Cumhuriyet'le yeniden hayat buldu
Kuruluş tarihi 1453'e kadar uzanan ve Türkiye'nin en eski üniversitesi unvanını taşıyan İstanbul Üniversitesi (İÜ), 1932'de darülfünunun lağvedilmesinden sonra Cumhuriyet döneminde TBMM'nin çıkardığı yasayla 77 yıl önce bugün akademik yaşama yeniden başladı.
cumhuriyet.com.trİstanbul Üniversitesi'nin kuruluş tarihi bazı bilim adamları tarafından farklı dönemlere götürülse de Türk araştırmacılar, üniversitenin köklerini 1453'e kadar uzatmaktadır.
İstanbul'un fetih edilmesinden bir gün sonra Ayasofya ve Zeyrek'te yapılan bilimsel toplantılar, Türk-Osmanlı bilim yaşamının ilk günü ve takiben bir külliyenin kurulması üniversitenin başlangıcı kabul edilmektedir. Fatih Sultan Mehmet, 1453'te İstanbul'u fethetmesinin ardından Sahn ve Tetimme medreseleri adıyla 16 medrese açmıştı. Tetimme lise öğrenimine denk bir öğretim, Sahn medreseleri ise üniversite öğrenimine denk bir öğretim yapmaktaydı.
Tanzimat döneminde yüksek öğretim
1839'da Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra yüksek öğretim yapan gerçek bir bilim müessesesinin kurulmasına karar verilmiş ve 1850'de böyle bir müessesede okutulacak kitapları hazırlamak amacıyla ''Encümen-i Daniş'' adıyla bir akademi kuruldu. Darülfünun adı verilen bu müessesede ilk dersler, 1863 yılında başladı. Fakat burada verilen dersleri takip edecek bilgide öğrenci bulunmaması yüzünden verilen dersler, rağbetsizliğe ve tenkide uğradı. Bu sebeple ilk teşebbüs bir sonuç vermemesi üzerine, sibyan, rüştiye, idadi okullarının Avrupai bir özellik alması üzerine, bugünkü anlamında bir üniversite olan ''Darülfunun-u Osmani'', 6 Şubat 1870 tarihinde açıldı.
Hikmet, edebiyat, hukuk, ulumu tabiiye, riyaziye şubelerinden meydana gelen Darülfünun, 1871 yılında kapatıldı. Dönemin Maarif Nazırı Saffet Paşa, yeniden Hristiyan hocaların ders verdiği ve softa çevresinden uzak bir Darülfünun açmak istemişse de bu teşebbüs 1881 yılına kadar sürdü. Uzun bir dönemin ardından 2. Abdülhamid, tahta çıkışının 25. yılında, 1 Eylül 1900'de din, matematik ve edebiyat bölümlerinden oluşan ''Darülfünun-u Şahane (İmparatorluk Üniversitesini)'' açtı. Bu eğitim kurumu, 1908'de yeniden düzenlendi, öğrenci sınırlaması kaldırıldı, öğrenciden ücret alınmamaya başlandı ve programlar yeni baştan düzenlendi. Böylece modern anlamda bir yüksek öğretim müessesesi haline gelen Darülfünun, bir taraftan yeni fakültelerin ve derslerin kurulması, bir taraftan ilmi muhtariyet alması, bir senatonun kurulması teşebbüsleriyle gerçek bir bilim müessesi haline getirildi. 2. Meşrutiyet'in ilanından sonra, hukuk, tıp, fen, edebiyat ve ilahiyat bölümlerinden oluşan İstanbul Darülfünun, 20 Nisan 1912 tarihli bir kararla kuruldu. 1919 yılında yeni bir düzenlemeyle ilmi ve kısmen yönetimsel özerkliğe kavuştu.
Cumhuriyet dönemi
Akla ve bilime dayalı bir ''kuruluşu'' amaçlayan genç Türkiye Cumhuriyeti döneminde, 21 Nisan 1924 tarihli ve 493 sayılı Kanun ile İstanbul Darülfünunun tüzel kişiliği tanındı ve 7 Ekim 1925'de kurumun bilimsel ve yönetsel özerkliği kabul edildi, medreseler ''fakülte'' statüsüne kavuşturuldu. Ülkenin bilim merkezi olmasını ve genç kuşakların, batı üniversiteleri düzeyinde yetiştirmesini bekleyen Cumhuriyet, verdiği özerkliğin yanı sıra Darülfünunun bütçesini de ayırıp arttırdı.
Politik otoritenin, toplumun ve her şeye rağmen Darülfünunun köklü değişim arayışı, İsviçreli pedagoji profesörü Albert Malche'ın 1932 yılı başında bir reform önerisi hazırlamak üzere çağrılmasıyla sonuçlandı. 29 Mayıs 1932'de hükümete sunulan rapor esas alınarak 1933'de çıkarılan 2252 sayılı yasayla TBMM, Darülfünunu ve ona bağlı bütün kurumları kadro ve örgütüyle lağvedip Milli Eğitim Bakanlığının İstanbul'da yeni bir üniversite kurmasını kabul etti. İstanbul Üniversitesi, 1 Ağustos 1933'de yeni bir kadro ve yapıyla açıldı. Cumhuriyetin 10'uncu yılında 18 Kasım 1933'de İÜ, ''ilk ve tek'' üniversite olarak akademik hayatına başladı.
70 bin öğrenci ve 15 çalışanıyla İÜ
İstanbul gibi metropol bir kentte akademik hizmet vermesinin avantajlarını yaşayan ve Türkiye'nin en köklü üniversiteleri arasında bulunan İÜ, bugün Anadolu'nun birçok kentlerinden öğrencileri bünyesinde bulundurmaktadır. Merkez binası Beyazıt başta olmak üzere Avcılar, Çapa, Cerrahpaşa, Bakırköy, Bahçeköy, Şişli ve Kadıköy yerleşkelerinde akademik faaliyetler sürdürülüyor. Uzaktan eğitim programları da dahil olmak üzere yaklaşık 70 bin öğrencisi bulunan İÜ, 5 bini akademik olmak üzere 15 bin personele sahip. Türkiye'nin sayılı tıp kuruluşları arasında yer alan Cerrahpaşa ve İstanbul tıp fakültelerini bünyesinde bulunduran üniversitede, Rektörlüğe bağlı 5 bölüm, 17 fakülte, 6 yüksek okul, 6 meslek yüksek okulu, 16 enstitü, 57 araştırma ve uygulama merkezi ile değişik fakültelerde 100'ün üzerinde laboratuvar bulunuyor.