Dünyada Geçen Hafta

Dünyaya geçen hafta 64. dönem Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı damgasını vurdu. BM Genel Kurulu’na ilk kez hitap eden ABD Başkanı Barack Obama, geleceği garanti altına almak için nükleer silahsızlanma, barış ve güvenliğe teşvik, gezegenin korunması ve herkese fırsat sunan küresel ekonomi olarak sıraladığı 4 ilkenin izlenmesi gerektiğini söyledi. İşte dünyada geçen hafta meydana gelen belli başlı olaylar…

cumhuriyet.com.tr

 

Havana’da dev barış konseri

Küba’nın başkenti Havana bir milyondan fazla kişinin katıldığı bir barış konserine sahne oldu. Devrim Meydanı’nda 20 Eylül’de gerçekleştirilen konsere ABD’de yaşayan Kolombiyalı şarkıcı Juanes (sağda) ile Latin Amerika ülkelerinden, İspanyol ve Kübalı 15 sanatçı katıldı. “Sınır Tanımayan Barış” adlı konser, Küba tarihinde 1959’daki devrimden beri en büyük etkinlik oldu. Juanes’in konsere katılması ABD Başkanı Barack Obama tarafından memnuniyetle karşılandı.
 

Fransa’nın derin davası başladı

Fransa'da son yılların en çok ilgi çeken siyasi komplo davası pazartesi günü başladı. Aralarında Fransa'nın eski Başbakanı Dominique de Villepin'in de bulunduğu 4 kişi, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy aleyhine, son seçimden önce gizli servisi kullanarak "siyasi komplo" düzenlemekle suçlanıyor. Fransız basınında “Clearstream” meselesi olarak bilinen skandal beş yıl önce aralarında Sarkozy'nin de bulunduğu bazı siyasetçilerin rüşvetle elde ettikleri paralar için yurtdışında hesapları bulunduğuna ilişkin bir ihbar mektubuyla başlamıştı. Cumhurbaşkanı Sarkozy de, davacılardan biri olarak duruşmalara katılıyor. Villepin, "Bana karşı olan, bana saplantısı olan birisi, Sarkozy yüzünden buradayım. Mahkemeden ismimi temize çıkartarak, Fransız halkı adına özgür bir şekilde çıkacağım" dedi. Villepin’in suçsuz bulunması halinde, 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sarkozy’ye rakip olması bekleniyor. Villepin'in, suçlamalarla ilgisi olduğuna dair kanıt bulunması halinde hakkında 5 yıla kadar hapis ve 45 bin euroya kadar para cezası istenmesi bekleniyor.
 

‘Takviye gelmezse kaybederiz’

Afganistan’daki Amerikan ve NATO kuvvetlerinin komutanı General Stanley McChrystal, ülkedeki ABD birliklerinin sayısının arttırılması gerektiğini, aksi takdirde militanlara karşı yürüttükleri operasyonun başarısızlığa uğrayacağını kaydetti. ABD’de yayımlanan Washington Post gazetesi, ABD Savunma Bakanı Robert Gates’e sunulmak üzere General McChrystal tarafından hazırlanan 66 sayfalık raporda, McChrystal’ın, gerekli kaynaklar sağlanmazsa “daha uzun süreli bir çatışmanın, daha fazla şehidin, daha fazla maddi kaybın ve siyasi desteğin azalmasının” kendilerini beklediğini ve bütün bunların da operasyonun başarısızlığını getireceğini savunduğunu yazdı.

 

