Diplomasimiz Saygınlığını Yitirmekte...
cumhuriyet.com.tr
AKP iktidarı döneminde tanık olduğumuz dış politikamızdaki ilkesizlik ve kuralsızlık, üzülerek söylemeliyim ki, diplomasimize de yansımış durumdadır. Diplomasi mesleğine 22-30 yaşları arasında girilir ve genellikle 20-25 yıllık bir süreçte çeşitli aşamalardan geçilerek nihai aşama olan “büyükelçi” aşamasına ulaşılır. Çok güç bir giriş sınavında başarılı olduktan sonra ancak bu mesleğe ilk adımınızı atabilirsiniz. “Üçüncü” ve “ikinci kâtiplik” aşamalarını takiben, yine çok güç bir sınavın sonucunda “başkâtip” olduktan sonra, mesleğin bundan sonraki aşamalarını sırasıyla geçersiniz. 50 yaş civarında, eğer mesleğinizi yürütmede başarılı olabilmişseniz, “büyükelçi” unvanıyla yurtdışına atanabilirsiniz. Bu aşamaların hiçbirini geçmeden, diplomasi mesleği dışından da “büyükelçi” atanabilmek mümkündür; ancak, bu uygulamaya diplomatlar sıcak bakmazlar çünkü kendileri çok güç sınavların sonucunda bu aşamaya gelebilmişlerdir.
AKP hükümeti, dış politikayı meslekten diplomatlar yerine, diplomasi mesleğinden gelmeyen kendi danışmanları aracılığıyla yürütmek eğilimi içindedir. Bu, özellikle üst düzey diplomatlar açısından son derece moral bozucu bir durumdur çünkü öteki devletlerle yürütülen önemli diplomatik görüşmelerin ayrıntılarını, görüşmelerin yürütülmesinde uygulanacak diplomatik taktikleri ve diplomasi dilinin inceliklerini diplomasi mesleğinden gelmeyenlerin bilmesine olanak yoktur.
AKP iktidarında büyükelçilerin yurtdışına atanmalarında ve yurtdışından dönen büyükelçilerin bakanlıkta görevlendirilmelerinde de, bugüne değin rastlanmayan bir ilkesizlik ve kuralsızlık göze çarpmaktadır. Örneğin, New York Daimi Temsilcimiz Baki İlkin, yaş haddinden ötürü resmen emekli olmasına karşın “başdanışman” sıfatıyla halen bu görevini sürdürmektedir. Böyle bir uygulamaya, Cumhuriyet tarihimizde ilk kez tanık olunmaktadır.
Öte yandan, yurtdışına atanan büyükelçilerin, genellikle atandıkları ülkelerde gerçekleştirilen 29 Ekim kutlamalarından sonra yeni görevlerine başlamaları yönünde bir uygulama izlenirken, özellikle son yıllarda yurtdışına büyükelçi atamaları, ocak-nisan aylarında gerçekleştirilmektedir. Yurtdışından Merkez’e dönen büyükelçilerin önemli bir bölümüne de, bazı genel müdürlüklerin boş olmalarına karşın, aktif görev verilmemekte ve bu değerli kişiler “koridor”da bekletilmektedir.
Yine AKP hükümeti sırasında rastlanılan bir diğer uygulama da, büyükelçiliklerinin birinci turundan Merkez’e dönen büyükelçilerin bir kısmının, bir daha yurtdışına büyükelçi olarak gönderilmemeleri ve bu deneyimli diplomatların, 55-58 yaşlarında fiilen emekliye ayrılmak zorunda bırakılmalarıdır. Diplomasi mesleğinde yetişmek güç bir olgudur; bu mesleğin uygulanmasında “mesai saatleri” diye bir kavram söz konusu değildir ve ordudan sonra hiyerarşinin en sert uygulandığı kuruluş Dışişleri Bakanlığı’dır. Diplomatlarımız eğer 55-60 yaşlarında ‘kızağa çekilmek’ durumunda bırakılırlarsa, bu mesleğin ülkemizde itibar yitirmesinin olağan karşılanması gerekir.
Türk diplomatlarından diğer ülke diplomatları her zaman övgüyle söz ederler. Diplomasi mesleğinin içerisinde bulunduğum 20 yılda, yabancı ülke yetkililerince diplomatlarımızdan her zaman övgüyle söz edilmesine sık sık tanık olmuşumdur. Ülkemizde bu denli nitelikli diplomatımız varken, diplomasimizin bu meslekten gelmeyen ve bu alanda hiçbir deneyimi olmayan kimseler tarafından yürütülmesini mantık dışı buluyor ve bunu, son derece gereksiz bir uygulama olarak değerlendiriyorum.