'En ciddi engel AKP'nin kendisi'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekilleri konusunda önlerindeki en ciddi engelin AKP'nin kendisi olduğunu belirterek, ''Ama 800 üniversite öğrencisi hapisteyken sadece tutuklu milletvekilleri çıksın diye bir düşüncemiz yok'' dedi.
cumhuriyet.com.trCHP lideri Kemal Kılıçdaroğu, Mustafa Kemal Merkezi Attila İlhan Sahnesi'nde, CHP Gençlik Kolları tarafından düzenlenen ''Gençler Konuşuyor, Kılıçdaroğlu Dinliyor'' programında, gençlerin sorularını yanıtladı.
Örgütlenmenin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Örgütlenmek değişik şekillerde olabilir. Hayatın her alanında örgütlenmek gerekiyor. Üniversite gençlerinin ülke sorunlarına eğilmek gibi bir sorumluluğu var. Gözünü kapatıp, Türkiye'nin sorunlarını görmeyip, 'Ben sadece okurum' diyen genç genç değildir. Kimse kusura bakmasın'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir gencin, 2023'te ne yapacakları yönündeki sorusu üzerine, şunları kaydetti:
''2023'te ne olacağımız konusunda CHP'nin çok güzel bir raporu var. O raporu görmek isteyenler varsa arzu eden bütün arkadaşlara gönderebilirim. Bizim temel amacımız, 2023'te bilgi toplumunu yakalamış, demokrasi, insan hakları açısından hiçbir sorunun yaşanmadığı bir Türkiye'yi kurmaktır. 2023'teki hedefimiz bu. Daha özgür, daha dinamik, herkesi kucaklayan, kendi içinde barışık olan bir Türkiye'yi ayağa kaldırmaktır. Bizim hedefimiz bu.
2023'le ilgili ilk belirlemeleri yapan TÜBİTAK'tır, AKP değil. Gençlerin bunu bilmesi lazım. Siyasetçiler bunu dillendirebilirler ama Türkiye'nin topluca, bütün kurumlarıyla, Cumhuriyet'in yüzüncü yılında daha güçlü bir çalışma yapması gerekir.''
Kılıçdaroğlu, ''Üniversite gençleri olarak neler yapmalıyız?'' şeklindeki soruya karşılık da üniversite gençlerinin, ülkenin ve dünyanın sorunlarına bakmak zorunda olduğunu söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, ''Aydın, yürekli ve cesur olmak zorundadır. Toplumun önderi olmak zorundadır. Çünkü aydın, bilgisiyle ve birikimiyle, elinde meşale toplumu aydınlatan kişi demektir. Aydın, toplumun geleceği ve çağdaşlaşması açısından bedel ödemeyi kutsal bir görev olarak kabul eden kişi demektir. Aydın budur. Genç, kişisel çıkarları için değil, toplumun çıkarları için sokağa çıkan kişi demektir. O nedenle çözüm üreteceğiz ve bunun mücadelesini vereceğiz'' diye konuştu.
Menderes'in mezarını ziyaret
Bir gencin, ''Adnan Menderes'in mezarını ziyaret etmenizin sebebi nedir? Ne kadar doğru bir davranıştır?'' şeklindeki sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Ne olursa olsun demokrasi ekseninde ya da paydasında birleşeceğiz. Hiç kimseyi bizden farklı düşünüyor diye suçlamayacağız. Eleştireceğiz. Eleştirme özgürlüğümüz olacak ama onu suçlamayacağız. Menderes ve arkadaşları... Düşüncesini beğenmeyebiliriz. Eleştirebiliriz ama siyaseten idam olmamalı. Benim arkadaşım siyaseten idam edildi karşı çıkacağım, benim rakibim siyaseten idam edildi alkışlayacağım. Bu çifte standarda asla ve asla izin vermeyeceğiz.''