Fransa jungle’ı boşalttı

Fransa’da polis, ülkenin kuzeyindeki liman kenti Calais’te, İngiltere’ye gitmeye çalışan Afganların barındığı ormanlık alandaki kaçak göçmen kampını kapattı. Yüzlerce polis dün sabahın ilk ışıklarıyla “jungle“ (balta girmemiş orman) olarak isimlendirilen kampı kuşatarak göçmenleri kamp dışına çıkardı. Kampı terk etmeyi reddeden göçmenler polis tarafından sürüklenerek kamp dışına çıkarıldı. Kamp boşaltıldıktan sonra muşambadan yapılmış çadırlar buldozerlerle yerle bir edildi. Olay sırasında etten kalkan oluşturan insan hakları savunucuları ile polis arasında itiş kakış yaşandı. Göstericilerden 5’i gözaltına alındı. Kamptaki yetişkinler otobüslere bindirilerek polis sorgusu için karakola götürülürken, 18 yaşın altındakiler, “özel merkezlere” götürüldü. Gözaltına alınan kaçak göçmenlerin Fransa’ya iltica başvurusunda bulunmalarına izin verilecek. “Gönüllü olarak” ülkelerine dönmek isteyenlere de yardım edilecek. Fransız yetkilileri tarafından kampı kapatma kararının doğrulanması üzerine bin kadar göçmenin ise olaydan önceki gün kampı terk ettikleri kaydedildi. Kaçak göçmenlerin, Fransa üzerinden İngiltere’ye geçme çabaları Paris ile Londra arasında sorun yaratıyordu.
 

Zelaya ülkesinde direniyor

Honduras’ta anayasa değişikliği için referanduma gitmek istediği sırada darbeci askerlerin evine yaptığı baskınla 28 Haziran’da ülkeden sürülen seçilmiş Devlet Başkanı Manuel Zelaya, yaklaşık üç ay aradan sonra ülkesine dönmeyi başardı. Yardımcıları ve eşiyle birlikte sığındığı Brezilya Büyükelçiliği balkonundan binlerce destekçisine hitap eden Zelaya, “Bizi kimse buradan çıkaramaz, darbeciler iktidardan inene kadar buradayız” dedi. Zelaya darbecilerle de görüştü, ancak sonuç çıkmadı. Askerlerin kuşattığı, su, elektrik ve telefon bağlantısı kesik binada yaşamaya çalışanların, binaya girebilen insan hakları savunucularının getirdiği yiyeceklerle beslendiği belirtiliyor. Öte yandan ülke çapında düzenlenen Zelaya yanlısı gösterilerde polis müdahalesi sonucu 2 kişi öldü. Elçilik binasına zehirli gaz atıldığını kaydeden Zelaya, yaklaşık bir haftadır binada kendisiyle kalanların da gazdan etkilendiğini, bazılarının burnunun kanadığını ve nefes alma zorluğu yaşadığını belirtti. Zelaya, binadan hava örneği alan bir doktorun, komaya ve kalp kirizine yol açan HCN maddesine rastladığını ifade etti. Darbe yönetiminin devlet başkanı atadığı Roberto Micheletti suçlamaları reddetti.


Yeltsin sarhoş olunca...

Eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın, başkanlığı sırasında tarihçi Taylor Branch’a verdiği ve 21 Eylül’de açıklanan röportajları ilginç bir olayı açığa çıkardı. Boris Yeltsin, 1995 yılında Washington’u ziyareti sırasında o kadar sarhoş olmuş ki, gizli servis ajanları zamanın Rusya liderini Beyaz Saray’ın birkaç yüz metre uzağında sadace iç çamaşırıyla pizza yemeye gitmek için yoldan bir taksi çevirmeye çalışırken bulmuş. Uluslararası bir krize dönüşmeden örtbas edilen bu olayın yanı sıra kayıtlarda Clinton, Monica Lewinsky ilişkisi konusunda da bazı açıklamalarda bulunuyor. Clinton, Lewinsky skandalıyla ilgili, annesinin ölümü ve Kongre’nin 1994 yılında Cumhuriyetçiler’in hâkimiyetine geçmesi üzerine hem kişisel hem de siyasi yaşamındaki zorluklar nedeniyle o zamanlar sağlıklı kararlar alamadığını söylüyor.
 

