'Çok hızlı şekilde ihalelere çıkacağız'

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, özelleştirme ihaleleri tamamlanan ancak henüz devir işlemleri gerçekleştirilmeyen elektrik dağıtım şirketleri konusunda, alıcı şirketlerin finansman sıkıntıları nedeniyle belki birkaç bölgenin özelleştirmesinin tamamlanamayacağını belirterek, "Olurda orada (devir işlemi sırasında) talep yönünde finansman yönünde bir takım sıkıntılar oluşursa çok hızlı bir şekilde biz ihalelere çıkacağız" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Gas&Power 2. Türkiye Enerji Zirvesi, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) Başkanvekili Ahmet Aksu, Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı'nın katılımıyla Ankara'da gerçekleştirildi. Burada konuşan Maliye Bakanı Şimşek, enerjinin bir ülkenin rekabet gücünün en önemli belirleyicilerinden bir tanesi olduğunu ifade ederek, bugün Türkiye'de bazı ürünler üretilemiyorsa üretilemediğinden dolayı olmadığını, enerji maliyetlerinin muhtemelen yüksek olmasından kaynaklandığını söyledi. Türkiye'nin enerji ihtiyacının neredeyse yüzde 74'ünü ithal eden bir ülke olduğunu ifade eden Şimşek, "Dolayısıyla enerjide çok büyük oranda maalesef dışa bağımlı bir ülkeyiz" dedi.
 

'Enerji fiyatları önümüzdeki yıllarda yüksek seyretmeye devam edecek'

Enerji talebinin çok hızlı bir şekilde artarken enerji kaynaklarının sınırlı düzeyde seyrettiğini söyleyen Bakan Şimşek, "Geçen hafta Almanya'da Global Ekonomik Sempozyum'daydım. Dünyanın en büyük enerji firmalarından birinin CEO'su da oradaydı. Hiç talep artışı olmazsa bile sırf kuruyan petrol kaynakları ve diğer enerji kaynakları nedeniyle çok ciddi arzda bir azalma söz konusu. Eğer yeni alanlar bulunmaz ortaya yeni arz imkanları konulmazsa maalesef böyle bir resim ile karşı karşıyayız. O nedenle önümüzdeki dönemde gerek enerji verimliliği gerekse alternatif enerji kaynakların harekete geçirilmesi çok önemli. Yani en azından güneş gibi yenilenebilir bazı enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi bunların ekonomik bir düzeyde tabiî ki arza katkıda bulunması gerçekten önemli olacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda bu talep artışından kaynaklanan ve arzın sınırlı arttığı bir ortamda fiyatlar maalesef yüksek seyretmeye devam ediyor" dedi.

2018'de elektrik üretim maliyeti düşecek

Türkiye'nin Çin'den sonra enerji tüketiminin ve enerji talebinin en hızlı arttığı ikinci ülke olduğunu sözlerine ekleyen Şimşek, "Bu bir yandan Türkiye'nin hızlı bir şekilde geliştiğini gösteriyor bir yandan da bizim fosil yakıtların ötesine çok güçlü bir şekilde nasıl geçeceğimizi de düşünmemiz gerekiyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Almanya'da iken güneş enerjisine yönelik bir merkeze gittiklerini ifade eden Bakan Şimşek, "Bu merkezde panel üretimi de söz konusu. Sadece teorik çalışmalar yapılan bir merkez değil. Orada bize bir sunum yapıldı. Türkiye gibi güneş enerjisi anlamında potansiyeli yüksek olan Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun bazı bölgeleri olsun buralarda 2018 yılında güneş enerjisinden elektrik üretim maliyeti kilowat başına 5.5 euro/cent'e kadar düşeceği öngörülüyor. Şuanda bile 10-11 euro cent'e kadar düşürülmüş durumda. Bu hakikaten çok ümit verici bir gelişme" şeklinde konuştu.

