Erdoğan Genel Kurul'da konuştu

Başbakan Recep Tayip Erdoğan, ''Aramıza nifak sokmaya, bizi birbirimize küstürmeye, bizi birbirimizden uzaklaştırmaya çalışanların gayretleri boştur. İstikrar ve güven zeminini zedeleyip, bizi zayıflatmaya çalışanlar her zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Meclisin kuruluşunun 89. yıldönümünü milletçe büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyledi. Erdoğan, 89 yıl önce Ankara'da Ulus'taki ilk binasında dualarla açılan Meclisin, Kurtuluş Savaşını sevk ve idare ettiğini, İstiklal Savaşını zaferle sonuçlandırdığını ve ardından da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna zemin hazırladığını söyledi.

''TBMM, bu ülkenin ve bu milletin gururudur. Meclis, haklı gururumuz olmasının yanında milletimizin uzun ve şanlı tarihi boyunca elde ettiği en önemli kazanımlarından biridir'' diyen Erdoğan, ''Misakı Milli sınırları içinde Türkiye halkını oluşturan her kesimin dil, din, etnik köken ve mezhep ayrımı yapılmaksızın TBMM'de temsil edildiğini'' ve Meclisin millet iradesinin kalbi olduğunu vurguladı.

Erdoğan, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin kurulmasına uzanan yolun son derece meşakkatli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
''Bu meşakkatli yolculuğun tüm safhalarını, ülkemizin tüm fertlerinin, özellikle de yeni nesillerin çok iyi kavraması, anlaması ve her an hatırlarında bulundurması son derece önemlidir. Balkanlar'da, Hicaz'da, Kanal'da, Çanakkale'de, Sarıkamış'ta ve benzeri bir çok cephede verdiğimiz şehitleri anlamadan çatısı altında bulunduğumuz bu yüce Meclisin değerini yeterince anlamak elbette mümkün değildir. TBMM'nin açılışına giden yol, vatanın dört bir köşesinde hemen her aileden en az bir şehidin, bir gazinin mübarek kanları üzerine inşa edilmiştir. Bu aziz meclisin sevk ve idaresinde yürütülen İstiklal Savaşımız ise bu milletin en zor zamanlarında bile nasıl kenetlendiğinin, nasıl bir ve bütün olduğunun en müşahhas göstergesidir. 71,5 milyon vatandaşımızı aynı çatı altında toplayan, her birinin hedef, arzu ve iradesini bünyesinde barındıran, bizi bir millet olarak birbirimize sımsıkı bağlayan bu yüce Meclistir. Bizim Çanakkale muharebemizi anlayamayan, nasıl bir millet olduğumuzu anlayamaz. Bizim Sakarya muharebemizi kavrayamayan, nasıl bir halk olduğumuzu kavrayamaz. 23 Nisan'ı, TBMM'nin nasıl ve ne şartlarda kurulduğunu bilmeyen, bu milletin büyüklüğünü anlayamaz. Onun içindir ki milletimizi çıkmaz mecralara ve tehlikeli maceralara sürüklemek isteyenlerin çabaları, beyhudedir. Aramıza nifak sokmaya, bizi birbirimize küstürmeye, bizi birbirimizden uzaklaştırmaya çalışanların gayretleri boştur. İstikrar ve güven zeminini zedeleyip, bizi zayıflatmaya çalışanlar her zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur.''

Milli egemenlik kavramının, Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik meşruiyet temelinde kurulduğunun en açık ifadesi olduğuna işaret eden Erdoğan, ''Cumhuriyetimizin kurucusu, TBMM'nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milli mücadelenin en zor şartlarında bile her meselede Meclisin iradesine başvurmuştur. Kurtuluş Savaşı sürecinde kimi kişi ve kurumları Meclis iradesinin üzerinde tutma çabalarını, bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk engellemiştir'' dedi.

