Davutoğlu Yeni Yargı Reformu'nu açıkladı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yeni Yargı Reform Stratejisi Tanıtım Toplantısı'nda detayları açıkladı.

cumhuriyet.com.tr

 

İşte Davutoğlu'nun açıklamasından satırbaşları:

Hukuk kliniği kavramını yerleştireceğiz. Üniversitelerle yürütülen hukuki yardım sistemi. Üniversiteler ile hukuk sistemi içinde bir irtibat sağlanacak. Bu yolla hukuk öğrencileri, gönüllü olarak vatandaşlarımıza hizmet sunacaklar.

Mağdur haklarını güçlendiriyoruz. Mağdur edilmiş vatandaş grubu varsa onların hakkını korumak. Yeni yaklaşımımız mağdur odaklı yaklaşım olacak. Seçimlerden sonra ilk devreye sokacağımız kanunlardan biri.

Dün yeni Türkiye sözleşmesini izah ederken, anayasada zemin olacak çağrıda bulunmuştuk. Yapacağımız açıklamalarımız oradaki sözleşmenin altını dolduracak yaklaşımlar.

AİLE İÇİ ŞİDDET MAĞDURLARINA İSTİHDAM

Bu kanun ile mağdur hakları güçlendirilecek. Etkin bir takip sistemi kurulacak. Amacımız eski hükümlülere sağladığımız kamuda istihdam gibi bazı imkanların mağdurlara sağlanması. Mağdurlar, şiddete uğrayan kadınlardan çocuklara, bunların kamuda rehabilite edilmesi gerekiyorsa istihdam edilmesine dönük

Yani ağır şiddet suçuyla mağdur edilmiş, tazmin edilmiş bir durumla karşı karşıya kalmış mağdur, devlet bunu yapacak, rücuyu da ödetecek.

Ağır şiddet nedeniyle sağlığını kaybedenlerin sağlık hizmetlerini devlet karşılayacak. Psikolojik travma yaşamış, mağdur ise devlet koruması altında sağlık hizmetleri karşılanacak. Devrim mahiyetinde bir adımdır.

Noter sisteminde değişiklik. Noterlik, Kılıçdaroğlu ’nun kast ettiği tarzda bir noterlik değil. Kılıçdaroğlu yanlış şeyler keşfediyor. Ama en azından noterlerimizi gündeme getirdiği için pozitif değerlendirebiliriz. Noter sistemimiz saygın bir sistemdir. Bunu güçlendireceğiz. Noterlik müessesini ekonomik sosyal alandaki değişime uygun hale getireceğiz. Noterlere, bazı çekişmesiz yargı işleri vererek, yargı işlerini hafifleteceğiz.

Noter huzurunda iki taraf görüşlerini ifade etse, uzlaşma sağlansa, noter yetkilendirilip daha ilk aşamada, korucuyu hekimlik gibi, ilk aşama hukuk aşaması gibi muhataplarla görüşüp sulha sonuca varırlarsa mahkemelerdeki yükler azaltılacak.


“AYDINLIK SALONLARDA YAPILDIĞI ZAMAN BİR IŞIKTIR ADALET”

Bilirkişi müessesinde reforma gidiyoruz. Bilir ve kişi yan yana iki güzel tabirin ötesinde bugün maalesef istismarlara, kamuoyunda güven problemlerine yol açan bir nitelikte. Yeni bir kurumsal yapılanmaya gideceğiz. Denetim sistemi kuracağız.

Yeni adalet sarayları yapmaya devam edeceğiz. Aydınlık salonlarda yapıldığı zaman bir ışıktır adalet. Eski adalet saraylarında koridorlar karanlık, insanlar telaş halinde, eski karakollar gibi. Şimdi adalet saraylarımız aydınlık ferah, insanlar baktığında adalet için geldik kanaatini yaygınlaştıracak yapacağız.  İl merkezleri olmak üzere, büyük ilçelerde, yeni bir kampanyayla adalet saraylarını güçlendireceğiz.

Adalet veri bankası kuruyoruz. Adalet istatistiklerine ilişkin kapasitenin geliştirilmesi önceliklerimiz arasında.