Şimşek, yenilenebilir enerji kaynaklarından en önemlisinin hala akarsular olduğunu ifade ederek, nükleer konusunda da Enerji Bakanlığı ve Hükümet olarak yoğun çaba içerisinde olduklarını söyledi.
 

Dağıtım şirketlerinin ihalesini kazanan firmalara uyarı

Elektrik dağıtımında 2007-2011 yılları arasında dağıtım şirketlerinin yüzde 46'sının özel sektöre devrinin tamamlandığını söyleyen Bakan Şimşek, "Diğer elektrik dağıtım şirketlerinin devrinin de, özelleştirme kısımlarını tamamladık ama bunların devir işlemleri devam ediyor. Olurda orada bir talep yönünde finansman yönünde bir takım sıkıntılar oluşursa çok hızlı bir şekilde biz ihalelere çıkacağız. Onun altını çizmek istiyorum. Yani bütün dağıtım şirketlerini özel sektör eliyle işletilmesini biz daha rasyonel daha doğru buluyoruz. Özellikle satılan elektrik bedelinin toplanması olsun. Kayıp kaçak oranının minimize edilmesi olsun, yatırımların özel sektör eliyle yapılıyor olması olsun. Bütün bu hususlarda ülkemizin menfaatine olan bu dağıtım şebekelerinin özel sektöre devri konusunda çabalarımız devam edecektir. Ufak tefek finansman sıkıntıları nedeniyle belki özelleştirmesi tamamlanamayacak birkaç bölge olabilir, ama o bölgelere ilişkin de çok hızlı bir şekilde tekrar bir süreci devreye sokacağız" diye konuştu.
 

'Elimizde hiçbir termik santralin kalmasını programlamadık'

2008 yılından itibaren elektrik üretim tesislerinin de özelleştirilmesine başladıklarını anlatan Bakan Şimşek, 2008 yılında 40 megavatlık bir santral satışını 510 milyon dolara gerçekleştirdiklerini ifade etti. 2010'da ise 140 megavatlık iki tane akarsu santrali için 440 milyon dolarlık teklif alındığını, bunun için de sürecin devam ettiğini söyleyen Şimşek, "Elimizdeki termik santrallerin özelleştirilmesi işi de başlamış durumda. Bu da başlangıçta 16 bin megavatlık, aslında Avrupa çapında baktığınız zaman en büyük özelleştirme çabası bu, bununla başladık. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bunların tamamının özelleştirilmesini öngörüyoruz. Yani elimizde hiçbir termik santralinin kalmasını biz programlamadık" dedi.

'Başkentgaz ihalesi önümüzdeki dönemde tamamlanacak'

Türkiye'nin yıllık bazı tahminlere göre enerjide 4 bin megawatlık bir ekstra kapasiteye ihtiyacı olduğunu söyleyen Şimşek, "Bunun da tabiî ki kamu kaynakları ile sağlanmasını biz öngörmüyoruz. Burada özel sektör dinamizminden faydalanmak istiyoruz" dedi.
Başkentgaz'ın Türkiye'deki en büyük ikinci doğal gaz dağıtım şirketi olduğunu ifade eden Şimşek, bunun da yüzde 80'inin özelleştirilmesine ilişkin sürecin devam ettiğini ve önümüzdeki dönemde tamamlanacağını belirtti.

'Enerji borsası kurulmalı'

Önümüzdeki dönemde bir enerji borsasının kurulmasının Türkiye için son derece faydalı olacağını ifade eden Şimşek, "Rekabet bütün sektörlerce bence beraberinde maliyet düşüşünü beraberinde verimlilik artışını beraberinde yenilikçiliği getiriyor. Dolayısıyla sektörde tabiî ki sektörü biz rekabete açıyoruz. Ama aynı zamanda bunun bir piyasasının bir borsasının oluşturulması etkin bir şekilde çalıştırılması faydalı olur" dedi.