Erdoğan, siyasi temsil yetkisinin ve meşruiyetin kaynağının millet olduğunu söyledi.
Meclisin açılışından bugüne kadar geçen 89 yılda çok büyük tecrübeler kazanıldığını belirten Erdoğan, "Bugün milli egemenlik kavramı ile birlikte demokrasimiz, daha ileri noktalara ulaşmış, daha gelişmiş durumdadır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, çok partili demokratik hayatın başladığı andan itibaren milli iradeyi ve demokrasiyi tartışma konusu yapanların, milli iradenin tecelli ettiği demokratik seçimlerde aziz milletten en anlamlı cevabı aldıklarını kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Unutmamak gerekir ki demokrasiyi ve milli iradeyi zayıflatmak, Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyetini zayıflatmakla eş anlamlıdır. Hiç şüphesiz ki daha çağdaş, daha modern, daha müreffeh bir Türkiye, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetimizin AB sürecinde reformcu bir çizgide ilerlemesiyle, küresel rekabet gücünü daha da artırmasıyla mümkün olacaktır.

Bugün dünyanın 17. büyük ekonomisi haline gelmiş bir Türkiye var. Bugün, 742 milyar dolar gayri safi yurt içi hasıla büyüklüğüne ulaşmış bir Türkiye var. Bugün, 132 milyar dolar ihracat hacmine, 334 milyar dolar dış ticaret hacmine ulaşmış bir Türkiye var. Bugün, komşularıyla meselelerini çözüm yoluna koymuş, bölgesinde ve dünyada barışa katkı sağlayan, küresel meselelerde ağırlığı olan, saygınlığını yeniden kazanmış bir Türkiye var. AB'ye tam üyelik yolunda kararlılıkla ilerleyen, gecikmiş reformlarını cesaretle yapan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yapısıyla bölgesine örnek teşkil eden bir Türkiye var. Bu Türkiye, işte bu yüce Meclisin eseridir. Bu Türkiye, milli iradeye ve demokrasiye samimiyetle sahip çıkan bu milletin eseridir.''

 

''Milli irade ve demokrasiye yönelik girişim"

Başbakan Erdoğan, milli irade ve demokrasiye yönelik her türlü girişimin; aynı zamanda Türkiye'nin büyümesine, ilerlemesine, kalkınmasına, güçlü ve saygın bir ülke olmasına yönelik engelleyici bir girişim olarak algılanacağını kaydetti.

Aziz millet ve yüce Meclisin, bu tür olumsuz girişimler karşısında tarihi boyunca olduğu gibi, bugün ve bundan sonra da kararlı ve tutarlı bir duruş sergileyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Çünkü, Türk milletinin karakteri bağımsızlıktır, hür iradesine ve onuruna sonuna kadar sahip çıkmaktır, her türlü baskı ve haksızlığa karşı amansız bir duruş sergilemektir. Her türlü hukuk dışı teşebbüs, karanlık girişim, TBMM'yi ve demokrasiyi hedef alan her türlü yeraltı örgütlenmesi, demokrasi ve hukuk çerçevesinde mutlaka bertaraf edilecektir. Çünkü çocuklarımıza aydınlık bir gelecek emanet etmek, onlara güçlü bir Türkiye teslim etmek gibi bir sorumluluğumuz, yükümlülüğümüz var.

Bugün aydınlık bir Türkiye için ter dökmeyenler, fedakarlıkta bulunmayanlar, cesaret sergilemeyenler, çocuklarımıza bugünkünden daha iyi bir Türkiye emanet edemezler. Bugün karanlıkları aydınlığa kavuşturmak için samimi bir tavır ortaya koyamayanlar, yarın çocuklarımızın yüzüne bakmakta zorlanırlar. Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı olan 23 Nisan'da çocuklarımıza bugünkünden daha iyi bir Türkiye teslim edeceğimize dair kararlılığımızın altını bir kez daha çiziyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bütün istiklal kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi, Mecliste görev yapmış bütün siyasetçilerimizi şükranla anıyorum.''