“SESLİ GÖRÜNTÜLÜ SİSTEM DAHA DA GENİŞLETİLECEK”

E-adalet sistemini daha yaygın haline getiriyoruz. İşlem bakımından, yoksa adalet ‘e’ değil vicdandır. Adalet entegre bir şekilde e adalet sistemiyle birbirine irtibatlandırılıp, vatandaş hakim savcı girdiğinde, işlemlerin çoğu halledilebiliyor. 2002’den bu yana daktilo sesi duyulmuyor, mübaşir sesleri de duyulmuyor. UYAP kapsamında kullanılan sesli görüntülü sistem daha da genişletilecek. Geniş kapsam iletişim ağı kurulacak. Bir hasta yatağında ifadeye çağırılıyor, bir mahkum oradan devredilmesi bile bir sürü güvenlik problemi. 12 Eylül davasında da görüldüğü gibi, mahkemeye gitmesi zor olan kişiler bu sistem ile duruşmalara katılabilecek.

Skype şeyleri aştı, bu uygulama ile daha da yaygınlaştırılarak, insanların bulundukları yerden adalete

Uzaktan ifade alma, bir bilgiye ulaşma, devlet kurumları arasındaki bilgi alışverişi daha kullanışlı hale gelecek.

İstinaf mahkemelerini hayata geçiyoruz. Yüksek mahkemedeki iş yükünü azaltacağız.

“AİLELERİN MAĞDUR EDİLMEMESİ İÇİN LÜZUMLU EŞYALARIN HACZİNİ YASAKLADIK”

İcra iflas sistemini yeniden yapılandırıyoruz. Borçlu ile alacaklı arasındaki denge gözetilmiş burada borçlu ve alacaklar konusunda, getirdiğimiz yeni düzenlemelerle de ailelerin mağdur edilmemesi için lüzumlu eşyaların haczini yasakladık.  Haczedilen malların gerçek değerinin altında satılmaması için ihalelere elektronik teklif imkanı getirdik. O mallar, ayarlanmış satışlarla el değiştiremeyecek. İcra dairelerinin teşkilat yapısı yeniden düzenlenecek.

Adliyede vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırıyoruz. Danışma masaları kurarak kolaylaştıracağız.

Hakim ve savcı açığını kapatacağız. Hakim ve savcı sayısının artırılması davaların daha kolay sürede bitmesini sağlayacağız.

“BENİ EN FAZLA HEYECANLANDIRANLARDAN BİR MADDE…”

İdeal yargılama sürelerini belirliyoruz. Hepimizin hayatta karşı karşıya kalabileceğimiz durum. Beni en fazla heyecanlandıranlardan bir madde bu oldu. Geç gelen adalet adalet değildir. Her bir dava için, dava türü için bir ideal yargılama süresi belirleyeceğiz. Sürekli ertelenen davalar, üç yıl beş yıl. Zaman aşımının önüne geçmesi için makul sürede sonuçlanması için ortalama görülme süreleri belirlenecek. Bu yargı sistemi için bir devrim.

Hukuk eğitimini yaygınlaştırıyoruz. Hukuk herkesin, bir meslek olmasının ötesinde vatandaşların hepsinin temel bir hukuk bilgisine sahip olması lazım. Hukuk zihniyetinde verilmesi gerekir. Bu anlamda yine hukuka cezai bir merci gibi bakmak değil, vatandaşlık haklarını koruyan bir çerçevede bakması açısından, vatandaşlarımızın bilinçlenmesini artıracağız.

Koruyucu hukuk… Temel hukuk normlarına sahip olan birisi de kendi başına alacağı tedbirlerle de mahkemeye çıkmadan meselesini çözebilir.  2013-2014 eğitim ve öğretim yılında hukuk ve adalet dersini kazandırdık.

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini geliştiriyoruz. Sulh hukukun temel değeridir. Ceza hukukunda yer alan uzlaşma kurulunun daha da etkinleştirilmesini sağlayacağız.

Artık vatandaşlarımızın uyuşmazlıklarını, arabulucuya başvurarak çözebiliyorlar. Çok çarpıcı bir rakam vereceğim, 2013’de 3179 arabulucu var. Noterlik var, arabulucular var. Mesele ilk aşamada sorunu çözebilmek. Bu sayıyı 10 bine çıkarmaya kararlıyız. ,

İstanbul’da uluslararası tahkim merkezi kurulması için kanuni düzenlemeler yapılmıştı.

Zorunlu hakem heyetinin uygulanabileceği alanlar daha da genişletilecek.