 

EPDK Başkanı Hasan Köktaş

EPDK Başkanı Hasan Köktaş Türkiye İkinci Enerji Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, 2008 yılında hız kazanan bir süreçte Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından elektrik dağıtım tesislerinin ardı ardına başarılı bir şekilde özelleştirildiğini belirterek, bu adımları önümüzdeki süreçte elektrik üretim santraları ile Ankara ve İstanbul şehir içi doğal gaz dağıtım şirketlerinin özelleştirmelerin takip edeceğini kaydetti.

Türkiye'de 2009 yılı başından itibaren ilk devir işlemlerinin yapılmasının ardından özel sektör işletmeciliğine ilişkin geçiş döneminde bazı sıkıntıların yaşandığına işaret eden Köktaş, "Bunun üstüne, son özelleştirme ihalelerinde, birinci olan şirketlerin teklif bedelleri ödememesi ve sürecin ikinci ve üçüncü firmalarla devam ediyor olması ile birlikte kamuoyunda bazı tartışmalar yaşanmaktadır. Bu tartışmalardan ilki özelleştirilen bölgelerde hizmet kalitesinin düştüğü, kayıp ve kaçak miktarının arttığı ve bu nedenle özelleştirmelerin amacına ulaşmadığı yönündedir. Üstelik bu tespitler 'özelleştirme ve piyasa işleyişine yönelik kurulan modelin ve uygulamaların yanlış olduğundan başlayıp özelleştirmenin gerekli olmadığına' kadar varan bir yanılsamaya sebep olmaktadır. Bu tür tespitler Türkiye'de yıllarca yaşayarak birikmiş sorunların özel sektör tarafından adeta sihirli bir dokunuşla biranda düzeleceği yönündeki yanlış bir beklentiye dayanmaktadır" dedi.

Yıllardır devlet taralından işletilen elektrik dağıtım bölgelerinin zaten dünya ortalamalarının çok üzerinde seyreden kayıp ve kaçak oranlarının artması değil bilakis azalması, bu tesislerin daha verimli ve tüketici odaklı olarak işletilmesi için özelleştirildiğini anlatan Köktaş, üstelik bu hedefin sözde kalmaması için de gerekli tüm tedbirlerin alındığının altını çizdi.
 

Özel sektör kayıp kaçak oranını indirdiği takdirde kazanç sağlayacak

EPDK tarafından hazırlanan tarifelendirme metodolojisinde elektrik dağıtım şirketlerinin önümüzdeki 5 yıllık süre için her yıl yapacağı yatırım tutarları ile yıllık olarak kayıp kaçak oranlarını hangi oranda indireceklerinin açık bir şekilde belirlendiğini söyleyen Köktaş, "Önümüzdeki 5 yıllık süre zarfında özel sektör tarafından yapılacak yatırımlar sonucunda öngörülen kayıp kaçak oranlarına ulaşıldığında kayıp ve kaçak hanesinden 22 milyar kilovat saat tasarruf sağlanacak, bir başka ifade ile tüketicilerin hanesine 3 milyar TL kazanç yazılacaktır. Üstelik bu hedeflere ulaşmak için kurulan sisteme göre, dağıtım şirketleri ancak bu kayıp kaçak hedeflerini tutturdukları zaman gerçek anlamda gelir elde edebileceklerdir. Ayrıca kayıp kaçak oranlarını öngörülenden fazla düşürdüklerinde de bu sayede hem kendileri daha çok kazanacak hem de bu gelirin bir bölümü de tüketicilerin artı hanesine yazılacaktır" şeklinde konuştu.

Köktaş, özelleştirme sonrası Başkent, SEDAŞ ve Meram gibi bölgelerde de kayıp kaçak oranlarının azaltılmasına yönelik 2012 ve 2011 hedeflerinin yakalandığını kaydetti. Köktaş, "Aynı şekilde bu bölgelerde elektrik faturalarının tahsilatında da çok büyük artışlar yaşanmaktadır. Bir bölgemizde tarımsal anlamada kullanılan elektrik bedellerinin tahsilatı yüzde 25 seviyelerinden yüzde 85'lere çıkmıştır. Ayrıca şirketler tüketici memnuniyeti ile hizmet kalitesini arttırmak için etkin çağrı merkezlerinden devreye alınmasından GPRS teknolojilerinin kullanılmasına kadar birçok önemli yeniliğe imza atmaktadır" dedi.
 

