Dedeman'dan silah uyarısı

Umut Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Nazire Dedeman, “Türkiye’de silah sahiplerinin ailelerini de katarsak 60 milyon insan, silaha her an ulaşabilecek durumda. 2015’te 301 kadın cinayeti işlendi” dedi.

ALİ ÇELİKKAN

Bugün Dünya Bireysel Silahsızlanma Günü. Türkiye bireysel silahlanmada 178 ülke arasında 14. ülke durumunda ve son 5 yılda bireysel silahlanma yüzde 50 arttı. Her yıl binlerce insan bireysel silahlarla hayatını kaybediyor. Nazire Dedeman Çağatay, 1993 yılında hukukun üstünlüğünün egemen kılınması, bireysel silahsızlanma konusunda toplumsal farkındalık yaratma ve anlaşmazlıkların çözümünde barışçıl yöntemleri gençlere benimsetme hedefiyle, Umut Vakfı’nı kurdu. Kendisiyle Türkiye’de bireysel silahlanmayı, aile cinayetlerini, hukukun yetersizliğini ve ülkenin içinde bulunduğu durumun bu konular üzerindeki etkisini konuştuk.

- Üçüncü sayfa haberlerindeki cinayetlerin çoğu ruhsatsız tabancalarla işleniyor. İnsanlar genelde hep eşlerini, sevgililerini, dostlarını öldürüyorlar. Bireysel silahlanmada Türkiye’nin durumu nedir?

Nazire Dedeman Çağatay: Maalesef devlet kurumlarından sağlıklı istatistiki bilgiler alamıyoruz. Ancak bireysel silahların kullanımının sınırlanması konusunda yapılan çalışmaları Umut Vakfı olarak yakından takip ettik. 2012 yılında TBMM İçişleri Bakanlığı Silah Kanun Tasarısı Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında bizzat devlet yetkilileri Türkiye’de yüzde 15’i ruhsatlı, yüzde 85’i ruhsatsız 17 milyon bireysel silahın bulunduğunu dile getirmişlerdi. Sizin de malumunuz son yıllarda sınırlarımız, özellikle de Güneydoğu ve Doğu sınırımız, komşularımızda devam eden savaşlar nedeniyle adeta kevgire dönmüş durumda. Ve kamyonlarda, TIR’larla yakalanan silahları sizler yazıyorsunuz. Türkiye’de en az 20 milyon bireysel ateşli silah bulunuyor. Silah sahiplerinin ailelerini de katarsak yaklaşık 60 milyon insan, silaha her an ulaşabilecek durumda. Umut Vakfı olarak yerel ve ulusal gazetelerde çıkan haberlerden derlediğimiz istatistiklere göre, yine 2015 yılında 20 Eylül’e toplam 301 kadın cinayeti işlenmiştir. Ve bu cinayetlerde toplam 296 kadın ve aile bireyi erkek şiddetinin kurbanı olmuştur. Kadınlar boşansa da kurtulamamıştır. Toplam 42 koca ya da eski eş, karısını, sevgilisini öldürdükten sonra aynı silahla intihar etti.

- Oğlunuz Umut’un cinayeti davasında tüm delillere rağmen adil bir karar verilmedi. Delil karartma, karanlık bağlantılar, şüphesiz ki bunun gibi bir sürü dava yaşandı.. O günlerden beri Türkiye’nin hukuk devleti olmak adına bir ilerleme kaydettiğini düşünüyor musunuz?

NDÇ: Oğlum Umut’un vefatının üzerinden 22 yıl geçmişken ülkede hukukun geldiği aşama ortada. Bakın daha dün gazetecisinden Genelkurmay Başkanı’na pek çok insanı ki sonradan suçlamaların asılsız olduğu ortaya çıktı, içeri atan savcıların yurt dışına kaçtığı, maksatlı davrandığı belirtilen birtakım hâkimlerin tutuklandığı bir ülkede yaşıyoruz. Pek çok kamuoyuna malolmuş dava, yargılamalar ortada. Bu yıllarca süren, bazıları hatta on yıllarca süren ve bir arpa boyu ilerleme kaydedilmeyen yargılamalara bakınca Türkiye’nin hukuk devleti olmak adına bir ilerleme kaydettiğini kim söyleyebilir ki.

- Halkın bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğu tartışılmaz. Fakat ülkenin yasaları silah bulundurmayı yeterince cezalandırıyor mu? Hükümetin izlediği, çatışmaya dayalı politikalarla şiddet olayları arasında bir bağ var mı?

NDÇ: Dediğiniz gibi halkın bilinçlendirilmesi çok önemli. Ayrıca yasalar da gerektiği gibi uygulansa bu konuda bir ilerleme kaydedilebilir. Var olan boşluklarda yapılacak düzenlemelerle doldurulabilir. Elbette ki, çatışmaya dayalı politikalar bireysel şiddeti de artırır. Örneğin bir evde aile reisi sürekli şiddet uyguluyorsa tüm aile bundan etkilenir. Nitekim araştırmalar da gösteriyor ki, şiddet öğrenilen bir davranış biçimidir.

- Bazı firmalar “600 TL’ye av tüfeği” gibi kampanyalar yürütüyor, reklamlar veriyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

NDÇ: Maalesef öyle. Devlet politikası nasıl sigarının zararlı olduğunu kampanya haline getiriyorsa şiddet ve şiddetin en uç noktası olan ve tek işlevi öldürmek olan silahın da, aynı sigarada olduğu gibi kamu spotlarıyla yurttaşın beynine işlenmesi lazım. Hazırlanan “Silah Kanun Tasarısı” kadük kaldı. Uzmanların, bilim adamlarının da katkılarıyla hazırlanan tasarı TBMM İçişleri Bakanlığı Alt Komisyonu’nda adeta unutuldu. Oysa silaha ulaşımın sınırlandırılmasıyla, en küçük çocuktan büyüğe yurttaşın bilinçlendirilmesiyle, silahla işlenen suçlar en az yüzde 50 azalacaktır.