'Dünya barışında aktif rol almak istiyoruz'

Devlet Bakanı Faruk Çelik, ''Demokratikleşen ve kendi içerisinde huzur ve barışı tesis eden Türkiye, dünya barışına da katkı sağlamak, bölgesel ve küresel barışın tesis edilmesinde aktif rol almak istiyor'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Devlet Bakanı Faruk Çelik, Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde, Türkiye'de görev yapan yabancı medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Çelik, yaptığı konuşmada, dünyanın çok hızlı bir değişim sürecinden geçtiğini, ancak Türkiye'nin bu değişimi çok iyi okuduğunu, 8 yılda gösterdiği performansla bir çekim merkezi haline geldiğini belirtti. Çelik, şunları söyledi: ''Bu süreçte, açık toplum, şeffaflık ve hesap verilebilirlik artık bir seçim değil, herkes için mecburi istikamet oldu. Türkiye olarak, bir yandan AB üyelik sürecinde müzakerelere devam ederken, diğer yandan köklü yapısal reformlara imza attık. Sosyal güvenlik reformunun hayata geçirilmesi, Genel Sağlık Sigortası'nın uygulamaya konması, Anayasa değişikliği, 1 Mayısın tatil ilan edilmesi, idamın ve DGM'lerin kaldırılması gibi birçok reforma imza atarak; sosyal devlet anlayışının geliştirilmesi ve demokrasimizin çıtasının yükseltilmesi hususunda önemli mesafeler katettik. Komşularla sıfır problem politikasını hayata geçirerek, ülkemizi hem bölgesel düzeyde hem de küresel düzeyde güvenli bir liman haline getirdik.''

Devlet Bakanı Çelik, ''Dünyanın küresel krizlerle sarsıldığı bu dönemde, Türkiye'nin bu krizlere karşı direncinin arkasındaki güç ile, birçok ülkenin kredi notu düşerken, art arda kredi notunun artmasının sırrının ne olduğunun sorulması halinde, hiç düşünmeden 'siyasi istikrar, güven ortamı ve demokrasiye yaptığımız yatırımlardır' yanıtını vereceğini'' ifade etti. Çelik, şöyle devam etti: ''Çünkü biz, demokrasinin değişimin önünü açtığına, değişimin de demokrasiyi güçlendirdiğine inanıyoruz. Çağdaş demokrasilerin en önemli özelliği, halkın ve sivil toplum örgütlerinin karar alma süreçlerine maksimum katkı sağlamasıdır. Türkiye'de de hükümet olarak, gerek yapısal gerekse kronik sorunların çözüm süreçlerinde halkımızın ve sivil toplum örgütlerinin katılımını sağlamaya, desteğini almaya büyük önem verdik ve veriyoruz. 8 yıl boyunca birçok çözümü birlikte ürettik. Halkımızla ve sivil toplum örgütlerimizle birlikte iktidarımızın birinci döneminde, ekonomik tahribatı gidermek, AB reformlarını hızla hayata geçirmek için gayret gösterdik. İktidarımızın ikinci döneminde de tarihi derinlikleri olan kronik sorunlarımızla yüzleşmeye yönelik çalışmalar yaptık. Bu kapsamda, Kürt, Alevi, Roman vatandaşlarımızın sorun ve taleplerini çözüme kavuşturmak, engellilerin, çocukların, kadınların pozisyonlarını güçlendirmek için birlikte çalışmalar yaptık.''

Hükümetin, ''demokratik açılım'' bağlamında, Alevi ve Roman vatandaşları ilgilendiren çalışmalarının, kendisinin koordinatörlüğünde yürütüldüğünü belirten Çelik, bu konuda yabancı basın mensuplarına bilgi verdi. Alevi ve Roman çalıştayları düzenlendiğini anlatan Çelik, ''Bu çalıştaylarda, sorunlar ve çözüm önerileri demokratik bir olgunlukla karşılıklı saygı ve güven çerçevesinde dile getirildi'' dedi. Tarihte ilk kez, devletle Aleviler arasında doğrudan bir iletişim ve buna bağlı bir diyalog zemini oluşturulduğunu ve sorunun temelinin, tarihi arka planı olan önyargıların oluşturduğunun anlaşıldığını belirten Çelik, bu çalışmaların ardından, hükümet olarak, cemevlerinin statüsü konusunda çalışmalar başlattıklarını, Alevi, Bektaşi ve Caferi herkesin ''eşit birer yurttaş'' olarak yaşamalarını temin için atılması gereken tüm adımları attıklarını söyledi.

