Diyarbakır’da ‘hayır’a sokağa çıkma yasağı
Erdoğan'ın 1 Nisan tarihli Diyarbakır mitinginden tam 1 yıl önce, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sur"un girişinde, “Zannettiler ki bu devlet acizdir. Devletimizin şefkat elini de, kudret elini de birlikte kullandık” demişti. 1 yıl sonra bu kural, “devletin bir eli ‘hayır’da, bir eli ‘evet’te” formülü ile işliyor!
Sinan TartanoğluCumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, her sandık öncesi bölgeye başka bir mesaj verdiği Diyarbakır’da HDP’nin “hayır” şarkısı Anayasanın ilk 3 maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle OHAL yasasına dayandırılarak miting gününün gecesinde yasaklanıyor. Kampanya döneminde “hayır” arabaları bağlanıyor, “hayır” bildirisi dağıtmaya cesaret eden varsa da bildiriye alan az bulunuyor, bulunan hemen cebine atıyor. Nevruz için çağrı yapılmasına izin veriliyor, ama içine “hayır” bildirisi yerleştirince toplatılıyor. Kısa süre önce sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı kentte, aynı yasak bu kez “hayır”a uygulanıyor. Buna karşın Diyarbakır’ın “evet” için bir “demokrasi şöleni”ne dönüşmesi, Erdoğan’lı “Evet” pankartlarının altındaki zırhlı polis araçları görüntüsü, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun tam bir sene önce 1 Nisan 2016’da “Sur”ları inleterek söylediklerini anımsatıyor: “Zannettiler ki bu devlet acizdir. Devletimizin şefkat elini de, kudret elini de birlikte kullandık.”
Erdoğan, 2002’den bu yana onlarca Diyarbakır’da oy isterken, bölge için mesajlar verdi. “Biz böyle bir sorun yok diyoruz”, “Kürt sorunu bu milletin hepsinin sorunu”, “Kürt sorunu, Güneydoğu sorunu, Doğu sorunu, Kürt açılımı… Ne dersek diyelim, çalışmayı başlattık”, “Benim için ne Türk milliyetçiliği var, ne Kürt milliyetçiliği var”, “Kürdistan… Ezelden kardeşiz, ebede kadar kardeşiz”, “Bana vereceğiniz her oy çözüm sürecine katkı”, “Kardeşim ne Kürt sorunu ya!”, “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız” gibi birbirinden farklı anlamlara gelen sözleri çok tartışıldı. Yakın zamanda, Diyarbakır’daki “evet” oylarını sorduğunda, yüzde 35-39 yanıtını aldı, “Bu iyi mi şimdi” karşılığını verdi. Birlikte yapmayı planladıkları Van mitingini Başbakan Binali Yıldırım’a emanet etti. Ancak kendisi Diyarbakır’ı es geçemedi. Geldi ve bu kez de “Bu kardeşiniz ülkenin yönetiminde sorumluluk sahibi olduğu sürece terör örgütünün çapulcuları size dokunamaz…” dedi.
Tam bir yıl önce Davutoğlu’nun koyduğu kural
Kısa süre önce sokaklara çıkmanın yasak olduğu Diyarbakır’da, devletin ve hükümetin yeni bir yasağı hemen hissediliyor. “Evet” tarafından bakılırsa Diyarbakır tam bir “demokrasi şöleni” yaşıyor. Şarkılar, türküler, “Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz”ler, rengarenk AKP bayrakları… “Aradığınız hayır” ise görülmüyor. Bu manzara Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginden tam bir yıl önce, 1 Nisan 2016’da, Sur’u yeniden inşa planını anlatan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Zannettiler ki bu devlet acizdir. Devletimizin şefkat elini de, kudret elini de birlikte kullandık” sözlerini anımsatıyor. 1 yıl sonra bu kural, “devletin bir eli ‘hayır’da, bir eli ‘evet’te” formülü ile işliyor.
