Diplomatı kaçırtan karantina
2020’nin başından beri dünyanın her ülkesinde farklı şekillerde karantina, uygulaması, izole olmak günlük yaşamın olağan bir parçası haline geldi. Artık karantina değil karantinada olmamak haber!
GÜLSEREN TOZKOPARAN JORDANBenim anlatacağım bir diplomat arkadaşımın başına gelen, ortaya karışık türünden bir karantina! Finlandiya’dan Türkiye’ye gelen son uçak 25 Mart Çarşamba akşamı İstanbul’a indiğinde yolcular güvenliksağlık kontrolünden geçirilmiş, apar topar bir otobüse bindirilerek karanlıkta yolculuğa çıkarılmıştır...
Otobüsün, içlerinde birisi yabancı olan 25 yolcusu vardır. Açıklama Türkçe yapılır, yabancı kadın şaşkındır!
Yardımsever bir başka yolcu çat pat da olsa durumu İngilizce özetler. Finlandiya’dan, kızını görmekten gelen o kadınla daha sonra yurtta aynı koridoru paylaşırlar ve diplomatın karantinadan kalan en sıcak, en güzel anısı olacaktır o kadın!
Finlandiya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde çalışan Tiina Hakala Gross, martın ikinci haftası 1 haftalık izinle ailesini görmeye giderken “Dönüşte pişmiş tavuğun başına gelmeyen bir olayın başıma geleceğini bilsem gitmez ya da gitmişken geri dönmezdim” diyor.
BİR KARANTİNADAN BİR DİĞERİNE...
Aslında havaalanında ateşi ölçülmüş sağlık kontrolünden geçmiş, herşey normaldir, o yüzden karantinaya götürüleceğini öğrendiğinde şaşırmıştır ama yapabileceği fazla bir şey yoktur, otobüse biner, kimliğini teslim edip eline verilen kâğıttaki kurallara anlamadan bakar. Gelmeden önce bu ihtimali elbette düşünmüş, sormuş, evde kalabileceği söylendiği için dönmüştür.
Tiina, kısa süreli gittiği için yanında fazla eşyası yoktur, dünyayla tek bağlantısı cep telefonudur. Karanlıkta vardıkları öğrenci yurdunda internet olması büyük nimettir, hemen iş arkadaşlarına ulaşır.
Ortada bir yanlış anlaşılma olduğundan, kendisinin diplomatik pozisyonundan dolayı evde karantinaya alınması gerektiğinden ve bu yanlış anlaşılmayı büyükelçiliğin düzeltip 1-2 gün içinde çıkacağından umutludur. Ancak umutları boşa çıkar. Arkadaşları zar zor izin alarak ona ancak birkaç parça eşyasını ulaştırabilirler.
Tiina, 14 gün Bolu’daki yurtta, sıcak suyu olmayan bir odada kaldığını söylüyor. O sürede dışarıya hiçbir şekilde çıkamadı. İlk günlerinde bir kez konuştum daha sonra hiç kimseyle konuşmak istemediği için aramalara cevap vermedi, yalnızca kısa mesajlar yazdı. Tiina, yurda götürüldükleri ilk gün susuz kaldığını anlattı.
Akşam olduğu için soracak kimseyi de bulamamış. Sabah kahvaltı getirdiklerinde çat pat Türkçesiyle derdini anlatmış, üç saat sonra suyu gelmiş. Daha sonra anlaşılmış ki aslında her odanın kapısına su bırakılıyor, o bunu bilmediği için suyunu kapısından başkaları almış! Günde 3 öğün yemeğin geldiğini, kapı önüne bırakılıp haber verildiğini anlattı. Bir de günde 2 kez maskeli, eldivenli görevli gelip ateşine bakıyormuş.
Yemek dışında sıcak içecek ve dışarıdan alışveriş imkânı olmadığını, ilk günlerde en çok tiryakisi olduğu kahveyi aradığını, sonra su ısıtıcısı ve kahvenin gelmesiyle rahatladığını söyledi. Tiina, “Hayatım boyunca dört günden fazla evde kalmadım, uzun yürüyüşleri özledim, bunaldım, hapiste bile dışarıya çıkıp temiz hava almaya izin vardır, bize o da yoktu, halbuki yurdun konumu yürüyüşe uygundu...
