Eğlence dünyasının yeni yıldızları

Belki duymuşsunuzdur, son günlerde Beyoğlu'nda striptiz şovla gündeme gelen bir mekân var; X Large Club. Türkiye'de pek alışık olunmayan bu eğlence şeklini gidip yerinde görmek istedik. Karşılaştığımız manzarayı 'striptiz' sözcüğüyle özetlemek yetersiz.

cumhuriyet.com.tr

Beyoğlu’nda X Large Club’dayız. Burası Türkiye’de pek de alışık olunmayan bir eğlence çeşidine ev sahipliği yapıyor. Kuliste rutin bir hazırlık var. “Gogo boy”lar bir köşede soyunurken, vücut geliştirme üzerine muhabbet yapıyor. Öte tarafta kadın dansçılar makyajlarıyla ilgileniyor. En zor işse “drag queen”lerinki. Sırf kadın kılığına bürünmekle bitmiyor, gösterişli kostümlerin giyilmesi bile başlı başına bir mesai. Ancak kimse durumundan şikâyetçi değil. Az sonra sıra dışı gösterileri için sahnede olacaklar. Bunu her cuma ve cumartesi gecesi yapıyorlar. Striptiz şovu olarak adlandırılıyor belki ama tam olarak öyle değil. Gogo gösterisi İstanbul gecelerinin en ilgi çekici şovu olma yolunda hızla ilerliyor. Bu şovun en dikkat çeken yıldızlarından biri de Barış Bulut. 30 yaşındaki gogo boy 30 yaşında ve daha uzun yıllar bu işi yapmak istiyor.

- Striptiz ve gogo dansı arasında ne fark var?

- İkisinin temelinde de erotizm var ama striptiz tamamen soyunmaya yönelik bir olay. Gogoda da teşhir var ama çok fazla pornografi söz konusu değil.

- Ne kadardır bu işi yapıyorsunuz?

- Üç-dört yıldır yapıyorum. Türkiye’de çok fazla bu tarz kulüp yok. Bu işin öncüsüyüz diyebiliriz, daha önce de vardı ama X Large’da bu iş çok daha popüler hale geldi. Sahne de buna göre tasarlanmış ve müthiş görünüyoruz. Sahnede gösteri yapan bir sanatçı gibi duruyoruz. Mesleğin kriterleri şu; Gogo boy için kesinlikle düzgün vücut ve bunu izleyiciye iyi aktarmak gerekli. Modeller bizim işte zayıf kalır. Gogo boy biraz daha gösterişli olmalı. Modelin kilosu maksimum 85'tir. Gogo boy biraz daha büyük hatlara sahip olmalı. Aşağıdan “abi adam herhangi biri gibi değil” denmeli. Eğer aşağıda benim gibi 20 kişi varsa o zaman sıkıntı vardır. Çok rahatsız olurum.

- Ancak sırf görüntü değil sizi ayıran.

- Enerjisinin muazzam olması lazım. Hadi, sinemada halledersin onu. İnteraktif sahnede böyle bir şansın yok, ne yaptın o.

- Hareketleri kurgularken önce neyi düşünüyorsunuz?

- İyi yapan adamları izliyorum. Aslında tamamen deneyimle alakalı. Tam bir formülü yok. “Bu hareketi yaparsam seyirci bayılır” demek zor. Bütün insanların, kendisiyle ilgilendiğini gördüğü zaman hoşuna gider. Seyirciyle bire bir ilgilendiğimde, birisine bakıp sahneden işaret ettiğimde çok hoşlarına gidiyor. Ancak bunu da abartmamak lazım, yoksa enerjin biter, “vegenel” yani kendi gösterini yapamazsın.


Mustafa Doğan Yılmaz (X Large Club İşletmecisi)

- Kendinizi tanıtır mısınız?


- 45 yaşındayım, 2000 yılından beri eğlence sektöründeyim.

- Buradaki eğlence konsepti nasıl oluştu?

- Bu tip eğlenceler yıllardır dünyanın belli başlı şehirlerinde Londra’da, Paris’te, New York’ta, İbiza gibi gözde tatil yerlerinde yapılıyor. Biz de X Large’da benzer bir eğlence anlayışı yapmak istedik. “Gogo Boy”larımız, “Drag Queen”lerimiz ve kadın dansçılarımız var. Artık buradaki eğlence anlayışının bir kültürü oluştuğunu söyleyebiliriz.

- Bu zamana kadar bu tarz bir eğlence anlayışının yerleşmemesinin sebebi nedir?

- Tabii İstanbul’da disco tarzı eğlence kültürü seksenli yıllarda ortaya çıktı. Öncesinde meyhane ve pavyon kültürü hâkimdi. O yüzden bu tarz eğlencenin oturması zaman alıyor. Biz biraz da muhafazakâr bir ülke olduğumuz için oturması biraz zaman aldı.

- Bu, sanırım bu tarz bir eğlencenin raconunun oturması için de önemli.

- Aynen öyle. Burada neredeyse hiç olayla karşılaşmıyoruz diyebilirim. Tabii tek tük oluyor ama içkili her yerde olabilecek olaylar. Genelde çiftlerin birbirine girmesi yaşadığımız olayların sebebi aslında.

