Ekrem İmamoğlu: 47 gün sonra kaldığımız yerden devam edeceğiz

İstanbul'un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, FOX TV ana haber bülteninde yaptığı açıklamada, "Bütün bu emekleri çalan, hırsızlığını yapan YSK’dır. AA’nın rezilliğini biz ispat ettik. Bukadar 16 milyon insanın emeği var oyu var. Bütün bu emekleri çalan, hırsızlığını yapan YSK üyelerine net olarak söyüyorum. YSK üyeleri emeğimi çaldı, 16 milyonun emeğini çaldı." dedi. İmamoğlu, "Her şey çok güzel olacak. 47 gün sonra kaldığımız yerden devam edeceğiz." açıklamasında bulundu.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Fatih Portakal'ın sunduğu FOX TV ana haber bültenine konuk oldu. İmamoğlu, YSK'nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesine yönelik kararına ilişkin soruları yanıtladı. Portakal'ın sorduğu sorulara, İmamoğlu, şu yanıtları verdi:

Ses biraz kartlaşmış…

- E yani dün, biraz zor bir akşamdı. Gece insanlarla dertleştik. Konuşmamızı yaptık, hava biraz sertti. Sahurdan sonra sabah Ankara'ya gittik. Zor bir süreci yaşıyoruz. Alıştık artık. Keşke zorlu sadece sesimiz olsa ya da tempomuz olsa, uyumadığımız geceler olsa. Ama gerçekten demokrasi insan için bir hayat. Nefes gibi yani. Şu anda en büyük hissettiğim şey, insanların haklarının elinden alınması. O demokrasi, insanın soluduğu hava gibi ya, onun elinden alınması ve hayata tutunan damarlarının yok edilmesi gibi bir ortam. Ama biz umutluyuz.

Moral nasıl?

- Benim moralim çok iyi. Milletimle çok iyi bir diyalog kurduğumu görüyorum. İnsanların benimle kurduğu diyalog inanılmaz.

YSK, hayallerinizi yıktı mı?

- Bizim hayallerimiz öyle bir gecede yıkılacak hayaller değil. Biz, bu millet için, bu memleket için hayal kuruyoruz. 'Her şey çok güzel olacak' derken aslında o kadar hissederek söylüyorum ki, tarifi yok bunun. Üzüntüm sadece, ülkemizin demokrasisi adına uğradığı bu büyük olay, haksızlık, hukuksuzluk adaletsizlik... Üzüntüm bu. Biz, bunları hak etmiyoruz.

Neredeydiniz kararı duyduğunuzda?

- Tam böyle iftara yaklaşmıştım. Sultanbeyli'de bir aileye söz vermiştim. Oraya çok yakındım. Mahalleye girmek üzereydik. Haber geldi, biz de iftara gittik. İftarda, o ailemizin huzurunu hiç kaçırmadan güzelce iftarımızı açtık, dualarımızı ettik.

Öncesinde bilgi gelmedi mi içeriden?

- Saat 19.30'a doğru, böyle bir olumsuzluk seziyoruz gibi bir bilgi geldi. Ben hayallerimi, ideallerimi ya da Türkiye'nin geleceğini, zaten 11 kişiye bağlamamıştım. Ben, yine halkıma, milletime ve direncimize inanıyordum. Şu sonuç olursa yıkılacağız, şu sonuç olursa her şey kurtulacak gibi bir inançla yol yürümediğim için temkinli, vakur ve mağrurdum. Elbette biz mağdur edildik. 16 milyon insan mağdur edildi.

Görevden alındığınız tebliğ edildi mi?

- Bana tebliğ edilmedi ama zaten karar açıklandı. Özel bir yazılı tebliğ yoktur diye düşünüyorum.

Kendinizi devrik başkan olarak görüyor musunuz?

- Asla. Çünkü haddine değil ki. Şu anda demokrasi mağdur edildi. Ben, 31 Mart 2019'da İstanbul halkı oy kullandı, oy verdi. Bu zarfa 4 tane oy attınız. Aynı zarfa atılan belediye meclisi, ilçe belediye başkanı ve muhtar seçimleri pırıl pırıl. Ama sonra İBB? İlçe belediyelerinin 25'inde sen kazandın ya, her şey güzel. Belediye meclis üyeliğinde de sorun yok, çünkü çoğunluk ya. İBB'yi biz kazandık diye, burası şaibeli, burada yolsuzluk var. Kurdukları cümleleri burada kurmayı, kendime edepsizlik kabul ediyorum. 39 ilçede geçersiz oylar, 6 ilçede oyların tamamı sayıldı, yine Ekrem İmamoğlu. Yetinmediler, sondaj yapalım dediler. 39 ilçede 57 sandık seçildi. Onların tamamı sayıldı. Oradan da geçerli bir veri elde edemediler. Büyükçekmece, Maltepe üzerinden bir operasyon yapmaya çalıştılar. Orada da bir şey bulamadılar. Yetinmediler, 41 bin 200 kısıtlı seçmen oy kullandı dediler. Baktılar ki kime oy verdiği belli olmayan 776 kişi oy kullanmış. Onun da tesiri yok. Hala sandık kurulları yok ortada.