14 gün uzun zaman, kendimi kötü bir şey yapıp cezalandırılmış, hapisteymiş gibi hissettim” diyor. On dört gün sonra karantina bitiyor! Tiina mutlu, sonunda çıkacak, evini, kedisini özlemiş. Yurttaki herkesi otobüse bindiriyorlar, ilk durak Ankara AŞTİ Otogar deniliyor. O sırada yine belirsizlikler var, Tiina neler oluyor anlamamış, sorularını cevaplayacak kimseyi bulamıyor. O aşamada yardımsever kadın yine devreye giriyor ve Tiina’ya olan biteni açıklıyor. Ankara’ya ulaştıklarında Tiina, kural gereği AŞTİ polisine uğruyor.
Polis pasaportunu alıyor ve 14 gün evde karantinada kalması gerektiğini söylüyor! Tiina, zaten karantinadan geldiğini anlatmaya çalışsa da nafile... Polisin cevabı “O başka şehirdi, bu başka şehir” oluyor!
Tiina, gülmekle ağlamak arası karışık duygularla çaresiz kendisini bekleyen arkadaşıyla taksiye atlayıp evine gidiyor. Tesellisi en azından kendi evinde kalacak olması. Deneyimli diplomat, ikinci karantinayı da devirdiğinde bu kez aralıklı sokağa çıkma yasakları başlıyor, yürüyüş yine rafa kalkıyor, işyeri de zaten evden çalışmayı başlatmış, ofise de gidemiyor. Olsun kendi evinde diye avunurken bir bakıyoruz ki Tiina, Finlandiya’ya dönüyor, veda mesajı yazmış! “Daha fazla karantina kaldıramayacağım, izin aldım, dönüyorum, bu zamanda ailemin yanında olmak istiyorum.”
YÜRÜYÜŞ ÖZGÜRLÜĞÜ...
İç hat uçuşların bile olmadığı bu zamanda Tiina, bu kez Antalya’dan Finlandiya’ya kalkan ve ülkeye dönecekler için ayarlanmış son uçakla kıl payı ülkesine döndü. Ankara’danAntalya’ya gidebilmek için gereken izinleri aldı, kiraladığı taksiye o yolculuk için iki bin lira ödedi. Finlandiya’da bir süre durdurulan başkente giriş-çıkış açılmış, izolasyon öneriliyor ama kontrollü dışarıya çıkıp bisiklete binmek, park ve ormanlarda yürüyüş, ayrıca 70 yaş üstüne evde kalmaları tavsiye ediliyormuş. Halk kurallara sıkı bir şekilde uymaktaymış.
Şu ana kadar 6 bin 443 vaka, 304 can kaybı olmuş. Arkadaşım Tiina, ne zaman yürüyüşe gitse “ey özgürlük” diye fotoğraf gönderiyor. Karantina sürecinde organizasyon aksaklıklarından yakınan Tiina, en başından beri neden evinde izole olmak yerine yurtta bir odaya kapatıldığını anlamadığını, hem oda hem yemeklerin daha çok ihtiyacı olanlara ayrılmasının daha ekonomik olacağını, ayrıca Finlandiya’da benzer durumlarda yabancılara mutlaka bir tercüman sağlanarak açıklama yapılmasının en doğal insan hakkı olduğunu söylüyor.
Tiina’nın tecrübesini başka bir diplomat yaşadı mı bilmiyorum ama yeni atanan Fransız Büyükelçisi yurtta karantinaya girmemek için Ankara’daki görevine başlamayı geciktirmekteymiş! Olan Tiina’ya oldu!
Karantinaya dair yeni çıkan genelgede yurtdışından Türkiye’ye gidenlerin artık evlerinde izole olacakları açıklandı.
gjtozkoparan@hotmail.com