Demirtaş'tan Genelkurmay Başkanı Başbuğ'a sert tepki
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un partisine ve milletvekillerine yönelik sözlerine sert tepki gösterdi.
cumhuriyet.com.trPartisinin TBMM grup toplantısında konuşan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un sözlerini ciddiyetsiz ve mesnetsiz açıklamalar olarak değerlendirirken, "Başbakan tatilde. Genelkurmay Başkanı AKP'nin grup toplantısını yaptı bu hafta" dedi. Milletvekillerinin cenazelerde pankart taşımadığını ve taşıtmadığını, sadece ailelerin acılarını paylaştığını ve barış söylemlerinde bulunduğunu ifade eden Demirtaş, bundan sonra da milletvekillerinin cenaze törenlerine katılacaklarını söyledi.
Demirtaş, Genelkurmay Başkanı'na "Bir milletvekiline emir verir gibi konuşamazsınız. Burası kışla değil, biz de senin emir erin değiliz. Bunun anlaşılması lazım. Siz bize emir vereceğinize halka hesap verin. Neden döşediğiniz mayınlarla askerler ölüyor, neden kışlalarda intihar adı altında askerler ölüyor, bunların hesabını verin. Size düşen bize emir vermek değil size düşen halka hesap vermektir" diye konuştu.
Bir Genelkurmay Başkanı'nın görevinin 'dağa göndermek değil dağdan indirmek' olduğunu ifade eden Demirtaş, "Görevi bitmiştir ya istifa etmeli, ya Başbakan görevden almalıdır. Bu ülkede iki başbakan fazla, ya da iki Genelkurmay Başkanı fazla. Ülkeyi kim yönetecek, muhatabımız kim olacak karar versinler" dedi. Bir BDP'li milletvekilinin bundan sonra başına bir şey gelmesi halinde Genelkurmay Başkanı'nı sorumlu tutacaklarını ifade eden Demirtaş savcıları da göreve davet etti.
Türkiye'nin en can yakıcı sorununun giderek artan çatışmalar ve artan acı ölümler olduğunu belirten Demirtaş, böyle bir ortamda sağduyunun sesi olabilmenin, vicdanlı davranabilmenin her şeyden önce yürek istediğini söyledi.
'En çok bölücülük suçlaması yapanlar en bölücü olanlardır'
BDP olarak kendi paylarına düşen vicdani sorumluluklarını her zaman kabul ettiklerini ancak siyasi sorumluluğu olanların içine düşülen açmazı görmemekte ve topu başka yere atmakta ısrarcı davrandıklarını kaydeden Demirtaş, şöyle konuştu: "Biri çıkıp 'açılım olduğu için kan akıyor, demokratikleşme olduğu için kan akıyor' diyor. Açılım, demokratikleşme olsa tamam diyeceğiz. Ortada açılım da demokratikleşme de yok. Kürt sorunu savaş dışında hiçbir yolla çözülmez diyen açıklamalardır bunlar. Madem demokrasi, açılım çatışma getiriyor, o zaman bundan vazgeçelim, olağanüstü hallerle bunu çözelim diyorlar. Hükümetse ben açılım yapamadım, bu nedenle çatışmalar yaşanıyor diyemiyor, bunu itiraf edemiyor. BDP dışındaki siyasi partiler oyunun, sandığın derdine düşmüş durumda. Dikkat edin en çok bölücülük suçlaması yapanlar en bölücü olanlardır. Bizi etnik siyasetle, ırkçılıkla suçlayanlar en ırkçı olanlar, en faşist olanlardır. Her gün bu halkın değerlerine hakaretler yağdıranlardır asıl bölücüler."
'Sessiz kalanlar ölümlerden sorumludur'
AKP'nin, BDP'nin açılıma verdiği desteği değerlendiremediğini ve fırsatçılık yaparak demokratik muhalefeti sindirmeye, tasfiyeye yöneldiğini savunan Demirtaş, ırkçı cephenin ise toplumda kutuplaşma yarattığını söyledi. Demirtaş, "Habur'da halkın sevincine karşı hakaretle yaklaşanlar, o dönem neden bu insanlar canlı geldi tutuklanmadı diyenler, KCK operasyonu yapılırken DTP'li, BDP'li belediye başkanları kelepçelenip içeri atılırken sessiz kalanlar, Kürt çocukları sokaklarda işkencelerden geçirilip ağır cezalarla cezaevlerine atılırken sessiz kalanlar bu çatışmalardan, ölümlerden sorumludur. Bunlara ses çıkarmayanlar, suskun kalanlar bugün bu ölümlerin vebali altındadırlar" dedi.