Kimin aklına gelmiş sandık kurulları?

- Ben Allah'a havale ettiğim o 7 üyenin ne yaptığını, nasıl bir bilgi akıttığını bilemiyorum. Onları niye Allah'a havale ediyorum. Türkiye'deki hukuk sistemi onların cevabını veremeyeceği için. Cevabını sandıkta vereceğiz yine. Sandık kurullarını çıkarttınız ortaya. Neymiş? Memur yerine, bankalardan memur olmayan üyeler istenmiş. Vay be! İlk defa! Hiç olmamış bu! Mümkün mü? Değil. Dönelim 16 Nisan'da, 24 Haziran'da var. Hatta aynı üyeler. Ben, buradan çağrı yapıyorum. 24 Haziran'da görev alan banka memuru olan arkadaşlar, beni bulsunlar ben onlarla buluşacağım. Onlara söylenen laflar var ya; sahtekar, yolsuz… Üzülüyorum. Bu vatandaşımı siz davet etmişsiniz. 212 sandıkta, sandık kurulu üyeleriyle ilgili şaibe üzerinden karar veriyorsunuz. Tam kanunsuzluk üzerinden vermiyorsunuz, niye? O zaman bütün ilçelere gider.

Tek hedef, Ekrem İmamoğlu'nu koltuktan indirmek mi?

- Kesinlikle. Şu zarftan çıkarttım bütün oyları. Hadi, hodri meydan. Bütün ilçeleri, meclis üyelerini iptal edin. Niye? Cesaretiniz yok. Ekrem İmamoğlu'nun İBB'yi kazanma hırsı dokunmuş olabilir. Bazı hedeflerinden sapmış olabilirler. Benim derdim Ekrem İmamoğlu değil ki. Benim derdim, memleketin demokrasi yolculuğu. 212 sandıkta kaç kişi var? 70 bin civarında oy var. 55 bin civarında oy kullanıldığını düşünelim. Hani ne olması lazım? Burada yolsuzluk var ya. Bu benim dostlarım, hemşehrilerim, o güzel insanlara yazık ediyorlar bu arada. Onları yolsuzlukla suçluyorlar. O sandıklardan çıkan oylarda Ekrem İmamoğlu yüzde 90, rakibimiz yüzde 10 olması lazım. O sandıkardaki oranlar, yüzde 50.5 rakibimizin oyu, yüzde 47 Ekrem İmamoğlu. Haydi bakalım. Uydurdunuz. Ekrem İmamoğlu seçimi kazanmasın, belki bir dahaki seçimde kazanırız diye uydurdunuz. Ramazan ayında kul hakkı yediniz. Ben, o 7 insanın yakasında, 82 milyon insanın eli olduğunu düşünüyorum.

Kul hakkı sözünü ne için kullandınız?

- Kul hakkı sözünü, o insanlara haddini bildirmek için söyledim. Ben, bu sürece başlarken eşimden, çocuklarımdan, annemden, babamdan helallik alarak çıktım. Dedim ki, ''Öyle bir göreve gidiyoruz ki, sizler hakkınızı helal edin, şimdiden size vakit ayıramayacağım. Süreç, zor bir süreç. Halkımla buluşacağım.'' Allah, nasip etti ve ben, İBB Başkanı seçildim. Öyle bir süreç, öyle bir mücadele ki milyonlar var içinde. Bu kadar insanın emeği var. Bana oy versin, vermesin. Bütün bu emekleri çalan, bütün bu emeklerin hırsızlığını yapan YSK üyelerine net olarak söyledim. Ben, kendimden eminim. 31 Mart gecesi, sizleri, kamuoyunu neredeyse yarım saat arayla bilgilendirdim. AA'nın rezilliğini biz insanlara ispat ettik.

Yarışa girerken sizi dikkate almadıklarını mı düşünüyorsunuz?

