'Dolmabahçe görüşmesi kayıtları yayınlanabilir'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın Dolmabahçe'de yaptığı görüşmenin bir gün kayıtlarının yayınlanabileceğine işaret ederek, "Bir gün belki o kayıtlar yayınlanabilir. Bence kayda alınmıştır. Birileri tarafından kayda alınmıştır. O da bir gün ortaya çıkar" dedi.
cumhuriyet.com.trHükümet ile İmralı arasında pazarlık yapıldığına yönelik sözlerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle açıklık getirdi: "Açıklama farklı yerlerden geldi ama, bu açıklamalar doğrudan hiçbir şekilde reddedilmedi. Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı yurt dışına giderken dedi ki; 'Hükümet doğrudan konuşmasa bile devletin yetkili organları bu tür görüşmeleri yapar. Devlet herkesle görüşür' dedi. Arkasından başka açıklamalar geldi. Terör örgütü yöneticilerinden açıklamalar geldi. Devlet istedi biz görüştük diye."
"Size gelen gerek devlet kademelerinin içinden olsun gerek resmi ya da gayri resmi, size bu yönde gelen bir bilgi var mı" sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Gayet tabi. Olmaz olur mu? Yani tabi şu kişi şu bilgiyi getirdi demem doğru olmaz. Ama gelen bilgilerin bu tür görüşmelerin yapıldığı ve bu görüşmeler yapılıyorsa bunun hükümetin bilgisi dışında böyle bir görüşmelerin olmayacağını hep biz biliyoruz. Gelen bilgiler İmralı'ya gidilerek bu görüşmelerin yapıldığı yönünde" dedi.
'Referandum bağlantılı'
"Bu referandumla sınırlı bir görüşmemi yoksa hani silah bırakılmasıyla mı ilgili?" sorusuna da CHP Genel Başkanı, "Ayrıntıyı bilmiyoruz. Yani ama sürecin bu noktada gündeme gelmesi tabi referandum bağlantılı bir olayı da gündeme getiriyor. Daha sonra BDP'den bazı yetkililer belli koşullar öne sürdüler. Bu koşullar olmazsa bizim boykotumuz devam edecektir diye" diye konuştu.
'BDP'nin önerilerine sıcak bakmıyoruz'
BDP'nin önerilerine sıcak bakmadıklarının altını çizen CHP Genel Başkanı, "Doğru da görmüyoruz biz ve biz baştan beri düşüncelerimizi ifade ederken ifade ettik. PKK'nın koşulsuz silah bırakması lazım. Koşulsuz silah bırakacak o zaman tartışmalar daha özgürce yapılacak" dedi.
'Başbakan'ın Diyarbakır'da yapacağı açıklamayı bekliyorum'
Yüzde 10 barajın düşürülmesini istediklerini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın Diyarbakır mitinginde yapacağı açıklamayı beklediklerini belirterek, şöyle dedi: "Sayın Başbakan Diyarbakır'da nasıl bir açıklama yapar bilmiyorum. Ama bu görüşmeler şunu gösteriyor; karşılıklı birbirlerinden beklentisi olan iki siyasal parti var. AKP ve BDP. Birisi düşüncelerini açık ve net söylüyor BDP. Bizim diyor bu referanduma katılıp 'evet' oyu vermemizin koşulları şunlardır diyor. Sizin ifade ettiğiniz gibi ve Sayın Başbakan'ın yapacağı açıklamayı bekliyorlar 3 Eylülde. Herkes bekliyor. Bizde merakla bekliyoruz."
'Türban için arkadaşlar çalışıyor'
"Bu türban meselesini biz çözeriz dediniz, nasıl çözeceksiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: "Bu konuda çok samimiyiz. Arkadaşlarımız çalışıyorlar. Nasıl çözeceğimiz konusunda. Şunu söylemek istedim ben. Sayın Başbakan bunu sen çözemezsin. Çünkü sen olayı siyasallaştırıyorsun. Biz insana siyasi gözlükle bakmıyoruz. Onun özgürlüğü gözünde bakacağız. Özgür kılacağız insanları. Onun için bizim dünyaya bakış açımızla, insana bakış açımızla Sayın Başbakan'ın bakış açısı farklı. O işi sömürü alanı haline getirdiği için çözemez. O gücü kendisinde göremez. Bizim özgüvenimiz var. Biz inanırız ve bu sorunu çözeriz."
