Diyanet'ten "baskı altında yapılan nikah geçerli midir?" sorusuna yanıt
Diyanet'e, "Baskı altında yapılan nikah akdi geçerli midir?" sorusu yöneltildi. Mezheplere göre farklılıkların olduğunun belirtildiği yanıtta, hadislere yer verildi.
DHA
Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı 'Din İşleri Yüksek Kurulu', "Baskı altında yapılan nikah akdi geçerli midir?" sorusunu yanıtladı.
Kurul, İslam dininde Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde kişilerin rızalarının bulunmadığı nikahın geçerli olmadığını, Hanefi mezhebinde ise zorlanan (mükreh) kişinin nikahının geçerli sayıldığını vurguladı.
Yüksek kurul, "Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi gerek zorla yapılan nikah ve gerekse aynı durumdaki boşanmalar konusunda Hanefiler'in değil, diğer mezheplerin görüşlerini kabul etmiştir" hatırlatmasını yaparken, anne ve babaların evlenecek gençlerin makul isteklerine ve hür iradelerine saygı duymaları da gerektiğini bildirdi.
Din İşleri Yüksek Kurulu'nda yanıtlanan bir soruda, nikahın İslami hükümlere göre, evlenme ehliyetine sahip ve evlenmelerinde dini açıdan engel bulunmayan kadın ile erkeğin (veya vekillerin) şahitler huzurunda, birbirleriyle evlenmeleri konusunda karşılıklı rızalarını ifade etmelerinden (icap ve kabulden) ibaret bir akit olduğu ifade edildi.
Din İşleri Yüksek Kurulu, evliliğin bir erkek ile bir kadının ömür boyu birlikte yaşama, hayatın iyi ve kötü yanlarını birlikte omuzlama ilkesine dayandığını hatırlatırken şöyle devam etti:
"Bu nedenle evlenecek olanların rızasının bulunmadığı bir nikah Şafii, Maliki ve Hanbeliler'e göre geçerli olmaz. Eşlerden birisi ölüm, şiddetli dayak veya uzun süreli hapis korkusu altında evliliğe zorlansa böyle bir nikah fasit olur. Bu konudaki dayanakları, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in, 'Ümmetimden hata, unutma ve yapmaları için cebir ve tazyike maruz kaldıkları şeylerin sorumluluğu kaldırılmıştır' hadisidir.
Hanefiler ise, zorlanan (mükreh) kişinin nikahını geçerli saymışlardır. Bu görüşlerini Hz. Peygamber (s.a.s.)'in, 'Üç şeyin şakası da ciddidir, ciddisi de ciddidir; nikah, talak ve talaktan dönüş' hadisine dayandırmakta, cebir ve şiddete maruz kalanı şaka yapan kimseye benzetmektedirler.
Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi gerek zorla yapılan nikah ve gerekse aynı durumdaki boşanmalar konusunda Hanefiler'in değil, diğer mezheplerin görüşlerini kabul etmiştir. Sonuç olarak; anne ve babaların, çocuklarının ilerideki yaşantılarında mutlu bir yuva kurmaları için gayret göstermeleri doğru ve gerekli bir davranıştır. Ancak anne-babaların evlenecek gençlerin makul isteklerine ve hür iradelerine saygı duymaları da gerekir. Çünkü nikah evlenecek kişilerin kendi hür iradeleriyle yapacakları bir sözleşmedir."