OHAL yasası ile şarkı yasağı
11 üst yöneticisi ve yüzlerce yöneticisinin “devletin kudret eliyle” “hayır”dan alıkonulduğu HDP’nin “hayır” şarkısı “Bejin na”, Erdoğan’ın kente geleceği günün gecesinde valilik kararı ile yasaklanıyor. Anayasanın önemli bir bölümünün değiştirildiği paketin halkın oyuna sunulduğu süreçte hayır şarkısı “Anayasanın ilk 3 maddesinde belirtilen hususlara aykırılık” gerekçesi ile yasaklanıyor. İkinci gerekçe ise “İlimiz sınırları içerisinde tesis olan huzur ve güven ortamında infiale sebebiyet verebileceği değerlendirmesi” ifadeleri ile anlatıldı. Ama esas dikkat çeken, yasağın OHAL yasasının verdiği “Söz, yazı, resim, film, plak, ses ve görüntü yasaklamak” yetkisine göre uygulanması oldu.
“Duymamayım bir daha!”
Şarkının HDP’ye ait seçim bürolarında, araçlarda, miting alanlarında, ses yayın araçlarında, parti binalarında, umuma açık hatta kapalı yerlerde çalınması yasaklandı. HDP’nin ses araçlarının yasaktan önce de bağlandığı, zaman zaman bayraklarının söküldüğü anlatılıyor. Sur’daki irtibat bürosu bile yenilerde açıldı. Kentin içindeki büyük reklam panolarındaki az sayıda HDP ilanı da Erdoğan’ın gelişi nedeniyle, 1 Nisan mitingine kurban gitti.
Saniyelik ‘bildiri’m
Dağkapı’daki “Sur”ların önündeki parkta, üniversiteli gençlerin, kendileri ile yaşıt gençlere hayır bildirisi sunmak istemesi, 1 Nisan’ın şaka gibi görüntüsüydü. Bildirilerin alınması için önce etraf kontrol edildi. Çünkü “Sur”ların her kapısı küçük bir karakol haline gelmişti. “Devletin kudret elinin” o anda oralarda olmadığı görülünce, bildiriler hızla alındı ve ceplere konuldu.
Ocakların “evet”ine kontrol yok
Ama aynı sıralarda Osmanlı Ocakları’nın yeni satın alındığı her halinden belli ses aracı, AKP’nin her seçimde kullandığı şarkısını çalarak Sur içine doğru ilerleyebildi. Hem de hemen hemen tüm otomobillerin en azından bagajlarının kontrol edildiği polis noktasından hızla uzaklaşarak.
Boykot değil hevessizlik
Erdoğan’ın mitingini küçük çay ocaklarında bekleyenler; “HDP, CHP sokakta mı”, sorusuna “Onlara, ‘hayır’a sokağa çıkma yasağı var” yanıtını veriyor. CHP’nin tanınmış bazı milletvekilleri ile illere yaptığı ziyaretler, olumlu karşılanmış. Miting beklenirken konuşulan, “Tüm bu baskının sandığı nasıl etkileyeceği” oluyor. Kimse “boykot” kelimesini telaffuz etmiyor; ancak, “kırıklıktan” bahsediliyor, sandık hevesinin kırılabileceği riskinden. HDP’nin de CHP’nin de bunu kırması durumunda, devletin baskılarının ters tepeceği düşünülüyor.
“Nevruz serbest hayır yasak”
Tüm baskılara rağmen Nevruz kutlamalarından bahsediliyor. Çağrı bildirilerinin dağıtılmasına, stantların kurulmasına izin verilmesi anlatılıyor. Ancak nevruz bildirisinin arasına HDP’nin “hayır” bildirisi sıkıştırılınca, polisin hemen geldiğini ve bildirilere el koyduğu aktarılıyor. Yani “nevruz” serbest olsa da “hayır” yine yasak!
Belediyeden kanıtlı gelin talimatı
Miting başlıyor, alana girmek zor, çok sıkı güvenlik aramaları var; çakmak, kalem, tabaka, şemsiye, baston, koltuk değneği; hepsi yasak. İnsanlar kan ter içinde içeri girmeye çalışıyor. Çabanın nafile olduğunu düşünen bir belediye işçisi zor girdiği kalabalıktan aynı zorlukla çıkıyor. Kaldırımda soluklanırken, “Sanki biz istedik” diyor. Neden böyle dediği sorulunca, “Sabah belediyeye gittik. İmzalar attık, otobüslere bindik, buraya geldik. Bize ‘mazeretsiz, gideceksiniz’ denildi. Buradan fotoğraf çekilmemiz istendi, giremiyorum ki” dedi.
“Evet, barış lafla olmaz”
Mitingin sonunda bazı Diyarbakırlıların, Erdoğan’ın sözlerinden bir tanesini tekrarladıkları duyuluyor: “Evet, barış lafla olmaz.”