'Türbanı çözeceğiz'
"Başı örtülü kızların üniversiteye girmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Biz bu sorunu çözeceğiz. Özgürlük temelinde çözeceğiz. Şimdi deseniz ki bana nasıl çözeceksiniz? Bunu uzun anlatmam şu anda daha henüz erken. Ama şu iradeyi ortaya koydum. Biz bunu sorunu çözeceğiz. Şu anda bir grup arkadaşımız bu işin üzerinde çalışıyor. Çözeceğiz biz bu işi. Yani insanı şu veya bu şekilde onların okumalarının önündeki engelleri kaldıracağız" dedi.
'Bir paşayı mı yargılamak istiyorsunuz, size muhtıra veren paşa vardı'
Anayasa paketini eleştiren Kılıçdaroğlu, hükümete şöyle seslendi: "Siz gerçekten bir paşayı yargılamak mı istiyorsunuz? Size muhtıra veren paşa vardı. Üstelik fazla uzak bir zamanda değil. Zaman aşımında da uğramış değil. Hükümete muhtıra veriyorsunuz, muhtıra verdikten sonra Yaşar Büyükanıt'tan söz ediyorum. Muhtıra veriyor. Muhtıra verdikten sonra hükümet karşı bildiri yayınlıyor. Sonra Dolmabahçe'de oturuyorsunuz, 2,5 saat konuşuyorsunuz sonra Paşamız emekli oluyor. Kendisine bir zırhlı araç alınıyor. Arkasından da aynı hükümet üstün hizmet madalyası veriyor.Şunu sordum, dünyanın hangi demokrasisinde bir Genelkurmay Başkanı hükümete muhtıra verir, o hükümette kalkar o Genelkurmay Başkanı'na üstün hizmet madalyası verir. Bir Allah'ın kulu çıkıp bu olayı herhangi bir yerde anlatsa Avrupa Birliği'nde, Amerika'da, Japonya'da, Uganda'da, Papua Yeni Gine'de yok canım derler. Siz herhalde şaka yapıyorsunuz."
'Mezara gitme söylemi mafya yöntemi'
Başbakan'ın sözlerini de eleştiren CHP Genel Başkanı, "Efendim, Dolmabahçe'deki görüşme bizimle mezara gidermiş. Mezara gitme söylemi mafya yöntemidir? Devlette mezara bir şey gitmez. Devletin arşivine gider" dedi.
'Dolmabahçe görüşmesinin kayıtları yayınlanabilir'
"Sizce Dolmabahçe konuşması da kayda alınmış mıdır?" sorusunu da CHP Genel Başkanı, şöyle dedi: "Bir gün belki o kayıtlar yayınlanabilir. Bence kayda alınmıştır. Birileri tarafından kayda alınmıştır. O da bir gün ortaya çıkar. Eğer siz böyle tabi o görüşme hangi koşullarda yapıldı onu bilmiyorum. Neler konuşuldu onu da bilmiyoruz. Keşke birisi çıkıp anlatsa. Hatta Sayın Yaşar Büyükanıt konuşmasın diye Başbakan'ın bir söylemi var. O konuşursa bende konuşurum dedi. Yani sakın ola konuşma, konuşursan ben de konuşurum. Bu ne demektir? Bir anlamda şantaj demektir. Şimdi Yaşar Büyükanıt Paşa'ya sesleniyorum. Bu şantajın altında kalmak istemiyorsan çıkar konuşursun. Ne konuştunuz orada? Neyi konuştunuz. Devletten gizli konuştuğunuz nedir? Eğer siz konuşmuyorsanız aranızda mutlaka bir çıkar işbirliği vardır. Çıkar işbirliği olacak ki, mezara kadar siz konuşmayacağınızı söylüyorsunuz."
