En Popüler Doktor: Op. Dr. Aytuğ Kolonkaya

Ulusal kanallardan birinde sunduğu ‘Doktorum’ programıyla herkesin doktoru olan Kolonkaya zeki, yakışıklı, samimi biraz da gizemli. Robert Koleji mezunu ve İstanbul Tıp Fakültesi’nin ardından Viyana Üniversitesi’nde kadın doğum alanında ihtisasını yapan Kolonkaya’yı biraz daha yakından tanımak ister misiniz?

‘Doktorum’ programı hayatınızı veya mesleki hedeflerinizi nasıl değiştirdi?

‘Doktorum’ programından önce hayatım daha rahat ve sakinmiş.  Programla birlikte hayatım daha yoğunlaştı bir o kadar da keyif kazandı. Aslında 12 -13 yıldır televizyonda değişik programlara konuk olarak oluyordum. Programlara katılmak özellikle de canlı yayın çok hoşuma gitti. Kanal D ile görüştük, bu program fikri ortaya çıktı. Program, reyting ölçümleri ve halkın tepkisi şimdilik çok iyi gidiyor. İnsanların ilgisi bizi çok mutlu ediyor. Programın hedef kitlesi genellikle 60-65 yaş üstü hanımlar, beyler. Programla ilgili günde 2-3 bin civarında telefon ve mail alıyoruz. Hastanedeki ekibimiz, bunların hepsini cevaplamaya çalışıyor. Tedavi istekleri olanları elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Program ikinci yayın dönemini de tamamlamak üzere ve en çok izlenen ilk 50 program arasında yer alıyor. Program devam edecek mi?

Program başlangıçta sadece bir televizyon programıydı. Şimdi ise toplumun inandığı, güvendiği bir yayın daha doğrusu güç oldu. Planlarımızın başında önemli toplumsal sorunlara değinmek geliyor. Şişmanlık obezite, kanser, şeker hastalığı-diyabet, hipertansiyon konuları. Programda yaşam öykülerine daha çok yer vermek, insanların evlerine gitmek onları daha fazla etkilemek istiyoruz.

İnsanın kendisi anlatması zordur ama Aytuğ Kolonkaya kimdir?

Aslında ben ekranda göründüğümden faklı değilim. Neysem oyum. Konuşkan, şakalaşan, samimi, araştıran, hassas bir insanım. Çok okuyan az uyuyan spor yapmayı seven bir kişiyim.

Antropoloji neden ilgileniyorsunuz?

Antropoloji hayatıma çok şey kattı. Ben işimi insan olduğu için seviyorum. Babam da doktordu. Onunla birlikte ameliyatlara girmek bana heyecan verirdi. Zaman içinde doktorluk bazı şeyleri törpülüyor ve sertleştiriyor. Ben antropoloji ile gerçekten bu farkındalığımın artmasını sağladım. Yani insana baktığım zaman onu bütün bir insan olarak görüyorum.

Bu kadar yoğunlukta nasıl dinlenebiliyorsunuz?

Benim için dinlenmenin birinci yolu kitap okumak. Her sabah 05.30’da kalkıyorum. İlk yaptığım şey, on dakika okumak. Veya gece yatmadan. Arabada, yolda iki kelime bile olsa okurum. İkincisi ise konserler. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın konserleri. Onların Siyah Lale üyesiyim. Klasik müzik veya diğer konserlere giderim. Bir de pazarları kızım var tabii…

Evlilik, aile, çocuk kavramları size neyi ifade ediyor?

Kızım benim için çok önemli. Onunla birlikte sinema, konser, müze, biraz dolaşmak, kahvaltı etmek, bazen alışveriş çıkmak benim hayatımın en güzel anlarını oluşturuyor. Önemli olan beraber olmak ve kaliteli vakit geçirmekse biz bunu kızımla çok güzel yaşıyoruz. Evlilik bence bir çocuk yapmak ve yetiştirmek istiyorsan gerekli bir müessese. İnsanlar birbirlerine yeterli özel alanları ve vakitleri verdiği sürece son derece iyi yürütülebilecek bir müessese. Ama bu her zaman mümkün olmuyor.