Yurtdışındaki vatandaşlarımızın haklarını koruyoruz…

Yargıda mesleki yetkinliği artırıyoruz. Bazen üniversitelerde bunu gündeme getirdik. YÖK Başkanıyla daha önce yaptığımız konuşmalarda da zikrettim. Aslında temel hukuk eğitimi, bütün üniversitelerde zorunlu hale getirilmeli.

Yargı mensuplarının hizmet içi eğitimi üzerinde duracağız. Hukuk dinamik ve hızlı seyrediyor. Hayat hukuktan daha dinamik olduğunda hukuk statükoya dönüşüyor. İyi bir hukukçu, hakimlerimize savcılarımıza güvenimiz tam. Ama öyle zor şartlara giriyorlar ki, taşradan başlayıp merkeze kadar görevler icra ediyorlar. Belli aralıklarla bu rutinden çıkarılıp, eğitimle tahkim edilmeleri lazım ki, dinamik işleyen hayatın hitap edebilmesini sağlayabilelim. Aksi takdirde, hayat ilerler,

1935 tarihli kanunla hala amele diyoruz. Normu kalabilir, ama detaylı her hükümde uygulaması o günden bugüne ayrı kalamaz.

Kadınlar, çocuklar ve engelliler…

Çocuk adalet sisteminde çocuğun korunması için gerekli önlemleri alacağız. Çocuklar toplumsal hayata emanettir. Suç işlemiş dahi olsalar, bunun gerekleri üstünde düşünülür. Çocuklarımıza özel özen göstereceğiz. Çocuk büroları daha da güçlendirilecek.

Aile içi şiddetle mücadelede koruma ve savunmanın etkinliğinin artırılmasını sağlayacağız.

Engellilerin karşılaştığı sorunlar giderilecek.

Suç işleyen kişiler, cezalandırmaya müstahaktırlar. Ama insani şartlarda o cezayı çekmeleri toplumsal bir sorumluluktur. Hayat boyu suçlu kalacaksın, en kötü şartlarda yaşamaya müstahaksın diyemeyiz. En ağır suçu işleyenlere dahi rehabiliteyi sağlamamız lazım.

Ülkemizde tutukluluk oranları 2001’de yüzde 51 iken, bugün itibariyle yüzde 14’e gerilemiştir. Tutukluluk hüküm giymek anlamına gelmiyor, bu oranın çok daha düşük düzeyde olması lazım. Bu oran AB’de yüzde 20.

İnfaz sisteminin insan kaynakları güçlendirildi. Yüzde 96 oranında artırmış durumdayız. Maalesef yasama dönemine yetişmedi ama, seçimlerden sonra ilk fırsatta ceza infaz kurumlarında görev alan memurlarımızın haklarını gözetecek şekilde devreye sokacağız.

SORU - YANIT

Seçim beyannamesinde de açıkladığınız bir başlık vardı. Bireysel başvuru konusunda. Bu uygulamayı gözden geçireceğiz şeklinde yer aldı. Bu da şöyle yorumlandı, bireysel başvuru nedeniyle verilen hükümetin bazı kararlardan rahatsız olduğu yönünde. Nasıl bir düzenleme yapılacak?

Bireysel başvuru hakkını getiren bizim hükümetlerimizdir. Anayasa reformuna koyan Ak Parti’dir. Bireysel başvurudan rahatsızlık duymamız söz konusu değildir. Yüksek mahkemeler, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, aynı zamanda içtihat makamlarıdır. Daha ilk aşamada binlerce dosya onların önüne geldiğinde, esas işlerini göremez hale gelebilir.

Düşünün ki 30 bini aşkın bireysel başvuru var. AYM’nin kapasitesi belli. İlk aşamalarda halledilebilecek konular bile AYM’ye götürülüyor. Gerçek işlevini yapamaz hale geliyor. Hükümetimizin hiçbir rahatsızlığı yok. Bireysel başvuruyu sistemde muhafaza edeceğiz. AYM, kendi başına ihtiyaçlarını tespit eder ve ona göre tedbirler alır. Bir tür filtreleme, bir süzgeç mekanizmasıyla kendi içinde kurduğu bir mekanizma söz konusu.