Bahçeli'nin OHAL önerisine tepki: Bu hal zaten OHAL
Demirtaş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından dile getirilen OHAL önerisi ile AKP'li Rize Belediye Başkanı'nın tartışma yaratan sözlerine de tepki gösterdi. Demirtaş, "Çözüm önerilerine bir bakın. Biri çıkmış, olağanüstü hal, sınır ötesi hareketten söz ediyor. Öbürü çıkmış Kürt kızlarını, kadınlarını ikinci eş olarak alalım diyor. Allah akıl fikir versin bunlara. OHAL isteyenler şu günlerde bölgeyi hiç gezmediler. Biz daha dün oradan geldik. Bu hal zaten o haldir. Hiç farkı yok. Keyfi işkenceler, köy yakmalar, boşaltmalar, tutuklamalar, yayla, mera yasakları yaşanmıyor muydu, halen hepsi yaşanıyor. Bölge zaten OHAL'i yaşıyor. Her şey olağanüstü orada. Daha neyi ilan edeceksiniz" diye konuştu.
AKP'li Rize Belediye Başkanı'na tepki
Demirtaş, Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'nın açıklamalarıyla ilgili savcıları ve İçişleri Bakanı'nı göreve davet ederek şunları söyledi: "Gelin görün ki; Başbakanın memleketinde, Başbakan tarafından özel olarak seçilmiş Belediye başkanı yapılmış bir zat Kürt sorununun çözümü konusunda ortaya koyduğu öneriyle partisinin ideolojik felsefik yaklaşımını ele vermiş oldu. Biz biliyoruz ki AKP'de kendisi gibi düşünen binlerce kadro var. Onlarca milletvekili yüzlerce belediye başkanı var. Kadına bakış, kürt sorununun çözümüne bakış bu. Böyle bir parti, zihniyet Kürt sorununu çözebilir mi? Bu her şeyden önce kadın kimliğine hakaret. İkinci olarak Kürt kimliğine hakarettir. Irkçılıktır. Karadeniz kadınına da hakaret, Türk kadınına da Karadeniz erkeğine de hakaret. Bir cümlede bu kadar suç işleyebilen bir siyasetçiyi de biz ilk defa gördük. Kadına yapılan bu hakareti kendisine iade etmekle yetiniyorum."
'Önerilerimizi dikkate almayacaksa zahmet etmesin'
Demirtaş, Diyarbakır'da STK'ların yaptığı ortak açıklamayı da değerlendirdiği grup toplantısında sadece ortak bildiri yayınlamanın yeterli olmadığını daha çok çaba sarf edilmesi ve sorumluluk alınması gerektiğini söyledi. 'Diyalog kanallarını kapatan siyasilerin' STK'ların tavrı karşısında utanması gerektiğini savunan Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın siyasi partilerle görüşme ve ziyaret etme talebinin ise anlamlı olduğunu ifade etti. Demirtaş, "Fakat sayın başbakanın meseleye samimi ve çözüm üreten bir perspektifle yaklaşmasını bekliyoruz. Önerilerimizi dikkate almayan bir yaklaşımla, görüşmüş olmak için görüşecekse zahmet etmesin, zaman da kaybetmesin. Önümüzdeki günlerde Başbakanın yaklaşımlarını takip ederek karar vereceğiz" dedi.
'PKK'lilerin cesetlerine işkence yapılıyor' iddiası
Demirtaş, son günlerdeki çatışmalarda yaşamını yitiren PKK'lilerin ailelerinin cenazelerini almak için hastanelere gittiğini ancak hiçbirinin çocuğunu tanıyamadığını ifade ederek "Cesetlere, cenazelere o kadar işkence yapılmış ki, aileler çocuklarını tanıyamıyorlar. Bir cenazeye yaklaşım böyle olamaz. Biz bunun görüntülerini Genelkurmay Başkanı ve Başbakan'a göndereceğiz. Her ikisinden de açıklama bekleyeceğiz" diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı'na sert tepki
Demirtaş, grup toplantısında Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a da yanıt verdi. Bu hafta AKP grup toplantısının yapılmadığını hatırlatan Demirtaş, "AKP'nin grup toplantısını dün Genelkurmay Başkanı yaptı. Başbakan tatilde Genelkurmay Başkanı AKP'nin grup toplantısını yaptı bu hafta. Hiçbir siyasetçinin konuşmadığı, konuşamadığı konularda siyasi demeç vermekten sakınmayan Genelkurmay Başkanımız var" dedi.