- Neyden korkuyorlar? Malınızı mı aldık? Mülkünüzü mü aldık? Biz emanetçiyiz. 16 milyon insana ait olan bir varlığın, değerin yönetimini 5 yıllığına emanet etti. 25 yıl bu insanlar size bu hakkı verdi mi? Verdi. Şimdi de dediler ki biz İmamoğlu'nu sevdik. Hatta dediler ki Meclis de sende, kontrol edin birbirinizi, beraber yönetin. Biz de şeffaf, açtık meclisi, milyonlarca insan izledi. Vatandaşın lehine olan bir şey yürüsün. Vatandaş bizi sevdi. Neyini elinden aldık. Mülkü mü görüyor acaba? İstanbul halkının varlığı olan belediye başkanlığını emanet aldık. Onun için diyorum YSK hırsızlık yapmıştır. Emek hırsızlığı yapmıştır. Çünkü anamın ak sütü kadar helal bir seçim kazandım. Bakın alınan kararın dayanağı, vatandaş bunu anlasın, İstanbul'da 31 bin 186 sandık var. Alınan karar gereği, 212 sandıktaki sandık kurulu üyeleri üzerinden olağanüstü itiraza dönük bir karar veriyor. Tam kanunsuzlukla değil. Karar verdiği 212 sandıkta toplam oy sayısı 70 bin civarında. Varsayalım 55 bin oy kullanıldı. Sayın Binali Yıldırım bu sandıklardan 50.5 oy almış, ben yüzde 47 oy almışım. Bunun neresinde yolsuzluk, AK Parti'ye haksızlık, hainlik? Yazık değil mi bu insanlara?

İktidarın baskısı olduğunu düşünüyor musunuz?

- Düşünmek ne demek? Kimse kafasını kuma sokmayacak. Baskı vardır. Ne demek YSK süreci aklasın? 8 madde itiraz var. En son mu aklınıza geldi sandık kurulları. Sağdan sola say Ekrem İmamoğlu, soldan sağa say Ekrem İmamoğlu. Bir şey bulamadık, uydurun kardeşim. Tarih, her şeyi açığa çıkarır. Size Fatih Sultan Mehmet'in bir sözünü okuyacağım; Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadı'yı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.

Adalet öldü mü bugün?

- Öldürmemek için mücadele veriyoruz. Aleyhte oy veren 4 üyenin, gün gelecek neler döndüğünü, nasıl hukuksuzluklar yaşandığını anlatacağını düşünüyorum. Sandıklarda, okullarda yüz binlerce insan hakkını, hukukunu koruyacak. Bunda AK Partilisi, MHP'lisi, HDP'lisi var, İYİ Partilisi, CHP'lisi, hepsi var. Her partiden tanıdıklarım var. İlçemden bilirler beni. Ben, sosyal hayata yaklaşımı olan bir insanım. AK Parti kurulmadan önce partileri kapatıldı. Seçime girdiler, sayın Cumhurbaşkanı'na başbakanlığı yakıştırmadılar. O süreçte, sana yapılmasını istemediğin bir şeyi, misliyle karşındaki seçilmiş bir insana yapıyorsun. Bütün AK Partili hemşehrilerimin vicdanına sığınıyorum. Elinizi vicdanınıza koyun. ''Ya bu İmamoğlu'na yapılan reva mıdır'' diye Ramazan akşamı, kendinize sorun.

Beylikdüzü'ndeki konuşmaya hazırlanmış mıydınız? Doğaçlama mı?

- Duygularımla oradaydım. Dün sabah, bu kararlar alınmadan, kalktığım enerjinin misli misli fazlasıyla bugün sahadaydım. Sorumluluğum büyüdü. Vatandaşımın sevgisini tarif edemem.

Gaflet ve delalet diyerek, YSK'yı mi kastediyorsunuz?

- Gayet tabii. Karar verenler ve etki edenleri kastediyorum. 7'si belli, kayıtlı. Başka etki edenler varsa, direkt söylüyorum.

Hiç aklınızdan boykot geçti mi?

- Şu anda bu toplum, demokrasiyle, sandık mücadelesiyle normalleşmeli. Ben, onun mücadelesini veriyorum ve öncülüğünü yapıyorum. Şu anda, bizden ya da toplumdan başka şeyler umanlar, kargaşa bekleyenler var. Benim vatandaşım sakin olacak. İnsanlara dün dedim ki, ''Milyonlarca İstanbulluya lütfen mağduriyetimizi, güler yüzle, sıcaklıkla anlatın. Vicdanlarına seslenin. Biz, demokrasi mücadelesini, demokrasi kavramlarıyla vereceğiz. Sandıkla vereceğiz.

Her şey çok güzel olacak ne demek?