- Mekânın eski bir tiyatro salonu olması da önemli bir avantaj sanırım.

- Evet sadece bir fon olmaktan öteye gidiyor. İnsanlar burada yapılan gösteriyi izlemek için geliyor.

- Peki Gogo Boy ya da dansçı olmak isteyen talep sayısı fazla mı?

- Evet çok var. Hatta magazinde de adım “stirptizci avcısı”na çıkmış. Yok tabii ki öyle Bir şey. Sadece bu konudaki öngörümün iyi olduğunu söyleyebilrim. Belli kriterlerimiz var. Bunlara uyan herkes bu işi yapabilir.

- Nedir bu kriterler?

- Öncelikle ahlak. İş disiplini olmalı ve işini de çok sevmeli.

Drag Quisa: Günlük hayatında böyle olmayan biri bu işi yapabilir mi?
- Bu işe nasıl başladınız?


- Önce animatör olarak başladım tatil köylerinde. Yine drag queen kılığına giriyordum. sonrasında pek çok kılığa girerek sahneye çıktım.

- Drag queen olmak nasıl bir şey? Ne gibi incelikleri var?

- Sahnede bir kılığa bürünüyoruz. O enerjiyi izleyicilere geçirmemiz gerekiyor. İşin püf noktası da bu.

- Aslında sizin işiniz dansçılardan biraz farklı.

- Evet, rol yapmamız gerekiyor, izleyicinin elektiriği alması lazım. Bu bakımdan biraz farklı bi iş yapıyoruz. Kostümlerimiz de zaten buna göre tasarlanıyor.

- Cinsel kimliğiniz sadece sahneyle mi sınırlı yoksa günlük hayatınızda da böyle misiniz?

- Sizce günlük hayatında böyle olmayan biri sahnede bu işi yapabilir mi? Tamam son Haluk Bilginer’in dizisi gibi uç örnekler var ama o da farklı. Sonuçta orada birebir bir gösteri yok. Biz ise sahnede ne hissediyorak ona göre davanıyoruz. Bu da anında seyirciye yansıyor.

Chanel: Vücudum mükemmel olmak zorunda

- Kendinizi tanıtabilir misiniz?

- 25 yaşındayım, iki yıldır bu işi yapıyorum. X Large’da başladım, burada da devam ediyorum. Zaten daha öncesinde buraya çok sık geliyordum. Çalışma arkadaşlarımla önceden de tanışıyordum, müşteri olarak geldiğim dönemden beri arkadaşız. Sonra birden işin içinde buldum kendimi.

- Öncesinde ne yapıyordunuz?

- Muhasebeciydim. Bu iş muhasebe yapmamı engellemiyor. Zaten hafta sonu çalışıyorum. Ancak işimi seviyorum ve şu an bu işi yapıyorum.

- Yaptığınız gösteriye tam olarak striptiz diyemeyiz sanırım.

- Aynen; dans aslında. Kıyafetlerden danslara kadar bir erotizm kesinlikle var. Tamamıyla görsellik ön planda. Vücut ve yüz olarak çok iyi durumda olmamız gerekiyor. Sahneye çıkıtğım zaman kendimi iyi hissediyorum. Aşağıda bir sürü insan her hafta sonu bizi izlemeye geliyor. Ben de demek iyiyim ki hâlâ buradayım.

- Sahnede izleyiciyle iletişiminiz nasıl?

- Sonuçta insanlar belli miktarda içki tüketiyor, ama bizi izlerken saygı duyarak bakıyorlar. Herhalde bizim müşterimizin kalitesinden kaynaklanıyor. Sahnede rahatsız olacağım bir şey yaşamıyorum. Kötü enerji de alabilirim ama kötü enerji verme lüksüm yok. Çünkü ben eğlendirmeye çıkıyorum.

- İzleyiciyi etki altına almak için özel numaralarınız mutlaka vardır.

- Tabii ki, diğer kadın dansçıyla dans edebiliyorum, ya da diğer gogo boylarla. Aldığım enerjiye bağlı olarak önümde duran bir kadınla dans edebiliyorum. Yüksek bir yerdeyim, bacaklarımı tutup aşağı eğilmek güzel bir jest oluyor.

- Yaptığınız iş disiplin gerektiriyor. Bu tarz bir işi içkili bir yerde yapmak nasıl bir his?

- İradeyle alakalı bir şey. İçki ve sigara kullanmıyorum. Zaten kendime güvenerek çıkıyorum sahneye. Belki başka bir yerde çıksam da bu kadar rahat olamam. Kesinlikle enerjinizin çok iyi olması lazım.

- Gogo dansçılığı Türkiye’de sık görülen bir iş değil. Çevreniz ne diyor?

- Bazı şeyleri anlatmak zor oluyor. Bazıları farklı baktı. Ancak sahnede ciddi anlamda iş yapıldığı görülünce bir şeyler anlaşılıyor. Ailem de bana güvendiği için çok sorun olmuyor, ama “haydi kızım çık dans et” demediler tabii ki. Sonradan öğrendiler.

- Erkek arkadaşınız sizi kıskanıyor mu?

- Bu benim işim. Bu şekilde mutluyum. Beni böyle kabul edecek biri olmalı. Çünkü kötü bir şey yapmıyorum. Fotoğraf: VEDAT ARIK