Çocuklarımız iyi, çok şükür!

Çocukların iyi olma halini ve hayatlarından memnuniyetlerini 15 ülkede kıyaslayan araştırmada Türkiye beşinci sırada çıktı. Ancak araştırmayı yapan akademisyenler, küçüklerin ailelerinden öğrendiği “İyiyiz çok şükür” faktöründen şüpheleniyor.

Sinem Dönmez

  Çocuklar ve gençler üzerine çalışmalarıyla bilinen İsviçre kökenli Jacobs Vakfı, 15 ülkede bir araştırma yaptırdı. 8, 10 ve 12 yaşlarındaki çocukların ne kadar iyi ve hayatlarından memnun olduğunu ortaya çıkarmayı amaçlayan bu anket sonucu Türkiye 5’inci sırada yer aldı. Çocukların Dünyası adı verilen araştırma ekibinde yer alan Boğaziçi Ü. Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Serra Müderrisoğlu ve Bilgi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Pınar Uyan Semerci’ye çalışmanın detaylarını sorduk.

Ankette Cezayir, Almanya, Güney Kore, Nepal, Norveç, Romanya, Etiyopya, Kolombiya, İsrail, Polonya, Güney Afrika, İspanya, İngiltere ve Estonya’dan 1000’er çocukla görüşülmüş. Raporun ülkelerde geliştirilmesi gereken sosyal politikalara ışık tutacağı düşünülmüş. Genellikle bu tür memnuniyet araştırmaları yetişkinler için yapıldığı için, çocukların kendi fikirlerini belirtmeleri açısından sıra dışı bir örnekle karşı karşıyayız. 

Müderrisoğlu ve Semerci çocukların fikirlerinin sorulmasının değerini vurguluyor: “Görüşlerini sorduğumuz için teşekkür ettiler. Araştırmalarda çocuğu bir özne olarak görmenin ve gerçekten hissettiklerini, düşündüklerini ifade edebilmelerinin önemini gösteriyor bu durum.”

 

Çalışmayı İstanbul’la sınırladılar

Araştırmada çocuklara aile hayatları, arkadaşlarla ilişkileri, okul hayatları, çevreleri, maddi koşulları, zamanı nasıl değerlendirdikleri, geleceğe dair görüşleri ve bu konulardaki memnuniyetleri sorulmuş. Müderrisoğlu ve Semerci her yaş grubu için 1000’er çocuğun Türkiye’yi sağlıklı şekilde temsil edebileceğine ikna olmadıklarını, bu yüzden de İstanbul’daki farklı çocuklukların daha iyi temsil edilebilmesi için örneklemi bu kentle sınırladıklarını söylüyor. 

Ekip diğer ülkelerden farklı olarak ankete maddi yoksunluk maddeleri de eklemiş ve bu şekilde yoksul (oranı yüzde 26) ve yoksul olmayan çocukların memnuniyetlerini karşılaştırma şansı elde etmişler. Hemen her alan ve her maddede, yoksul çocukların memnuniyetlerinin daha düşük olduğu ortaya çıkmış. 

İçinde yaşanan toplumsal değerler ve sosyalleşme biçimleri de çocukların kendilerini ifade etmelerinde önemli bir nokta. Türkiye’de yetişkinlerle yapılan araştırmalarda da, hayatlarından memnun olup olmadıkları sorulduğunda “Çok şükür iyiyiz” deme eğilimi vardır. Bu eğilim büyüdükleri ortam ve kültürle birlikte çocuklara da sirayet ediyor: “Çocuklara hayatlarındaki farklı alanlar teker teker sorulduğunda oldukça ayrışan cevaplar verdiler. Ancak hayatlarına ilişkin genel sorulara yüksek memnuniyet cevabı verme oranları hayli fazlaydı.”

 

Memnunum demeleri yeterli değil

Semerci bunların ifade düzeyinde memnuniyet olduğunun altını çiziyor ve tek başına bu raporu değerlendirmenin yanlış sonuç çıkaracağını ekliyor. Çocukların Türkiye’de çocuk işçi olarak çalıştığını, sağlık ve eğitime ulaşma konusunda sorun yaşadıkları gibi nesnel verilerle çocukların öznel ifadelerini yan yana koyarak düşünülmesi gerektiği konusunda uyarıyor. Yani onlardan memnuniyet duymak tek başına yeterli değil. 

“Bu memnuniyetin altında ne yatıyor, onu düşünmek lazım. Başka bir araştırma için görüştüğümüz bir çocuk işçi, ‘Bu benim kendi tercihim’ diyordu ama bunun arka planında ne var? Ailesinin maddi koşullarının yetersizliğinden dolayı çalışmak istiyor, bunu kendi tercihim şeklinde ifade ediyor.” Bu noktada ekleyelim, Türkiye 7-14 yaş arasında okula gitmeyen çocuk işçi çalıştıran ülkeler sıralamasında üçüncü. 

Türkiye’de aile yapısı çocuklar açısından sosyal politikadaki boşluğu dolduruyor. Ne olursa olsun, yanında ailesi olan çocuk kendisini güvende hissediyor. Bu açıdan memnuniyet belirtmelerini doğal karşılamak gereki. Semerci anketleri devlet okullarında yaptıkları için çocukların kendilerine benzeyen arkadaşlarının yanında kendilerini yoksun hissetmediklerini, beklentilerinin de düşük olduğunu söylüyor: “Belki özel okullara gitsek çok daha az memnun çıkacaktı çocukların sonuçları. Her şeye sahip bir çocuk daha az memnun oluyor. Bu açıdan yetişkinlerden pek farklı değiller. Biz de durumumuzu fark ettiğimizde memnuniyetsizliğimiz artıyor.”  

 

GELİŞMİŞLİKLE TERS ORANTILI 

Diğer ülkelerle Türkiye arasındaki farklar şöyle: Daha ileri insani gelişme düzeyi olan ülkelerde memnuniyet oranları Türkiye’ye göre birçok alanda daha düşük. Aynı durum Romanya ve Kolombiya için de geçerli. Bu da çocukların farklı ülkelerde kendilerini nelere göre nasıl değerlendirdiği, bu görüşlerin nelerden etkilendiği gibi sorulara eğilmek gerektiğini gösteriyor.