Obama’dan geleceği kurtaracak 4 ilke

64. dönem Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu bu hafta New York’ta gerçekleşti. BM Genel Kurulu’na ilk kez hitap eden ABD Başkanı Barack Obama, dünyanın karşı karşıya bulunduğu tehditlerle mücadele edebilmek için çok taraflı işbirliğinde yeni bir çağ başlatılması çağrısında bulundu. Geleceği garanti altına almak için 4 ilkenin izlenmesi gerektiğine inandığını belirten Obama, bunları; nükleer silahsızlanma, barış ve güvenliğe teşvik, gezegenin korunması ve herkese fırsat sunan küresel ekonomi olarak saydı. Genel Kurul’da bazı liderler de ilginç açıklamalarıyla dikkat çekti. Libya lideri Muammer Kaddafi, 40 yıllık iktidarında ilk kez BM Genel Kurulu’na seslendiği konuşmasında, BM’nin, kurulduğu 1945 yılından bu yana dünya genelindeki 65 kadar savaşı önlemekte başarısız olduğunu söyleyerek, “Güvenlik Konseyi terör ve yaptırımlardan başka bir şey getirmedi. Buna ‘terör konseyi’ denilmeli” dedi. 15 dakikalık süreye rağmen 1 saat 35 dakika konuşan Kaddafi, konuşmasının bir bölümünde elindeki BM’nin kuruluş metnini içeren kitapçığı oturum başkanına fırlattı. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad New York’taki BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında “Küçük bir azınlığın gelişmiş ağı sayesinde dünyanın büyük bölümünde siyaseti, ekonomiyi ve kültürü yönetmesi, yeni bir kölelik biçimi kurması ve ırkçı hedeflerine ulaşmak amacıyla Avrupa ulusları ve ABD dahil diğer ulusların şerefine leke sürmesi artık kabul edilemez” derken, “küçük azınlık” mensupları salonu terk etti. Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında 'şeytan' dediği ABD'nin eski başkanı George W. Bush'u andı ve ''Burası artık kükürt kokmuyor'' dedi.
 

New York’ta koruma skandalı

64. dönem Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu ve G-20 zirvesi çerçevesinde New York’ta bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın temaslarına, ABD Başkanı Barack Obama’nın Amerikan gizli servisine bağlı korumalarla yaşanan ve itiş kakışa varan tartışma damgasını vurdu. Başbakanlık kaynaklarına göre olay Erdoğan’ı korumakla görevli ABD gizli servis elemanları ile Obama’nın korumaları arasında yaşandı. ABD gizli servisi sözcüsü ise Türk heyetini kastederek “Kafası karışan bir yabancı delegasyon, Obama’nın otel çıkışında kullanması için hazırlanan çadıra girmeye kalktı. Sözlü talimatları da anlamadılar ve fiziksel olarak engellenmeleri gerekti” dedi. Arbede sırasında Erdoğan’ın Türk korumalara elle müdahale eden bir Amerikalı korumaya kızarak tepki gösterdiği ve Amerikalı korumanın elini tutarak geri ittiği iddia edildi. Erdoğan olay sırasında Clinton Küresel Girişimi tarafından organize edilen toplantıda “G-20 Zirvesi ve Küresel Etkileri” konulu bir konuşma yapmak üzere Sheraton Oteli’ne gitmekteydi. Erdoğan olay üzerine konuşmayı iptal etti.
 

Netanyahu ile Abbas ABD’de buluştu

ABD Başkanı Barack Obama, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile üçlü zirvede bir araya geldi. New York’ta Birleşmiş Milletler 64. Genel Kurulu toplantıları çerçevesinde iki liderle önce ayrı ayrı görüşen Obama, üçlü zirve öncesinde taraflara görüşmelere bir an önce başlamaları çağrısında bulundu.


İran’ın yeni uranyum tesisi

İran ikinci bir uranyum zenginleştirme tesisi inşa etmekte olduğunu duyurdu.  Varlığı dünya kamuoyuna yeni açıklanan nükleer tesisin uluslararası denetime açık olduğu bildirildi. Bu gelişmeden sonra ABD Başkanı Barack Obama, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ortak bir basın açıklaması düzenleyerek, İran'ın gerekli adımları atmaması halinde daha ağır yeni yaptırımların söz konusu olacağını açıkladı. Batılı ülkelerin tehditlerine karşılık olarak İran, nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu tekrarladı. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin ile Almanya’nın oluşturduğu 5+1 ülkeleri ile İranlı yetkililer 1 Ekim günü İsviçre’nin Cenevre kentinde bir araya gelerek nükleer enerji programını görüşecekler.

(Derleyen: Berza Şimşek)