- Umudun simgesiyim aslında. Umut o kadar çok ki. O, ''Her şey çok güzel olacak Ekrem Abi'' diyen çocuk, Berkay, 13 yaşında. Bakırköy'den E-5'e giderken, 2-2,5 kilometre otobüsün arkasından koşan, tanımadığım mesaj veren çocuk. Öyle milyonlarca çocuk var bu şehirde. Ben, bugün yine umutlarını tazelemiş, enerjisini yüklenmiş, tüm güzel duygularla insanlarına mesaj vermeye çalışıyorsam, inanın o çocukları, gençlerin enerjisinden, sevgisinden besleniyorum.

Yarından itibaren sokaklarda mısınız yine?

- Kesinlikle. Tüm gücümüzle. İnsanlara, bize yapılan bütün usulsüzlükleri anlatacağız. Hak gaspını anlatacağız. Biz, zaten projelerimizi anlatmışız. Gelir gelmez sürece başlamışız. Tüm bürokrasiye saygı duyarak, patavatsızlıklarına bile saygı duyarak, alışkanlıklar… Biz, yok saymayı sevmiyoruz. Biz, kucaklayacağız. Bu millet barış, sevgi ve saygı istiyor. Bazıları sevgi pıtırcığı falan diyor. Siz de olun.

Cesaretiniz nereden geliyor?

- Korkum yok ki. Çocuklarıma hissettiğim sorumluluk üzerinden konuşuyorum. Hiçbir kişisel beklentim yok. Niye konuşmalıyız? Ben, bir mücadele veriyorum. Hakkımızda o hain kararı alanların bile çocuklarının, torunlarının hayatlarının kurtulması için ben mücadele veriyorum. Koşacağız. Hayat için, demokrasi bir oksijen. Biz bunu yaşayamaz, hissedemezsek olmaz. Biz, özgürlüğüne düşkün bir milletiz. Tam bağımsız Türkiye diyeli 90 küsur yıl oldu. Bağımsızlığın ne olduğunu kimse şu an hissedemiyor. Bir algı süreci yaşanıyor. Ülkenin şu anda 5 milyon işsizi var.

Sanatçılardan da destek geldi

- Teşekkür ediyorum. Kimseyi ayırmıyorum. Konuşacaklar.

Sayın Erdoğan'ın, iş insanlarına ''Hadlerini bilsinler'' diye bir cümlesi var…

- Haddini bilecek olan, siyasilerdir. Benim. Vatandaş beni seçti. Ben, cumhurbaşkanını, milletvekillerini seçtim. Görevini yapamıyorsa, haddini bilecek olan siyasilerdir. Benim dedem derdi ki, ''Makamın büyüdükçe boynun bükülsün''. Yani siz kibir, insanlara bağırma, çağırma… Ban, işimi kötü yaptığım gün haddimi bilmeliyim. Tebrik ediyorum sanatçıları. Hiçbirinin benden bir çıkarı yok. Niye olsun ki? Onların tarifiyle görevden alınmış bir belediye başkanıyım. Ben, seçilmiş belediye başkanı olarak gezeceğim sokaklarda. Farkı, seyretsin görsünler. Seçilmiş belediye başkanı coşkuyla karşılanır. Ben coşkuyla karşılanacağım. Diğerleri nasıl karşılanır, bilmem.

Vaatleriniz vardı, onlar ne olacak?

- 47 gün bekleyecekler. 47 gün sonra, kaldığımız yerden devam edeceğiz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Hakkımı yedirtmem. Bu, iş olsun diye söylenmiş bir söz değil. Hak da yemem.

Sizi, ''Kenarda, köşede'' diye nitelendirmişti sayın Cumhurbaşkanı… Bahçeli, 11'inden sonra hep İstanbul'da olacak. Binali Bey burada. 3'e karşı 1 olacaksınız. Ne diyorsunuz?

- Allah şans vermiş, ne yapalım. Mücadelemizi daha ulvi, daha güzel, dikkatli yapacağız.

Sizden çekiniyorlar mı?

- Bilemem. Herkes diline dikkat etsin. Benim dilim, çok güzel olacak. Zorlanacaklar benim dilimle yarışmaya. Çocuklarla, gençlerle kucaklaşacağım. Yüz binlerce insan sürecin içine katılacak. Kadınlar, kadınlar Fatih Bey… Bu seçimde, yönetimimde de buna zemin hazırlıyordum, İstanbul'da kadın devrimi olacak. Kadın, sahada olup, hakkını arayacak. Ben, size anneleri anlatamam. Onların yüreklerine, dualarına teşekkür ediyorum şu mübarek Ramazan günü. Ben sevgiyle, saygıyla sahadayım.