Hanefi Avcı'nın yazdığı bir kitaptan dolayı müfettiş görevlendirildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bu kitap doğrudan hükümeti hedef almıyor. Hükümet şu veya bu şekilde bir muhtıra şeklinde değil. Kamuoyuna birikimlerini aktarıyor. Siz müfettiş görevlendiriyorsunuz. Öbür taraftan bir Genelkurmay Başkanı diyor ki; bizzat ben kalem aldım, ben Genelkurmayın internet sitesine koydum" dedi.
'e-muhtırayı ver diye kim öğütledi'
Yaşar Büyükanıt'a, "Benim kuşkulandığım şu; siz e-muhtırayı verdiniz, hangi gerekçeyle verdiniz? Kim öğütledi size e-muhtırayı ver diye?" sorusunu yönelten CHP Genel Başkanı şöyle dedi: "Bir Genelkurmay Başkanı kendisi oturur muhtıra hazırlar Genelkurmay Başkanlığının internet sitesine koyar. Benim bildiğim Silahlı Kuvvetler en azından böyle bir karar verildiği zaman kurmaylar bir araya gelirler, bir konuşurlar. Şimdi siz kalkıyorsunuz kendiniz koyuyorsunuz. Hükümeti hedef alıyorsunuz. O hükümet size üstün hizmet madalyası veriyor. Ben sonuçta bir çıkar işbirliği görüyorum. Bunu açık söyledim her yerde. Yani kaç Genelkurmay Başkanına üstün hizmet madalyası verildi? Ben bilmiyorum. Ama benim bildiğim demokrasilerde demokrasi varsa, ben hükümet olursam bana bir Genelkurmay Başkanı muhtıra verecek ben ona üstün hizmet madalyası vereceğim. Böyle bir komedi olamaz. Samimi söylüyorum Aziz Nesin bile bunu düşünemez. Böyle bir şey olabilir mi?"
'Başbakan, Büyükanıt'ı tehdit ediyor'
Devletin arşivine bilgilerin girmediğine dikkat çeken CHP Genel Başkanı, "Sayın Başbakan diyor ki, o konuşursa bende konuşurum. Tehdit ediyor, konuşma diye. Bunun Türkçesi odur.Ama Dolmabahçe farklıydı. Herkesin kafasında kuşku var. Herkes düşünüyor ne görüştünüz diye? Taraflardan birisi diyor ki, özel bir görüşme. Öbürü diyor devletin işini görüştük diyor. Ama Sayın Başbakan özel diyor. Şimdi özel mi devletin işi mi? Burada bile taraflar anlaşamıyorlar. Demek ki, kamuoyuna bilgi doğru verilmiyor. Bunun açıklanması lazım. Sayın Başbakan Sayın Büyükanıt'ı tehdit ettiğine göre ben Sayın Büyükanıt'ın yerinde olsam senin beni tehdit etmeye hakkın yoktur, sen çağırdın, doğru Başbakansın bende geldim. Şu konuları görüştük derim. Bakalım Sayın Başbakan ne diyecek?" dedi.
Başbakan'a örtülü ödenek sorusu
"Sayın Başbakan çıkıp şu açıklamayı yapması lazım. Biz örtülü ödenekten şu kadar dinleme aygıtı aldık diye. Şu kadar bedelle aldık diye" diyen CHP Genel Başkanı, "Ben örtülü ödenekten fotokopi makinesi bile alındığını biliyorum. İstiyorsa Sayın Başbakan hemen kanıtlayabilirim. Örtülü ödenek öyle gerçektende ulusal çıkarlar için yüzde yüz kullanılan bir ödenek olmaktan çoktan çıktı zaten. Ama fotokopi makinesi alındığı için bir şey diyemiyoruz. Kaç liraya alındı? Faturası nedir? Onu da biliyoruz. Kimden alındı? Onu da biliyoruz. Nereye gitti bu fotokopi makineleri onu da biliyoruz. Dinleme cihazları da büyük bir olasılıkla örtülü ödeneklerden alınmıştır. Ama örtülü ödenekten alınsa bile devletin demirbaşına girmesi gerekir" dedi.