Roman Çalıştayı'nın da devletin bu vatandaşlarla ilk buluşması olduğunu belirten Bakan Çelik, ''Bu toplantılarda, önyargılar, eğitim, istihdam ve barınma konularında yaşanan temel sorunlar dile getirildi. Var olan sağlık sorunları, tüm vatandaşlarımızı kapsayan genel sağlık sigortası uygulamasıyla çözüme kavuşturulmuştur. Gerekli yasal düzenlemeler yapılarak, mevzuatımız, ayrımcı ve dışlayıcı unsurlardan arındırılmıştır'' diye konuştu. Roman vatandaşlarının barınma sorununun giderilmesi için TOKİ ile işbirliği halinde konut inşaatına başlandığını ifade eden Çelik, bu kişilerin, vatandaşlık hizmetlerinden daha verimli şekilde faydalanmalarını sağlamak amacıyla da nüfus cüzdanı vermek için İçişleri Bakanlığınca bir genelge yayımlandığını bildirdi.

Bakanlığının görev alanlarının başında, Türkiye Cumhuriyeti'nin en köklü kurumlarından birisi olan Diyanet İşleri Başkanlığının geldiğini vurgulayan Faruk Çelik, ''Başkanlığın; halkımızı din konusunda doğru kaynaklardan doğru bir şekilde aydınlatmak, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın dini hizmet taleplerini karşılamak, soydaş ve akraba topluluklarımızın bu alandaki ihtiyaçlarına cevap vermek gibi önemli görevleri bulunmaktadır. Yürüttüğü bu çalışmalar sayesinde, başkanlığın, halkımızın nezdindeki memnuniyet oranı yüzde 86'dır. Diyanet, bu hizmet yapısıyla bölgemizde rol model konumundadır'' dedi.
 

Pasif diplomasiden aktif diplomasiye geçiş

Devlet Bakanı Çelik, içeride Alevi, Roman ve Kürt vatandaşlarla kucaklaşırken, dışarıda da komşularla olan ihtilafları bir bir çözüm yoluna koyduklarını ifade etti. ''Böylece, bölgede barış ve istikrarın tesisi için pasif diplomasiden aktif diplomasiye geçmiş olduk'' diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesinin, içeride ve dışarıda olup biteni seyretmekle hayat bulamayacağı ortadadır. İşte bu bağlamda, bakanlığıma bağlı, 1992 yılında kurulan Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ve geçen yıl kurduğumuz Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Türk dış politika ve diplomasisinin tamamlayıcı enstrümanları olarak hizmet sunmaktadırlar. Bu kurumlarımız, sadece Türkiye'nin, soydaşlarımızın veya akraba topluluklarımızın sorunlarını çözmek için çalışmayacak. Bu kurumlar, küresel barışın tesisi, ortak akıl ve dayanışma ruhunun güçlenmesi için faaliyet gösteren önemli aktörlerdir aynı zamanda. Afrika'da açılan su kuyuları ve hastaneler, Balkanlar'da açılan okullar ve köprüler, Orta Asya'da açılan kemik iliği nakli merkezleri ve yollar... Bütün bunlar, sadece oradaki pratik sorunları çözmekle kalmıyor, aynı zamanda toplumlar arasında gönül köprüleri kuruyor, barış ve dayanışma ruhunu besliyor. Demokratikleşen ve kendi içerisinde huzur ve barışı tesis eden Türkiye, dünya barışına da katkı sağlamak, bölgesel ve küresel barışın tesis edilmesinde aktif rol almak istiyor. Bugün ortalama yıllık 700 milyon dolar kalkınma yardımı yapan, dünyanın en büyük 17. ve Avrupa'nın en büyük 6. ekonomisi olan Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada oynayacağı önemli roller olduğuna inanıyoruz.''