'Cenazeler katılmaya devam edeceğiz'
Başbuğ'un BDP'li milletvekillerini açıkça hedef haline getirdiğini, sözlerinin mesnetsiz ve ciddiyetten uzak olduğunu kaydeden Demirtaş, "Her şeyden önce milletvekillerimiz katıldıkları cenazelerde pankart taşımazlar. Orada hangi pankartın olduğu, pankartı getiren tarafından hangi amaçla hazırlandığını milletvekillerimiz bilmezler. Cenazeye katılıp ailenin acısını paylaşırlar. Bu son derece vicdanlı ahlaki bir görevdir. Bundan sonra milletvekillerimiz bunu yapmaya devam edecekler. Biz bu ülkenin yaşamını yitiren her gencinin değerinin olduğuna inanırız. Ailesinin acısını paylaşmaya değer olduğuna inanırız. Bu nedenle biz toplumsal barışa çok yakınız. Hele hele birileri gibi cenaze törenlerinde intikam söylemleriyle, ırkçı söylemlerle buna benzer açıklamalarla milletvekillerimiz kamuoyunun önüne çıksalardı Allah korusun. Bu ülkede toplumsal barışı sağlamak mümkün olmazdı" diye konuştu.
'Burası kışla değil, biz de senin emir erin değiliz'
Genelkurmay Başkanı'nın bir BDP milletvekilini dağa çıkmaya davet ettiğini de hatırlatan Demirtaş şöyle konuştu: "Bir milletvekiline emir verir gibi konuşmak Genelkurmay Başkanı'nın haddine değildir. Burası kışla değil biz de senin emir erin değiliz. Siz bize emir vereceğinize halka hesap verin. Neden bu gençleri koruyamıyorsunuz hesap verin, neden sizin döşediğiniz mayınlarla bu ülkenin askerleri yaşamını yitiriyor bunun hesabını verin. Kışlalarda intihar adı altında gerçekleşen infazların hesabını verin. 30 yıldır 500 milyar dolar harcamanıza rağmen halen çözülmemiş bir sorunda askeri yöntemlerde ısrar ederek bu gençlerin ölümüne neden olmanın hesabını verin. Ne diyor Genelkurmay Başkanı? Bir milletvekiline dağa gitsin, dağa çıksın. Şimdi dağa çıkışları engellemekle görevli bir üst düzeyde güvenlik görevlisi bunu söylerse, onun görevi bitmiştir. Kendisinin görevi insanları dağa göndermek, teşvik etmek değil dağdan indirmektir. Fakat bir milletvekiline açıkça dağın yolunu gösteren bir Genelkurmay Başkanı'nın görevi bitmiştir. Ya istifa etmelidir ya Başbakan onu görevden almalıdır. Bu ülkeye iki başbakan fazladır. Hiçbir demokratik ülkede iki başbakan olmaz. Ya da iki genelkurmay başkanı olmaz. Bir karar verin, ülkeyi kim yönetecek, muhatabımız kim olacak?"
'Açıkça suç işlemiştir savcıları göreve davet ediyorum'
Demirtaş bugünden itibaren herhangi bir milletvekilinin başına gelebilecek en küçük bir şeyden Genelkurmay Başkanı'nı sorumlu tutacaklarını da belirtti. Demirtaş, "Açıkça hedef göstermiştir, suç işlemiştir. Genelkurmay Başkanı hakkında savcıları göreve davet ediyorum. Bir milletvekilini hedef göstermiş ve milletvekiliyle birlikte herkese dağın yolunu göstermiştir. Görevini kötüye kullanmıştır. Savcıların işlem yapması gerekir. Böyle bir Genelkurmay başkanı bu ülkede barışı sağlayamaz, böylesi değerlendirmelerle toplumsal barışı gerçekleştiremez. 2 milyon 400 bin oy almış bir partiye ve milletvekiline böyle yaklaşırsanız ne halkı kazanabilirsiniz ne dağa çıkışın yollarını kapatabilirsiniz. Niyetlerinin de bu olduğu anlaşılıyor" diye konuştu.