Kılıçdaroğlu, düşünen toplumların gelişeceğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Farklılıklara saygı duyacağız. İnsanlığın gelişmesinin altında yatan temel dinamiğin farklı düşünceler olduğunu da unutmayacağız. Eğer 17 yaşındaki çocuğun yaşı büyütülüp idam ediliyorsa, onun için de aynı tepkiyi vereceğiz. Adnan Menderes'in idam edilmesi için de aynı tepkiyi vereceğiz. İnsanımızı seveceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirme lüksümüz yok bizim. Birbirimizi saygıyla dinleyeceğiz. Saygıyla eleştireceğiz. Bu, bizim demokrasimizin olmazsa olmaz bir ilkesidir. O nedenle özel mahkemeler kurup, belli kişileri yargılamak da doğru değildir. Özel mahkemelere niye karşıyız? Menderes'i idam eden mahkemeler de özel mahkemelerdir. Silivri'deki mahkeme de özel mahkemedir. Eğer bir mahkemeyi özel kılarsanız, o siyasi iradenin elinde bir süre sonra baskı aracına dönüşür. Siyasi otoritenin elindeki sopaya dönüşür. 'Parasız eğitim istiyorum' diyen üniversite öğrencisini hapse attınız. O nedenle özel mahkemelere de, özel yargılama sistemine de sonuna kadar karşı çıkacağız.''
Başka bir öğrencinin, harçların kaldırıldığını söylediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Siz bilmiyor musunuz AKP'nin aldatanlar ve kandıranlar partisi olduğunu. Harçlar kalkacaksa eğitim sisteminin tümünde kalkmalıdır. Eğitim gerçek anlamda parasız olmalıdır. Bir bölümünü kaldırıyorum, bir bölümünü kaldırmıyorum olmaz. Buna karşıyız. Sadece harcın mı, YÖK belasının da kalkması lazım'' diye konuştu.
''Dış politikada dostluk kavramı yoktur''
Kılıçdaroğlu, ''Dış politikada dostluk kavramı yoktur. Dış politikada her şey ülkelerin kendi çıkarları üzerine inşa edilir'' dedi.
Bugün gelinen noktada Suriye politikasında, İran politikasında ve İsrail politikasında Türkiye'nin başarısız olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Kim ne derse desin bütün komşularımızla sorunlu hale geldik. Bunun faturasını gidin Antep'e sorun, Kilis'e sorun, Şanlıurfa'ya sorun, halk çekiyor. Kendi ülkemizin çıkarları üzerine dış politikayı inşa etmek zorundayız. Bir arkadaşımız sordu, CHP anti emperyalist bir gelenekten geliyor. Sonuna kadar anti emperyalist politikaları savunuyoruz. Savunmaya da devam edeceğiz. Filistin'e gidip özgürlük mücadelesi veren pek çok arkadaşımız var. Filistin'den geldiler, beni de ziyaret ettiler. Orta Doğu, emperyalist güçlerin oyun alanıdır. Orta Doğu'da enerji var, petrol var, doğalgaz var. Bütün bu oyunları bilmeliyiz. Suriye sadece bildiğimiz Suriye değil, egemen güçlerin savaş alanıdır. Libya gibi değil. Kaddafi öldürüldü. Kaddafi'nin öldürülmesine karşı çıkan, üstelik bunu Avrupa'da, Brüksel'de seslendiren tek lider benim. Kaddafi'yi beğeniriz, beğenmeyiz ayrı bir şey. Ama egemen güçlerin Kaddafi'yi gidip kendi ülkesinde imha etmesi bizim kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Suriye politikamız yanlıştır. Egemen güçlerin bu bölgede taşeronluğunu kimse yapmamalı. Hele Türkiye hiç yapmamalı. Batının egemen güçleri ateşi kendi elleriyle tutmak istemezler. Çünkü bunun bedelini Afganistan ve Irak'ta ödediler. Türkiye birilerinin maşası olmamalı. Kendi öz irademiz var. O nedenle Suriye politikalarımız yanlıştır.''
