"Değişiklik için öneride bulunmayacağız"

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Mecliste gazetecilerin, konuya ilişkin çeşitli sorularını yanıtladı.

Kanunun Meclise teklif olarak sunulduğunu, bunda Kulüpler Birliğinin çok emeği bulunduğunu belirten Kılıç, şunları söyledi:
''Benim de katıldığım Adalet Komisyonunda, teklife önemli ölçüde müdahalelerde bulunuldu. Ortaya çıkan metnin kendi içinde suç-ceza dengesini gözettiği kanaatindeyim. Her kanun hakkında herkesin farklı yorumları olabilecektir. Burada konuyu değerlendiren herkesin, süreci bir bütün olarak ele alması gerekiyor. Kanunun tüm maddelerinin ve maddelerdeki fıkraların bir arada değerlendirilmesi gerekir.
Hukukçu olmayanların, hukuk tekniğine ilişkin yorumlarında, -özellikle televizyon programlarında bunu gözlüyorum- ayrıca özenli ve dikkatli olmaları gerekir. Neyin geriye yürüyeceği, neyin kişinin lehine veya aleyhine olacağı konusu tamamen hukukun teknik yorumuyla alakalı bir konudur. Eğer hukukçu olmayanlar bu konularda kesin hüküm içeriğinde konuşmalar yaparlarsa, sadece kamuoyunda bilgi kirliliği yaratmış olurlar.''
 

''İyi bir zeminde yürümedi''

 Tartışmanın iyi bir zeminde yürümediğini belirten Kılıç, özellikle medyada yorumcular tarafından konunun ''bir restleşme gibi'' resmedilmek istendiğini söyledi.  Anayasal yetkilerin kullanılmasının kurumlar arasında restleşme olarak değerlendirilemeyeceğini bildiren Kılıç, ''Anayasa ve İçtüzük'ten kaynaklanan yetkilerini TBMM'nin kullanma eğiliminde olması bir rest çekme değildir'' diye konuştu.

Türkiye'nin son yıllarda kurumlar arasında en ileri anlayış ve işbirliğine sahne olduğunu anlatan Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dolayısıyla buradaki siyasi parti gruplarının iradesi, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bir kere daha görüşülmek üzere geri gönderilen Kanunu, bir kere daha mevcut haliyle kabul etmek yönünde şekilleniyorsa, buna da elbette ki kamuoyu başta olmak üzere herkesin saygı duyması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bunun dışında bir eğilimi ya da fikri olduğu düşüncesinde değilim. Baştan itibaren herkes yapıcı katkılar sağlamaya çalıştı. Ama yapıcı katkılar sağlamaya çalışanların çabaları, bu şekilde restleşme klişesine çekilerek insanlar konuşamaz hale getirilirse, sürece katkı verecek olanlar, katkı veremez hale gelir.''

Bazı bakanların açıklaması

Bir gazetecinin ''İki bakan yasaya karşı ama grup başkanvekilleriniz aynen geçeceğini söylüyor. AK Parti'de hiç olmayan bir şey yaşanıyor'' sözleri üzerine Kılıç, ''AK Parti'yi henüz yeterince tanıyamadığınızı düşünüyorum'' dedi. Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:
''Bu bir hükümet tasarısı değil. Eğer bir hükümet tasarısı olsaydı AK Parti grubu, hükümetten gelen bir tasarıyı topyekün benimseme eğilimi içinde olacaktı. Bu bir kanun teklifi. Altında bazı milletvekillerinin imzası var. Dolayısıyla insanlar, bireysel görüşlerini ifade etmekte özgür olabilirler. Ama nihayetinde biz bir partiyiz ve elbette konu görüşmelere ve oylamalara geldiğinde, bu parti hep birlikte hareket edecektir. 9 yıldır bunu çok defa gördünüz. Önemli, kritik meselelerde biz firesiz birlikte hareket etmeyi başarabilmiş bir grubuz. 2010 yılında Anayasa değişikliğini gerçekleştirdik, çok ucu ucuna sayımız olmasına rağmen.

Dolayısıyla bazı milletvekillerimiz, tasarı değil, teklif olduğu için kendi kişisel görüşlerini ifade edebilecektir. Ama söz konusu oylama olduğunda, sıra oylamaya geldiğinde AK Parti Grubu tek yürek olarak bu sürecin arkasında durmasını bilecektir.  Bu konuda hiç kimsenin en ufak bir tereddütü olmasın. Bir iki bakanımız farklı görüş serdetmiş olabilir. Eğer tasarı olsaydı bakanların imzasıyla Meclise gelecekti. Dolayısıyla her bakanimzasını atmadan önce tasarının içeriğinde neler olduğunu okumuş olacaktı. Ama bu bir teklif. Tasarı olmadığı için de Bakanlar Kurulu'nda görüşülmedi, tartışılmadı, ele alınmadı. Kanun tekliflerinde Bakanlar Kurulunu ilgilendiren bir süreç söz konusu değil.''

Grubun eğilimi

Teklif Meclise sunulup grubun eğilimi ortaya çıkıncaya kadar bazı milletvekili ve bakanların farklı görüşler ifade etmiş olabileceklerini anlatan Kılıç, ''Geri geldikten sonra yasa, tavrımızı grup başkanvekilleri daha yeni ifade etti, MHP ve CHP de tavrını ifade etti. Üç parti grubu 'imzamızın arkasındayız' dedi. Üç parti grubu imzasının arkasında olduğuna göre gerekli sayısal çoğunluk var demektir. Meclis iradesi şekillendikten sonra hepimiz buna saygı göstereceğiz'' açıklamasında bulundu.

Bakan Kılıç, yasanın yarın Adalet Komisyonunda görüşülmesine Hükümeti temsilen katılacağını da açıkladı.

Hükümet olarak kanunun görüşülmesi sırasında bir değişiklik için öneride bulunmayacaklarını bildiren Kılıç,  ''Sadece hükümeti temsilen komisyon çalışmalarına iştirak edeceğiz'' dedi.

Kılıç, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yasa hakkındaki açıklamalarını hatırlatarak, ''bunlar sizi rahatsız etmiyor mu?'' sorusunu  şöyle yanıtladı:

''Sayın Cumhurbaşkanı bu yönde kaygıların seslendirildiğini ifade etti. Kişisel görüşünün bu yönde olduğunu söylemekten ziyade bu yönde kaygıların seslendirildiğini ifade etti. Bir yasayı bir kez daha görüşülmek üzere Meclise iade etmek de bir anayasal yetkidir. Dolayısıyla bunun altında başka bir şey aramanın gereği yoktur. Anayasal olarak böyle bir hak var ve bu hak Sayın Cumhurbaşkanınca kullanılmıştır.''

Kılıç, bir başka soru üzerine de Cumhurbaşkanın ''eylem ve işlemleri hakkında takdir veya kanaat belirtecek dudumda olmadıklarını'' belirterek, ''Sayın Cumhurbaşkanımızın sosyal medyadan etkilenip etkilenmeyeceği hususu benim değerlendireceğim bir konu değil'' dedi.

Yasayla ilgili kendisine gelen tepkileri anlatırken de ''İade edilmeden önce gelen tepkiler farklıydı, iade edildikten sonra gelen tepkiler farklı. İade edilmeden önce özellikle sosyal medyada iade edilmesi yönünde tepkiler vardı. İade edildikten sonra da yasanın çıkarılmasını isteyenlerin reaksiyonları çok yoğun belirmeye başladı. Buradaki reaksiyonlara bakarak zaten Meclis de Cumhurbaşkanı da karar vermez'' diye konuştu.