Cumhuriyetçiler Obama'yı nereden vuracak?
ABD'de başkanlık seçim yarışı hız kazanırken Cumhuriyetçiler Obama'yı yenmek için strateji geliştiriyor.
cumhuriyet.com.tr2012 ABD Başkanı Barack Obama'nın siyasi kariyeri açısından kritik bir yıl. Kasım ayındaki başkanlık seçimleri Obama'nın ikinci dönem başkanlık yapıp yapmayacağını belirleyeceği gibi dağınık Cumhuriyetçi partinin tek bir lider altında toplanıp toplanamayacağını da gösterecek.
Cumhuriyetçilerin başkan adayını belirlemek için yapılan ön seçimlerde eski Massachusetts valisi Mitt Romney'nin ismi öne çıkıyor. Ancak şu sıralar Cumhuriyetçiler için en önemli olan iç ve dış politikalarından memnun olmadıkları Obama'yı koltuğundan etmek. Bu nedenle Obama'nın karşısına en güçlü adayla çıkmayı hedefliyorlar.
ABD'nin eski Başkanı George W. Bush'un siyasi konulardaki en üst düzey danışmanı Karl Rove'un Foreign Policy dergisine yazdığı “How to beat Obama” (Obama'yı Nasıl Yenmeli?) başlıklı makale bu açıdan anlamlı. Bush'un ikinci dönem başkan seçilmesinin mimarı olan Rove, Cumhuriyetçilerin en etkili siyasi strateji uzmanlarından. Obama'nın en zayıf noktasının dış politika olduğunu savunan Rove, Cumhuriyetçilerin başkan adayı olacak kişiye bir dizi tavsiyede bulunuyor. Başkanlık seçimi kızıştığında Cumhuriyetçilerin Obama'yı nasıl vuracaklarına ışık tutan bu makaledeki öneriler özetle şöyle:
“-Cumhuriyetçi aday ABD hakkında kendine güvenen, milliyetçi bir ton belirlemeli. ABD'nin dünyadaki iyilik için bir güç olduğuyla övünmeli ve rakipsiz küresel bir güç olduğunu savunmalı. Obama ise ABD'yi kusurlu bir dev olarak görüyor ve liderliğinin sınırları olduğunu savunuyor.
-Obama'nın kendi sözleri ve adımları onu saf ve zayıf olarak göstermek için kullanılmalı. Örneğin Obama seçildiğinde Küba, İran, Kuzey Kore, Suriye ve Venezüella liderleriyle “önkoşulsuz” görüşeceği sözünü vermişti. Ayrıca 2008 yılındaki seçim kapmpanyasında İran'ı “ciddi bir tehdit oluşturmayan küçük bir ülke” olarak tanımlamıştı.
-Cumhuriyetçi aday Obama'nın Bush politikalarını büyük oranda değiştirmediğine dikkat çekmeli. Obama değiştirmediği bu politikalarından ötürü rakibi tarafından övülürse rahatsız olacaktır. Bu adaya Obama'nın Rusya ile yeniden ilişki kurma, Pakistan'la ilişkileri bozma, Irak ve Afganistan'dan asker çekme ve NATO, Kanada, Meksika ve Hindistan gibi müteffikleri ihmal etme gibi diğer fiyaskolarını eleştirmek için kolaylık sağlar.
-Obama “soğuk ve mesafeli” olduğunu kabul ediyor. Obama “İslamcı Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan” dışında dışarıda pek az arkadaşı olduğunu söyledi. Cumhuriyetçi aday Obama'nın kişisel yakınlaşmalarının küresel liderlik için önemli olduğunu vurgulamalı.
-Cumhuriyetçi aday en yaşamsal konular arasında “radikal İslamcı terörle mücadeleyi” saymalı. Bu konuda zaferin ABD'nin ulusal hedefi olduğunu vurgulamalı. Soğuk Savaş'ta olduğu gibi zafer diplomasiden ekonomik bağlara, istihbarattan askeri adımlara kadar her türlü aracı kullanma niyetini gerektiriyor.
-Obama İran tehdidini kötü yönettiği için Amerikan Musevi toplumunun siyasi ve finansal desteğininin çoğunu kaybetti. Benzer bir şekilde İsrail'e yaklaşımı da zayıf ve güven duyulmaz olarak yansıtılmalı.
-Bir saldırı da ABD'nin kırılgan ekonomisi üzerine olmalı. Seçmenler Obama'nın bunu istikrarsız ve zarar verici bir biçimde yönettiğini düşünüyor.
-Kuşkusuz Obama kendi döneminde Usame Bin Ladin'in öldürülmüş olmasını eleştirilere yanıt olarak kullanacak. En iyi yanıt Başkanı övmek ama operasyonu yapan deniz komandoları özellikle övülmeli. Sonuçta seçmen Bin Ladin'i Obama'nın değil komandoların öldürdüğünü biliyor.
-Seçmen uluslararası alanda zayıf değil güçlü bir başkan istiyor. Kimi anketler seçmenin Obama'nın yönetimi altında ABD'nin konumunun çok daha kötü olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Obama güçlü uluslararası bir lider olmayı başaramadı. Dış politika bu başkan için bir zayıflık.”
Karl Rove gibi pek çok Cumhuriyetçi Obama'nın başkanlığının tek dönemde kalmasını istiyor. Ancak ABD halkının seçimlerde ekonomiden çok dış politikaya bakacağı varsayımı şu an için gerçekçi görünmüyor.