Her ülkenin, bir başka ülkenin tahakkümü altına girmesine karşı olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, ''Çünkü bizim geleneğimizde Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık ruhu yatar. Cezayir'de direnişçiler öldürülürken göğüslerinden Mustafa Kemal'in resmi çıkmıştır. O nedenle biz her ülkeye karşı eşit mesafedeyiz. Her ülkenin bir başka ülkenin baskısı altında olmasını istemeyiz. Olaya ülkelerin çıkarları açısından bakmak durumundayız. Türkiye bu açmazı açmak zorundadır. Böyle bir tablo Türkiye'ye yakışan bir tablo değildir'' diye konuştu.
AKP için kullandığı ifadeler
Kılıçdaroğlu, bir gencin, ''AKP için zaman zaman ağır ifadeler kullanıyorsunuz. Bu doğru mu?'' diye sorması üzerine, şöyle konuştu:
''AKP için zaman zaman ağır ifadeler kullanıyorum ama zorunda olduğum için kullanıyorum. Ama hiçbir zaman benim ağzımdan cibilliyetsiz sözü çıkmadı, şerefsiz sözü çıkmadı. Beni eleştirenler en azından sayın Başbakanı da eleştirseler, ya bu üslup yakışmıyor deseler, samimi söylüyorum Türkiye'de bir sorun olmayacak. En ağır hakaretlere maruz kaldım. Ne annem kaldı, ne babam kaldı. Değerli arkadaşlar benim sözlerime kulak kabartıldığı kadar bir de karşı tarafın sözlerine kulak kabartılsın. Ben siyasette saygın bir tartışma üslubundan yanayım. Siyasette gerilimden yana değilim. Ama bir kavga ortamı yaratılıyor. Bu doğru değil. Gerilim ortamı yaratılıyor. Bu da doğru değil.
Eğer insanlar açlık grevindeyse, siz kebaptan, şundan bundan bahsederseniz bu doğru değildir. Başka bir açıdan bakmak lazım. Bir başbakanın temel görevi herkesi kucaklayan ifadeler kullanmasıdır. Ama bu olmuyor. Toplum karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda. Bu yanlış. Eleştiri doğrudur ama bu eleştiri tek yönlü olmamalı. Eleştiriye saygı duyarım. Bir politikacının ders alması gereken tek alan vardır. Eleştiriyi dinlemektir. Mümkün olduğu kadar, olanaklarımın elverdiği kadar yumuşak bir üslup kullanmaya özen gösteriyorum.''
Anadilde savunma
Mustafa Kemal Merkezi Attila İlhan Sahnesi'nde düzenlenen ''Gençlik Konuşuyor, Kılıçdaroğlu Dinliyor'' programında gençlerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, anadilde savunma konusuyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, şunları söyledi:
''Anadil yasağının kaldırılmasıyla ilgili ilk kanun teklifini veren CHP'dir. Bugün herkes istediği dili, istediği gibi kullanabiliyor. Dil bizim kültürümüzün çok önemli bir parçasıdır. İsteyen, istediği dilde zaten yayın yapabiliyor. Türküsünü söyleyebiliyor. Şarkısını söylüyor. Sinemasını yapabiliyor bir sorunumuz yok. Olmamalı da zaten. Bunu sorun haline getirmemek gerekir. Özgürce zaten insanlar kendi dillerini kullanabiliyorlar. Ama bir gerçeği unutmayacağız. Her devletin bir resmi dili var. Bizim resmi dilimiz de Türkçe. Bilim geliştikçe kendi ülkemiz için söylüyorum, üniversitelerimiz bilgi ürettikçe, Türkçe'nin öğrenme alanı bütün dünyaya yayılacaktır. O nedenle üniversitelere, gençlerimize büyük görevler düşüyor.''