'Şirketlerin yanlış hesaplarından kaynaklanıyor'

Bugün bazı dağıtım bölgelerinde birinci ve ikinci şirketlerin bedellerini ödememiş olmasının şirketler tarafından yanlış hesaplar yapılmasından kaynaklandığını düşündüğünü söyleyen Köktaş, "Özelleştirme ihalelerinin öncesinde dağıtım şirketlerini ait tüm bilgiler şeffaf bir şekilde sunulmuş, sonrasında bu bölgeleri devralacak özel şirketlerin neyi, nasıl yapacakları, yatırımları, kazanç kaynakları ve daha da önemlisi yükümlülükleri tüm açıklığı ile hazırlanıp yine ihaleler öncesinde önlerine konulmuştur. Hal böyle iken özel sektör cephesinde yapılmış bazı yanlış hesapların sonucunda yaşanan geçici durumun, özelleştirmeye ve bu süreçte görevini layıkıyla yapan kurumlara çıkarılması en hafif ifade ile haksızlıktır. Üstelik buradan yola çıkarak özelleştirmenin tüketicilere yönelik faydalarını tesis etmeye başlamış, kayıp kaçak oranları düşürmeyi başlamış şirketleri görmezden gelerek çok erkenden özelleştirmenin amacına ulaşmadığını ifade etmek doğru bir yaklaşım değildir" diye konuştu.
 

'Dünya piyasalarına güçlü bağlarla bağlanmış durumdayız'

EPDK Başkanı Köktaş, Türkiye'nin enerji sektörüne müspet yönde sirayet etmekte, elektrik tüketimini aylık yüzde 9-10 seviyelerinde artmakta, yatırımlar ve özelleştirme süreci devam ettiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Elbette Türkiye dünyadan bağımsız yaşamıyor, Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisi ile piyasalarımız dünya piyasaları ile güçlü bağlarla bağlanmış durumda ve etkileşim gösteriyor. Bu bilinçle Kurum olarak mesaimizin önemli bir kısmını yerli ve yabancı yatırımcıların enerji sektörümüze daha vakıf olmaları ve ilgi duyarak katkı sunmaları için harcıyoruz. Bu amaçla Kurumumuz bünyesinde yabancı yatırımcı ve finansörlere piyasa düzenlemeleri hakkında sürekli bilgi vermekteyiz. Örneğin son bir ayda İspanya, Almanya gibi ülkelerin enerji şirketlerine sunumlar yaptık, önümüzdeki ay da New York, Houston ve San Francisco'da ben ve ilgili tüm kurumlardan arkadaşlarım yabancı yatırımcıların ayağına giderek enerji piyasamızın fırsatlarını anlatacağız. Hal böyle iken biz karar vericiler açısından önemli olan husus yeni durumlara, imkanlara ve sorunlara göre ihtiyaçları görerek hızlı ve doğru kararlar verebilmektir."
 

'İhaleleri kazanan şirketler yakınsama yönünden incelenecek'

Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı ise yaptığı konuşmada, Başkentgaz ve İGDAŞ özelleştirmelerinde ihaleleri alacak firmaların yakınsama açısından inceleneceğini belirtti. Enerjinin rekabet gücünün ve kalkınmanın önemli bir değişkeni olduğunu söyleyen Kaldırımcı, enerji reformunun ancak piyasaların rekabete açılması ve kamudaki enerji şirketlerinin özel sektöre devri ile sağlanabileceğini ifade etti. Hakim durum yaratan özelleştirmelerin hukuka aykırı işlem olarak değerlendirildiğini sözlerine ekleyen Kaldırımcı, Hamitabat Santralinin özelleştirmesinde de hakim durum incelemesi yapılacağını ifade etti.