Cumhuriyet'in Ağırlığı...
cumhuriyet.com.trCumhuriyet, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ilgili birimi araştırmasıyla 2009 yılının ‘En İyi Gazetesi’ seçildi. Bu, en değerli bir bilim yuvasınca bir hakkın teslimidir.
Kâğıdı, gazete yapan boya değil, yazarlarıdır, izlediği çizgidir. Cumhuriyet görüşünden, duruşundan, güven verişinden dolayı ağırlığını hiç yitirmedi. Kültürü en yüksek yerlerde ‘yılın gazetesi’ seçilmesi boşuna değil. Dört gazete sayılınca Cumhuriyet içinde yer alıyor.. Atatürk, ‘Basın, bir ulusun ortak sesidir’ demişti.
Önderimiz, yandaş basının yaratılacağını bilemezdi.
Ne okuduğunu söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim. İnsan, ne okursa, ne dinlerse biraz odur.
Cumhuriyet, okunmak için alınan, aydın okur gazetesidir. Bundandır, CUMOK örneği bir örgütlenmeyi başka gazetelerde göremezsiniz. Diğer gazetelerin çoğu armağan vererek okur toplar üstelik. Burada, Cumhuriyet’in niteliği öne çıkıyor.
Turhan Selçuk gibi ünlü bir karikatüriste, Zeynep Oral gibi bir yazara yakın geçmişte çalıştıkları gazete, ‘Size işimiz kalmadı!’ demişti. Cumhuriyet, bu eşsiz değerleri hemen buyur etmişti. Cumhuriyet aydın yazarların, yurtsever okurların gelecekleri özgürlük alanıdır.
1950’lerde, 60’larda Cumhuriyet okuyanlar gazeteyi katlarlar, ‘Cum’ hecesi dışa gelecek biçimde ceketin yan cebine koyarlardı. O yıllarda Cumhuriyet’i özellikle gösterirlerdi. Cumhuriyet en değerli bir rozet gibi taşınırdı.
Okumuşluğun, bilginin, aydın olmanın göstergesiydi. O yıllarda memur, Cumhuriyet okuduğu için baskıya uğramazdı. Sonra nereye gelindi? Cumhuriyet okuru izlenmeye başlandı. 1970’lerde ve sonrasında Cumhuriyet’i açıkta okumak cesaret işi oldu. Okuyan saldırıya uğradı, dövüldü, yaralandı. Cumhuriyet okuru yılmadı, gazetesini bırakmadı. Şimdi ise, ‘Şu şu gazeteleri okumayın!’ düzeysizliğine ulaştık.
Anayasa, yasama, yürütme, yargı güçlerinden söz eder. Basını dördüncü sıraya koyarlar. Bir gün, bütün güçlerin bir elde toplama çağ dışı isteğinin doğacağını nereden bilecektik! Demek tersine gidiyoruz. Ama yağma yok. Çünkü, Cumhuriyet ve Cumhuriyet okuru var.
Cumhuriyet aydın gazetesi dedik. Aydınımızın sayısı milyonlarla anlatılmıyor mu? Cumhuriyet’ten uzak duruyorsanız, size ışığı, ısısı nasıl ulaşsın? Mustafa Balbay, ‘Cumhuriyet’in okur sayısı üç katına çıksa, ülkemizin görünümü değişir.’ derdi. İlhan Selçuk içeri alındığında Cumhuriyet’in satışı üç katının üstüne çıkmıştı. Sayın Selçuk özgürlüğüne kavuşup bu durumu öğrendiğinde, ‘Öyleyse ben yine içeri döneyim’ espirisini patlatmıştı. İlhan Selçuk’lar, Mustafa Balbay’lar içeri alınmadan da bu gerçekleşir.
Cumhuriyet’i ilk kez eline alan bazı okurların ortak görüşüdür: ‘Cumhuriyet ağır gazete!’ Ağırlığı içindeki bilgiden geliyor. Ekleriyle birlikte elli sayfanın üstündeki diğer gazeteler terazide daha ağır çeker…
Sen çok yaşa Cumhuriyet.