Gazeteci Cüneyt Ünal'ın serbest bırakılması
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, gazeteci Cüneyt Ünal'ın serbest bırakılmasıyla ilgili yaptığı değerlendirmenin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Ne diyeceğiz. Bir insanın hayatını kurtarıyorsunuz. Suriye zindanlarından çıkarıyorsunuz bir insanı. O bir gazeteci. Haber için orada. Eşi kurtarılmasını istiyor. Gazeteciler de kurtarılmasını istiyor. Onlar geldiler, rica ettiler, dernekler, aileler, 'Ne olursunuz, gidin kurtarın' diye. Onlar da gittiler, kurtardılar'' diye konuştu.
Normalde teşekkür edilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Hiçbir yurttaşımızın adı, unvanı, rengi, kimliği, inancı ne olursa olsun saçının teline zarar gelsin istemeyiz. Manidarmış, neyin manidarıymış bu? Oturun, kalkın CHP'ye teşekkür edin. Suriye batağından o gazeteci arkadaşımızı kurtardık. İster Suriye'de, ister Amerika'da, ister Çin'de serbest bırakılacaksa ben 135 milletvekilimi dünyanın bütün ülkelerine gönderirim. Kendi insanımı kurtarıyorum. Zindandan kurtarıyorum. Türkiye için, insanımız için, gazeteciler için, bu ülkenin sağlıklı haber alma hakkı için getiriyoruz.''
Konuşmasında burs konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, durumu iyi olan herkesin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni desteklemesi gerektiğini söyledi.
Tutuklu milletvekilleri
Kılıçdaroğlu, bir gencin, ''Tutuklu milletvekillerinin durumu ne olacak?'' sorusu üzerine, bu konuda çabalarının sürdüğünü kaydetti.
Gerekli mücadeleyi yaptıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Önümüzdeki en ciddi engel AKP'nin kendisidir. Ama 800 üniversite öğrencisi hapisteyken sadece tutuklu milletvekilleri çıksın diye bir düşüncemiz yok. Hem o milletvekilleri çıksın hem öğrenciler çıksın hem gazeteciler çıksın. Hem bilim insanları çıksın. Artık bu ülkede demokrasi ve özgürlük olsun. Düşünce özgürlüğü osun. Hapishane ve zindanlar düşünen insanlar için olmasın diyoruz. Bunun mücadelesini el birliğiyle vereceğiz tabi'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ''Türkiye'de Alevi ve Kızılbaş sorunu vardır diyebilecek misiniz?'' sorusuna ise şu yanıtı verdi:
''Şunu kabul etmek zorundayız. Kimlik her insanın şerefidir. Kimlik günlük sıcak politikanın aleti olmamalıdır. Hiç kimsenin kendi anne ve babasını seçme özgürlüğü yoktur. Ama Türkiye bir imparatorluktan devraldığımız bir cumhuriyettir. Her kimlikten insanımız var. Çok sayıda inançtan insanımız var. Devlet yurttaşa bakarken kimlik ve inanç noktasında kör olmak durumundadır. Bunları yüceltmek zorundayız. Bu iki alan, en temel insan hakkıdır. İnsan haklarını genişleteceğiz. Ama bunları günlük sıcak politikanın aleti haline getirmeyeceğiz. Getirdiğimiz zaman ülkede kardeş kavgası çıkar. Laiklik dediğimiz kavram bütün inançların güvencesidir. Her insanın kimliğini özgürce dile getirdiği bir Türkiye'yi hepimiz yaratmalıyız.''
Hiç kimsenin Dersim'de yapılanları savunmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Arkadaşım, (Başbakan özür diledi, sen neden dilemedin?' dedi. Bir işin mağduru özür diler mi arkadaşlar. Ama yapmamız gereken şudur; O dönemde yaşanan olayların topluma sunulması lazım. Bütün arşivlerin halka açılması lazım. Tarihçiler bakıp incelemelidir. Eğer işi siyasetçiye bırakırsanız, siyasetçi onu acımasızca kendi çıkarları için kullanır. O nedenle tarih dediğimiz alan var, tarihçi dediğimiz kişiler var. Bunların görevi de tarihi objektif olarak gelecek kuşaklara yansıtmaktır. Yapmamız gereken bunu tarihçilere bırakmaktır.''