Bir, bireysel başvuruyu biz getirdik. İki, AYM’nin kendi büyük önemli işlevini engelleyecek bir iş yüküyle karşılaşması durumunda AYM kendi tedbirini alır. Bir filtreleme, süzgeç gibi tedbirler AYM’nin kendi içinde yapılacak. Şu dosyaya bakın, bunu şöyle yapın gibi bir şey zaten söz konusu değil sistemde. Bunun bir düzenlemeye ihtiyacı var. AİHM’in önünde bile bu kadar dosya yok.

“NEREDE ABORJİNLER, NEREDE KIZILDERİLİLER”

Dün bir görüşme gerçekleştirdiğini biliyoruz, AP Başkanı’yla. Sizin Türkiye’nin tepkisini ilettiğini biliyoruz. Kendisinin oturumda olmadığını söylemiş size. Bundan sonra nasıl bir yol izlenecek? Size aktardığı bir bilgi var mı? Yeni bir toplantı, oturum açılması, kararın gözden geçirilmesi gibi size ilettiği bir şey var mı? AP bu adımı atacak mı?

Tabi 100’ncü yıl sebebiyle ki, yüzüncü yılları anarsak çok acılı yüzüncü yıllar herkesin aklına gelir. Maalesef istismara açık, bir çok yerde, konuyla doğrudan ilişkili olmayan bir çok kişi, dini otorite Papalık makamı açıklama yapıyor. Dini otoritelerin  görevi uluslararası barışı teşvik edici açıklamalar yapmaktır. Bir kesime karşı tavır ortaya koyacak yaklaşım

Şimdi AP’de bir karar alındı. Bir çok marjinal grubun olduğu, bu tarz bir çok kararı muhatap alınmayacak kadar gayri ciddi olduğu bir yapıya sahip. Avrupa’da ne kadar marjinal grup varsa, ırkçı, İslam karşıtı, Türk karşıtı… O zaman biz Katolik tarihinin dosyalarını açar, ve 500 yılda geçen sürede andığımız, kaçanların nasıl ülkemize geldiğini anlatırız.

Dün AP Başkanı Schulz’a da söyledim. Avrupa tarihini açacaksak, Afrika’da Asya’da neler yapıldığını, o otantik kavimlerin nerelere kaybolduğunu? Nerede Aborjinler*, nerede Kızılderililer*, nerede Afrika kabilelerinin bir çoğu?

Bu son dönemde yükselen İslam ve Türk karşıtlığı

Mesele artık Türkiye Ermenistan meselesinin önüne geçmiştir ırkçılığın yeni bir yansımasıdır. Görülen her türkün, her Müslüman, bazen soykırım, bazen IŞİD, suçlamalarla kolektif suçlu muamelesine dönmesine yönelik adımlar bunlar. Biz her aşamada 1915 olaylarının acılarını paylaşacağımızı, bu olaylar üzerinden istismar olmaksızın, bin yıl Türkler ver Ermeniler yan yana yaşadılar. Bizde getto olmadı. Getto Avrupa’nın eseridir. Önce etnik ayrımcılık, sonra soykırım olur.

2005 yılında bütün meclisimiz ortak bir çağrıda bulunuldu. Hrant Dink’in katledilmesinin yıl dönümünde açıklama yaptım. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Türkiye ile Ermenistan arasında her türlü iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesine hazırız. Ta ki Ermenistan’da Azerbaycan için adımlar atsın.

Kim olursa olsun. Milletimizi tarih mahkemesinin karşısına çıkarıp yargılamaya kalkan kim olursa olsun, ona karşı açık ve net tutumumuzu sergileriz. Barışmaya hazırız, acıları paylaşmaya hazırız. Ama boyun eğmeyiz. Avrupa’nın acılarla yüklü tarihini unutturup, birinci dünya savaşında ülke topraklarının dörtte üçünü kaybetmiş, yedi cephede yüzbinlerce insanını, ki onlar arasında Ermeniller de var, onların acılarını unutup tek bir tarih yazmaksa buna gelmeyiz. Biz onurlu şekilde acıları paylaşmaya hazırız. Bu görüşmeye istinaden, Sayın Schulz’a kapsamlı bir mektupla, sadece telefon görüşmesi dışında, mektupla tutumumuzu kendilerine ilettim.

Önümüzdeki günlerde Ermenistan’dan veya diasporadan yapılan provokasyonlarla Avrupa kültürü daha fazla zarar görmez. Bazı ülkeler de Türkiye’ye olan tutumları sebebiyle tarihi istismar amacı olarak kullanmazlar.