılarından biri tarafı tarafından yönetildiğini ve valiler ve kaymakamlar tarafından halka ulaşıldığını anlatan Erdoğan, sadece hiç bir geliri ve imkanı olmayanların yardımlardan yararlandırıldığını söyledi.

Yardımların seçim döneminde artırılıp artırılmadığının sorulması üzerine Erdoğan, bunun söz konusu olmadığını, her zamanki gibi devam ettiğini ifade etti. Erdoğan, ''Örneğin alıyor mesela muhalefet edecekse, hele hele bir yandaş medya olayıyla olaya yaklaşacaksa, gidiyor seçiyor bir iki evi görüntü almak suretiyle yayınlıyor. Bir tane yakalarsa bunlar binlerce diye takdim ediyor, olay böyle değil'' dedi.