Yerel seçimler
Kılıçdaroğlu, yerel seçimlere de değinerek, şunları kaydetti:
''Yerel seçimler çok önemli. Ama şu sorunun yanıtını bulmamız gerekiyor. İyi aday kim? Çünkü herkes 'en iyi aday benim' diyor. Onun için şöyle bir yol izleyeceğiz. Bir, nüfusu yüz bini aşan yerlerde kamuoyu yoklaması yapacağız. Bir kurum yapmayacak bu kamuoyu yoklamasını, en az 5 kurum yapacak. Bir ilde veya ilçede kamuoyu yoklaması yapan kurum, aynı yerde ikincisini yapmayacak, böylece manipülasyonu önlemiş olacağız. İki, üyelerin gelip sandığa oy atacakları bir temayül yoklaması yapacağız. Her alanda eşit olmalıyız.''
Kılıçdaroğlu, olabildiğince çağdaş, demokrasinin öngördüğü kurallar içinde çaba harcayan bir parti olduklarını ve toplumun her kesimiyle ilgilenmeleri gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Şu anda hasta olup da herhangi bir hapishanede yatan herhangi bir mahkumu ziyaret etmeyen CHP milletvekili yoktur. Önümüzdeki günlerde bir cezaevleri raporu hazırlayacağız. Eğer CHP olmasaydı, Şanlıurfada 7-8 kadının yattığı yerde 40'ın üzerinde mahkumun yattığını Türkiye öğrenemeyecekti. Nerede bir insan hakları ihlali varsa CHP'li olup olmadığına bakmıyoruz, kesinlikle onun yanındayız. Bir Hizbullahçı'nın bana yazdığı bir mektup var. İnanamıyor. CHP'li bir vekilin ziyaretine geldiğini söylüyor. Evet, düşüncelerinden ötürü kim olursa olsun hapishanelerde insanlık dışı muameleye tabi tutmak bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil.''
Kürt sorunu
Kılıçdaroğlu, Kürt sorunu konusuna da işaret ederek, ''Türkiye'nin en temel sorunu Kürt sorunu. Adına ne derseniz deyin ister Güneydoğu sorunu deyin, ister insanlık sorunu deyin isim önemli değil. Önümüzde bir sorun var'' diye konuştu.
Bu konunun çok temel bir sorun olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu konuda çözüm öneren parti de CHP'dir. Şunu önerdik; Nasıl anayasada bir uzlaşma komisyonu kuruluyorsa, bütün siyasal partiler olarak bu sorunun çözümü için de komisyon kuralım. Ben eminim her partide bu sorunun çözümü için akil insanlar var. Bir komisyon kuralım. Biz kendimiz çözüm üretemiyor muyuz? Neden başkaları çözüm üretsin? Orada her siyasal parti, kanaat önderlerine görev versin. Sonra masaya oturalım, tartışalım.''
Bu konuda parti içinde farklı görüşler bulunduğu yönündeki iddialar üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Parti içinde farklı görüşler yok arkadaşlar. Ama AKP medyası sanki parti içinde bir kavga varmış gibi bir görüntü vermek istiyor. Bu söylemlere kesinlikle inanmayın. Partide benim bu söylediğim görüş, uzun süre tartışılmış bir görüştür'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu son olarak, parti içinde disiplin konusunda bir sıkıntı olup olmadığı yönündeki soru üzerine, ''Parti içinde disiplinimiz var. Ama bir konuya genç arkadaşlarımın dikkatini çekmek isterim. AKP'nin içinde disiplin mi var? Baskının ve korkunun olduğu yerde disiplin mi olur? Ama siz bir insanın kalkıp farklı bir düşüncesini söylemesini disiplinsizlik olarak mı algılayacaksınız? O zaman biz demokrasiyi kabul etmeyelim. Bu demokrasiye aykırı. AKP içinde baskı var. Kimse konuşmaz, buna kimse bir şey demez'' diye konuştu.